| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Türkiye Büyük Millet Meclisi b) Sayıştay Başkanlığı c) Cumhurbaşkanlığı ç) Kamu Denetçiliği Kurumu d) Başbakanlık e) Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı f) Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği g) Diyanet İşleri Başkanlığı h) Türkiye İnsan Hakları Kurumu ı) Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü i) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 26 .01.2016 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın başkanlar, değerli üyeler, kıymetli bürokrat arkadaşlarım, saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, öncelikle protokolde 1'inci sırada olduğu için Cumhurbaşkanlığıyla başlayacağım. Ayrıca, Sayıştay ve TBMM birbiriyle ilişkili olduğu için onları topluca size tevdi edeceğim.
Cumhurbaşkanlığıyla ilgili, öncelikle Sayın Genel Sekreterin sunuşu herhâlde bizden daha çok Sayın Cumhurbaşkanı tarafından takdir edilecek, bir faaliyetler özeti gibi değil ama bir takdir yazısı gibi olmuş. Neyse ki son sayfasında 2-3 satırla bize bütçeyle ilgili rakamları tekrarlamış.
Açıkçası, biz, burada, yapılacak şeylerle ilgili ve yapılmış faaliyetlerle ilgili bütçe bilgileri beklerdik. Örneğin, burada bu bütçedeki artışlar nereden kaynaklanıyor? Sadece yatırım, efendim, sermaye ödeneği 170 milyon lira dediniz, onun dışında mal/hizmet alım giderleri. Şöyle söyleyeyim: Sayın Gül geldiğinde biz bunu başlamıştık söylemeye, "Tadilat tamirat, yeni Cumhurbaşkanı geldi." denildi. Her sene o ilk yılda yapılan artış devam etti. Hani geriyi hatırlatalım ki ne dediğimizi daha rahat anlatalım veya eksiklik olursa Sayın Genel Sekreter Yardımcısı buradaydı, o bilir geçmişten gelen sorduklarımızı, size ekstra bilgi versin.
2008'de 55,6 idi, 2012'de 116 -yani 2 misli, hafif geçerek- 2014'te 244,5; 2015'te 397 istemişsiniz ama 471 harcamışsınız. Mesela, biz şimdi istiyoruz ki bu aradaki 75 milyon neden hasıl oldu? Yani niye bütçeye uyulmadı? Biz sizden önce bu teknik bilgileri bekliyoruz. Siz, güzel, tamam, Cumhurbaşkanımız şöyledir, böyledir, hoplar, zıplar dediniz; tamam, onu bir şekilde burada sayın bakanlar da yapıyor, siz de ona uydunuz. Aslında, şimdi, geçen seferki 397'nin yerine 471 harcandığına göre, bu 434 kaç olacak, nereden gelecek? Dediniz ki: "Külliye gibi bir kütüphane yaptıracağız." Şimdi, bunların hizmet alımına ne kadar gidecek? Oraya ne gidecek?
Üçüncüsü, bu sarayda yeni yapılan yatırımlar nasıl oluyor? Daha önce Başbakanlığın yapmış olduğu harcamalar üzerinden yapılıp Başbakanlığın binasının üzerine çökülmüştü. Tamam, binayı naklettiniz ama bunun giderlerini nasıl muhasebeleştiriyorsunuz? Bu harcırahlar nereden harcanıyor? Bunların ayrıntısı... Bize sadece ekonomik ve fonksiyonel sınıflandırması geliyor. Nasıl bir şey öngörüyorsunuz? Bunlarla ilgili de maalesef yok.
Bunların hepsinden daha önemlisi, örtülü ödenek bu kadar artarken yeniden açık ödeneğin de bu şekliyle artmasını nasıl izah ediyorsunuz? Yani ne artacak Cumhurbaşkanlığında? Oda sayısının artmasını tamam, anladık, bununla ilgili elektrik giderleri, ısıtma giderlerini anladık da bu kadar şey nereye gidiyor? Demin Sayın Kuşoğlu Meclisle mukayese etti. Yani günde binlerce insanın girip çıktığı, her türlü şeyin yapıldığı bir kompleksten bahsediyoruz. Dolayısıyla bunlardan bize biraz açık bilgi vermenizi istiyorduk.
Açıkçası kanun çıkarken de yadırgadık, Mart ayı itibarıylaydı yanlış hatırlamıyorsam Sayın Cumhurbaşkanına örtülü ödenekten pay verilmesi. Burada da Sayın Meclis Başkanımıza da açıkça ifade etmek istiyorum: Böyle örtülü bir şey olmaz. Yani 2,8 milyara yakın, binde 5'ini alırsak, yüzde yarımını, bu kadar bir ödenek var. Efendim, "Cumhurbaşkanı ve Başbakana örtülü ödenek verilir." Peki, yüzde kaçını Cumhurbaşkanı harcar, yüzde kaçını Başbakan harcar? Böyle bir şey yok. "Tamamına ben el koydum." derse Cumhurbaşkanı, Başbakan örtülü ödenekten bir şey harcayamayacak mı? Yani böylesine... Tamam, anladık, yasama, yürütme, yargının hepsini bir araya getiriyorsunuz ama bu kadar da açık olur mu Sayın Başkan? Biz burada güya bütçe denetliyoruz. Tamam, millî güvenlik için her şey lazım; gelsin, Millî Savunma Bakanlığına da veriyoruz, MİT'e de veriyoruz bütçe ne istiyorlarsa. Ha, gizli faaliyet varsa onun için de olur ama 700-800 milyon, 1 milyara yaklaşan bir şey, bir yıl, iki yıl, hele seçim arifesinde, pat pat iki ayda harcanırsa o zaman burada aklımıza başka şeyler geliyor. Niye verdik? Efendim, istihbarat toplama yetkisi... Ben şimdi sorarım, "Muhalefetle ilgili, MHP'lilerle ilgili, MHP'ye destek veren iş adamlarıyla ilgili toplanan istihbarat faaliyetlerine de örtülü ödenekten harcama yapılıyor mu?" derim o zaman. Ne istihbaratı yani? İstihbarat toplayan birimlerimiz yok mu? Ha, diyebilirsiniz, adına onu koydunuz; e peki, bu kadar nereye gidecek yani bu ödenekler nereye gidiyor? Bunlarla ilgili bir şeyin olması lazım. En azından bir... Ben bilmiyorum şimdi, geçen yılın örtülü ödeneğinin ne kadarını Cumhurbaşkanı, ne kadarını Başbakan harcadı? Maliyeciler biliyorsa bize söylesin. Biz ayrıntısını sormuyoruz Sayın Başkanım. Yani şuraya mı harcandı, buraya mı? Tamam, kanun var ama bunun bir mantığı, bir şeyinin olması lazım. Yani polis devletine doğru... Herkesin üzerine şeyi salarken böyle bir şeyin olmasını açıkçası doğru bulmuyorum.
Bu kapsamda bir iki şey daha var, Sayın Genel Sekreter buradayken onu da sormuş olalım. Maliye Bakanımıza geçici bütçe sürecinde sormuştum. Enteresan bir şekilde, Sayın Genel Sekreter, Ekimin sonunda PTT ilgili otomasyon birimlerine "Cumhurbaşkanlığı ödentisi" adı altında paralar ödeniyor. Biz de ne olduğunu araştırdık. Sayın Bakan dedi ki: "Cumhurbaşkanlığı -yani eski tip törenlerde cülus dağıtma şeyi gibi- belli kesimlere, mağdur olan kesimlere dağıtır." Anladım da kardeşim, 27 Ekim, seçime üç gün var. Yani böyle bir hayır yapılıyorsa devletin itibarı seçime alet edilir mi Sayın Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri? Ha, tamam "Amaç masum." dedik, güzel. Yani bu kapsamda ne kadar yapılıyor, ne oluyor, ne kadar ödeme yapıldı? Onu da bilmek istiyoruz. Amacını Sayın Maliye Bakanına sorduk, o da söyledi, Sayın Başkanımız da oradaydı ama insaf yani seçime üç gün kala, 27 Ekimde, 28'inde, 29'unda ödenmek üzere böyle bir şey yapılırsa, bu böyle, tam tersine vatandaşı tahkir etmek olur. Yani önceden yapmak lazım veya sonra yapın, 3 Kasımda yapın. Yani ne olur bunun ödemesini 1 Kasımdan önceki güne denk getirirseniz? O zaman bizim aklımıza başka şeyler geliyor, "Acaba bu kisve altında, hak etmeyenlere de ödeme yapıldı mı?" diye soruyoruz. Dolayısıyla bunları ayağa düşürmememiz lazım o kurumun da itibarı açısından.
Son bir şey, ben çok ayrıntısına girmeyeceğim, başka kurumlarımız da var. Cumhurbaşkanlığı, faiz lobisiyle ilgili -tartışmanın ben mali boyutuna girmiyorum, çok konuştuk ama merak ettim- siz orada mıydınız, "Tatlıya bağladık." dediler "vatan haini" dedikten sonra. Yani baklava mı yediler, ne yediler de tatlıya bağladılar onu hâlâ merak ediyoruz. Yani hâlâ işin şey kısmı doğru, faiz lobisine bu paralar gitti.
Sayın Meclis Başkanımıza gelince... Sayıştayla ilgili şeyi söyledim Sayın Başkanım. İç Tüzük değişikliğini arkadaşlarımız biraz muhalefetten kurtulalım diye bir an önce istiyorlar. Biz de istiyoruz ki, bırakın değişikliği, mevcut İç Tüzük'ü uygulayın önce, Sayın Başkan, mevcut İç Tüzük'ü uygulayın. Açıkçası, bu torba kanunların hiçbirisi İç Tüzük'e uygun değil, hiçbirisi. Anayasa Mahkemesi anayasa mahkemesi olsun, daha girmeden usulden bozar. Samimiyetle söylüyorum bunu. Bakın, -arkadaşlarımızın hepsi öğrendiler artık- siz yeni Başkansınız, size de takdim edeceğim, "Torbadaki Hukuk" diye kitabını yazdık geçen torba kanunların. Ama burada vahim bir şey var. Sayın Cemil Çiçek'e bizim yapmış olduğumuz...
BAŞKAN - Bana teşekkür etmediniz Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sana teşekkür edeceğim, dur daha, acele etme.
Sayın Genel Sekreter burada, ne dediğimizi gayet iyi biliyor. Sayın Cemil Çiçek'in imzasıyla Komisyon Başkanlığımıza 6552 sayılı torba görüşülürken dilekçe verdik. Bütün muhalefet olarak burada seslendirdik, biz yazılı olarak da... Kendisine gidip hatta sözlü olarak da söyledik. Bunu size tekrar takdim edeceğim için bakabilirsiniz, Sayın Genel Sekreter de biliyor. Meclis Başkanımız Komisyon Başkanımıza hitaben tam 48 tane maddenin İç Tüzük'ün 35'inci maddesine aykırı olduğunu söyleyerek yazı yazıyor. Komisyon Başkanımız da "Siz anlamazsınız, biz daha iyi biliriz. Bizim yaptığımız doğrudur." diye geri yazı yazıyor ve bu 48 maddeyle beraber 9 tane daha benim tespit ettiğim madde, yani 57 tane maddesi çıkan torba kanunun 150'si İç Tüzük'e aykırı şekilde buraya eklendi ve biz buna göz yumduk. Önce bizim bu haklarımızı korumanız lazım. Mevcut İç Tüzük'ü uygulayamıyoruz ki Sayın Başkanım.
Bakın, aynen şöyle diyor... Şimdi siz pek yadırgadınız gibi geldi bakışlarınızdan. "Nasıl olur?" diye yadırgıyorsunuz, hak veriyorum size. Meclis Başkanı olarak sizin yani Sayın Çiçek'in Komisyonumuza yazdığı yazının tek paragrafını okuyayım: "Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'ünün 'Komisyonların yetkisi, toplantı yeri ve zamanı' başlıklı 35'inci maddesinin birinci fıkrasında 'Komisyonlar, kendilerine havale edilen kanun tasarı veya tekliflerini aynen veya değiştirerek kabul veya reddedebilirler; birbirleriyle ilgili gördüklerini birleştirerek görüşebilirler...' hükmüyle aynı maddenin ikinci fıkrasında ise '...komisyonlar kanun teklif edemezler, kendilerine havale edilen işler dışında kalan işlerle uğraşamazlar...' hükmü yer almaktadır. Açıklanan nedenlerle..."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çok az bir şey, müsaade ederseniz...
BAŞKAN - İlave süre veriyorum, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - "...konuya ilişkin rapor ve metin yeniden değerlendirilmek üzere dosyasıyla birlikte geri gönderilmiştir. Bilgilerinizi rica ederim." Açıklanan nedenler ne? İç Tüzük 35'e aykırı. Komisyon Başkanımız da diyor ki: "Komisyon gündemine hâkimdir. Biz yaptık. Çok farklı konuda düzenleme içerdikleri de göz önüne alındığında İç Tüzük hükümlerine aykırı bir uygulamanın yapılmadığı değerlendirilmektedir." Sayın Başkanım, burada yer almayan madde, geçen torbada -Başkana bir teşekkürüm var- yani son anda geldi, arkadaşlarımız da getirdiler ama ne teklifte ne tasarıda olmayan bir madde olduğu için bunu ekleyemeyeceklerini söyledim, çekti. Ama aynı Başkan -bir de sitemim var- bu kitabın yazılmasına vesile oldu. Gece yarısı 37 gün diye söylediğim şeyin son günü, bittikten sonra...
BAŞKAN - Çok katkım var...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - ...CMK 153'le ilgili bir madde getirdi; ne tasarıda var, Sayın Başkanım, ne teklifte var, yani Ceza Muhakemeleri Kanunu'yla ilgili bir şey yok. "Biz bunu ekleriz." Ya, nasıl ekliyorsunuz? İşte İç Tüzük'e aykırı. Asıl zaten bardağı taşıran o olmuştu. Daha önce de yapıldı.
Dolayısıyla bizim bu haklarımızı korumanız gerekiyor. Komisyonları çalıştırmamız lazım. Bütün torbaları buraya getirip diğer komisyonları... "İhtisas komisyonlarının o zaman bir anlamı yok, kapatalım." dedim. Sadece Plan ve Bütçe Komisyonu olsun, burayı 100'e çıkaralım, alt komisyonlarla idare edelim veya illa ki arkadaşlarımızın tahammülü yoksa, Anayasa değişikliğine onu da koyun o zaman da "Ya, muhalefet zaten işimizi bozuyor. Plan Bütçe tamamen iktidardan oluşsun." deyin. Böyle bir şey olabilir mi?
Onun için, önce biz mevcut tüzüğü korumanızı bekliyoruz. Artı, herkes söylüyor, "Uzlaşalım, güzel. Muhalefet engelliyor." Hadi, buyurun o zaman, "Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu nasıl çıktıysa, gereksiz şeyleri ekleyeceğinize gelin, kanun tasarılarını Hükûmet getirsin, kurumlardan görüş alsın. Oturalım, bir ekonomik ve sosyal uzlaşma komisyonu kuralım, yapısal önlem ne varsa çıkaralım." diyoruz MHP olarak. Niye araya boyuna rant şeyleri sıkıştırıyorsunuz? Torbanın içine getirip Sayıştayla ilgili denetim yetkisinden kaçırmak için 2 tane, 3 tane şirketi, ballı şirketi aradan çıkarmak için yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım toparlıyorum.
BAŞKAN - Lütfen, rica ediyorum. Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kayda girmeyince siz bozuluyorsunuz, yani kayda girsin diye söylüyorum.
Şimdi, dolayısıyla, bunları bizim yapmamız gerekiyor. Uzlaşma gerekiyorsa bunun da iktidardan gelmesi lazım ki temel kanunları getirip eylem planına koyduğu ne varsa ortak olarak çıkabilecekleri çıkaralım. Aksi takdirde, bu kutuplaşma, gerilim devam ederse ki öyle görünüyor, Sayın Cumhurbaşkanı "Ben de sahaya ineyim, buna taraf olayım." diye herhâlde yeni hazırlıklar yapıyor. Bütçeden de onun için para istiyor gibi geliyor. Binalarla ilgili, otoparklarla ilgili, personel lojmanlarıyla ilgili birçok talep size de geliyor, bize de geliyor ama ben bu ziyaretçi kabul binasını hakikaten biraz... 2 defa, 3 defa burada bütçe verdik, iptal oldu, ödenek verdik, iptal oldu, proje gelişti, bilmem ne oldu derken Meclisin genel görünümüne uymayan bir tarzda oldu maalesef, yani binanın genel dizaynı dâhil olmak üzere. Şimdi, bakıyorum, otoparkta... Akşam buradan çıkıyoruz en çok burası çalıştığı için, gidiyoruz tekrar, arabayla gidip bir şey alalım diye soğukta. Bakıyoruz, otoparkın giriş kapısı kapanmış. Yani mesai bitince güvenlikçi yok mu Sayın Genel Sekreter? Ben özellikle... Başkanın haberi yoktur bundan da... Ben anlamadım, kaç defa gidiyorum, sekiz-sekiz buçuk, giriş kapısı... Ya, böyle bir şey olur mu? Bu sefer tersten giriyoruz, arkadaşlarla çarpışma durumu... Yani zaten kartla giriliyor, düzenleyin bunu. Kim giriyorsa... Üç ayda 2 tane idare amirini belirleyemedik. Böyle şey olur mu? Oturup... "İmza yok efendim, atamıyoruz. Araç giriş kartı yok, bilmem ne yok." Yani lütfen, bunlara biraz... Bunlar da önemli konular çünkü yani diyorum, Allah göstermesin, arkadaşımızın birisi oradan dönerken bir kaza yapsa... Birisi hızlıca çıkıyor, öteki inmeye çalışıyor mecburen. Onun için bunlara, personelle ilgili hususlara, lojmanlara, bu tesislere dikkat etmemiz lazım.
Bir husus daha var. Burada çünkü çifte standart uygulanıyor. Önceki hafta içerisinde Sayın Cumhurbaşkanı da "Leyla Zana'yla görüşebilirim." dediği için burada uyarmak istiyorum.
Sayın Başkanım, şu ana kadar ödeme durumu nedir? Benim bankomun yanında olduğu için Sayın Engin Alan'ın ve personelinin kaç ay başlatılmadığını Meclis tarafından, ben biliyorum, özlük haklarının kaç ay ödenmediğini biliyorum. Yemin etmemiş. Mazeret var mı? Biz buradan bir saat olduğu zaman gidiyoruz aşağıdan, bir işimiz varsa yazı yazıyoruz Meclis Başkanlığına "Şu toplantımız var, şu faaliyetimiz var, katılamayacağız." diye. Peki, şimdi nasıl olacak yani? Burada mazeretle ilgili bir şey var mı? Var. Oradaki yemin etmeme sadece hastalık, sağlık, belli bir şekilde mazeret, o anda toplantısı olduğu için oluyor. Şimdi, Meclis iradesine, kanunlara, Anayasa'ya aykırı bir şekilde gelip yeminini etmiyorsa bunun durumu nedir? Ben açıkçası çok şey yapmak istemiyorum ama çok yakından Engin Alan'ın durumunu bildiğim için, yan bankomda olduğu için de o sıkıntıları gördüm. Burada bir çifte standart var mı, yok mu? Onu merak ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir iki cümle de, müsaade ederseniz, Sayıştay Başkanına örnek vereceğimi söylemiştim. Şimdi, alınır, eski dostum, arkadaşım. Yani bakıyor.
BAŞKAN - Alınmaz, alınmaz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Alınır, alınır, havada kaldı diye alınır. İki cümle ona bir şey söylemek istiyorum.
Açıkçası, Sayın Başkanım, deminki söylediğim çok net raporlarda...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Müsaade edersen Başkanım, bitiyorum. Öğleden sonra az konuşacağım, merak etme.
Bu işin temeli Sayıştay olduğu için...
Sayın Başkanım, bizim Dış Denetim Raporu'nda yazılmış, kurumlarla ilgili... Örnek vereceğim: At yarışlarıyla ilgili "Tarım Bakanlığı hesabına para aktarılır." diyor. Arkadaşlar yazmış, güzel. Özel hesaplardan harcama yapıldığı genel olarak söyleniyor. Bakanlıklardan birisi de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. Hani ne anlattığımı anlatabileyim diye bir tane örnek veriyorum. Özetlerken onun içine "Bu hesaptan da harcama yapılmıştır." bu kadar cümle var kurumun ilgili kısmında, "Bu özel hesaptan da harcama yapılmıştır." Ya, peki, kaç para yapıldı, nereye yapıldı? Yok. Allah'tan ama nasıl olmuş? Arka taraftaki açıklamada miktar olduğu için oradan çıkarttık. Yani bir yılda artış oranının yüzde 40'ı kadar özel hesaba para aktarılıyormuş. 3 milyar 310'dan 2 milyar 930'u çıkardığımız zaman 400 milyon kalıyor. Yüzde 40'ı da 160 milyon yapıyor. Şimdi, bu 160 milyonun tamamı mı o özel hesaptan olmadan harcandı, 10 milyon mu harcandı, 5 milyon mu, kim harcadı? Yok. Onu söylüyorum, o raporda var bunlar. Raporun özetini yazarken arkasında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Günal, teşekkür ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım cümlemi müsaade edersen.
Yani şimdi, biz bu bilgileri istiyoruz Sayın Başkanım. Oraya koyduğunuz zaman... "Şu kadar belediyenin iştiraki var." demin güzel söylediniz. "Ya, peki hangi belediye?" dedim. Dün Maliye Bakanı birkaçını söyledi ama ne olduğu belli değil. Devredilmeyen, hazinenin el koyması gereken yetkisiz devirler var, amacı dışında kullanılanlar var; yazmışsınız, güzel. Ama bundan devletin gelir kaybı ne kadar? Ben tek tek kurumu bana söyle demiyorum. "Falanca şahıs veya şu kadar soruşturma var." güzel söylemişsiniz, "500 küsur tane." İşte, bilmem ne. Peki burada lehte, aleyhte sonuçlanan kaç tane oldu, mesela yargılamalardan? En azından... Ali Veli demiyorum ya. Yani "500 tane davamız var, sonuçlandı. 100'ü bizim, haklı çıktık. 500'ünde haklı çıkmadık." gibi bir şey bekliyoruz. Onu anlatmaya çalışıyorum. Biraz da açıklayıcı bilgi olursa daha iyi olur diyor, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.