ŞENOL SUNAT (Manisa) - Değerli vekillerim...

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Ya sen Atatürk'ü siyasete malzeme etme, "Atatürkçüyüm." diye gelip Atatürk düşmanlarına... Bırak şunu ya, hamasetin büyüğünü yapıyorsun ya! Nerede, 5'inci madde hakkında tek bir kelime söyledin mi?

Başkanım, bu nedir ya?

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, bakın, böyle bir usul de yok, üslup da yok. Siz cevap verin. Bu nedir yani? Sayın milletvekiline söz veriyoruz, siz oradan sürekli sataşıyorsunuz?

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sen niye rahatsız oldun?

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Niye rahatsız olmayayım, burada konuşulanları hamaset kabul edip, muhalefetin söylediğini hamaset kabul edip maddeyle ilgili tek bir şey mi konuştu yani?

YILMAZ BÜYÜKAYDIN (Trabzon) - Arkadaşlar on bir saat aynı şeyi yaptılar biz rahatsız olmadık da sen niye rahatsız oluyorsun ya?

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Niye rahatsız olmayayım ya? Atatürk'ten mi rahatsız oluyorum, Atatürk'ü getirip malzeme etmesinden mi rahatsız oluyorum?

(AK PARTİ ve CHP milletvekilleri arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Şenol Hocam, devam edin.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Ama konuşamıyorum ki!

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Ben Atatürk'ü malzeme etmiyorum. Teknik bir konu olarak söz alıp da ondan sonra teknik tek bir kelime etmemesine söylüyorum.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Arkadaşlar...

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar, hakiki Atatürkçü değerli kardeşimiz...

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) - İnşallah. Siz de öylesiniz.

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Hakiki Atatürkçü parti AK PARTİ'dir(!)

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Biraz önce ben bir teklifte bulundum, dedim ki: "Bu maddelere şunu ekleyin yani Atatürk ilke ve inkılaplarını ve Anayasa'da anlamını bulan Atatürk milliyetçiliğini şeye ekleyelim ki bu kuşkulara yer verilmesin." Yani, bunu sizin desteklemenizin doğru olduğuna inanıyordum hakiki bir Atatürkçü olarak.

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) - Cevap vermek isterim.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Söz vereceğim size.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Ama burada, söylemek istediğim, Atatürk köşelerinden dem vurarak, Külliye'deki büyük Atatürk posterlerini açıklayarak bir yere varamayız. Polemik konuları bunlar.

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) - Niye? Gerçek değil mi bu?

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Hayır, böyle...

MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU (İstanbul) - Gerçekleri anlatmayacak mıyız? O da bir gerçek.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Bakın, artık toplumdaki, sizin de geçmişten beri bildiğiniz -iyi de bir araştırıcısınız- bu söylemler, uzun yıllardır zaman zaman, belki siyasetçilerin olmasa bile yandaş medyanın veya yazarların söylemleri; tarihçilerin, tarihçi olmayan tarihçilerin Atatürk'le ilgili, Türkiye Cumhuriyeti'yle ilgili söylemleri tabii ki hassas olan insanları çok rahatsız ediyor. O yüzden de ben, biraz önce, çok makul bir şekilde söyledim ki: "Buraya koyarsanız bu kuşkulardan kurtuluruz, kurtulursunuz." Şimdi, şunu...

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Kimsenin kuşkusuna cevap vermek zorunda değiliz Sayın Bakan.

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Nasıl?

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Pardon, Nazım Bey, ben konuşuyorum.

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Bu Komisyon bunun için var ya, Komisyon bunun için var. Sen oradan niye müdahale ediyorsun ki vekile?

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Lütfen, rica ediyorum...

Bakın, şimdi, bir şeyi tartışacağız tabii ki. Burada, amacımız, Komisyonda özellikle... Genel Kurulda bütün milletvekilleri daha popülist ifadelerle konuşuyor ama Komisyonda, rica ediyoruz, düzgün olan, doğru olan, düzeltilebilecek... Belki bazı maddeleri düzeltemezsiniz tepeden sıkıntılar yaşandığı için ama hiç olmazsa şu verdiğimiz emek ve enerji göz önüne alındığında bir şeylerin düzeltilmesi bizi de mutlu eder. Saatlerimizi veriyoruz, emeğimizi veriyoruz, enerjimizi veriyoruz. Bizi de milletvekili olarak tatmin oluruz ya, bir şeyler yapıyoruz deriz en azından ama maalesef yok.

Şimdi, Mehmet Akif Yılmaz Bey yok herhâlde burada, Şevki Bey'in oğlu. Biraz önce ÇEDES'i öyle bir anlattı ki yani ben "Allah Allah, biz yanlış mı biliyoruz acaba?" diye düşündüm.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Bakanım; özellikle, biliyorsunuz, akran zorbalığının, madde bağımlılığının, dijital bağımlılığın, istismar ve yoksulluktan kaynaklı sıkıntıların çocuklarımıza yansımalarının neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu çocukların en azından bazı sıkıntılarının giderilmesi için rehber öğretmenlere ihtiyaç var, iyi yetişmiş rehber öğretmenlere, böyle sıradan da değil ve şeyden de geçmiş rehber öğretmenlere ihtiyacımız var. Ki sizin birçok güzel projeniz vardı, 100 öğrencisi olan her okula 1 rehber öğretmen atanması gerektiğini ifade etmiştiniz. Şu anda en az 20 bin okulumuzda rehber öğretmen yok.

Şimdi, aklımıza şu geliyor tabii: Acaba Diyanet İşleri ile Millî Eğitim Bakanlığının bu ÇEDES Protokolü'yle imam ve vaizlerin manevi danışmanlığını yaygın hâle mi getirmek istiyorsunuz? Şimdi, bizim öyle din adamlarından falan bir sıkıntımız yok. Ben duaları din dersi öğretmenimden öğrenmiştim yani ezberlemem hep ilköğretimde, ortaöğretimde olmuştu. Dinî bilgilerimizi biz ortaokulda, ilkokulda öğretmenlerimizden aldık. Yani, niye böyle bir şeye ihtiyaç duyuluyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Hemen bitiyor Sayın Bakanım.

LATİF SELVİ (Konya) - Şenol Hanım, rehber öğretmen açığının din görevlileriyle mi karşılandığını düşünüyorsunuz¬?

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Hayır, bakın, bir şey söyleyeceğim, örnek vereceğim.

Örnek vereceğim Sayın Bakan.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, lütfen, toparlayabilir miyiz.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Hemen kapatıyorum.

Şimdi, bir protokol yaptınız. Tabii, basına yansıyan şeyler bizi ister istemez endişeye düşürüyor. İzmir'de 3 okuldan 1'inde yani 842 okula manevi danışman atanmış. "İzmir pilot bölge mi seçildi?" diye aklıma geliyor. Ben eski İzmir vekiliyim aynı zamanda.

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Pilot bölge. Tekirdağ da pilot bölge.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Şimdi, bakın, Karaman'da lisede derse giren, ders veren bir vaizin Atatürk'ün put olduğunu, Çanakkale Savaşı'nda hiçbir katkısı olmadığını söylediği iddia ediliyor. Bilemem. Bakın, basına yansıdığı kadar biz de ister istemez endişe duyuyoruz.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Kıymetli Vekilim, toparlayabilir miyiz.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Şimdi, ben size değerler eğitimini söylemek istiyorum.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Şenol Hocam, toparlayabilir miyiz.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Tamam, bitiyor.

Eğer biz değerler eğitimini düşünüyor isek ilk adımımızın Andımız'ı tekrar okutmak olduğunu ifade etmek istiyorum. "Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, ülküm yükselmek, ileri gitmek..." Bundan kim rahatsız olur ya? Bu çocuklara bu Ant'ı okutmanın ne zararı vardı da kaldırdınız? Sizin iktidarınızda kalktı. Danıştaydan tekrar okutulması gerektiği şeyi çıktı, onu da uygulamadınız. Nedir çekinceniz? Hani, değerler eğitiminden bahsediyoruz. O yüzden...

Sayın Başkan boyuna işaret ediyor "Artık yeter, kapatın, konuşmayın." diyor, o yüzden konuşmama son veriyorum ama ileriki dönemde şey yaparım.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Hayır, yok. Onu o şekilde yorumlarsanız müdahale ederim yani.

Çok teşekkür ederim.

ŞENOL SUNAT (Manisa) - Oldu, ben teşekkür ediyorum.