KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Burada bulunan tüm vekilleri, Bakanlık yetkililerini, bürokratları, eğitim sendikası temsilcilerini, danışman arkadaşları ve salonda olan tüm diğer emekçi arkadaşları saygıyla selamlıyorum.

Umuyorum ki burada muhalefetin ve sendika temsilcilerinin ifade ettiği her bir konu sorumlular tarafından en ince ayrıntısına kadar dinlenilir, not edilir, ciddiye alınır ve bu şekilde bu ülkedeki hem eğitim emekçileri için hem eğitimin tüm paydaşları için, herkes için işe yarar bir yol haritası açığa çıkar. Şimdi, yirmi iki yıllık AKP iktidarı boyunca aslında eğitimin nasıl bir enkaza çevrildiğini, eğitim sisteminin nasıl bir yapboz tahtasına dönüştürüldüğünü her birimiz biliyoruz çünkü her birimizin ailesinde okuyan var, her birimizin ailesinde eğitim emekçisi var. İktidarın yaratmış olduğu bu enkazı aslında biz günlerce, haftalarca, aylarca konuşsak kesinlikle bitmeyecek. Ben de ihraç edilen bir eğitim emekçisi olarak şu an buradayım, bu sözü aldım. Şimdi, bol bol bakan değiştiren bir AKP gerçekliği de var karşımızda. Şimdi, bol bol bakan değiştiren, eğitim sistemini bir yapboz tahtasına çeviren bir iktidardan aslında çok bir beklentimiz yok ama biz yine meramımızı burada anlatmak istiyoruz.

Dediğim gibi, hani bu sorunlar üzerinde günlerce konuşabiliriz ama şu anki kanun teklifi Öğretmenlik Meslek Kanunu'na yönelik olduğu için biz de burada kısaca birkaç görüş ifade etmek istiyoruz. Şimdi, iki yıl içerisinde kariyer basamakları sistemi, uzman ve başöğretmen sınavı ve eğitimi derken öğretmenlerin bedeninin sinir uçlarıyla oynadınız, eğitim ortamında çalışma barışı bırakmadınız, katılımcılık, eşitlik ve adalet arayışlarını maalesef rafa kaldırdınız. Bu biçimiyle Meslek Kanunu'na karşı çıkan siyasal partiler ve eğitim sendikaları ne diyor, biliyor musunuz? Buyurun, bir dinleyin bizden: Öğretmenlerin, kariyer sistemi ve ağır cezalarla değil, eğitimin iyice kökleşmiş yapısal sorunlarının çözülmesiyle kendini iyi hissedeceğini ve mesleğini onurlu bir biçimde yerine getireceğini ifade ediyor diğer muhalefet partileri ve eğitim emekçilerinin temsilcileri. Şimdi, bakalım bu getirmiş olduğunuz Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda, bu teklifte ne var ne yok. Ama işe yarayan hiçbir şey olmadığını şimdi açık ve net bir şekilde ifade edelim. Bunu da özetleyeceğiz maalesef süremiz sınırlı olduğu için.

Şimdi, yeni bir kadrolaşma zemini olarak Millî Eğitim Akademisinin kuruluşu, işe yeni başlayan öğretmenlerin "hazırlık eğitimi" adı altında seçimi ve yerli ve millî olmayanların elenmesi, kendilerinin benzeri, hatta kendilerinin kopyası olmayanların elenmesi şeklinde karşımıza çıkıyor; bu var Meslek Kanunu'nda. Okullarda önceden sadece bir öğretmen vardı ama bakın, sizin iktidarınız döneminde öğretmenleri kaç parçaya ayırdınız. Şimdi, yüz binlerce öğretmenin arasından sıyrılıp okullarda istihdam edilen kaç öğretmen var, birlikte bakalım: Ücretli öğretmen, aday öğretmen, sözleşmeli öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen; şimdi 6. Bakalım sizin bundan sonraki pratikleriniz bunu daha kaç parçaya ayıracak?

Bir de bu teklifte, öğretmenlerin yaşamında olup ama tasarıda kesinlikle yer verilmeyen, yer verilme zahmetinde bulunulmayan bazı şeyler var. Mesela ne yok bunun içerisinde? Öğretmen işsizliği yok. Tabii, sizin gündeminizde böyle bir şey de yok. Bakın, YÖK'ün "web" sayfasında şöyle bir cümle var, YÖK diyor ki: "YÖK üniversiteler yetiştirir, sonrası bizi ilgilendirmez." Siyasal iktidar ise en üstten şunu ifade etti: "Devlet istihdam kapısı değildir." Şimdi, sadece bu anlayışa baktığımız zaman bile aslında bu teklifin ne anlama geldiği ve bu teklif hayata geçtiğinde nelere mal olacağı açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Teklifte, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, şiddete ve mobbinge maruz kalan kadın eğitim emekçilerinin sorunlarına ilişkin tek bir madde yok çünkü bu ülkede kadına yönelik bir gündem yok, çünkü bu ülkede her gün kadın katliamı var ama mevcut iktidarın umurunda değil bu.

Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi otoriter ve cezalandırıcı nitelikleriyle dikkati çekmekte. Teklifte, öğretmenlerin mesleki özgürlüğü ve özerkliği tamamıyla yok sayılmakta, eğitim ortamlarının niteliğine, özellikle de dersliklerdeki en çok öğrenci sayısına hiçbir vurgu yapılmamış. Ben Van'da görev yapıyordum, Van'ın Vekiliyim. Gelin, oradaki dersliklerin durumunu hep birlikte görelim. Ne hâlde sınıflar, kaç öğrenci orada eğitim görmek zorunda kalıyor, buyurun, oradan izleyin. Tabii, böyle bir derdiniz olmadığı için bu kanunda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI FİLİZ KILIÇ - Sayın Vekilim, süreniz doldu, lütfen toparlayın.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Toparlayacağım.

...ona da değinilmemiş. Ne öğretmen dışındaki eğitim görevlilerinin ne ücretli öğretmenlerin ne de özel sektör öğretmenlerinin adı yok. Kaç gündür özel sektör öğretmenleri burada direniyorlar ama yaka paça, haklarını istedikleri için gözaltına alınıyorlar. Tek talepleri, emeklerinin sömürülmemesi.

Eğitim sisteminin geleceği için, eğitim emekçilerinin haklarını ve taleplerini göz ardı eden bu tasarıyı kabul etmiyoruz. Adil ve kapsayıcı bir meslek kanununu hep birlikte inşa edebiliriz. Sayın Bakanı, buradaki sorumluları öğretmenlerin sesine kulak vermeye, gerçek bir meslek kanunu için eğitimin tüm bileşenleriyle birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Eğitim emekçilerinin haklarını koruyacak, "eşit işe eşit ücret" ilkesine dayanan, adil ve kapsayıcı bir meslek kanunu hazırlamak zor değil, yeter ki kaygımız siyasi emellerimiz için değil, eğitim emekçilerinin, eğitimin tüm paydaşlarının özlüğü, ekonomik, demokratik ve adil çalışabilmesi için olsun.

Her birinizi saygıyla selamlıyorum.