KOMİSYON KONUŞMASI

SUAT ÖZÇAĞDAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum.

Biliyorsunuz, Millî Eğitim Akademisini tartışıyoruz. İki gündür buradayız. Millî Eğitim Akademisi, ilk tespit olarak söylemek gerekirse, öğretmenlik hakkını kazanmış olan üniversite mezunu kişilerin bu haklarının elinden alınmasıyla öğretmen adayı hâline dönüştürülmesi projesidir. Öğretmendir bu arkadaşlarımız fakat akademiyle aday hâline getirilmek istenilmektedir.

Peki, aday hâline getirilmiş olan arkadaşların -başından beri iddia ettiğimiz şekliyle söylüyorum- adaylıklarının sonlandırılması arzu edilmeyen profildeler ise kendilerinin akademiden gönderilmesini sağlayacak olan nedir? 18 sayfalık kanunun 4,5 sayfası ve sadece 13'üncü madde, 3 sayfası disiplin koşullarıdır, 3 sayfa. Dolayısıyla bunun bir eleme rejimi olduğunu, aslında atanmayan öğretmen problemini çözmek yerine, atanmayan öğretmenlerin bu atanmama durumunu sıfırlayarak ortadan kaldırmak -çünkü artık öğretmen kalmıyor, öğretmen adayı hâline dönüşüyorlar- içeriye girenlerin de elenmesiyle ilgili bir süreç olduğunu burada daha önceki maddelerde de söylemiştik.

Bu kanun teklifini hazırlayan arkadaşlarımızın -en iyimser, en olumlu şekilde ifade edersem- farkında olmadıklarını zannettiğim bir şey var. Eğer bu öğretmen adayları kendilerini kurtarırlar da akademiyi aşarlarsa devlet memuru olacaklar. Devlet Memurları Kanunu'nun 125'inci maddesine göre, sadece yazılı uyarıyla ceza alacakları, disiplin işlemleri yapılacakları konular burada kınamayla düzenlenmiş. Yani burada o kadar içeriye istenmeyen kişilerin girmemesi üzerinden bir motivasyonla hazırlanmış ki aynı kişi örneğin devlet memuru olduğunda işe geç kalırsa uyarı cezası alır, bu kanun çerçevesinde akademide sadece bir öğrenciyken kınama cezası alır. Bakın, bu kanun teklifini hazırlayanlar uyarı cezasını unutmuşlar çünkü neme lazım, acilen gönderilmesi lazımsa bir ara aşamayla tekrar bir fırsat verilmesin. Uyarı cezasına ne oldu? Atladık mı uyarı cezasını? Ya, uyarsaydık önce. Ya, atacaksınız zaten de bir uyarsaydınız yani. Önce bir uyarsaydınız, sonra kınardınız, sonra atarsınız.

Ya, ben Yusuf Tekin'i anlamıyorum. Yusuf Hocam, Sayın Bakan, sizin öğretmenlerle ne probleminiz var ya? Küçükken ne yaşadınız yani? Yahu, ne yaşadınız yani?

Bakın, bir kişi öğretmen olarak devlet memuru olduğunda uyarı cezasından başlıyor. Daha burada bir şey olmamış, kınama cezasından başlıyor.

Saygıdeğer arkadaşlar, bir yasa hazırlamışsınız. İddianıza göre beş ay boyunca hazırlamışsınız. Yapmayın, bu çocukların her birisi sizin, bizim çocuklarımızdır. Millî Eğitim Akademisine giren çocuklar bu ülkenin çocuklarıdır, hepsi bu ülkenin saygın yurttaşlarıdır. Bu madde yanlıştır, bu madde doğru değildir. 3 sayfa yazmışsınız, 3 sayfada yazdığınız şey "Senin devlet memuru iken sahip olacağın hakları bile ben sana vermem." demekten ibarettir. Bu tavrınızdan vazgeçin. Millî Eğitim Akademisini bir elek, bir süzgeç, bir eleme aracı olarak kullanmaktan vazgeçin.

Saygılar sunarım.