KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar ve saygıdeğer basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bir bütçe sürecinin daha sonuna yaklaşıyoruz, henüz sonlanmasa da bir noktaya getirdik. Tabii, Sayın Bakana öncelikle cevaplar için usul açısından teşekkür ediyoruz, bir şeyler geldi ama şimdi gelenlerin de, nezaketen teşekkür etmenin ötesinde, içerisinden tatmin olmadığımızı da öncelikle bir söylemem lazım, sonra da neyi söylediğimi de açıklamam lazım ki havada kalmasın.

Açıkçası, yine, teknik bilgi tarzı cevaplar da var, tek tek hepsini tartışmayacağım ama bir iki tanesini örnek olarak da söylersem belki daha rahat olacak. Sayın Bakanın verdiği cevaplarda, özellikle hazine taşınmazlarının belediyeye devriyle ilgili yani sanki böyle bir imkânsızlık var gibi... Ben şöyle şunu soracağım önce, yani bir bilgilenmem lazım ki haksızlık etmeyeyim: Yani resen tescil ne demek, nasıl yapılır Sayın Bakanım? Resen tescilden kastedilen... "Resen tescil" dediğim yani Hazinenin adına tescilin resen yapılması için ne gerekiyor? Ki siz diyorsunuz ya: "Dava var." Devam edeceğim daha, yani asıl vurgulayacağım yerleri söyleyeyim ki siz cevabınızda da bunlara yer verin diye çünkü birtakım söylediğimiz şeylerin bir kısmı verilmiş, esas itibarıyla -örnek söylüyorum, birazdan değineceğim ama- Gelir İdaresi Başkanlığıyla ilgili bir sürü şey söyledim, vergi uzlaşmasıyla ilgili bir sürü şey söyledim. Onlarla ilgili bir yorum gelmemiş. Onu da şimdi bir daha sorayım ki bu sefer yeni cevaplar da gelsin diye söylüyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz burada yokken söyledim de...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, yok, şeyi söylüyorum işte...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Size verdiğimiz cevaplar sizin soru olarak yönelttikleriniz, yorumlarınıza cevap vermedik.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tamam, var, yorum var da, soru derken şu... Orada da sorduk, yine soracağım şimdi, soru şekline de getireyim ki bu sefer verin diye söylüyorum, arada kalmasın Sayın Bakanım. Meraklanmayın, ben şimdi sırf şu anda not düşüyorum ki söylediğim havada kalmasın diye. Siz de yazılı ya da sözlü, şimdi verirseniz şimdi, vermezseniz sonra cevap alayım diye soruyorum çünkü senelerdir sorduğumuz şeyin cevabını alamıyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tabii veririz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Niye öyle söyledim? Burada Sayıştaydan arkadaşlarımıza da onu ifade etmiştim. Burada ne var diye. Yani dün daha Tarım Bakanımız geldiğinde örnek Jokey Kulübüyle ilgili olanı sorduk, bizim derdimiz, nereye harcandığı değil sadece ama bütçe içine fonları dahi aldıysak bütçe gelirleri içerisine konulmadan, özel hesapların özeli vardır, onu soracağız, "Özelleştirecek misiniz?" diye ayrı bir şey soracağız, oradaki gelir kaybımızı soracağız. Jokey Kulübünün tüzel kişiliği nedir, bir şeyi var mıdır, niye öyle kanun çıktı? Burada otuz beş gün, kırk gün torbaya bir sürü maddeler ekletiyorsunuz, her şeyi son anda elinizle getirip bize kabul ettiriyorsunuz. Yani kanunsa kanundur, düzenlemeyse düzenlemedir. Özelleştirme kapsamına alınacaksa alınacaktır, başka bir şey yapılacaksa... Ama bizim şu andaki derdimiz şu, orada cevabı bu şekliyle vermeniz değil: Neden bu bütçe içerisinde değil, o harcamalar neden normal bir harcama gibi belgelendirilmiyor diyoruz. Bu olmadığı zaman Sayın Bakan diyor ki: "İşte, şu kadar hipodrom şeyine harcadım." Anladım da ben nereden bileceğim? Sayıştay oraya bir şey yazmış, ayrıntısını yazmıyor, miktarını yazmıyor. Burada bir usulsüzlük olduğunu yazıyor, mevzuata aykırılık olduğunu yazıyor. Benim onu görmem lazım. Şimdi, siz de aynı şekilde "Efendim, şununla ilgili dava devam ediyordu, onun için yapamadık." diyorsunuz. Örnek, cezalarla ilgili, tahakkuk süreci sonrasında tahsil edilemeyenlerle ilgili burada Sayıştayımız çok kibar yazmış bazı şeylerde, Gelir İdaresiyle ilgili olanlar var. Yani benim anlamadığım şu: Burada Sayıştay "ilgili belediye" falan demiş ama Allah razı olsun siz en azından isimlerini yazmışsınız "şu belediyede şu kadar taşınmaz var" diye ama. Dikkatimi çeken; 145'i kalmış, 6'sı gitmiş, Fatih Belediyesinde hâlâ duruyor. Yani ne gelirlerle ilgili şey verilmiş... 145 tane aylık taşınmaz. Yani şimdi, enteresan, vatandaş 2 gram bir şeye tecavüz ettiği zaman, otelci bir tane ecrimislinizi üç ay geciktirdiği zaman hemen çöküyorsunuz. Çökmekten tabirim, "On-line haciz sistemimiz var." dediniz anlatırken. Bizden herhangi bir şey olduğu zaman anında iade gidiyor. Yani sistem çalışıyor ama bu kadar önemli şeylerde (A) belediyesi, (B) belediyesi, o beni ilgilendirmiyor, bilmiyorum da dökümünü ama burada sondajlamayla yapıyor arkadaşlar. Ama 16 tane, 20 taneyi bıraktım, 145 tane taşınmazın özel bir şey olarak üzerinde durulması lazım. Yani bu öyle herhangi bir şekilde "Efendim, unuttuk, atladık, geldi, gelmedi..." olmaz. Size resen adınıza tescil. Peki, belediye nasıl resen tescil yaptırıyordu 2008'den önce? Gidiyordu, "Şu kanunun şu maddesi gereği burası benim." demiyor muydu? Siz de gideceksiniz tapuya madde gereği, arkadaşımız gidecek, bunlar gereğini yerine getirmemiş, tespitini yaptık, kardeşim kusura bakmayın.

Şimdi, öyle örnekler var ki Sayın Bakanım, bunu söylerken ezbere şimdi, ayrıntıya girmeyeyim diye, hepsini okuduğum için söylüyorum. Adam almış, belediyeye vermişsin, güzel, amacına uygun kullanmadığı gibi müstecire de vermiş, kaç para kira aldığı yok, size verdiği vergiyi bırakın gelirin kaydı yok. Kendisi de alıyor mu, almıyor mu, bir yandaşa mı verdi, onu da bilmiyoruz. Şimdi, buralarda daha düzenli olunması gerektiğini söylüyorum. Yani bunun için, bir tescil için mahkeme kararına gerek var mı? Ha, yani burada bir sürü var da onun için anlatıyorum, bize açıklamanız gereken hususları söylüyorum Sayın Bakanım.

Gelmiş, tamam, yani vaktizamanında "Biniciliği destekleyelim, at sevgimiz var." diye vermişiz. İyi de şimdi, o günkü şartlarda o iş külfetken şimdi nimete dönüşmüş mü? Dönüşmüş. Siz kendiniz Maliye olarak getirdiğiniz gelir vergisi paketine rant vergilerini koyalım diyor musunuz? Diyorsunuz. Neden? Orada bir rant oluşmuş diye. Şimdi, ben size soruyorum o zaman: Jokey Kulübünün yıllık geliri ne kadardır? Kendi giderleri dışında bu nereye harcanıyor? Örnek yani devlet buradan ne kadarlık bir gelir kaybetmektedir? Şimdi, Millî Piyango, Spor Toto, Spor Loto, İddaa bilmem ne, yeni yeni oyunlar icat ediyoruz, bu da onlardan bir tanesi bize göre; amacı, şeyi ayrı, gelir getirme fonksiyonları açısından söylüyorum. At yarışı da bir bahis oyunu, bir şans oyunu, neyse, adına ne diyorsanız. Ama üstü kapatıldığı zaman orada alarm zillerimiz çalıyor. Yani sorulan soruya doğru bir cevap verip de "Eksiklik var, biz bunu şöyle düzenleyeceğiz." derseniz, eyvallah, tespit edilmiş, yapılıyor deriz, derdimiz bu.

Şimdi, yani Gelir İdaresiyle ilgili söylediğim oydu. Diğer sorulara cevap vermişsiniz ama ben size buradan örnekler vermiştim, bir tekrar edeyim ki burada bir eksiklik var, bir yanlışlık var ya da bir kasıt var, hangisi olduğunu sizin vereceğiniz cevaba göre -ve düzelme olmazsa- söylememiz lazım Sayın Bakanım.

Değerli arkadaşlar, içinizde özel sektörden gelen var, vergi mükellefiyeti olan arkadaşlarımız var. Tekraren söylüyorum, bir de tekraren söylemeden önce soruyorum Sayıştaya da: "Bu Gelir İdaresinin denetimi beylik mi yapılıyor, hiç yapılmıyor mu?" Daha önce çok tartıştık. İçerisinde bir şey yok, sadece "uygundur, değildir" yani garip bir şeye geliyor. Benim şimdi söyleyeceklerim sizi ilgilendiriyor mu, ilgilendirmiyor mu? Hem Bakanlığa hem Sayıştaya söylüyorum. Vergi Denetim Kurulunun faaliyet raporundan size örnek verdim, tekrar okuyorum, bu özet sayfalarını elime aldım şimdi, tekrar söyleyeceğim arkadaşlar. "2013 yılında tarhiyat öncesi uzlaşma sonuçları, Tablo 19" Kolay olsun diye arkadaşlara söylüyorum ki hani "Nereden konuşuyor Hoca?" diye... "2013 Vergi Denetim Kurulu Faaliyet Raporu Tablo 19..."

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O Vergi Denetim Kurulu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Tamam, tamam, Sayın Bakanım, ne söylediğimi biliyorum, lütfen...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gelir İdaresi dediniz ya.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yahu, Sayın Bakanım, ben ne söylediğimi biliyorum, merak etmeyin. Gelirleri kim tahsil ediyor?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vergi Denetim Kurulu ayrı, Gelir İdaresinin dışında.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Neyse Sayın Bakanım...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yanlış bir yere götürmeyesiniz diye söylüyorum, bilgi veriyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Mükellefler Uzlaşma Dairesinin Başkanı kim? Bir dakika, Büyük Mükellefler Uzlaşma Dairesinin heyeti, 3 kişi, kimden oluşuyor?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gelir İdaresinden.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Eee?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz "Tarhiyat öncesi uzlaşma" diyorsunuz ya, oradan. Tarhiyat öncesi uzlaşma, Gelir İdaresinin dışında, Vergi Denetleme Kurulunun bünyesinde, o ayrı.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben bir şey anlatacağım da onun için Sayın Bakanım. Yani ne söylediğimi biliyorum. Tarhiyat öncesi, tarhiyat sonrası biliyorum ama yani geliri tahsil etmekle sorumlu olan yer Gelir İdaresi değil mi? Bakıyorsunuz, şimdi bana kavram şeyi söylemeyin. Ben bunun üzerinden bir şey anlatacağım size, öbürkülerden elimde veri yok, onu söylüyorum, elimdeki veri üzerinden yola çıkarak bir şey anlatıyorum. Diyorum ki, bakın, burada tarhiyat öncesi uzlaşma, Vergi Denetim Kurulu tespit ediyor, denetim sonucunda uzlaşabilirseniz uzlaşıyorsunuz. Peki, uzlaşamadığımız -şimdi geliyorum- uzlaşmaya giren...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Günal, ilave süre veriyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sorun değil, sorun değil. Sayın Bakan, biraz benim gibi hiperaktif olduğu için hemen söyleyeyim istiyor ama.

Şimdi, uzlaşmaya giren, uzlaşmaya konu olan toplam vergi 1,549. Uzlaşmaya giren 860. Peki, uzlaşmaya girmeyen, vaki olmayan nereye gidiyor? Ha, sonra...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Mahkemeye.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Peki, cezaya geliyorum. Hepsi gitmiyor, yani giden gitmeyen, ödeyen... Siz gidiyorsunuz ya da tahsil etmek için.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok yani acaba Gelir İdaresine gidiyor mu diye... Gitmiyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - 1,498 ceza; uzlaşılan sadece 90 demiştim. 2014'e geliyorum, birazcık düşmekle beraber ama oran açısından çok fazla bir şey değişmiyor; 1,067 ceza, 60 uzlaşılan. Yani genel anlamda şunu soruyorum: Peki, burada nasıl uzlaşılıyor? Uzlaşılmayan mahkemeye gitti, ne oldu? Yani bu cezalarda ya vergi denetim elemanlarımızda bir sıkıntı var ya taciz var diyorum. Yani ana parada 638'de uzlaşma sağlanıp, bunun büyük bir kısmı uzlaşmaya gidip 530'u eğer oluyorsa, sadece 100'ü kalıyorsa cezada 1,067. Ya yazarken bir sıkıntı var ya sonrasında bir sıkıntı var diye düşünüyorum, yani mahkemeden sonra... Peki, bunun ne kadarı mahkemeden tahsil edilebiliyor, onun rakamları var mı? Kalanlardan mesela tahsil ettiğiniz ne, kalan ne, onu da koyun ki biz de o zaman görelim. Yani şunu söylemiştim size: Ya vatandaşa zulmediyorsunuz ya da o zaman vazgeçiyorsunuz diye.

Peki, şimdi, dönelim Gelir İdaresinin yaptığı uzlaşmalara. Onların bir sonucu var mı? Yok. Sayıştaya soruyorum, yok, size sormuyorum. Sayıştay raporlarında şu, şu vergi... Ben bunu oralardan almıyorum, bakın, bu normal Vergi Denetim Kurulunun faaliyet raporundan alabiliyorum. Yani Gelir İdaresinin yaptıklarında ne kadar girdi, ne kadar çıktı, sizden şimdi onları bekliyoruz biz burada sunarken, Bakan olarak da yaptığınız sunumda... Sizin işiniz vergi toplamak değil mi Sayın Bakanım? Vergi toplamak, sonra da giderleri dağıtmak. Bir gelir, bir gider tarafı var. O vergileri toplarken sorunun nereden çıktığını, neden toplanamadığını, uzlaşmaya giren, çıkan, mahkemeye giden ne kadar olduğunu bizim bu şekliyle incelememiz lazım. Dolayısıyla zaten bu Sayıştaya yapılan darbe planının arkasında da Gelir İdaresiyle ilgili tasarruflar vardır, biz hepimiz onu biliyoruz ama bize bu bilgiler gelmediği sürece bizim şüphelerimiz artar, onu söylüyorum. Bize nakit bir şekilde ödeme gibi...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Sayıştaya darbe planları" ifadesi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aynen, şimdi, söyleyeceğim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tutanaklarda bir düzeltme yapalım. Yok, yok "darbe planı" ifadesi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayıştaya darbe planı, evet, evet. Sayıştayın zaten elinden... Darbe yapıldı, birinci, ikinci, üçüncü darbe oldu, ben söyleyeceğim şimdi, bir şey yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, darbe yapma geleneği olan başkaları, onu biliyoruz da.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, söylediğim şeyi siz biliyorsunuz, ben anlatacağım arkasını. Bu darbe planı, Sayıştayın yetkisini elinden almak Sayıştaya darbedir, illaki askerî darbe olması gerekmiyor. Sayıştayın yerindelik denetimini elinden almak darbedir, Sayıştayın rapor denetimini...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayıştayın yerindelik denetimi yapma yetkisi yok ki.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayıştayın denetim raporlarını kuşa çevirmek Sayıştaya darbedir.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayıştayın yerindelik denetimi yapma yetkisi yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yeni bir kanun çıkarıp... Bakın, yeni çıkardığınız kanun dahi, yeni çıkardığınız kanunun içine koyduğunuz "yüzde 50'den az olanları denetlemeyelim" yetkisi Sayıştaya darbedir, anlatabildim mi? Sayıştayın yetkisini elinden almak darbedir.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, Sayın Günal...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bunun yani sizin söylediğiniz anlamda silahlı ya da askerî darbe olması gerekmez. Siz de söylersiniz Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, bu Komisyondan geçen, Meclisten çıkan 6085 sayılı Sayıştay Kanunu der ki: "Sayıştay yerindelik denetimi yapamaz." Siz şimdi diyorsunuz ki: "Sayıştayın yerindelik denetimini elinden aldınız."

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aldınız işte, yahu, aldınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, "Yerindelik denetimi yapamaz." diye kanunda açık hüküm var.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani siz aldınız. Biz burada yine de ayrımını dile getirdik.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, siz şunu mu diyorsunuz: "Sayıştay yerindelik denetimi mi yapsın." demek istiyorsunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayıştay hiçbir denetim şu anda etkin olarak yapmıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, önemli ama kavramlar önemli.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, şimdi, genel hatlarıyla biz -sizin sunumuzun bitti- en son size söz vereceğiz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, evet, hâlâ devam ediyor, Sayıştayın raporları bize kuşa çevrilerek getiriliyor, o da bir darbedir. Niye? Gelen raporları kalkıp size sorup sizin söylediğiniz gibi, Maliyenin istediği gibi raporu getirirse, o raporu ben ne yapayım Meclis olarak?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir düzeltme yapayım o zaman. Yerindelik denetimini Sayıştay normal olarak...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yerindelikten bahsetmiyorum; yapılan normal düzenlilik denetiminin içindekileri dahi kuşa çeviriyorsunuz diyorum. Bu bir darbedir, benim adıma, benim yetkimi gasbetmektir, bunun başkası var mı? Benim yetkimi darbeyle alıyorsun elimden demektir, onu söylüyorum. Buyurun, bakın, yani Kamu İhale Kurumu ile Kamu Gözetimi Kurumunun raporlarına bakın Sayın Bakanım. Yahu, kurumun adını yazıp, görevini yazıp sonra sadece bir paragrafla denetim görüşü bu kadar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ek süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ne yapmamız lazım denetim bulamıyorsa?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır yani daha önce gelenleri görüyorduk. Ne yapmamız lazım olur mu? Elimizde eski Sayıştay raporları da var yani.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben mi yazıyorum? Onlar yazıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yazıyor değil, yazılanlar bize gelmiyor güzel Bakanım. Yani şimdi, benimle polemik yapmayın. Orijinal raporları... O zaman, gelsin Sayıştay Başkanım. Bak, Sayıştay Başkanı gelsin...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Orijinal raporlar kadar...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bize göstersin demiyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, Sayıştay Kanunu'nu yeterince iyi okuyamamışsınız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, Sayın Bakanım, bana kanun anlatmayın. Bak, şimdi, yine seninle gerilmeyelim ya. Allah, Allah ya...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, Sayın Bakanım...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - En sonunda cevaplayınca da diyorlar ki: "Niye cevaplamıyorsunuz?"

BAŞKAN - Sayın Bakanım, en son cevap vereceksiniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, hayır, şimdi, cevaplayacaksınız. Siz istediğiniz kadar konuşuyorsunuz. Ben diyorum ki bu Sayıştaya darbedir, benim yetkimin elimden alınmasıdır. En son çıkan madde dâhil diyorum. "Yüzde 50'den az olanlar denetlenmez." diye bir şey olur mu? Orada yetki var, 5018 söylüyor, Sayıştay Kanunu diyor. Kamu idaresinde eğer payımız varsa... Sen de kalkmışsın, Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği şeyi bana getirirsen bu darbe teşebbüsüdür, başka bunu izahı yoktur. Anayasa Mahkemesi hukuka aykırı diye yani bunu iptal ediyor. Dolayısıyla siz aynen tekrar tekrar, tekrar tekrar getirirseniz bu darbe planıdır, bunun başka... Siz onu başka türlü izah edebilirsiniz, benim açıklamam budur.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, ama bu darbe kelimesini ağzımızda bu kadar sakız yapmayalım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ee, biz yapmadık, siz yaptınız, siz yaptınız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yani bu darbe kelimesinin ne manaya geldiği, bu ülkeyi nerelere götürdüğünü biliyoruz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım, bak, polemik yaparsanız siyaseten, son gün tartışırız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, ama bu darbe kelimesi...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yeni bir darbe tanımı da siz getirdiniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Arkadaşlar, bir dakika...

Eğer siyaset yapacaksanız...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan, bir yeni darbe tanımı da sizden geldi; işte, "faiz darbesi", "lobi darbesi", "paralel darbesi" bunları da bilmiyordu bu ülke.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ne yapalım? Bu milletle bağdaşmayan, bu millete uymayan her şeye darbe...

BAŞKAN - Ama bakın, arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu tanımı da siz getirdiniz. Tamam da arkadaşımız da onu diyor yani. "Darbe geleneği" falan diye siz bir yerlere gönderme yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, Sayın Günal'ın desteğe ihtiyacı yok.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Niye üzerinize alınıyorsunuz?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Üzerime alınmadım. Sizden geldi darbe.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizi kastettiğimi nereden çıkardınız?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben size diye bir şey demedim. Bu yeni darbe tanımı sizindir Sayın Bakanım.

BAŞKAN - Arkadaşlar, ben hepsini açayım, kayıtlara girsin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, reyting mi istiyorsunuz?

BAŞKAN - Hayır, susturmaya çalışıyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, hayır, bir dakika...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, dediniz ya "İmada bulunuyor."

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Siz getirdiniz bu darbe tanımını.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu...

Sayın Bakan...

Bakın, bu müzakereyi bu şekilde sürdürme şansına sahip değiliz. Siz sunumunuzu yaptınız Sayın Bakanım, arkadaşlarımız görüşlerini açıklayacaklar, sabırla dinleyeceğiz, notlarınızı alacaksınız; görüş, eleştiri ve sorulara cevap kısmında cevaplayacağız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Her türlü eleştiriyi tabii ki, saygıyla karşılarım ama "darbe" kelimesiyle AK PARTİ hiçbir şekilde bir araya getirilemez, Hükûmet hiçbir şekilde bir araya getirilemez. Asla böyle bir şeyi kabul etmiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanım...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Asla böyle bir şey olamaz, kelimeleri bu kadar sulandırıp anlamlarını boşaltmayalım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, Sayın Bakanım, siyaset mi yapmak istiyorsun diyorum ya? Allah Allah... Siyaset mi istiyorsun sen burada teknik bütçe mi görüşeceksin ya?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siyaset yapıyoruz tabii ki.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Darbe silahla mı olur illaki? Kullandığım kelimeden niye rahatsız oluyorsun? Sayıştaya darbe... Bana göre darbe kardeşim, sana göre değilse değil dersin, ne benimle... Senin söylediğini kabul etmek zorunda mıyım? Allah Allah...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir dakika... Sizin için darbe...

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir dakikası yok Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin için "darbe" bir kelimeden ibaret olabilir ama bu milletin hatıraları...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Darbedir, yetki gasbı darbedir ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...bu milletin geçmişi darbenin bir kelimeden ibaret olmadığını, acı olduğunu, demokrasiye karşı ihanet olduğunu biliyor. Bu AK PARTİ, bu Hükûmet, bu dava sonuna kadar buna karşıdır, karşı olmaya da devam edecektir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, Sayın Bakanım, bırak, başka şeyden siyaset yap, birazcık başka şeyden siyaset yap. Kelime üzerinden demagoji yapma bana ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir kelime değil o, bir tek kelime değil.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Bu ülkede her gün demokrasi ayaklar altına alınıyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, kardeşim, o zaman, niye "Duman oluruz." dedi Nurettin Canikli? Kim çıkarttı bu Sayıştay Kanunu'nu? Buraya gelip kaç gün kim uğraştı, sen bilmiyor musun? Bu kanun 2013'te gelip geriye çekildi. Beni konuşturma ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Her şeyi sizden daha iyi biliyoruz, merak etmeyin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bakın, burada, o zaman okuyayım. Vergi Denetim Kurulunuzun elemanının raporunun tarihini mi vereyim şimdi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Verin. Ne? Korkacak mıyız? Verin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aşağıda da söyledim ya. Burada yazıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Verin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yazıyor, denetimde.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Verin kardeşim, savcılık var, verin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Vereyim fotokopileri. Savcılık var deme. Ben sana söylüyorum. 422 milyar CLK'nınkini sildi mi silmedi mi o zaman? Siyaset istiyorsan ben öyle konuşurum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İstediğin kadar siyaset yap. Yapmış olduğumuzun arkasındayız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yapmış olduğunuz Büyük Mükellefler Vergi Dairesindeki o uzlaşmalardan o zaman kimin kimi sildiğini açıkla.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Biz yapılanın arkasındayız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Açıkla o zaman.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Her şeyi de açıklarız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kimin vergi mükellefleriyle ilgili uzlaşmada en çok kiminkini sildiniz? 5 tanesini açıklayın hadi o zaman.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ya, siz herkesi kendiniz gibi mi zannediyorsunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hadi açıklayın. Ben bilmiyorum, ben soruyorum. Siyaset yapmak istiyorsan ben sorarım bunu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam, yapıyorum siyaset. Ben diyorum ki bir tane ismi, rakamı yan yana getirip itham altında tutamazsınız.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben açık söylüyorum; anamıza söven adamın ne kadarını sildiniz diyorum ya. Sayın Bakan, ben soruyorum bak, soru net...

BAŞKAN - Arkadaşlar...

Sayın Bakan...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kabul etmiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Milletin anasına söven, havuz medyasının içine para veren adamın kaç parasını uzlaşmada sildiniz? Bana söyleyin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, hukuk karşısında söylediklerinizin hiçbir geçerliliği yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, ben soru soruyorum, hukuk değil. Ben de siyaset yapıyorum. Ben sana bir muhalefet milletvekili olarak, milletin, yetimin hakkını savunan birisi olarak soruyorum. Bu uzlaşma çerçevesinde en fazla vergisi silinen şirketler kimdir, söyle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Milletin hakkını, hukukunu sonuna kadar koruduk, korumaya da devam edeceğiz. Milletin hakkını gasbedenler...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Nerede koruyorsun ya? İşte, söylüyorum sana.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O zaman bu bütçe nasıl bir bütçe?

BAŞKAN - Sayın Bakan...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - 1 milyarlık silinen vergi uzlaşması içinde 400 küsur milyonu bunun mu değil mi diyorum, söyle o zaman.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin kendi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söyle ben de onu dağıtacağım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Savcı da kendinizsiniz, hâkim de kendinizsiniz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Savcıya değil, burada arkadaşlara dağıtacağım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, savcı da kendinizsiniz, hâkim de kendiniz diyorsunuz. Böyle bir şey mi olur ya?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi okuyacağım, buradan da okuyacağım. Size de dağıtacağım, bütün basına da arkadaşlara da dağıtacağım.

BAŞKAN - Sayın Günal, siz devam edin, buyurun, ilave süre verdim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani duman olacağın zaman, tabii ki darbe yaparsın, duman olmak istemezsen, onun adı darbedir, gelip kanunu bunun için değiştirirsen onun adı darbedir. Geri çekilen kanunu da gördük.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu ülkede darbe yapanları da gördük, darbeye yol açanları da gördük, darbenin içinde olanları da gördük, görmeye de devam ediyoruz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aferin, aferin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Siz neredesiniz, ona karar verin. Evet, devam.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani bu kelimeyi dahi anlayamayacaksanız başka ben bir şey söylemiyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gayet iyi anlıyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayıştaya darbenin silahla olmadığını, kanunla olduğunu söylüyorum, kanun yoluyla hukukun katledildiğini söylüyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Sayıştaya darbe" diyorsunuz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evet.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin zamanınızda...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bak, Allah'ım, ya Rabbi'm ya...

BAŞKAN - Arkadaşlar...

Sayın Bakan...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, böyle bir şey yok ya. Sen bizi kaç sefer uyarıyorsun. Sayın Bakanın özgürlüğü yok ki böyle.

BAŞKAN - Tutanakları getirteceğim şimdi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakanın böyle bir özgürlüğü yok, beklesin, dinlesin. Ben darbe diyorum kardeşim. Bana açıklayın o zaman; 420 küsur milyon bu adamların vergisi uzlaşma yoluyla silindi mi silinmedi mi? Kendisi uzlaştığı hâlde -bir daha soruyorum, 2'nci soru- kendisi uzlaşıp taksit yaptığı hâlde uzlaştığı miktarda sıfırladınız mı sıfırlamadınız mı? Mükellef kendisi takside bağlamış.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Soru soruyor. Cevap vereyim mi?

BAŞKAN - Hayır, Sayın Bakan, lütfen...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Soruyorum. Şimdi değil, bekleyin birazdan verirsiniz. Soruyorum işte, somut soru istiyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Cevap vereceğim, merak etmeyin.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onun için onlara ilişkin sonradan...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Cevap veremeyeceğimiz hiçbir işin altına imza atmayız.

BAŞKAN - Evet, Sayın Günal, siz devam edin lütfen.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizin imzanız yok zaten. Sizin imzanız yok, Gelir İdaresindeki...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olsun, o atılan imzalara da biz sahip çıkarız.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ha, siz arka planında vardınız, o doğru. Siz onun arka planında vardınız, onun için "imzam" diyorsunuz. Sayın Bayraktar'ın dediği gibi, siz onun arkasında vardınız müsteşar olarak, onun için diyorsunuz: "İmza attım." diye. Sizdiniz onlarla görüştüren, sizdiniz onlarla görüştüren, onun için sahip çıkıyorsunuz. Şimdi, onun için böyle karıştırmaya çalışıyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet, bunlar kesinlikle yalan, iftira, çamur. Asla kabul etmiyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Konuyu karıştırmaya çalışmanızın nedeni bu; gocunuyorsunuz, onun için yapıyorsunuz, gocunuyorsunuz, onun için yapıyorsunuz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, buradan hikâye çıkaramazsınız, buradan hikâye çıkmaz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Niye buradan huzursuz oluyorsun?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Niye siz huzursuz oluyorsunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayıştay konusu gelince niye huzursuz oluyorsun? Darbe kelimesinden niye huzursuz oluyorsun, niye çekiniyorsun?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Söyleyin dedim. Çekinecek bir şeyimiz yok ki. Siz savunuyorsunuz darbeyi.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, bırak şimdi, bunun siyasi, askerî darbeyle, kumpasla ne alakası var? Askerî darbeyle bunun ne alakası var da kalkıp mugalata yapıyorsun?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Esas darbeye karşı dik durmadınız. Burada mı dik durmaya çalışıyorsunuz?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Üstünü kapatmak için...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Darbeleri bunlarla mı şey yapacaksınız?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Evet, gocunduğun için saldırıyorsun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, gocunmuyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dinle o zaman.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin söylediğiniz bütün o suçlamaları...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Herkes anladı, Sayıştaya darbenin ne olduğunu anladı; kimsenin silahlı darbeden... Sizin aldatıldığınız paralel örgütten başlamıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayıştay reformunu yapan bu Hükûmet. Sizin o söylediğiniz...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, ne reformu, geç onları, geç... Biz kaç senedir buradayız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sizin bu söylediğiniz, "Sayfa adeti az." dediğiniz o raporlar sizin döneminizde yoktu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz buradayız, biz buradayız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Var mıydı o raporlar?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - O kanunu 3 tane üyeyi seçmemek için kaç sene beklettiğinizi Sayın Bilgiç biliyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, o raporlar var mıydı?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bilgiç çok iyi biliyor. Burada 2 tane adamı seçmemek için kaç ay Sayıştay Kanunu çıkarmadığımızı biliyoruz yani. Sayıştay Genel Kurulunun nasıl kilitlendiğini de biliyoruz, bize anlatmayın.

BAŞKAN - Sayın Günal, sözlerinizi bitirin, Komisyona ara vereceğim, lütfen... Size ilave süre veriyorum.

Buyurun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, sözümü kesiyorum.

Sayın Bakanın, burada bir özerkliği, özelliği yok, o da uyacak. Ara sıra tartışmamız olabilir ama her şeye cevap vermek zorunda değil. Onun için gayet nettir; Sayıştaya darbe demenin senin söylediğin gibi ne siyaset yapılacak... Sen dersin ki kardeşim "Reform yaptım." ben de derim ki benim yetkimi aldın, bu darbedir. Bundan ne var yani? Neyini söylüyorsun?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Darbe kelimesi karşısında...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yahu, ne var bunda? Sonra söyle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kavramların bu derece içi boşaltılamaz.

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen... Sayın Bakan...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, bırak kardeşim, darbe dediğin şey; on iki sene beraber kucak kucağa yattın, şimdi bana "Darbe yaptılar." diyorsun ya.

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu kadar itham karşısında cevap vermeyecek miyim?

BAŞKAN - Efendim, müsaade edin, vereceksiniz zamanı gelince.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Darbe ne? Paralel darbesi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İtham ediyor beni.

BAŞKAN - Sayın Bakan, zamanı gelince cevabı verecek.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Başkanım, ben şöyle söylerim o zaman: On iki sene koyun koyuna yattın, "paralel darbesi" diyor musun? Diyorsun. Niye yattın on iki sene o zaman? Kalkıp önce vardı, sonra yoktu diyorsun. Buna darbe diyor musun? Diyorsun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Günal, daha sakin konuşun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sakinlik kalmadı artık, siz siyasete böyle kadar dökerseniz.. Yahu, kardeşim, sen, "Sayıştaya darbe" demenin kelime anlamını hâlâ bilmiyorsan ben sana ne anlatayım başka? Allah Allah!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gayet iyi biliyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, sen benim yetkimi hukuksuz olarak gelip burada kanun eliyle... Hukuku katletmek diye de söyledim, size defalarca yazdım. Otuz yedi gün burada kanun konuştuk. Daha yeni çıktı diyorum. Ben öyle görüyorum. Benim bütçe hakkımı, denetim hakkımı elimden alan şey bana göre darbedir, bitti, ha, sana göre değildir. Şimdi, çıkanı da aynı şekilde darbenin başka bir unsuru olarak nitelendiriyorum, arkadaşlar "reform" diyor. Niye? Ben kamunun payı olan şeyin 50 de olsa, 5 de olsa, 10 da olsa denetlenmesini istiyorum. Beri taraftaki senin yüzde 50'n 10 lira, öbür taraftaki yüzde 1; 1 milyon lira. Yani ben o kamu payının, kamu idaresinin bir şeyi varsa denetlenmesini istiyorum. Bunu elimden alırsan da kanun yoluyla da yapsan darbedir kardeşim. Bunun başka bir şeyi yok ki Sayın Başkanım.

Dolayısıyla bunlara dikkat etmemiz lazım.

BAŞKAN - Zaten düzenlemeyi yaparken çok tartıştık bunu.

Buyurun siz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, şimdi, ama öyle söylediğin zaman ben de böyle söylemek zorunda kalırım.

Sayın Bakan, çok alıngan, kusura bakmasın. Hiçbir şekilde size yakıştırıyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama siz karşılıklı olarak...

BAŞKAN - Sayın Bakan, biz bu tartışmayı çok yaptık.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın Bakan, kusura bakmayın yani her şeye cevap vermek zorunda değilsiniz. Biz burada arkadaşlarla da tartışıyoruz, bakanlarla da ama bunun da bir usulü var. Sizin oturumunuzdan başka sakin başlayıp da böyle gerilen bakanlık olmuyor Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Senden kaynaklanıyor.

BAŞKAN - Bak, şimdi...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yani nasıl bizden kaynaklanıyor ya? "Her şeye cevap vereyim." diyorsun, her şeye itiraz ediyorsun Sayın Bakanım ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İtiraz edecek şeyler söylemeyin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman söylersiniz, konuşmanızda itiraz edin yani.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - O zaman da diyorsunuz ki...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, bu söylediklerinizin hiçbir tanesi kayıtlara girmiyor, onu söyleyeyim size.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Böyle bir şey yok ki.

Peki, şimdi, 2 tane somut soru sorup kapatıyorum Sayın Başkanım. Önceki yıllarda sosyal tesis satışıyla -gelirlerle ilgili kısmına geçiyorum- 60, 500, 300 koymuşuz, bunlardan satılan var mı? Sosyal tesislerden gerçekleşen olmadı gibi görünüyor. Herhâlde gerçekleşmediği için de bu yıl konulmamış mı, biz mi fark edemedik diye soruyorum, bir.

İkincisi de, Gelir İdaresi demişken tam, personelin talebi var, "Servis konulmadı bize." diyorlar. 1/1/2016'da başladı mı, başlayacak mı? Öyle bir şeyler söylediler sendikadan arkadaşlarımız.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çalışıyoruz.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çalışıyoruz değil de toplu sözleşme gereği 1/1/2016'da başlaması gerekiyormuş. "Diğer birimlere göre bize adaletsizlik oluyor." diyorlar. Onları da kayda geçirmiş olalım.

Aslında çok fazla söyleyecek şey var ama demek ki bizim söylediklerimiz yerini bulmuyor. Sayın Bakan siyaset yapmayı tercih ettiği için zannediyorum yine cevapları da böyle olacak gibi. Yani cevap vermek değil içeriğinin dolu olması önemli. Bizim söylediğimizden de rahatsız olmamanız lazım. Bizim ifade tarzımız bize aittir. Hakaret olursa onu zaten arkadaşlar söyler, biz de özür dileriz. "Sayıştaya darbe" demek, sizin söylediğiniz anlamda... Yani bula bula bunu buldunuz, ona bozuluyorum, siyaset yapacak çok malzeme bulabilirsiniz, siyaset de yapabilirsiniz, siyaseten rüştünüzü ispat etmek de isteyebilirsiniz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, canım, öyle bir ispat gayem yok.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ama şimdi, buradan kalkıp da vallahi ben hâlâ anlamadım ki bu darbeyi kalkıp da diğer darbelerle nasıl bağdaştırdınız, sizlerin ve arkadaşların izanına, vicdanına bırakıyorum.

Hayırlı olsun diyorum.