Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 09 .07.2024 |
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Öncelikle bir TMMOB mensubu olarak, bir süre de Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanlığı yapmış bir mühendis olarak, bugün Türk Mühendis Mimar Odaları Birliğini burada ağırlamaktan çok memnun olduğumu -keşke başka bir vesileyle olsaydı ama- ifade etmek isterim.
Tabii, özellikle Cemalettin Bey'in sunumu sırasında birazcık böyle müdahale oldu. Ben aslında bundan rahatsızlığımı ifade etmek isterim. Burada biz, insanlara hani gelip kendilerinin bilgilerini aktarmaları konusunda çok kısıtlamalar getirmedik. O konuda hani kısa kesmesiyle ilgili bir müdahale edildi. Bence görüşlerini burada açıkça ve net bir şekilde ifade etmesine izin verilmeliydi. Öncelikle onu söylemek isterim.
OTURUM BAŞKANI ABDURRAHMAN BAŞKAN - Kim müdahale etti, ben anlamadım o konuyu.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - "Kısa kesin..." Yani çok şey oldu, kısa kesilmesi, kısa tutulması yani bununla ilgili...
OTURUM BAŞKANI ABDURRAHMAN BAŞKAN - Hayır, öyle bir şey söylenmedi.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Söylendi, söylendi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Cemalettin Bey'e söylendi, söylendi
AYTEN KORDU (Tunceli) - Tabii söylendi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Cemalettin Bey'e söylendi yani. Burada kayıtlara girsin. Cemalettin Bey daha farklı belki bilgiler aktaracaktı, kesmek durumunda kaldı.
Şimdi, tabii çeşitli odalardan uzun da bir şeyden sonra hepsine birtakım sorularım olacak açıkçası. Şimdi, ÇED raporları son derece önemli ama ülkemizde öyle bir hâl almış ki bir yıl içerisinde sadece 3 tane olumsuz ÇED raporunun... İşte verilen yüzlerce ÇED raporundan sadece 2 ya da 3'üne ÇED olumsuz kararının çıktığını görüyoruz. Sanki biraz böyle hani illa o ÇED raporu olumlu çıkmak durumunda gibi bu ülkede maalesef böyle bir şey var. Çevre Mühendisleri Odası Başkanımız, 24 farklı kurumun ÇED raporuna imza koyduğunu ve her birinin de elbette bu sorumluluğu taşıması gerektiğini ifade etti ama biz biliyoruz ki yani bütün bu altın madenlerinin bulunduğu alanlarda orman da var mera da var sulak alan da var ve su havzaları da var ve özellikle İliç madeninde işte Yukarı Fırat Havzası Karasu Nehri'ni besleyen kuru dere drenaj ağları var, aktif fay zonu var ve geçirimli bir kireç taşı malzemesi var. Bütün bunlar varken Devlet Su İşleri "Bu havzada herhangi bir kirletici unsur yok." gibi bir rapor vermiş olmalı ki "ÇED olumlu" raporu çıktı. Aktif fay olmasına rağmen burada, yine bize burada yapılan sunumlarda, üç aydır yapılmakta olan sunumlarda bize şu söylenmeye çalışıldı: "Zaten altın madenleri fay zonları üzerinde oluşur, başka yerde yapma olasılığımız yok." gibi bir görüş sunuldu bize. Dolayısıyla bunu sormak isterim yani Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanımıza özellikle ve tabii Metalürjiden de açıklamak isteyen olursa. Bu böyle midir yani aktif fay zonu üzerinde madencilik yapmak zorunluluğumuz var mı yani illaki altın madenciliği, altın madeni bu fay zonları üzerinde mi yer alıyor ve alırken de tabii ki bu önlemlere ilişkin yeteri kadar İliç'te bu önlemler alınmış mı, alınmamış mı? Siz fayın aktif olduğunu ifade ettiniz ama bize maden sahasında -hocamız kendisi de burada zaten- bu Sabırlı Deresi'nin orada yapılan sondajlarda kalın bir kil tabakasının kesilmesi nedeniyle buradaki fayın aktivitesinin kaybolduğuna ilişkin bir görüş bildirdi Değerli Hocamız burada. Buna katılıyor musunuz? Yani bu fayın aktivitesini yitirmiş olduğuna dair bir görüş sunuldu orada bize, kesilen kalın kil tabakası nedeniyle.
Şimdi...
İTÜ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MUSTAFA KUMRAL - Çok özür dilerim Sayın Vekilim, burada kısa bir açıklama yapabilir miyim?
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Tabii, buyurun lütfen.
İTÜ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MUSTAFA KUMRAL - Fayın içinde yani fayın arasında bir kil tabakası var, eğer fay aktif olsaydı o kil orada birikmezdi.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - "Bu kadar kil birikmezdi." dediniz, dolayısıyla pasif.
İTÜ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. MUSTAFA KUMRAL - Bu ölçümlerle ortaya çıktı. Yani geçmişte aktif olarak düşünülüyordu ancak ölçümlerde bu ortaya çıkınca bu fikir ortaya çıktı
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Aynı şeyi söylüyoruz.
Evet, şimdi Dersim Gül Bey dedi ki: "ÇED davası hâlâ sürüyor." Mahkemenin normalde ÇED davası sürerken yürütmeyi durdurma kararı vermesi gerekmiyor mu? Yani ÇED davası sürerken nasıl bir maden işletmeye açılabiliyor? Hem Çevre Mühendisleri Odamıza sormak isterim hem her ikinize de sormak isterim. Yani normalde yürütmeyi durdurma kararının olması gerekiyor madem ÇED'le ilgili bir dava var. Şirket yetkilileri bize buraya geldiklerinde kaymayla ilgili oradaki jeoteknik mühendisinin hiçbir uyarıda bulunmadığını ve hatta işte bir iki gün önce çatlakların var olduğunu ve bu çatlakların da beton enjeksiyonuyla -yani şimdi hangi jeoloji mühendisi bunu söyler onu bilemem tabii de- yani kaymakta olan, yukarıda görülen o çatlakların beton enjeksiyonuyla durdurulmasına dair bir öneride bulunduğu ve bir tek jeoteknik mühendisinin üzerine... Bütün bu liç yığının akmasının ve kaymasının -ben heyelan demiyorum, hiçbir şekilde heyelan değil orası- önceden öngörülmediğini ifade ettiler. Oysa siz burada dediniz ki: "Biz burada kaymanın olabileceğini öngördük, şirket yetkililerini uyardık. Buna rağmen orada..." Ben bu tarihi merak ediyorum yani hangi tarihte bu uyarıyı yapmıştınız ve neden hâlâ buna ilişkin hiçbir bir önlem alınmadı? Bir tane ücretli mühendis üzerine bütün bu şeyin, İliç madenindeki olayın suçu bir tek mühendis, ücretli mühendis kardeşimizin üzerine neden yıkılmaya çalışılıyor? Şirket yetkilileri neden bundan bilgilerinin olmadığını ifade ettiler.
Ben sırayla devam ediyorum, lütfen notunuzu alırsanız çünkü uzun olunca ben tek tek not almak durumunda kaldım.
ÇED olumlu kararlarının kopyala-yapıştır olduğunu ve gerçekliliği yansıtmadığı ifade edildi. Bu çok acı bir şey, gerçekten çok acı bir şey yani ülkemizde özellikle son yirmi yılda altın madenciliğinin, siyanürle altın işletmeciliğinin yapıldığı bir süreçte eğer bu şekilde yapılıyorsa vay hâline ülkenin demek gerekiyor doğrusu. Dava sürecinde bunun bir an önce iptal edilmesi gerekmez miydi? Yani böyle bir şey varsa, eğer kopyala-yapıştırsa mutlaka bunun iptal edilmesi gerekirdi diye düşünüyorum.
Yine, mesela, bakanlıklarla ilgili burada herkes ifade etti, her toplantıda da bunu konuşuyoruz; ne Çevre, Şehircilik Bakanlığı ne Enerji Bakanlığı ne Çalışma Bakanlığı bütün denetimlerle ilgili hiçbir sorumluluk almıyorlar ÇED süreci içerisinde. Sizin öneriniz nedir? Yani buradaki bir sigortacılık sistemi mi? Somut olarak dünyadaki örnekleri nedir? Yani ÇED'i verdik, ÇED olumlu kararı verdik, bunun işletme sırası ve sonrasına ilişkin hangi kurum net olarak sorumlu olmalıdır ve bunu denetlemelidir ki bu kazalar meydana gelmesin diye sormak isterim. Cemalettin Bey, belki siz açıklamak istersiniz. Mera, orman, çayırlık, sulak alanlar yani bunların hepsi çıkarılan yasalarla maalesef kullanılabilir hâle geldi.
Denetim sırasında da kusurlu bulunanlar olduğunu ifade ettiniz. Kimdir bu kusurlular yani kamusal alanda mı yoksa kişileri mi kastediyorsunuz burada? Denetim sırasında kusurlu bulunanlar olduğunu ifade ettiniz.
Şimdi, "Liç ayakta durmaz." dedi Cemalettin Bey. Buna dair bilimsel verilerimiz var mı elimizde? Bunun Komisyonumuza sunulması çok önemli çünkü biz biliyoruz ki Eşme'de de -hani, yarın ziyaret edeceğimiz bu madende de- 2012 yılında bir kaza olduğunu biliyoruz ve oradaki siyanürün, akmanın karıştığını biliyoruz. Buna dair sizin bir çalışmanız var mıydı bilmiyorum, onunla ilgili de bilgi aktarırsanız...
Ben burada bir soru sormuştum "Altına gerçekten bu ülkede ihtiyaç var mı?" diye ama Metalurji ve Malzemeden arkadaşımız... Altına dünyada bu kadar ihtiyaç var mı? Yani çünkü bize bugüne kadar aktarılan şeylerde, 10 milyon metreküp cevheri öğütüp, liç edip işte 2 gram, 3 gram bir alyans kadar altının elde edilmesi gerçekten bu kadar doğa tahribatına değer mi? Siz onu cevapladınız zaten, ihtiyaç olmadığını ifade ettiniz. Onu soracaktım, başka düşüncesi olan varsa ifade edebilir, çok mutlu oluruz çünkü aydınlanmak istiyoruz gerçekten. Sadece saklanacak bir metanın ya da kuyumculuk alanında ya da ekonomik alanda kullanılması gereken metanın insanoğlunun geleceğiyle ilgili çok olumsuz etkileri olduğu ortada.
Şimdi, Hüseyin Alan Bey UMREK Kodu'ndan bahsetti. Evet, 4'üncü grup madenler dışında kalanlar için UMREK Kodu bir sınırlayıcıydı. UMREK Kodu 140'a yakın mühendislik firmasının bu ülkede madencilik yapılırken denetimini ve işte, sondajından tutun da nasıl çıkarılacağına kadar UMREK Kodu alan firmalar bu madenle ilgili bilgileri aktarıyorlardı. Maalesef, bunu 4'üncü grup madenler için geçtiğimiz ay içerisinde çıkardık yani bu Meclisten çıktı; bu da ayrı bir şey olarak duruyor, kaldırılmaması gerekirdi. UMREK Kodu, uluslararası normlara uygun şekilde madenciliğin yapılmasının önünü açan önemli bir koddu. Onu 4'üncü grup madenler dışı için çıkardık.
Şimdi, şunu ifade etmek isterim: Afyon'dan -geçtiğimiz haftalar içerisinde Endonezya'ya bir ziyaretimiz olmuştu- 1 birim mermer 5 dolara çıkarılırken Çin bunu satın alıyor ve bizim üzerimizden 36 dolara Endonezya'ya satıyor arkadaşlar; çok içler acısı. Sayın Hüseyin Alan az önce ifade etti; mermerin ham olarak çıkarılıp başka ülkelere işlenmeden satılmış olması, bizim üzerimizden ticari faaliyetlerin yapılması elbette bu ülke madenciliği adına da kabul edilecek bir durum değil. Belki buna ilişkin yasaların çıkarılmasına dair de Meclisimizin çalışmalar yapması gerektiğini düşünüyorum; notlara girsin diye onu söylemek istedim. Gerçekten bu madenciliğin ham ürün olarak satılması ülkemiz yararına değil, tam tersine büyük kayıplara neden olmakta. 36 dolara Çin satabiliyorsa biz de bunu satabilmeliyiz diye düşünüyorum.
Hiçbir doğa ve tarih alanı korunmuyor. Evet, hiçbir doğa ve tarihî alanın korunmadığı çıkarılan yasalarla ortada. Maalesef, bu da karşımızda böyle bir gerçeklik olarak duruyor.
Devlet Su İşleriyle ilgili söyledim; böyle bir şey verebilir mi? Yani bugün mera alanlarında, orman alanlarında Orman Bakanlığı izinler veriyor; yine -dediğimiz gibi- dere yataklarında, akarsuların olduğu alanlarda Devlet Su İşleri izin veriyor. Bütün bu kurumlar sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi ÇED raporlarına ne yazık onay veriyorlar.
Şimdi, Sayın Çevre Mühendisleri Odası Başkanına şunu sormak isterim: Nasıl olmalı yani iyi bir ÇED raporu nasıl olmalı? Dünyadaki örnekleri nasıldır? Denetimi nasıl yapılmalıdır diye sormak istiyorum.
Kimya Mühendisleri Odamıza da hangi ağır metaller var oluyor? Bildiğimiz kadarıyla, herhâlde 10'a yakın ağır metal çıkıyor ve bunların insan sağlığına zararı nedir diye sormak isterim.
Başka bir yöntem olabilir mi siyanürlü altın çıkarmanın dışında? Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odamıza sormak isterim. Yani siyanürlü ve sülfürik asitli liçin dışında altını başka türlü çıkarabilmemiz mümkün mü diye sormak istiyorum.
Son olarak...
Artık uzun oldu, biliyorum arkadaşlar ama o kadar birikti ki sorular üst üste.
OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Soru da sorun.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Sorular var içerisinde, soru da var.
Yabancı firmaların ne kadar altın çıkardığı ve ülkeye ne kadar kaldığı konusunun yabancı firmanın verdiği bilgiye dayalı olduğu ifade edildi, "Beyan esas." denildi ama bize gelip burada anlatıldığında da Merkez Bankasına gitmeden bunun dışarıya gönderilmediği ifade ediliyor. Hangisi doğru? Yani buna ilişkin elinizde veri varsa bunu bilmek isteriz. Doğanın tahribinden sonra yüz yıllar içerisinde rehabilitasyonu, yüz yıllar sonra giderilebilmesi elbette mümkün değil, onun farkındayız.
Çok teşekkür ediyorum katkılarınız ve katılımınız için.
Teşekkürler.