KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de öncelikle hepinizi selamlıyorum.

Bir kanun teklifi, yine bir torba yasa, içerisinde çok sayıda farklı teklifler var. Ben konuya daha çok Tasarruf Genelgesi üzerinden ve belediyeler üzerinden devam etmek istiyorum.

Bu kanun teklifi ve daha önce mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan Tasarruf Genelgesi'nin girişinde aşağı yukarı benzer şu cümleyle karşılaşıyoruz: "Kamu kaynaklarının maksadına uygun, azami tasarruf prensiplerine riayet edilerek kullanılması her kamu kurum ve kuruluşu ile görevlisi için bir görev ve aynı zamanda bir mecburiyettir." Ne kadar güzel bir cümle, aynen iştirak ediyoruz, aynen destekliyoruz ama diyoruz ki: "Burada geçen ifadeleri yirmi iki yıllık AKP iktidarınız döneminde Cumhurbaşkanından dönemin Başbakanına, Başbakanından bakanına, diğer görevlilere, her kademedeki yetkililere hatırlatmak gerekiyordu." Eğer bugün ülkede bir tasarruf genelgesi yayımlanmış ve "Buna uymaya mecbursunuz." deniliyor ise bunun tek sorumlusu var, bugüne kadar devletin tüm kaynaklarını gelişigüzel harcayan, heba eden AKP iktidarıdır, sizsiniz. Şimdi gelmişsiniz, tasarruftan bahsediyorsunuz. Yani ülkeyi bu noktaya getiren sizin savurgan anlayışınız, savurganlıklarınız. Şimdi tasarruftan bahsediyorsunuz.

Bakın, bunun altında aslında yatan ne? Ben size söyleyeyim. Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan bu Tasarruf Genelgesi'nde etkilenen en önemli kalemleri söylüyorum. Genel idare zaten sizsiniz. Kim kimi denetleyecek? Siz kendinizi ne kadar denetleyeceksiniz? Ama bu genelgeden ve kanun teklifinde "Buna uymayanlar hakkında disiplin işlemi yapılır." denilen düzenlemeden kimler etkilenecek? Öncelikle belediyelerimiz; Cumhuriyet Halk Partili ve diğer muhalefette bulunan belediyelerin elini kolunu bağlamak adına, çalışmalarını önlemek adına düzenlenen bir durumla karşı karşıyayız. Bundan direkt belediyelerimiz etkileniyor, bir. İkinci olarak desteğe ihtiyacı olan kesimler, kimler? İşte, çalışanlarımız, kadınlar ve benzeri gruplar bundan direkt etkilenenler. Ve yine üçüncü kesim, basın ve özellikle de yerelde hepimizin sesi olan yerel basın.

Şöyle Tasarruf Genelgesi'ne baktığımızda, efendim "Üç yıl süreyle yurt içinde ve yurt dışında hiçbir şekilde yeni hizmet binası alınmayacak, kiralanmayacak, arsa ve arazi satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak." Gelin, şöyle Ankara'nın belirli bölgelerine bakalım. Her taraf sizin bakanlıklarınız tarafından kiralanan gökdelenlerle dolu. Daha bu Tasarruf Genelgesi çıkmadan birkaç gün öncesi bir bakanlığınız tarafından yine gökdelen denilebilecek kadar büyük bir binanın kiralandığını biliyor muyuz, biliyor musunuz? Yani kiralamayı yasaklarken önce kendinizin bunlarla ilgili önlemleri almanız gerekirdi. Ve devamında "Yeni lojman, memur evi, kamp, kreş..." Bakın, değerli arkadaşlar, kreş... Bugün Cumhuriyet Halk Partili belediyeler çok sayıda kreş yapmakta, kreş açmakta. Özellikle sosyal hayata ve ekonomik hayata dâhil olmak isteyen kadınların çocuklarının ya da belediye aracılığıyla açılan kreşler olması nedeniyle ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarının bu kreşlere gittiğini size hatırlatmak istiyorum. Şimdi siz bu genelgeyle yeni kreş açılmasını dahi önlüyorsunuz. Buradaki amacınız ne? Yani belediyelerin açtığı bu kreşlere gitmelerini, yardıma ihtiyacı olan ailelerin çocuklarının bu kreşlere gitmelerini önlemenizdeki amaç nedir? Ben size soruyorum.

Yine, devamında "Savunma ve güvenlik hizmetlerinde kullanılanlar hariç, mevcut lojman ve sosyal tesisler ekonomiye kazandırılacak." denilmekte. Geçtiğimiz yıl da benzer bir konu gündeme gelmişti, o da şuydu: Ülkede yaklaşık 200 bin kamu lojmanı vardı. Bu lojmanlardan eğer gerçek anlamda hak sahipleri yararlanırsa ve bugünün gerçekleri arasında en düşük kira ücretinin 15 bin TL'lere kadar olduğunu düşünür isek kamuda çalışan ve gerçekten de ihtiyacı olan çok sayıda personelin aslında bu lojmanlara ihtiyacı olduğunu biliyoruz. İşte, siz kamu kaynaklarını o kadar harcadınız, bitirdiniz ki 200 bin lojmana göz diktiniz. Geçen süreçte, ilk etapta bunun yüzde 10'unun satılmasıyla ilgili bir düzenleme burada görüşülmüştü. Bakın, bir taraftan lojmanlar, bir taraftan da sosyal tesislerin ekonomiye kazandırılması. Soruyorum size: Bu sosyal tesisleri ne yapacaksınız? Özellikle, sahil kesiminde yer alan ve geçtiğimiz dönemlerde kamuda çalışan personelin o sınırlı geliriyle, imkânıyla gidip belli dönemlerde kamp yapabildiği, ailesiyle, çocuklarıyla tatil yapabilirliği bu sosyal tesisleri satacak mısınız? Soruyorum size.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Geçmişte yaptıklarını yapacaklar.

CAVİT ARI (Antalya) - Yani bugün Antalya'ya gidin, eskiden Lara bölgesinde o devletin belki de sınırlı imkânları olduğu süreçte kamuya ait çok sayıda kamplar vardı ve sınırlı geliri olan personel gelir orada, o kamplarda deniz kenarında tatilini yapar, giderdi. Bugün gidin, bakın, tek tek satılıyor. İşte, siz şimdi oraları satabilmenin kılıfı olarak Tasarruf Genelgesi kapsamında sosyal tesislerin ve lojmanların ekonomiye kazandırılmasını söylemektesiniz. Bunların aslında buraları yiyebilmenin bir yolu olduğunu buradan açıkça ifade ediyorum.

Yine, devam ediyorum, personel servisi yasaklanıyor. Değerli arkadaşlar, bakın, personel servisi öncelikle çalışanların, hepsinin aynı servis aracına binip iş yerine ulaşabilmesi için kullanılan bir yöntem, hem bir taraftan çalışanlar aynı zaman dilimi içerisinde iş yerine ulaşmakta. Eğer personel servisi kullanılmazsa ne olacak? Toplu taşıma araçlarına mı binecekler? Zaten toplu taşıma araçları yeterince dolu. Özel araçlarını mı kullanacaklar? Zaten trafik yeterince yoğun. Yani burada iş yapalım derken farklı farklı sonuçları ve sorunları doğuran bir durum var. Bir taraftan bu düzenlemede personel bundan mağdur olacak, bir taraftan da servis işi yapan esnaf bundan zarar görecek; iki taraf da bu düzenlemeden zarar görecek.

Yine, şunu ifade etmek istiyorum: Bakın, yerel basın hepimizin sesi dedik, yerel ölçekte yaşananları en azından yerel basın aracılığıyla duyurmaya çalışıyoruz. Yani tasarrufa o kadar önem vermişsiniz ki yerel yerel basını, özellikle ilanlarla ilgili aldığı ve kendilerine ek gelir sağlayan diyebileceğimiz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, açıyorum mikrofonunuzu.

CAVİT ARI (Antalya) - ...o gelirlerinden dahi mahrum etmektesiniz. Bakın, basının zaten sıkıntıda olduğunu, zaten zor şartlarda çalıştığını biliyoruz. O nedenle, bir de ilanlarını yasaklarsak -ki daha çok kısa bir süre öncesinde SGK'nin kamu ihale ilanlarının dahi rakamlarını yeniden artırarak pratik bir yöntemle engellediğini de buradan hatırlatarak söylüyorum- sonuçta bu düzenlemeden yerel basın büyük zarar görecektir. Bu düzenlemeden basın adına vazgeçmenizi talep ediyorum.

Bu bölümde son olarak şunu söyleyeyim: Bakın, "Zorunlu ihtiyaçların karşılanabilmesi veya izin gerektiren durumlar için "bakanlıklar, bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlar ile diğer idareler bakımından Cumhurbaşkanlığından, il özel idareleri bakımından İçişleri Bakanlığından, belediyeler bakımından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından izin alacaktı." diye bir hüküm var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, toparlayın lütfen.

Buyurun.

CAVİT ARI (Antalya) - Şimdi, arkadaşlar, bakın, belediye kendi işleyişiyle ilgili, çalışmasıyla ilgili yapacak olduğu bir ihalede dahi Çevre, Şehircilik Bakanlığından izin almak zorunda kalacak. Seçilmiş başkanı var, meclisi var, idaresi var, iş yapacak ama Çevre, Şehircilik Bakanlığından izin almak zorunda. Peki, Çevre, Şehircilik Bakanlığı izin vermezse o belediye çalışmayacak mı? Böyle bir şey olabilir mi? Nerede kaldı demokrasi? Bakın, daha geçen hafta şöyle bir olay yaşadık: Bir belediyemiz böcek ilaçlaması, sinek ilaçlaması gibi bir çalışma yapmak için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı...

CAVİT ARI (Antalya) - Yani belediye bunu yapabilmek için Çevre, Şehircilik Bakanlığından izin almak zorunda kaldı. Böyle bir durum söz konusu.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı...

CAVİT ARI (Antalya) - Gelin bundan vazgeçin, belediyelerin ellerini kollarını bağlamayın diyorum.

Teşekkür ediyorum.