ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Latin Amerika ve Karayipler Bölgesi Türkiye'nin son dönemlerde yeni açılım bölgelerinden, coğrafyalarından biri Afrika'dan sonra. Bölgeyle olan ihracatımız yaklaşık 15 milyar dolar civarına ulaşmış durumda. Bu son yirmi yılda 2 milyar dolarlık bir süreçten 15 milyar dolarlık bir rakama evrilmiş durumda ama bu bölge potansiyeli düşünüldüğünde son derece yetersiz. Bölge, 3, G20 ülkesini barındırıyor; Meksika, Brezilya ve Arjantin. G20 ülkeleri olması hasebiyle de bölgeyle ilişkilerimizin çok daha ileri noktalarda olması gerekiyor.

Diplomatik anlamda da biz bölgeyle ilişkilerimizi geliştirmek, artırmak, derinleştirmek adına oradaki büyükelçilik sayımızı son dönemlerde 18'e çıkarmış durumdayız. Parlamenter diplomasiyi de geliştirmek adına 2021 bin yılında Latin Amerika ve Karayipler Türk Delegasyonunu oluşturduk ve Başkanlığını da hâlihazırda ben yürütüyorum. Aslında, bölge, hem ekonomik anlamda hem stratejik iş birlikleri bağlamında hem kültürel anlamda Türkiye için son derece önemli bir bölge. 1860'lı yıllardan 1920'li yıllara kadar Filistin, Suriye, Lübnan, Güneydoğu Anadolu, Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Doğu Anadolu'dan o bölgeye göç etmiş, yaklaşık 20 milyon civarı "El Turco" diye tanımladığımız bölgemizin insanı da orada çok ciddi bir bizim için lobi potansiyeli taşıyor.

Bu anlamda, bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkilerimizin, ticari ilişkilerimizin geliştirilmesi, açılım stratejilerimizi hayata geçirmek adına son derece kıymetli ve anlamlı buluyorum. Toplumsal anlamda da 2 bölge Latin Amerika ve Karayipler Bölgesi ile Türkiye ilişkileri, özellikle Türk dizilerinin o bölgede aktif olması, Türk dizilerinin büyük beğeniyle izleniyor olması, Türk kültürüne olan ilgiyi de artırmış durumda. Türkçe'ye, Türkçe öğrenmeye yönelik son derece büyük bir iştah var bölgede.

Bölgenin aynı zamanda, bir "EU-LAC" ve "AFRO-LAC" diye açılımı var, Avrupa ve Afrika açılımları. Biz hem "Parlatino"nun toplantılarında hem de ikili görüşmelerimizde Latin Amerika bölgesine "ASYA-LAC" yani Asya açılımı için kendilerine bir fırsat zemin sunma niyetimizi ilettik. Aynı zamanda Türkiye'nin aslında hem "EU-LAC" hem "AFRO-LAC" hem de "ASYA-LAC" için tam merkezi bir coğrafya teşkil ettiğini yani Türkiye'ye ayak bastıklarında hem Avrupa'ya hem Asya'ya hem de Afrika'ya ayak basmaları anlamına geldiğini söyleyerek ikili ilişkilerimizi hem ticari hem diplomatik hem siyasi hem kültürel anlamda üst noktalara taşımaya çalışıyoruz. Bu anlamda bölge ülkeleriyle ikili ticari anlaşmalarında son derece güçlendirici etki yapacağı kanaatindeyim.

Teşekkür ediyorum.