KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, 4 maddeyi birlikte müzakere ediyoruz. Bir defa şunu söyleyeyim: Yani personel sistemimiz zaten çok karmakarışık da bu ünvanlar, şunlar bunlar filan, Maliye Bakanlığı tabii hep keser elinde olduğu için istediği şekilde istediği düzenlemeyi çıkarttı. Bugün bu personel sisteminin bu kadar karmaşık hâle gelmesinin tek sorumlusu Maliye Bakanlığıdır. Bir defa bu tespiti yapmak lazım. İstediği düzenlemeyi istediği... Yok, burada olursa devlet gelir uzmanı, taşrada olursa gelir uzmanı, bilmem ne. Yani bir sürü ünvanlar, şunlar bunlar yani sınavsız uzmanlık verilmesi. Türkiye'de uzmanlığı sulandıran kurum Maliye Bakanlığıdır. Uzmanlık sulandırılmıştır. Allah aşkına, bir idarede 24.800 uzman olur mu ya! 4.127 de uzman yardımcısı var. Bunlar uzman filan değil arkadaşlar. Bu arkadaşlar için söylemiyorum yani 25 bin tane bir şey varsa bir yerde onlara uzman filan diyemeyiz, onlar memurdur, devletin işini yapan. Küçümsemek için filan söylemiyorum yani, işte, dosya üzerinde inceleme yapan, bilmem ne yapan memurdur.

Şimdi, bunlara "uzman" dedi, niye? Çünkü kendi memurlarını... İşte, esas uzmanlık kurumları ne vardı? Devlet Planlama Teşkilatı vardı, sonradan işte Hazine Müsteşarlığı, belki belli bakanlıklar, belli yerler geldi, birkaç tane kurum bunlar. Bu 666 çıkarken biz bunları çok tartıştık. O zaman ben Müsteşar Yardımcısı olarak o müzakerelere katıldım. Yani Efkan Ala Bey ve Naci Ağbal'ın bu konuda günahı çok fazla. Tarım Bakanlığı bir sınavla 500 uzman alıyor arkadaşlar. Ya, altmış yıllık uzman kuruluş olan Planlama 10-15 uzman alıyor. Bunu nasıl eğiteceksin, bunların tezine kim çalışacak, kim bakacak, kim edecek? Yani böyle bir şey. Maliye Bakanlığı bunu iyice ayyuka çıkardı. 24.800 uzman, ya bir kurumun... Arkadaşlar, dünyanın neresinde böyle bir şey var? Yani, tabii, İlhan Bey, sizleri sıkıştırmak için söylemiyorum bunları.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Bir kurumun personelinin yüzde 73'ü uzman olur mu ya? Uzman dediğimiz şey karargâh personelidir ya. Yani taşrada uzman olur mu? Dolayısıyla, şimdi, tabii, ona da ne gözle bakıyor? Memur gözüyle bakıyor. Daha bunlar iyi günler şey olarak. Ya, şefin altında paraf atıyordu, ben yıllarca söyledim yani Maliyedeki mevkidaşlarımıza, yani bir uzmana, adına uzman diyorsunuz, şöyle veya böyle, ya şefin altında paraf attırıyorsunuz. Şimdi onlar biraz düzeldi. Şimdi, tabii, bu arkadaşlar "Ben uzmansam müdürün, müdür yardımcısının altında, işte A grubu, B grubu, her neyse, onların altında paraf atmak, imza atmak, onların sorumluluğuna girmek istemiyorum." diyor. Şimdi, böyle bakınca haklı bir talep ama 25 bin, yardımcısıyla birlikte 30 bin sadece bir tane kurumda şey olunca da yani bunu nasıl disipline edeceksin? Bir hiyerarşinin içerisine de sokman gerekiyor. Böyle karmakarışık bir durum var. Bu işlerin hepsini tekrar bir ele almaz lazım.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Erhan Bey, yeterlilik alanlar var içerisinde.

ERHAN USTA (Samsun) - Olanlar var, olmayanlar var. Bunların bir çoğunu, 15-20 binini yeterliksiz aldılar zaten geçmişteki birtakım şeylerden dolayı. Hayır hayır, bunların içerisinde çok nitelikli arkadaşlar var, onu demiyorum. Yani, siyasal bilgiler fakültesi mezunu, başka fakültelerden mezun olan çünkü sınavlara girmiş -iş aslanın ağzında olduğu için- gelen çocuklar var, onlara filan bir şey demiyorum. Yani karalamak için filan da konuşmuyorum arkadaşlar; meramımı anlatabiliyor muyum, bilmiyorum. Bir siyasetçi lafı değil tabii bu söylediklerim, bir teknisyen olarak konuşuyorum ama 25 bin, 30 bin bir kuruma uzman derseniz, ondan sonra bunun sonuçlarına katlanmak durumundasınız. Birinci sıkıntı bu. Nasıl çözülür bilmiyorum yani o talep de haklı, sizin yaptığınız da. Başka türlü de bir çözüm üretip yönetmek gerekiyor. Yani bu 666'dan önce de vardı, 666'yla birlikte bu saçma iş yaygınlaştırıldı, böyle bir şey oldu.

Şimdi, burada, sistem değişikliğinden kaynaklanan, bir de bu defterdarlık meselesinden kaynaklanan düzenlemeler var. Şimdi, komedi şu: Arkadaşlar, ana değişiklik -hiçbirimizin haberi yok- Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılıyor, tamam mı? Tali, ufak tefek atıf değişiklikleri için kanunla bize geliyorlar. Yahu, zaten başkan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Yetkisi var.

ERHAN USTA (Samsun) - Ya, var tabii, elbette. Ona bir şey dediğim yok zaten, kurguda yanlışlık var. Yani, şimdi, düşünebiliyor musunuz, bütün vergi dairesi başkanlıkları, şunlar bunlar kaldırılıyor, ediliyor, bir şeyler yapılıyor fakat küçük küçük böyle bir kısım atıflar var, oralarda tıkanıyor, onun için de kanunla buraya geliyor. Zaten, bir defa, buna bir bakmak lazım hani bu usul açısından.

İki: Peki, bu niye yapıldı? Tamam, Cumhurbaşkanının yetkisi var da bu kiminle tartışıldı hakikaten, ben bunu çok merak ediyorum. Şimdi, eskiden neydi? Biz hepimiz biliyoruz ki Gelir İdaresi Başkanlığı müstakil bir kurum değildi, Gelirler Genel Müdürlüğüydü. Gelirler Genel Müdürlüğüyken tabii Maliye Bakanlığının bütün birimlerinin taşrada da tek bir defterdarlığın altında olması -iller için söylüyorum- normalde doğruydu. Gelir İdaresi Başkanlığı ayrılınca Gelir İdaresi Başkanlığı taşrası için de işte vergi dairesi başkanlıkları, birtakım şeyler, o düzenlemeler yapıldı. O da yapılmasa da olur muydu? Olabilirdi ama yapıldı. Yaklaşık herhâlde bir on beş, on altı yıl oldu bunları yapalı.

HAZİNE VE MALİYE BAKAN YARDIMCISI İSMAİL İLHAN HATİPOĞLU - 2005.

ERHAN USTA (Samsun) - 2005 mi? Evet, on dokuz yıl olmuş. Çünkü ben de o çalışmaların bir kısmı... Biz genelde itiraz eden taraftaydık ama onlar kendi bildiklerini yaptıkları için problem değil işte. Şimdi, on dokuz yıl sonra arkadaşlar, tamam mı, geliyorlar, tekrar işi eskiye döndürüyoruz. Eskiye döndürüyorsanız o zaman şu Gelir İdaresi Başkanlığını kaldırmanız lazım. Yani, şimdi, kurum burada, Gelir İdaresi Başkanlığı duruyor. Burada Maliye Bakanlığı, ona bağlı olması bir şey ifade etmiyor. Yarın bir gün hazineyi bakanlık yaparız Gelir İdaresi Başkanlığını "Ben gelir kısmını, gelir ve borçlanmayı birleştiriyorum." deyip hazine tarafına bağlayabilirsiniz. O zaman ne olacak? Defterdarlık Maliye Bakanlığında, onun taşrası Hazine Bakanlığının, diyelim ki gelirle ilgili birimi de defterdarlığın altında. Hayda, gelelim şimdi eski düzene, tekrar şu yaptığımızı değiştirmek durumunda kalırız bana göre. Tam açıklama yapabilirsiniz.

Şimdi, dolayısıyla, isterse bunun haklı sebepleri olsun Ayşe Hanım, ya, kurumlarla bu kadar oynamamak lazım yani, bu, dünya kadar problem çıkartacak bir şey, bunları siz yaşayacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun Sayın Usta, tamamlayın lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani, şu anda Gelir İdaresi Başkanlığı müstakil kurum olarak durduğuna göre... Madem bu iş yapıldı, on dokuz yıl olmuş yapılalı, yani şimdi "Bunun taşrasını tekrar birleştireceğiz, edeceğiz." demenin nasıl bir mantığı var? Bu, tamam, Cumhurbaşkanının yetkisi olabilir, mevcut bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi çerçevesinde, demek ki bunun yanlış olduğu ortaya çıkıyor. O zaman biz de destek vermiştik, ayrı bir şey. Ama yani, bu kadar, böyle kocaman kocaman büyük işleri, yani ülkeyi derinden etkileyecek meseleleri Cumhurbaşkanı hiçbir bakanıyla belki tartışmadan bunlarla ilgili kararname çıkartabiliyor ama dediğim gibi, tali bir mesele için de buraya geliyoruz, saatlerce ter dökülüyor. Bunun mantığını da bir anlatın bize, bu radikal değişiklik niye yapıldı? Gelir İdaresi Başkanlığının müstakil kurum olarak kalması durumunda yapılan bu değişiklik hâlâ doğru mu?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, teşekkür ediyorum.