KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Madde 3, işte, "yüzde 30" denilen barolarla ilgili; bu, Anayasa'nın 13'üncü maddesindeki ölçülülük ilkesine aykırı, açık ve net.

Geliyoruz, Madde 8'in ikinci fıkrası: "Mahkemenin nihai kararlarının verildiği tarihteki parasal sınır esas alınır." Bu, dava tarihi olmalı; bu, hukuk devleti ilkesindeki belirlilik ilkesine de aykırı, açık ve net cümlelerle. Yani burada öngörülemiyor, belirsiz; hukuk belirsiz işle uğraşmaz, kanun koyucu belirsiz kanun da yapmaz. Yani burada yine aynı şekilde devam ettiğimizde, evet, Anayasa Mahkemesi iptal etti; iptal edilen kanuna geliyor.

Şimdi, açık ve net söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi "Kanunlar ve Kararlar" denilen aşağı yukarı 50-60 personel çalıştırıyor. Bunların aşağı yukarı hepsi de kanun yapma hususunda eğitimler almış, doktora yapmış; bunlar ne iş yapar? Bir Parlamento düşünün, 50-60 kişi Kanunlar ve Kararlarda personel çalıştıracak; işi, ilk gelen kanun teklifinin Anayasa'ya uygun olup olmadığını denetlemekle yükümlü 50-60 personel... Allah rızası için, ben beş dönemdir milletvekiliyim, beş dönem milletvekilliği süresi içerisinde bir tane Kanunlar ve Kararlar raporunda Anayasa'ya aykırı olduğuna ilişkin tek bir cümle geçmedi ama aşağı yukarı bugüne kadar dünya kadar kanun iptal edildi Anayasa Mahkemesi tarafından. Demek ki bu Kanunlar ve Kararlarda çalışan personelin hepsi ya işte çıkarın ya da bunları Ceza Kanunu 257'ye göre görevini kötüye kullanıyorlar, bunlar hakkında suç duyurusunda bulunmak lazım. O zaman sağınızda solunuzda Kanunlar ve Kararlardan kimse bulundurmayın. Size zarar veriyorlar Değerli Başkanım. Neden zarar veriyor? İç Tüzük 31 son fıkrada deniliyor ki: "Her milletvekili üyesi olmadığı komisyonun belgelerini görüp okuyabilir." Kanunlar ve Kararlar sizin solunuzda oturuyor, diyor ki: "Efendim, biz bunu vekile veremeyiz." Peki, veremezsiniz. İç Tüzük bunu benim görmeme, okumama izin veriyor. Siz bir Komisyon Başkanı olarak ve bir hukukçu olarak bu yetkinizi kullanarak diyorsunuz ki: "Efendim, bu bize özgüymüş." Ya, Allah rızası için, siz de milletvekilisiniz, biz de milletvekiliyiz; siz bu Komisyonda neyi gizliyorsunuz? Kanunlar ve Kararların personeli bu devletin parasıyla maaş alacak ve işi sadece ve sadece hizmet etmek olacak; sizin şahsınıza özgü rapor düzenlemiyorlar ki. Siz bu raporu bizimle paylaşmıyorsunuz.

Gelelim Anayasa'ya aykırılıklara. Anayasa'nın ruhu diyor ki: "Efendim, siz Anayasa'ya uygun bir şekilde kanun yapın." Şimdi, bu konuya gelmeden önce hemen şuna da gelmek istiyorum: Burada parasalla ilgili, Anayasa'mızın meşhur 141'inci maddesinde "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." deniliyor. Değerli arkadaşım, burada görebildiğimiz kadarıyla bu görevin hiçbirini yerine getirmediği gibi, elimde Uzunköprü 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kararı... Ergene Nehri kirleniyor, Ben 2010 yılında şikâyet ediyorum, 2011 yılında dava açılıyor; dün itibarıyla karar bana geliyor, "Zaman aşımından dolayı dava düştü." diyor. Ya, Allah'tan korkun, çevre davası. Peki, zaman aşımı dolmuş mu? Yani burada gerçekten Hâkimler ve Savcılar Kurulundan kimse var mı yok mu bilemiyorum ama bir sefer devam eden sürekli Ergene Nehri'ne hiç kimse gitmedi ve bu hâkimler hiç orada Ergene'nin kenarına da mı gitmedi? O kirlilik aynen devam ediyor. Peki, zaman aşımı ne zaman başlar? Kesilince başlar. Kesintisiz devam eden bir eylemden dolayı zaman aşımı mı olur? Magna Carta 1215'te diyor ki: "Hukuk bilmeyen birilerini hâkim atamayın, vali atamayın, savcı atamayın." Magna Carta, 1215; yıl 2024. Sizden istirham ediyorum, bu konular önemli.

Anayasa'ya aykırılıkla ilgili devam ediyorum. Geliyoruz, İç Tüzük'ün 35'inci maddesine göre, efendim, komisyona gelen kanun teklifi ve daha önce sunulan kanun teklifleri varsa... Değerli Başkanım, yani özür dilerim milletvekili arkadaşlarımızdan, ben önceki dönemlerde de milletvekili olduğum zaman yine sizin iktidarınız iktidardaydı. Birbirine bağlantılı olan kanun tekliflerini birleştirirdiniz veya "Biz şu gerekçeyle reddediyoruz." derdiniz. Bu son iki dönemdir milletvekilliğimde, bu birbirine bağlantılı olan kanun tekliflerini görmemezlikten geliyorsunuz yani o dönem de yine AK PARTİ iktidardı, bugün de AK PARTİ iktidar, ne değişti, ne oldu? Şimdi, bunların hepsini görmemezlikten geliyorsunuz. Şimdi, izninizle, bununla, aynen bu kanunlarla bağlantılı olanları söyleyeyim: Mesela, İş Kanunu'yla ilgili burada değişiklik yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapıyoruz, diyoruz ki: Bu stajyer avukatlara asgari ücret... Adalet Bakanlığına savcı ve hâkim alınırken, stajyerken nasıl bir ücret veriliyor, sigortasını devlet yapıyorsa stajyer avukata asgari ücretten az olmamak kayıt ve şartıyla bir ücret verilmesine ilişkin teklif verdik.

İki, geldik burada, yine, mevsimlik tarım işçileriyle ilgili... Arkadaşlar, ücreti belli değil, belirsiz. Kim kendine kaç para veriyorsa... Dünyada bunun bir kriteri vardır, oradaki kriterlerin uygulanması lazım diyoruz. Tarım işçilerine ödenen ücretin asgari ücretin 3 katından aşağı olmaması lazım; Avrupa "4 katı, 5 katı" diyor vesaire.

Geliyoruz, burada İcra İflas Kanunu'yla ilgili kanunun gereği gibi uygulanmaması nedeniyle kişiler başvuruda bulunuyor, harç alınıyor. Peki, memurun hatasından dolayı ben niye harç ödemek zorunda kalayım? Niye harçtan muaf olmasın? Bununla ilgili kanun teklifimiz var (2/2079), biraz önce benim dediklerim: (2/2213), (2/2204).

Geliyoruz, depremle ilgili, Türk Borçlar Kanunu'yla ilgili... Afra tafra kalkıp işverenler, efendim, müteahhitler, patronlar TRT'de deprem yardımı için "Efendim, benden şu kadar yardım." dedi. Eskiden Borçlar Kanunu'nda hüküm vardı -Adalet Bakanlığından ve hâkim savcı arkadaşlarımız burada- orada meşhur bir 10'uncu maddemiz vardı, efendim, sözlü taahhütte bulunursa taahhüdünün yerine getirilmesi davasını açarak bu para tahsil edilebiliyordu. Mevcut olan Borçlar Kanunu'nda bununla ilgili hüküm olmadığı için o müteahhitler, o işverenler, efendim, deprem yardımıyla ilgili seferberlik ilan edildi, herkes afra tafra attı, 3 milyar diyen oldu, 2 milyon diyen oldu vesaire. Bunlarla ilgili hiçbir yaptırım olmadığı için (2/2044) esasla bu bağış taahhüdünde bulunan kimselerin taahhüdünün yerine getirilmesiyle ilgili bir kanun teklifi verdik.

Geliyoruz, yine aynı şekilde, Avukatlık Kanunu'nda değişiklik yapması (2/2037), nedir bu? Limitet şirketler sözleşmesinde bulunan avukatların yani asgari sermayenin 10 katı veya daha fazla sermayeye sahip olan limitet şirketlerin avukat çalıştırma mecburiyetini getirdik. Nedir yine bu? Madem Karayolları Trafik Kanunu'nda değişiklik yapıldı, on yıl süreyle uluslararası tır şoförlüğü yapan kişilerin işini belgelendirme kayıt ve şartıyla hususi damgalı pasaport verilmesiyle ilgili kanun teklifi verdik. Yine, aynı şekilde, belirli şartları taşıyan iş insanlarının hususi damgalı pasaport alabilmelerini amaçlayan (2/1914) sayılı Kanun Teklifi'ni verdik. Yine, aynı şekilde -mesela bu konuyla ilgili çok fazla sorun yaşanıyor- mesela önalım hakkıyla ilgili, tapu iptal davaları... İşte, biraz önce size bahsettiğim bu çevre davasının bir benzeri de burada yürüyor. Şimdi, ön alımla ilgili...

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Sayın Tanal, Anayasa'ya aykırılıkla alakalı bu konuların bir hükmü var mı?

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Geliyorum, bütünleştireceğim, izin verirseniz irtibatı kuracağım.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Beş dönem vekilliğinizin özetini yaparsanız bu Komisyon bitmez.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - İzninizle bu altyapısını anlatayım, onunla bağlantıyı kuracağım sizinle efendim.

Teklifle ilgili, (2/1981)'yle ilgili ön alım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davalarından uzun süreli yargılanmalar sebebiyle ön alım bedelinde oluşan değer kaybının telafi edilebilmesi için satış bedeli ve alıcıya düşen tapu giderlerinin vadeli mevduat hesabına yatırılması gerekiyor. Ne oluyor bu? Vadeli hesaba yatırılmadığı için dava ne kadar uzun sürerse sürsün... Ve vatandaş bu anlamda mağdur oluyor, bununla ilgili kanun teklifi var yani zaten bununla ilgili de buradaki mevcut olan kanun teklifinde var, bunlar bağlantılı olduğu için birleştirilmesi lazım.

Yine, aynı şekilde, deprem bölgelerinde vatandaşa, evet, devlet bazı imkânlar getirdi, diyor ki: "Kardeşim, ben, efendim, senin borçlarını..." Oradaki yani getirilen kredi almasıyla ilgili devlet teminat istiyor. Bu konuyla ilgili (2/2006), 6/2/2023 tarihli deprem sebebiyle Hazine ve Maliye Bakanlığınca mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerde ikamet eden mükelleflerin amme borçlularının tescil edilmesi için teminat gösterilmesi şartından muaf olmaları; bu kapsamdaki mükellefiyetlere uygulanacak taksitlendirmenin yirmi dört aydan az olmamasına yönelik kanun teklifimiz var.

Yine aynı şekilde, konuyla bağlantılı olarak mesela (2/1942), Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından ödenmesi ve evlilikte 25'inci yıllarını doldurmaları kaydıyla emeklilik hakkının kadına tanınması gerekmektedir.

Göçmen kaçakçılığıyla ilgili (2/1898), Türk Ceza Kanunu'ndaki göçmen kaçakçılığı suçu için Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen ceza müeyyidelerinin ağırlaştırılması... Göçmen kaçakçılığı hakikaten çok fazla, kat mülkiyetiyle ilgili, mesela kat mülkiyeti toplantıları yapılıyor Değerli Başkanım, bunların çoğu mahkemeleri meşgul ediyor, işgal ediyor. Neden ediyor? Çünkü orada Çevre ve Şehircilik Bakanlığının gözetmeni, denetmeni kat mülkiyeti toplantılarında olmadığı için nizaların çoğu buradan çıkıyor. Bununla ilgili, bu kanunun birleştirilmesiyle ilgili bir kanun teklifimiz yine var.

Atlıyorum ben, bağlantıyı da oradan kuracağı hemen. Mesela, yine burada, evet, ara buluculukla ilgili teklifler var. Mesela, İş Kanunu'yla ilgili işverenlerin çoğu ara buluculuk teklifini kabul etmiyor. Neden? Çünkü oradaki mevcut olan kıdem tazminatı, iş arama tazminatı, fazla izin ve fazla mesai, izin ücretleri, bazısı yüzde 9 kanuni faize tabi yani farklı faizlere tabi. Eğer buradaki tüm alacaklara enflasyon oranında faiz uygulaması getirilmiş olursa işveren ne diyor? "Enflasyon oranındaki faiz uygulaması tatbik edilmediği için ben ne kadar bu davayı uzatabilirsem benim lehime olur." diyor. Bu açıdan, böyle bir kanun teklifimiz var. Bu birleştirilebilirse uzlaştırmayla ilgili, ara buluculukla ilgili, ara buluculuk müessesi daha rahat işler.

Şimdi, son sözler şu: Bunların tamamı nedir? Yani dediniz ya, Değerli Başkanım, hakikaten "İstişarede yarar var." Evet, istişarede yarar var. Şimdi, ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesiyim, siz de üyesisiniz. Sizin arkadaşlarınız yani daha doğrusu, o terim yanlış oldu, geri çekiyorum ben, iktidar grubunda olan milletvekilleri kanun teklifleri sundukları zaman bunların hepsi komisyona geliyor, komisyonda görüşülüyor ve bizim tekliflerimiz İç Tüzük'ün hükümleri uyarınca birbiriyle bağlantılı olduğu hâlde, bunların birbiriyle bağlantıları görülerek birleştirilmeden, göz ardı edilerek, baypas edilerek görüştürülmesi Anayasa'nın hükümlerine aykırı. Sizden istirham ediyorum yani Anayasa hepimizi bağladığına göre... Bizler hepimiz burada hukukçuyuz, mesleğimizi ifa ederken, görevimizi ifa ederken, burada milletvekili seçilirken, biz bu Anayasa'nın üzerine yemin ettik arkadaşlar ama maalesef, ettiğimiz bu yemine uyulup uyulmadığını sizin takdirlerinize bırakıyorum. Bu düşüncelerimizin nazara alınarak ve bu tüm kanun tekliflerimizin gözden geçirilerek görüşülmekte olan kanunla birlikte görüşülmesini... Ve Anayasa'ya aykırılık iddialarını ben tekrar ediyorum, arkadaşlarımızın, benden önceki konuşmalarında, konuşmacıların da bahsettikleri Anayasa'ya aykırılık hususlarını ben de tekrar ediyorum; bunların gözden geçirilerek kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı olan hükümlerinin geri alınmasını... Ama Kanunlar ve Kararlarda çalışan personellere de açık ve net olarak şunu söylüyorum: Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bu kadar kanunun hiçbir tanesi Anayasa'ya aykırı değil. Anayasa'ya aykırı herhangi bir ibare olmadığı için hepsinin hakkında da suç duyurusunda bulunacağım yani o zaman bunları görevden alsınlar.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Bizim adımızda da bulunsanız memnun oluruz, biz geçiriyoruz çünkü.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Yani bunu bulunacağız efendim.

Peki, teşekkür ediyorum.

Saygılarımı sunarım.