KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Mazeretim nedeniyle sırasını veren Sayın Mahmut Tanal'a da...

(Gürültüler)

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Başkanım, gürültü var.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Arkadaşlar...

Sayın Sarı, konuşmanızdan sonra hatibi de dinlerseniz memnun oluruz.

SERKAN SARI (Balıkesir) - Tabii, bir eleştiri geldi, onu cevaplıyordum.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun.

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Mazeretim nedeniyle konuşma sırasını devreden Sayın Mahmut Tanal'a da teşekkür ediyorum.

Tabii ki bir paket veyahut da bir teklif gündeme geldiğinde teklifin içerdiği hususlar üzerinden bir müzakere yürütülmesi lazım ancak -birçok arkadaşımızın da ifade ettiği gibi- biz bu teklife girmeyen hususlar üzerinde daha çok konuşuyoruz. Çünkü bugün toplumun yargıya olan inancının, güveninin çok düşük seviyelere gerilediği bir dönemde, toplumun yargı ve adalet namına yasamadan beklediği bir teklif metni bu metin değil. Birçok arkadaşımız ifade etti, Milletvekilimiz Sayın İdris Şahin ifade etti, ben toplumun beklentisi olan hususlar hakkında tekrara girmek istemiyorum ancak bunun tartışıldığı dönemde de infazla ilgili olarak birtakım düzenlemelerin geleceği ve özellikle âdeta kadına karşı şiddet ve cinayette infaz nedeniyle cezasızlık doğuran uygulamaların da sona ereceğine dair birtakım maddelerin teklifte yer alması bekleniyordu ancak burada yer almadı.

Şimdi, sormak istiyorum: Bu yılın mart ayında "sekizinci yargı paketi" diye adlandırılan paket buradan geçti, dokuzuncu yargı paketini konuşuyoruz; gerçekten - neredeyse birçoğumuz, galiba hepimiz hukukçuyuz- sokakta, adliyede vatandaşın düşünce ve duygu dünyasında yargıya dair beklentilerimizin hangisi burada var? Ha, şuna da müteşekkiriz. Sayın Başkanım, geçen yıl 12 Temmuz 2023'te TBMM Genel Kurulunda 15'inci maddeyle bir infaz düzenlemesi konuşuldu, o infaz düzenlemesi bırakınız muhalefetle, paydaşlarla AK PARTİ'li hukukçularla bile istişare edilmeden Plan ve Bütçeden geçirildi. Daha sonra Ogün Samast tahliye edildiğinde "Acaba o infaz düzenlemesinin bir sonucu olarak mı tahliye edildi.?" diye bir tartışma yarattı, daha sonra ondan kaynaklanmadığı anlaşıldı. Ancak bir infaz düzenlemesinin Plan ve Bütçeden geçirildiği bir yasama pratiği karşısında, bugün, bu paketin başka bir torba kanuna dâhil edilerek Plan ve Bütçeden değil de Adalet Komisyonundan geçiriliyor olmasını bile bir teselli olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim.

Şimdi, yargıya güvenin izlerini nerede sürebiliriz? Anayasa Mahkemesine karşı başvuruda ve bu başvurunun ret ve kabul oranlarında iz sürebiliriz. Maalesef, oradaki yüzde 90'ları geçen vahim oranları hepimiz çok iyi biliyoruz.

Yargıya güvenin izini nerede sürebiliriz Sayın Başkanım? Ekranlarda sürüyoruz maalesef. Belirli bir medya grubuna ait televizyon ekranında mahkeme yargılama mercisi değil soruşturma mercisi gibi çalışıyor. Umut kesilmiş dosyalar orada açılıyor, tanıklar dinleniyor, baskınlar yapılıyor, canlı yayında mezar açılıyor -"fethikabir" denirdi eski, ilk Ceza Kanunu'ndaki hâliyle- ve kimse de "Ne yapıyorsunuz?" diyemiyor çünkü o yayın grubu bir yere bağlı ve oranın da siyasi bir angajmanlığı var. Uçan kuşa, öten kuşa ceza kesen RTÜK, mahkeme ekranlarına konulan, kurulan bu soruşturma ve yargılama rezaletine bir ceza dahi kesmiyor ve bence böyle bir teklifte televizyon ekranlarındaki âdeta evlere akıtılan bu cerahatle ilgili bir düzenlemenin yer alması gerekiyordu; gerekmiyor.

Sayın Başkanım, kıymetli arkadaşlar; yirmi iki yılın sonunda -üzülerek ifade ediyorum, önemli bir kısmında hizmet etme imkânı buldum ama- AK PARTİ iktidarları vatandaşlarını hakkaniyet ve adalette değil, mağduriyette eşitlemiştir. Arkadaşlar, herkes için adalet olmayan bir ülkede kimse için adalet söz konusu değildir. Biz, eğer Emine Şenyaşar annenin adalet arayışına cevap vermiş olabilseydik bugün Saniye Ateş anne mahkeme koridorlarında fenalık geçirerek çocuğunun gerçek katillerini aramak zorunda kalmazdı. Bugün maalesef mağduriyette eşitlenmiş bir yargı pratiğiyle karşı karşıyayız.

Hâkimlik sınavıyla ilgili olarak kamuoyuna yansımamış, bende bilgileri ve belgeleri bulunan derece yapmış başka arkadaşlarımız var. İtiraz süresini bekliyorlar. İnşallah, olumlu sonuçlanır ama olumlu sonuçlanmazsa onu da kamuoyuyla paylaşmak zorunda kalacağız.

Şimdi, sadece imzacı milletvekillerimize değil, AK PARTİ'yi temsilen siyasi iradeye de seslenmek istiyorum: Hiç böyle bizi dinlemeyin, "Bu muhalefet ne diyor? Yine neyi eleştiriyor?" diye gerilmeyin. 2019 yılında Sayın Abdulhamit Gül'ün yayınlamış olduğu, çok büyük puntolarla, üst başlıklarla, alt başlıklarla âdeta bir ürünün piyasaya lansmanı yapılırmış gibi sunulan Yargı Reformu İnsan Hakları Eylem Planı'nın hayata geçirilmemiş maddelerini bir imzaya bağlayın, getirin. Bunlardan birkaçını ben kanun teklifi olarak verdim, özellikle hasta, hükümlü ve tutuklularla ilgili. 2023 yılında Sayın Yılmaz Tunç'un açıkladığını getirin. Arkadaşlar, bunlar bir eylem planı değil yani şu anda gelen teklif önemli ölçüde her ne kadar Anayasa Mahkemesini işlevsizleştiriliyor olsa bile Anayasa Mahkemesi kararları sonucunda zaruri olarak gelen bir teklif. Sizin kendi gündeminiz nedir? Bunu merak ediyoruz. 2019-2023 yargı reformu, eylem planları, stratejileri, seçim bildirgeleri, Sayın Bakanların, Sayın Cumhurbaşkanın beyanatlarını niçin bir teklife dönüp buraya getirmiyorsunuz? Yeteri kadar çoğunluk var, geldiği zaman da istediğiniz her maddeyi hem komisyonlardan hem Genel Kuruldan geçirebiliyorsunuz. Benim sizden istirhamım: Ya önergelerle bu iki insan hakları eylem planı ve yargı reformu stratejisinde yer alan ve vadedilen düzenlemeleri bu teklife ekleyin veyahut da en kısa sürede bir teklif olarak gündemimize getirin. Elbette, bir kanunda ilk imzacı olmak, bunu komisyonda ve Genel Kurulda temsil etmek onurlu bir iştir. Sayın vekillerimize teşekkür ediyoruz ama toplumun, hukukun, adaletin ve vicdanın sizi hayırla yâd edeceği ve muhalefetin değil, siyasi partinizin temel belgelerinde geçen meseleleri de lütfen bir an önce kaleme alınız ve bir teklif olarak buraya getiririz.

Son olarak, birçok konu var ama özellikle ağır hasta çocuğu olan ebeveynler, hasta mahpusların Adli Tıp cenderesinden kurtarılması ve cezaevi gözlem kurullarının keyfîliğini denetim altına alacak hususları da hatırlatmak isterim.

Teşekkür ederim.