| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .07.2024 |
SADETTİN HÜLAGÜ (Kocaeli) - Sayın Bakanım, Kemal Hocam diyeyim; hoş geldiniz.
SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - Hocalığı tercih ediyorum her zaman.
SADETTİN HÜLAGÜ (Kocaeli) - Evet, biliyorum. Sizi de uzun zamandan beri...
SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - Bu kalıcı Hocam bizim Temel gibi yani "Güzellik geçicidir." diyor ya bizde hocalık kalıcı Hocam.
SADETTİN HÜLAGÜ (Kocaeli) - Eyvallah. Sizle de uzun zamandan beri yakın çalışma, temasımız olduğu için oldukça ümitvar olduğumuzu belirtip Komisyonumuza hoş geldiniz, ekibinize de başarılar diliyoruz.
Ben yerelle ilgili konuşmayacağım; Ömer Hoca, Ömer Bey konuştu; eksikler var, fazlalar var, onu konuşuruz ama genel konuşayım. Ben aslında olayın bir başka açısından bakmak istedim. Üniversite hastaneleri ile Sağlık Bakanlığının ilişkilerinin yeniden bir revize edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu çok önemli çünkü yani rektörlük dönemimde de daha sonraki dönemlerde de sanki üniversite personelinde, üniversitedeki çalışan arkadaşlarımızda kendilerine üvey evlat muamelesi yapılıyormuş hissi var; en azından bu hissi kaldırmamız gerekiyor. Biraz önce çok güzel temas ettiniz yani bütün kamu hastaneleri deyince üniversitelerin içine girdiği, buraların sorumluluğu size ait, bundan da memnuniyet...
Bu afiliasyon noktası, ben de devam etmesi gerektiği kanaatindeyim çünkü devletin imkânlarıyla yapılan bir sürü hastane, İstanbul'daki -biliyorum- şehir hastaneleri de İzmit'teki de saat dörtten sonra ameliyathanelerin belki çok cüzi bir kısmı çalışıyor, kalan kısmı kapalı oluyor. Uzun ameliyat randevuları var, bunlarla ilgili belki çözüm odaklı karşılıklı kullanımlar ya bunlar geliştirilip çalışılması gereken konular diye düşünüyorum. Fakat üniversitelerle ilgili asıl şöyle bir sıkıntı var: Bu global bütçe ve gider bazlı bütçe noktasında her ay, üniversite rektörümüz de arıyor, işte "Hocam, bu ay 150 milyon lira açığımız var." çünkü üniversitenin elektrikti, personel, 4/A ücreti, güvenlik, her şey döner sermayeden harcandığı için -hemşireler dair- ucunun bir araya gelme şansı yok, mutlaka dışarıdan destek... Bence bu, global bütçeden vazgeçip artık gider bazlı bütçe gibi aynı Sağlık Bakanlığındaki bir sistemin de üniversitelerin... YÖK'le çok iyi bir temas kurulması lazım, belki bir toplantı yapılması gerekli.
Eğitimlerle de ilgili sıkıntı var. Mesela Sağlık Bakanlığı adına ihtisas yapan, uzmanlık eğitimi alan asistanların yan dal uzmanlarının üniversite adına yapanlarla arasında ciddi bir maaş farklılıkları var yani çocuklar hep isyan ediyorlar; aynı işi yapıyorlar, aynı nöbeti tutuyorlar, aynı ameliyatı yapıyorlar; bu da giderilebilecek bir şey. Geçtiğimiz dönemde "Bunlar üniversitelere ait sorunlar, rektör isterse..." dediler, zaten rektör iki yakayı bir araya getiremiyor, her ay para takviyesi alıyor. Bunu bir kalıcı kural hâline getirmek lazım sanırım.
Bir diğer önemli nokta da... Geçmiş dönemde biraz sesimizi herhâlde tam duyuramadık diyeyim yani şey açısından değil. Mesela örnek vereceğim: Yanımda Elâzığ Milletvekilimiz var, başhekimlik yapmış, devlet hastane kısmını benden çok daha iyi biliyor, ben üniversite kısmını daha iyi biliyorum, hani, devleti de biliyorum. Mesela radyoloji eğitimine bir tane üniversite hastanesine 2 tane asistan verirken, orada 6 öğretim üyesi varken şehir hastanesindekine 13 tane asistan veriliyor. Ya, burada çok ciddi bir uyumsuzluk var; bu çocukların hepsi bizim çocuklarımız, yetişecek insanlar. Eğitimde öğretim üyesi bazlı eğitim kapasitesinin olabilme noktasını çok iyi değerlendiren bir ortak kombinasyon çalışmayla yapılabilir yani bunu YÖK'e de bırakmamak lazım. Sağlık Bakanım, sizin uhdenizde ortak bir komisyon arkadaş "Şurada 10 gastroenterolog var, buraya 10 asistan veriyorum; burada 3 var, 3..." Böyle bir dağılımda bir şey var.
Bir önemli sorun da... Yarın öbür gün -Allah korusun- işte, trafik kazası geçirse, bir beyin kanaması geçirse kalp damar cerrahı arkadaşımıza asistan bulamayacağız yani uzman bulup müdahale edecek insan bulamayacağız. İşte, tercih noktaları bir ara bu ödemelerde ayarlamalar yapılarak düzeldi ama düşünün ki bir ortopediyi hiç kimse tercih etmiyor, gastroenterolojiyi kimse tercih etmiyordu, yan dal ücretlerini biraz artırınca tercihler artı. Bence ödemede de asistanlara... Hani, bu performans yanlış bir terim değil, çalışanı ödüllendirmek lazım ama bir biyokimyadaki uzmanla gecenin her saatinde -gece 2'de, 3'te- nöbete gelen, sabaha kadar ameliyattan çıkmayan, ertesi gün vakalarını teslim edemeden vizite katılan asistanın da herhâlde eline geçen performans sistemindeki döner sermayenin aynı olmaması lazım yani kat sayılarını belki bir değiştirmek gerekiyor, 3'le mi çarpacağız, 2'yle mi... Yani bazı branşların ağırlıklarını göz önüne alıp...
Tabii, eğitim konusu... Sağlık Bilimleri Üniversitesi de size bağlı, orada da bir sürü akademisyen var. Gerçi, belki de Türkiye'nin en büyük sağlık ordusuna, akademisyen ordusuna sahipsiniz ama oradaki hocaların çoğu özele kaçma pozisyonunda oluyorlar yani. Mesela ben kendimle ilgili... Plastik cerrahi yetiştiriyorum, doçent yapıyorum; sabah bakıyorum, istifa etmiş, özel sektöre geçmiş. Tamam, özel sektör de bizim, biz onların geri kalmasını istemiyoruz ama hani, burada, futbolcuların transfer ücreti gibi üniversitenin de yetiştirme bedeli olarak o kurumlara bir fatura edilmesi lazım yani elini kolunu sallayarak gitmemesi gerekiyor biz onu o kadar emek verip yetiştirmişken.
Benim şeyleri çoğaltmama gerek yok ama ortak bir komisyon -özellikle üniversite, Sağlık Bakanlığı ve belki özel sektörü de alarak- çalışmasının faydalı olacağını düşünüyorum.
Burada sizi görmekten mutlu olduğumuzu belirtiyor, saygılar sunuyorum ekibinize de.
SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - Teşekkür ederim.
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Teşekkür ediyoruz Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, buyurun.
SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - Demin bahsettim Hocam, üniversiteler de sağlık hizmeti sunma açısından benim sorumluluğumda. Biliyorsunuz belki, Üniversite Hastaneleri Birliği Derneğini geçen hafta topladım ve onlara da ifade ettim. Bu konuda inşallah üniversitelerle çok daha iş birliği içinde olacağız. Demin bahsettiğim konu o, birbirimize karşı güven; kamu hastanelerinin, üniversitelerinin, herkesin birbirine karşı güvenini arttırmaya, güven endeksini arttırmaya ihtiyacımız var gibi gözüküyor, bunu da elimizden geldiğince yapmaya çalışacağız çünkü sonuçta ben üniversite mezunuyum, üniversiteden geldim, üniversitede ders veriyorum. Üniversitenin de sorunu var ama hizmetin de sorunu var; bunları optimize edip aynı hedefte hareket etmemiz lazım. Üniversiteler üvey evlat pozisyonunu hissediyorlarsa o bizim kabahatimiz, onu düzeltecek de biziz Hocam, merak etmeyin.
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Teşekkür ediyoruz.
Buyurun.
SAĞLIK BAKANI KEMAL MEMİŞOĞLU - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın Başkanım, bir şeyi ifade edeyim, ben çok cevap vermek istemiyorum, daha açık dinlemek istiyorum ama isterseniz soruların hepsini tek tek cevaplayacağıma daha sonra cevap versem daha iyi olur mu yöntem açısından?