Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 17 .07.2024 |
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, sizin talebiniz doğrultusunda böyle bir toplantının gerçekleşmesi konusunda göstermiş olduğunuz yakınlık ve hassasiyet için teşekkür ediyoruz Sayın Bakan ve yeni görevinizde de başarılar diliyoruz.
Şimdi, aslında, konuşmanızın başında, takdim konuşması yaparken Covid döneminin ve sonraki süreçlerdeki bazı başarılardan söz ettiniz. Biz de Covid döneminde hekimlerin ve sağlık personellerinin göstermiş olduğu bu insanüstü çabayı göz ardı etmeden onların hakkını teslim ederek şu anda da gündemi meşgul eden bir skandala değineceğim fakat öncesinde Sağlık Bakanlığının başarı grafiğinin gerçekten sadece hastane ziyaretleri ve ameliyatların sayıları üzerinden yansıtılmadığı bir süreci umarak bu toplantının başlamış olduğunu dile getirmek istiyoruz. Umarız ki sadece bu ziyaretler ve ameliyat göstergeleri bir başarı grafiği olarak baz alınmaz.
Aslında, Ömer Vekilim birçok noktaya değindi ama ben de bir kez daha kelepçeli muayeneyle ilgili kısma değinmek istiyorum yani şöyle ki muayeneye giden mahpuslar, tutsaklar hekimin odasına girdiği andan itibaren birer mahpus ya da tutsak değil, bir hastadır. Bu yüzden, bu hasta ve hekim arasındaki mahremiyeti ve onların talebi doğrultusundaki -eğer tutsağında böyle bir talebi varsa, kelepçeli muayene olmayı reddediyorsa- bu isteğin hekimler tarafından karşılanması ve bu konudaki hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum ve bu, bir genelgeyle de aslında hekimlerle paylaşılabilir. Bunun dışında, hastaneye gitmek üzere ya da testler yapmak üzere birçok mektup alıyoruz mahpuslardan, tutsaklardan. Birçok çölyak hastası tutsağın bize ulaştırdığı mektuplar var. Onlarda bu şekilde özel gereksinime ihtiyaç duyan, beslenmeye ihtiyaç duyan tutsakların ihtiyaçlarının karşılanmadığı ve bu konuda bir çabanın olmadığı hatta cezaevlerindeki yemeklerden kaynaklı rahatsızlanmalarına rağmen çölyak hastalarının daha sonradan tedavi süreçlerinde de gerekli hassasiyetin gösterilmediğiyle ilgili mektuplar alıyoruz. Bu konuda cezaevlerinde çölyak hastaları gibi özel beslenmeye gereksinim duyan tutsaklarla ilgili bir yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu hatırlatmak istiyorum.
Bunun dışında, Muş'ta Muş Devlet Hastanesinin gerçekten hem hekim hem sağlık personeli hem de tıbbi teçhizat konusunda çok ciddi eksiklikleri var. Biz bunu defalarca aslında Bakanlığa ifade etmiştik. Bununla ilgili geri dönüş olmadı, sadece bir dönem alımlar yapılırken 232 alımın olduğunu ifade ettiler ancak bunlar o anki alımlardı, bir ay sonrasında hepsi tekrardan farklı görevlendirmelerle ya da başka yerlere geçiş talepleriyle ilde bulunmadılar. Muş Devlet Hastanesine giden bütün hastalara gerekli ilk müdahaleyi yapıldıktan sonra ya da ilgili personel hekim olmadığı için hastalar bölge illere sevk ediliyorlar. Muhtemelen, hemen hemen birçok kişinin de bulunduğu ildeki problemlerden biridir bu, bölge hastanelerine sevk edilirken bir çoğunun yolda hayatını kaybettiği ya da gittikleri hastanede kapasite olmadığı için orada da tekrardan yatış işleminin gerçekleşmediği ve bununla beraber hastanın ve hasta yakınının kalabilecekleri, refakatçinin de kararabileceği bir misafirhanenin olmayışı da diğer zorluklardan biri.
Covid dönemindeki başarıdan bahsederken konuşmanın başında bir skandala da aslında gönderme yapmıştım, şu anda basını ve bütün medyayı çok ciddi bir şekilde meşgul ediyor; buna da bir cevap bekliyoruz açıkçası. Bildiğiniz gibi, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi corona virüs döneminde gündeme gelen Türk ışın tedavi yönteminin 2020 yılında Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bazı hastalar üzerinde denendiğini ve bu tedavinin hiçbir bilimsel testten geçirilmeden Diyarbakırlıların kobay olarak kullanıldığını iddia etti; bu çok ciddi bir iddia yani gerçekten bunun havada kalmaması ve bununla ilgili Diyarbakır Tabip Odasının vermiş olduğu sorulara acilen bir cevap verilmesi gerekiyor. Bu araştırmadan gerçekten Sağlık Bakanlığının haberi var mı, yine bu araştırmadan Koronavirüs Bilim Kurulunun haberi var mı? Ne kadar ciddiye alındığını... Aslında şu an bir hekim olarak sizden bunu duymak çok üzücü. Bu tedavinin uygulanması için yasal bir izin alınmış mıdır? Alınmışsa hangi kurum üzerinden alınmıştır? Açıklamada adı geçen uçak kime aittir? Bunun dışında, bu deney için neden Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi seçilmiştir? Deneye göz yuman yetkililer sonradan hangi terfileri almıştır? Medikal tedavi kesilerek bu uygulamayla tedavi edilen kaç hasta olmuştur ve bu hastaların da klinik seyri nasıl sonuçlanmıştır?
EROL KELEŞ (Elâzığ) - Bir iddia üzerinde konuşuyorsunuz ama birçok konu söylüyorsunuz, bunun doğruluğunu gerçekten tespit etmeden...
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Lütfen müdahale etmeyin. Bu soruların hepsi Diyarbakır Tabip Odası tarafından verilen sorulardır. Onların adına bir kez daha ben burada sormuş olayım ve biz bunu söylüyoruz zaten, bir iddia ve bu kadar ciddi bir iddia...
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK (İstanbul) - Tabip Odası her şeyi itham ediyor. Tabip Odası doktorların hakkını savunsa...
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Arkadaşlar...
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Lütfen, dinlemeye tahammül edin Sayın Bakan.
Sayın Bakan, muhatabım siz olduğunuz için size dönük konuşmak istiyorum.
Konuşmanın başında da bunun bir iddia olduğunu ve bu iddianın çok ciddi olduğunu, havada kalmaması gerektiğini, bu konuda da sizden duyarlılık beklediğimizi söyledim. Böyle, kendi yerlerinden söz hakkı almadan saldırarak yapılan bu tutumu da eleştirdiğimi ve kabul etmediğimi belirtmek istiyorum. Lütfen sabırla ve saygıyla, demokratik bir ortam diyorsanız bunu da gözeterek soruları dinleyin lütfen.
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.