Komisyon Adı | : | DİLEKÇE KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 17 .07.2024 |
İBRAHİM ARSLAN (Eskişehir) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Aslında, siz ve Sayın Dal toplantıyı özetlediniz. Şimdi, masada oturan arkadaşlarımızın rolleri değişmiş görünüyor. Çözüm üretmesi gereken, idare adına çözüm üretmesi gereken arkadaşlarımız aslında Komisyon üyelerine sizin delaletinizle çözüm yollarını önerme noktasına taşınmışlar. Şimdi, bu doğru bir yaklaşım değil. Ya, şunu sorgulamalıyız arkadaşlar: Bunu burada söylüyorsunuz da ya, nasıl olabilir bürokrasimiz arasında iki yıldır bir kurul karar alamaz da kurulu temsil edebilecek farklı illerde idaremiz adına görev yapan arkadaşlarımızdan bir tanesi "Bu kararın alınmasında sakınca yok." derken diğerleri iki yılda bir kararı alamayarak balıkçıların canını okumuş yani. Şimdi, böyle bir şey olabilir mi! Ya da bir bürokratımız 2021 yılından bu yana 3 tane toplantı yapmayı maharet gibi sunuyor. Şimdi, böyle bir şey olabilir mi ya, üç yılda 3 toplantı! Sorun çok can yakıcı. Bir yandan doğayı ve kültürel varlıkları korumamız gerekiyor bir yandan orada geçimini sağlayan, yerleşim içerisinde olan insanların haklarını savunmamız gerekiyor ama 98 yılında sit alanı, doğal sit alanı ilan edilmiş bir bölgede üzerinden yirmi altı yıl sonra hâlâ bunları şu ya da buna görev biçerek tanımlamak... Ya, siz ne yapıyorsunuz arkadaşlar, YİKOB'ların bütçeleri nerelere harcanıyor? Ya da bilmek istiyorum, bir bürokratımız şunu söyledi... Sayın Dal siyasi zekâsıyla hemen müdahale etti orada zaten. 2023-2024 seçimlerinde bu sorunların görüşülmesini engelleyen, bunun olumsuzlaşmasını sağlayan, size müdahale eden bu siyaset kurumları ya da kişileri kimdir? Bunları da açıklamalısınız. Bu, burada gerekçe olamaz, olmamalıdır.
E, şimdi, koordinasyonsuzluk var, YİKOB'un bütçelerinin nasıl kullanıldığının tespiti var. Ekonomik kriz... Evet, ekonomik kriz var ama zeytin ve zeytinyağı faaliyetleri, balıkçılık ve hayvancılıkla ilgili insanlarımız yasaların tanımladığı biçiminde geleneksel veya kurallara uyduğu sürece ekonomik faaliyet göstermelerini engelleyecek bir hâl yok ki. Sayın Dal işaret etti, arkadaşlarımız lütfetmiş göle boşaltılan kara suyu şikâyetler geldikten sonra engel noktasına taşıyabilmişler. Peki, o ana kadar, o gölün bu hâle gelmesine niye engel olmadık? Bunları sormayalım mı, bunları konuşmayalım mı?
Şimdi, sevgili arkadaşlar, burada bu yetki aşımı ya da yetki karmaşasına koordinasyonla mı son veririz bilemiyorum ama balıkçılıkla ilgili bir arkadaşımız diyor ki: "Ya, bunun yapılmasında bir engel yok" diğeri diyor ki: "Hayır, karar alamıyoruz." Hayvancılıkla ilgili bir arkadaşımız öneri getiriyor, diyor ki: "Orada yaklaşık şu kadar aile işletmesi var, onlar için başka bir yere taşıyalım hayvancılığı orada yapsınlar" ama diğer yandan bir başka arkadaşımız "Yapılmasında sakınca yok." diyor; hatta planın 1'inci maddesi olarak bir bürokratımız işaret ediyor.
Şimdi, bu kadar karmaşanın içerisinde, biz, yönetilemiyor ülke, savruluyoruz derken, arkadaşlar, lütfen, hepimizin silkelenip kendisine gelmesinin gerektiği çok açık. Daha bir şeyler de söylemek istemiyorum ama herkes kendi bulunduğu pencereden ülkemiz için, doğamız için, kültürel varlıklarımız için, yurttaşlarımız için üzerine düşeni yapmakla mükelleftir. Bu, sizin, Devlet Memurları Kanunu'nda kamu adına görev yapan arkadaşlarımızın da en temel görev ve sorumluluğudur.
Teşekkür ederim.