Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 18 .07.2024 |
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kurum temsilcileri, emek, meslek örgütü temsilcileri, basın emekçileri, danışman arkadaşlar, bu salonda sorumluluk üstlenen her bir emekçi arkadaşı; saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, Sayın Ök konuşmasına başlarken hepimizin desteğini beklediğini ifade etti. Şeyi merak ediyorum yani destek vermesi günün sonunda bir şey değişecek mi değişmeyecek mi, onu merak ediyorum çünkü...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Katkı koyuyorsunuz ya.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - ...biz ifade ediyoruz, ifade ediyoruz, önergeler veriyoruz ama günün sonunda maalesef sizin el sayınız bizimkinden daha fazla olduğu için çok bir şey değiştirmeden geçiyor bunlar.
Şimdi, vergide adalet sağlamaya çalıştığınıza yönelik de bir şeyler ifade ettiniz, yirmi iki yıldır aldı bu çabanız devam ediyor. Umarım bir yirmi iki yıl daha devam etmez çünkü gerçekten halkların artık bu noktada sabrı yok. Keşke Sayın Güneş burada olsaydı. Evet, biz tabii ki burada muhalefet olarak bazı şeyleri ifade ederken sizin eksikliklerinizi ifade edeceğiz, hatalarınızı ve günahlarınızı ısrarla ifade edeceğiz. Buna devam edeceğiz olduğu müddetçe. Öneri de istedi bizlerden, parti olarak birazdan önerilerimizi de sunacağız. Umarım bu önerilerimiz ciddiye alınır iktidar mensupları tarafından.
Arkadaşlar bazı şeyleri ifade etti ama üstünü ve altını çizmekte fayda var. Türkiye'de verginin asıl yükünü çeken işçiler, emekçiler vergi paketi hazırlanırken bu sürece dâhil edilmediler ama 1 Temmuz Pazartesi günü Sayın Mehmet Şimşek patronlarla görüşerek aslında bu paketin içeriğiyle ilgili bilgi verdi; bu sendikalar, emek meslek örgütleri, demokratik kitle örgütlerinin bu işin dışında tutulduğu ama patronların işe dâhil edildiği ve öncesinden bilgi verildiği ortada. Şunu ifade edelim: Bu paket sadece patronları ya da sermayeyi ilgilendirmiyor, ayrıca işçiyi, emekçiyi, memuru ve esnafı da ilgilendiren bir vergi paketi. O yüzden, 53 maddelik bu vergi paketinde esaslı bir çözümün olmadığını ifade etmek istiyorum. Adaletsiz vergi yapısı da aynen devam ediyor Sayın Ök. Ülkedeki derin vergi adaletsizliği bu vergi paketiyle de asla giderilmeyecek. Eğer gerçekten bir düzeltme yapmak istiyorsak, gerçekten bir düzeltme yapmak istiyorsanız, böyle bir derdiniz varsa bu paketlerle değil, bunun yolu aslında bir vergi devrimidir. Başka bir yöntemle bu derin vergi adaletsizliğini gidermek oldukça zor bir şey olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi, Türkiye'deki vergi yüküne baktığımızda bu yükün büyük bir kısmının emekçilerin sırtında olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Türkiye'de vergi yüküyle ilgili temel sorun, aslında vergi dağılımındaki dengesizlik ve adaletsizlik. Türkiye'de ücretliler üzerinden yapılan kesintilerin yüksek olmasının yanında ücret gelirlerinin düşük olması, ücret dengesizlikleri, ücret üzerinde adil olmayan ağır vergi yükünün bulunması ve ücretlilerin millî gelirden yeterli pay alamaması vergi yükünün büyük bir çoğunluğunun ücretlere yüklenmesi gibi sebepler vergi adaletini, yoksulların ve emekçilerin aleyhine bozmakta. Şimdi, 2023 yılı vergi geliri kalemlerine baktığımızda tahsil edilen 694 milyar TL olan gelir vergisinin önemli bir kısmı emekçi sınıfının stopaj usulüyle ödediği vergi olarak karşımıza çıkıyor. Sadece toplanan gelir vergisinin ülke gelirinin önemli bir kısmını elde eden kurumların ödediği vergiye yakın olması bile bize Türkiye'de vergi yükünün hangi sınıflar tarafından karşılandığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Şimdi, Türkiye'de toplam vergi yükü diğer orta gelirli OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında ortalamanın çok üzerinde karşımıza çıkıyor. Özellikle, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilen 2008 yılından bu yana hızlanarak artan ve kronik bir hâl almaya başlayan enflasyon, yüksek kur, işsizlik, cari açık ve makro ekonomide meydana gelen yıkımlar vergi sistemini adil, şeffaf ve istikrarlı olmasını daha da zorlaştıran bir hâl olarak karşımıza çıkmakta. Yine, son zamanlarda özellikle ekonomi ve vergi alanına ilişkin yapılan birçok düzenlemenin torba kanunlarla yapılması ve genellikle etki analizlerinin dahi hazırlanmadan Komisyonda görüşülüp kanunlaştırılmaları vergi sisteminin gün geçtikçe daha karmaşık bir hâl almasına maalesef sebep oluyor. Türkiye'de vergi yükünün dağılımında adaleti sağlamak ve rantı vergilendirmek gerekmekte. Ayrıca, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması politikalarının en kısa süre içerisinde hayata geçirilmesi zorunludur. Vergi oranlarının makul seviyelere çekilmesi, mali yükümlülüklerin katlanabilir üretimi, istihdamı ve ihracatı artırıcı bir noktada olması gerekiyor. Ancak Türkiye'de durum tam tersi. Bununla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum: Cep telefonlarında yer alan TRT payı matraha ekleyip ÖTV'si hesaplanmakta, daha sonra bu üç kalemin ara toplamı alınarak KDV hesaplaması yapılmakta. Yani bu şekilde aslında siz vatandaşa verginin de vergisini ödetiyorsunuz. Yine, tüketici ekmeğe içeriğindeki katkı maddesine göre üç farklı KDV ödemekte, çiftçilere verilen tarımsal desteklemelerden dahi yüzde 4 stopaj kesilmekte. Sadece sabah yüzümüzü yıkamak için musluğu açtığımızda 5 çeşit vergi ödüyoruz; KDV, çevre temizlik vergisi, atık su bedeli, katı atık bertaraf bedeli ve katı atık toplama bedeli gibi. En zengin yüzde 20'nin millî gelirden aldığı pay yüzde 49,8 iken en yoksul yüzde 20'nin aldığı pay sadece yüzde 5,9 olarak karşımıza çıkıyor. Yine radyolu duş kabininde, akıllı kol saatinde ve mini fırında dahi TRT payı ödüyoruz. Kotradan, yattan, gemiden, elmastan, pırlantadan alınmayan ÖTV doğal gazdan ve akaryakıttan alınıyor. Tabii, biz bu örnekleri artırabiliriz. Örneğin, 2002 yılında "deprem vergisi" adı altında getirilen geçici özel iletişim vergisi maalesef kalıcı hâle getirildi. Yine şunun altını çizelim: Savunmaya ayrılan bütçe, ek ve örtülü ödenek ve fonlarla beraber bütçenin yaklaşık yüzde 15-20'sine denk geldiği ortada. Devlet maliyetsiz barış yerine savaşı tercih ederek savaşın maliyetini, yine bu vergi yükünü maalesef yoksulun sırtına yüklemiş durumda.
Şimdi, sizlere bir eleştiri daha sunacağız. Türkiye'de vergi afları iktidarlar tarafından aslında halkın parasıyla oy devşirmek için ihtiyaç duyulan, özellikle seçim dönemlerinde ve Hazinede en asgari kamusal ihtiyaçları dahi karşılayacak para kalmadığı zamanlarda açığa çıkan bir durum. Afların özellikle seçim dönemlerinde ortaya çıkarılmasının sebebi ise şu: İhtiyaç sahibi veya muhtaç edilmiş milyonlara sosyal desteği arttırıcı harcamalar için kaynak bulmak ve bu harcamalar aracılığıyla da seçimlerde oy devşirerek yeniden iktidar olmayı sağlamak. AKP döneminde de vergi afları genellikle ya seçim arifelerinde ya da Hazinenin boşaldığı ve kaynak ihtiyacının hasıl olduğu zamanlarda karşımıza çıkıyor. Hâlihazırda sermayeden yana politik tutum belirlemiş olan AKP yine sermaye sınıfına ait vergi borçlarının büyük bir kısmını defalarca sildi, arkadaşlar da bunu ifade ettiler. Bu da borçların yoksul halka, çoğunluğa mal edilmesi anlamına gelmektedir.
Sayın Güneş hoş geldiniz.
Birazdan önerilerimizi sunacağız, not edersiniz herhâlde.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hoş bulduk.
Tabii, merakla dinliyorum.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - AKP iktidarı yönetime geldiği ilk günden itibaren sermaye sınıfına büyük ayrıcalıklar, ihaleler, özelleştirmeler, vergi indirimleri ve istisnaları vesaire vesaire tanırken yoksul ve emekçi sınıfın ürettiği artı değere el koymuş ve bunu kamu ihaleleri aracılığıyla da kendilerine bağlı yandaş sermaye sınıfına net bir şekilde aktarmıştır. 2024 bütçesindeki tercihler değiştirilerek aslında tasarruf yapılabilirdi, hepsi değil ama büyük bir kısmı sermayeye peşkeş çekilen 2 trilyon 200 milyar liralık vergi harcaması emekçi halkımızın pek çok ihtiyacı için harcanabilirdi.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - 700 milyarı ücretlilere...
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Mesela ne yapabilirdik, ne yapabilirdi bu bütçede? 16 milyon emeklinin her birine 137 bin 500 TL ödeme yapılabilir veya her bir emekliye aylık olarak 11.500 TL ek ödeme yapılabilirdi. Yine ne yapılabilirdi? Yaklaşık 6 milyon engelliye 366 bin 666 TL ödeme yapılabilirdi. Sermayeye ayrılan bütçeyle her birinin maliyeti 100 milyon lira olan 22 bin fabrika veya üretim tesisi kurulabilir, bu şekilde işsizlik sorunu kısmen çözülebilirdi. Okullardaki 19 milyon öğrenciye bir yılda 772 kez ücretsiz yemek verilebilirdi. Çocuklarda yetersiz beslenmeden kaynaklı ortaya çıkan bodurluk sorunu çözülebilirdi. Yine, araştırmalara göre Türkiye'de 32 milyon 150 bin kişi yoksulluk sınırının altında maalesef yaşamını idame ettirmek zorunda kaldı, siz yaptırdınız bunu. Sermayeye ayrılan bu bütçeyle yoksulluk sınırının altında yaşayan her bir kişiye 68.450 lira yardım yapılabilirdi. Türkiye'de yaklaşık 3 bin SMA hastası olduğu tahmin edilmektedir, SMA'lıları hayata döndürecek, sorunlarına çözüm bulacak ilacın ücreti yaklaşık 60 milyon lira, sermayeye ayrılan bütçeyle Türkiye'de SMA kaynaklı ölümler son bulabilirdi hatta her bir SMA hastasının sorunu 12 kez çözülebilirdi. Sadece bu bütçeyle ataması yapılmayan yaklaşık 350 bin öğretmene 6 milyon 285 bin 714 defa ödeme beş yüz yirmi dört yıl boyunca yapılabilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ücretlilerden vergi almak zorunda kalırdınız.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Ben sözümü bitireyim, siz söz hakkı aldığınızda yanlışlarımızı ifade edersiniz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Eksik bilgi vermişler size.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Siz konuşmanızda ifade edersiniz bunları.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...
Sayın Güneş, bir müsaade edelim, konuşsunlar.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ben sadece bilgilendiriyorum Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Arkadaşlar, şimdi herkes birbirini bilgilendirmeye kalkarsa işin içinden çıkamayız. Komisyonumuzu bilgilendirdiniz mi?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Maddelerde yine Komisyonu bilgilendirmeye devam edin.
Teşekkür ediyorum.
HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Sizin de bilgilerinizi teyit etmeniz gerekecek, o yüzden bu iş uzar, gider, konuşabiliriz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Yine, bu bütçeyle ne yapılabilirdi? Devam edelim, kadınlara 3 doz yapılması gereken HPV aşısının toplam maliyeti 7.500 lira, sermayeye peşkeş çekilen bu parayla 43 milyonluk kadın nüfusunun her birine 7'şer kez HPV aşısı yapılabilirdi. Anaokuluna giden çocuklara bir öğretim yılı boyunca 1 öğün ücretsiz yemek vermenin maliyeti 12 milyar lira, sermayeye ayrılan bu parayla çocuklara yüz seksen üç yıl boyunca ücretsiz yemek verilebilirdi. Tabii, bunları sırala sırala bitmeyecek ama maalesef, siz yine her zamanki gibi savunma pozisyonundasınız.
Şimdi, size önerilerimizi de sunalım, not edeceksiniz herhâlde çünkü az önce öneri talep ettiniz muhalefetten. Şimdi, DEM PARTİ olarak bazı görüşlerimiz var bununla ilgili, vergi sistemi tarafsız, adil ve uygulanabilir ve kimseye ayrıcalık sağlamayan bir nitelik taşımalı. Vergi sadece mali amacı değil ayrıca ekonomik, sosyal ve siyasi amaçların da gerçekleştirilmesine uygun olmalıdır. Yine, vergi kanunlarının adaleti sağlamaya yönelik basit, sade ve anlaşılır bir metne dönüştürülmesi gerekmekte, çağdaş hukuk normlarına uygun, mükellef haklarına saygılı, vergi tabanını genişleten ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele eden bir nitelik taşıması gerekiyor. Türkiye'de vergi adaletini bu bozan temel olaylardan birisi de maalesef rant ekonomisi. Rant ekonomisi vergi adaletini bozmakta, ücretli çalışanlardan stopaj usulüyle kesinti yapılırken ticari ve farklı kazanç kalemlerinden yüksek gelir elde edenler kayıt dışılığa kaçarak daha az vergi veya hiç vergi ödememekte. Yine, vergi harcayandan değil kazanandan alınmalı, rant gelirleri kesinlikle vergilendirilmeli, ÖTV, KDV gibi dolaylı vergiler kaldırılmalı veya sembolik bir orana taşınmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun lütfen.
GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Teşekkür ederim.
Bunların yerine servet vergisinin getirilmesi ve kurumlar vergisi oranının yükseltilmesi gerekmekte. Yine, yoksulluk sınırının Dünya Sağlık Örgütünün günlük kalori ihtiyacı ve Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi baz alınarak hesaplanıp altında kalan vatandaşların gıda, sağlık, barınma, giyim, eğitim ve kültür giderleri vergiden muaf olmalı. Uzlaşma komisyonları yeniden yapılandırılmalı, büyük firmaların neredeyse tamamı vergilerini silen yapılar olmaktan çıkarılmalıdır. Yine, yurt dışındaki vergi cennetlerine kaçırılan kaynaklar vergilendirilmelidir.
Teşekkür ederim.