HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Şimdi, aslında benim konuşmamda da geçmişti bu kamu-özel iş birliğiyle ilgili olarak bir muhasebe hilesinin olduğuna dair, aslında sordum da ben bunu, "Öneriyoruz." diye de belirttim, "Ekonomist değilim ama bir uzmandan yararlanarak aktarıyorum." diye de belirtmiştim. Nakit esaslı muhasebe sistemiyle, gerçekte var olan borçlarını gizlemeyi başardıklarını söylüyor burası, Uğur Emek Hocanın bir yazısı; şimdi, bununla ilgili olarak da "Tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesini istemektedir." denilen bir standarttan bahsediliyor ki "2008 yılında Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu özel sektör kuruluşlarının kamu-özel işletme sözleşmelerinin muhasebeleştirilmesi konusunda bu standardı belirledi." diyor. Aynı zamanda, bu standart, 2015 yılında da Genel Muhasebe Yönetmeliği'nde değişiklik yapılarak Türk mevzuatına taşınmış. Hatta şunu sordum açıkçası; benim de eksikliğim tabii, tekrar sormam gerekiyordu herhâlde cevaplar sırasında: "Kamu idareleri dokuz yıldır yürürlükte olan bu standardı uygulamıyorlar, bu doğru mu?" Biz buna bir cevap bekliyoruz açıkçası ve öneriyoruz da. Burada bu vergilendirme sistemi düzenlenirken, hazır vergi kanunlarında madem değişiklik yapılıyor, işletmecilerin kamu-özel iş birliği sözleşmelerinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerinin tahakkuk esaslı muhasebe sistemine göre kayıt edilmesini sağlayabilir miyiz? Konum değil, ekonomist değilim ama burada bir uzman görüşü var. Böylece, diyor ki: "44 şirketten 37 tanesi kâr göstermemiş ama bu muhasebe sistemiyle kâr göstermek zorunda kalacaklar ve böylece vergi tahsil edilebilecek."