KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sayın Bakanı, çok kıymetli bürokrat arkadaşları, sayın basını ve sayın milletvekili arkadaşlarımızı selamlıyorum.

Şimdi, öncelikle şunu sormak isterim: Kadın sığınmaevleri ne durumda? Kadın sığınmaevlerinin ne durumda olduğuyla ilgili bir endişemiz var çünkü kadın sığınmaevleri kadınların sadece nefes alabilecekleri, belki zorunlu ihtiyaçlarını giderebilecekleri alanlar olarak tasarlanıyor ve orada gerçek anlamda bir yaşamın oluşmadığı da çok ortada. Onun için kadın sığınmaevleriyle ilgili yeni bir düzenleme yapılabilir mi? Mesela ben tabii, milletvekili olmadan önce mimar olarak Şanlıurfa Harran'da böyle bir proje hazırlamıştım. Bunun belki bir örnek proje olarak sizin Bakanlığınız tarafından da incelenmesi ve gereğinin yapılması, bununla ilgili çalışmaların yapılması; kadınların da huzurla, mutlulukla, keyifle en azından bir süre yaşayacakları alanı güzel bir şekilde kullanmaları sağlanabilir.

Tabii, en çok utanarak belki hepimizin söylediği, kadına ve çocuğa tecavüz konuları var. Dün, bütçede başka bir konuyla ilgili de bahsetmiştim ama Kur'an kursunda 4 yaşında bir erkek çocuğuna tecavüz ediliyor ve Türkiye'de erkek ve kız çocuklarına tecavüz oranları çok yüksek oranda. Kadınlar tecavüze uğrayarak öldürülüyor. En son dün Bağdat Caddesi'nde bir genç kızımız evinin önünde öldürüldü. 1 milyonun üzerinde imza toplandı, Özge Can öldürüldü. Biz onunla ilgili bir kanun teklifi de hazırladık, biliyorsunuz, "Yeni Özge Canlar olmasın." diye. 2002-2014 yılları arasında yüzde 37,3 oranında boşanmalar arttı. Yani ailenin temelinden, toplumun temelinden sarsıldığı da aslında görülüyor.

Ana başlıklar hâlinde geçmek istiyorum.

Az önce AKP'li milletvekili arkadaşımız İstanbul Sözleşmesi'nden bahsetti. İstanbul Sözleşmesi çok önemlidir, kadın derneklerinin de yıllardır üzerinde hassasiyetle durduğu ve çalıştığı bir noktadır. Ama az önce bu konuda çalışan kadın derneklerinin başkanlarından 2 tanesiyle de görüştüm, onlar da bilmiyorlar. Bu süreç ne durumda? Yani İstanbul Sözleşmesi, biliyorsunuz, uluslararası denetlenen bir durumda ama şu anda onunla ilgili bir çalışma yapılıyor mu?

Bir de, İstanbul Sözleşmesi'nden hareketle 6284 sayılı Kanun yapıldı. 6284 sayılı Kanun'a ayrılan bütçe nedir? Ve bu kanunun iki aşaması var, biri koruyucu, biri önleyici. Koruyucu kısmında da önleyici kısmında da ciddi problemler yaşanıyor. Yani, kadın şiddete uğradığında polise gittiğinde evine gönderiliyor. Koruyuculuk istediğinde daha vahim bir tablo var Sayın Bakanım. 2014 yılındaki veri benim elimde. 23 kadın koruma altındayken öldürülüyor. Bu, çok ciddi bir sıkıntı ve sorundur. Yani, devletin güvenliği altında bu sorunun çıkması ciddi anlamda sıkıntıdır. Kadınların yüzde 39'u fiziksel şiddete uğruyor, yüzde 15'i cinsel şiddete uğruyor, yüzde 44'ü duygusal şiddete uğruyor ve her 10 kadından 3'ü şiddete maruz kalıyor. Tabii, bu verdiğim istatistiki bilgilerle ilgili de sorun var. Çünkü, Bakanlığınızın bu konuda bizim ulaşabileceğimiz bir istatistiki verisi yok ve kadın cinayetlerinin önlenmesiyle ilgili ya da 6284 sayılı Kanun'la ilgili ya da İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili ayırdığınız bütçe nedir? Bununla ilgili nasıl bir çalışma yapıyorsunuz? Bunu da öğrenmek isteriz.

Tabii, çocuklarımız bizim için çok kıymetli, ben de 2 çocuk annesiyim. İşte, Konya'da öz annesinden, Kayseri'de üvey annesinden şiddet gören 2 çocuğa son günlerde tanık olduk ve bunlar gazetelere yansıyan sadece ve o vahşeti biz izleyemedik, o videoları izleyemedik, fotoğraflara bakamadık, eminim sizin de vicdanınız parçalanmıştır. Bunlar devletin koruması, devletin kanatları altına alındığında da içimiz, vicdanımız rahat değil. Çünkü, orada da bir sürü başka şiddet, tecavüz, çocuğu başka işlerde kullandırtmak, esrar, eroinde kullanmak gibi çeşitli şeyler duyuyoruz ve bu basına da yansıyor. İşte, kameralarla, efendim, gizli bazı belgelerle bunları hepimiz basından takip ediyoruz ve çok üzülüyoruz. Devlet, baba yüzünü, ana yüzünü göstermeli., öncelikle çocuklarımıza sahip çıkmalı ve 3, 4 yaşına kadar inen, kız çocuğuna, erkek çocuğuna bile tecavüzün artık sonlanması için Bakanlığınız bir şey yapmalı. Hiçbir şey yapmayın, bütün işlemlerinizi durdurun, bir anne olarak -milletvekili olarak konuşmuyorum- sizden rica ediyorum, lütfen, çocuklara tecavüzün önüne geçin. Çocuklarımızı koruyalım. Okula, ne bileyim, tiyatroya, Kur'an kursuna gönül rahatlığıyla çocuklarımızı gönderebilelim. Artık, devlet bu güvenlik şemsiyesini açabilsin.

Bir başka konu da çocukların okullarıyla ilgili.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız Sayın Yedekci?

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Çocuklar kendi istedikleri yani ailelerinin de istediği okullara gidemiyorlar. Neden? Çünkü, yakında bazı okullar olmalı, oralara gitmeliler. Yani, bunu da ne aile belirleyebiliyor ne çocuk belirleyebiliyor. Bu, sizin sorumluluğunuzdadır, sadece Millî Eğitim Bakanlığında değildir. Çocuk da, anne de doğal olarak, eğitim de sizin alanınızdadır. Bu konuda da çalışma yapmanızı dilerim.

Engelliler -tabii, çok az zamanım kaldı- çok önemli bir konudur. Engelliler dünyada yaklaşık yüzde 15 oranındadır. Türkiye'nin yaklaşık yüzde 12,5'i engellidir. Bunları en az 2, 3 yakınıyla birlikte düşündüğünüz zaman rakamın ne kadar büyük olduğunu göreceksiniz.

Bundan yedi yıl önce çıkan bir yasayla işte, kamu binalarının ve özel büyük binaların engelliler için uygun hâle getirilmesiyle ilgili bir çalışma yapıldı. Benim kişisel bir çalışmam oldu, Birleşmiş Milletlerde de sundum "Turuncu Bayrak" önerisi, kentlerin ve binaların engelsiz hâle gelmesiyle ilgili olarak. Bunu biz bazı... Mimarlar odasında etkin kılabildik. Rica ediyorum bu konularla ilgilenip engellilerle ilgili daha etkin, sadece yapmış olmak için değil... Hassas yüzeyler yapılıyor belediyelerce, hiçbiri işlevsel değil. Hassas yüzeyleri takip eden görme engelli bir birey kesinlikle ya caddeye fırlıyor ya da kafasını bir tabelaya çarpıyor. Lütfen, bunları sadece yapmış olmak için yapmayın. Anadolu'da bir söz vardır "Kel kız, yıkandın mı? Yıkandın. Tarandın mı? Tarandın." Sizin Bakanlığınızın, özür dileyecek söylüyorum ama çoğu uygulaması bu yönle gerçekleşiyor.

Bir de gazilerimizden bahsetmek isterim. Bu vatan uğruna canını dişine katıp, mücadele edip, sonra bazı uzuvlarını kaybedip engelli olan gazilerimiz için de mutlak surette bir çalışma yapılmalı ve onlar gerçekten en az bir milletvekilinin faydalandığı sağlık hizmetlerinden faydalanmalıdırlar.

Özetle, sizin başta tabii ki Bakanlığınızın eski ismine geri dönmesi yani "Kadın ve Aile Bakanlığı" olarak düzenlenmesi de taleplerimiz arasındadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayın, son cümlenizi alalım.

GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - Peki.

Kadına daha çok özen göstermeniz, kadının evinde oturup çocuk bakan, 3 çocuğuyla sokağa çıkamayan bir kişi olmasına değil, kadının toplumda bir birey olmasına, toplum içerisinde kendini ifade edebilmesine, sizin, benim burada oturup konuşabildiğimiz gibi diğer kadınlarımızın da önünü açması gerekmektedir.

Esnek çalışma saatleriyle ilgili az sonra aşağıda, Genel Kurulda bir konuşma yapacağım, orada da özellikle asgari ücretli kadınlarımızın her tür güvenceden yoksun hâlde çalıştırılmasıyla ilgili ciddi sıkıntılar görüyoruz. Lütfen bu düzenlemelere bizzat ilgi gösterin ve Bakanlığınız ve ilgili birimleriniz bu konuda çalışmalar yapsın.

Teşekkür ediyorum, herkese saygılar sunuyorum.