KOMİSYON KONUŞMASI

MELİKE BASMACI (Denizli) - Sayın Başkan, Komisyon üyeleri, Sayın Bakan; dünya nüfusunun yüzde 50'si kadın. Diğer yüzde 50'yi adam eden, doğuran, baba eden de kadın. Üstelik bizler öyle şanslı bir ülkedeyiz ki Mustafa Kemal Atatürk'ümün "Kadının elinin değdiği her yerde güzellik vardır." diyen sözünün gölgesindeki Parlamentoda görev yapabiliyoruz. Bizler o kadar şanslıyız ki "Cennet anaların ayaklarının altındadır." diyen bir ümmetin üyeleriyiz. Ama, maalesef, 2002 yılından beri bu kadar güzellik ve nimete sahip olmamıza rağmen bilanço korkunç. Boşanmalardaki artış yüzde 37, kadına şiddet yüzde 1.400 artmış. 6 milyon işsiz ve bu işsizler hesaplanırken, maalesef, bugün evde kadınlara bir yük yüklenmiş ve 500 bin kadın, işçi gibi gösterilerek engelliye baktığı hâlde TÜİK'in içinde işsizliği düşürmek için kullanılmış. Sadece bu kadar değil, 17 milyon yoksul, intihar oranlarında yüzde 33 artış, uyuşturucu kullanma yaşı 10, cinsel istismar maalesef yüzde 437 artmış. Yani, bu ülkede kadın olmak ne kadar zor. Ekonomik şiddetin bu kadar net olduğu, kadınların çalışmaması üzerine kurulu politikalar sonucuna baktığımızda, maalesef, başımıza bunların gelmesi normal.

Tüm kadınlardan önce seçme hakkına sahip olmuş, nefes alma, yaşama ve iş hayatına katılma hakkına sahip olmuş Türk kadını, bugün maalesef hak ettiği Hükûmetle yönetilmemekte ve maalesef ikinci sınıfa atılmaktadır. Bugün bir kadının ne kadar doğuracağı, nasıl doğuracağı... Size bir şey söyleyeyim mi, dünyada bir ilke imza attık, tüp bebekten vergi alınan tek ülkeyiz. O anlamda baktığımızda kadının yaşamıyla ilgili, maalesef, özgürlükleri kısıtlanmakta. Ama, şunu söylemek lazım: Eğer ekonomiye, kadın istihdamına önem vermez de bu kadınlara sadece yardımlarla hayatlarını sürdürmesini, devam ettirmesini... Devam ederse bu sistem, maalesef, bizler bunun bedelini ödeyemeyeceğiz. Çünkü, bugün hem ekonomimizin kadına, kadın eline ve kadın istihdamına ihtiyacı var hem de maalesef bu kadınlarımızın kendilerine güvenmeye ihtiyacı var. Bir anne eğer bir iş sahibi olmazsa dışarı çıkıp evladına güvenli bir hayat veremez. İşte, o zaman, maalesef, kocasının eline ve iyi niyetine kalmış olur.

Ben 2002'den bu yana bu ülkenin kadınlarının hak ettiği politikalarla yönetildiğini düşünmüyorum. Şiddetin yüzde 1.400 arttığını tekrar söylüyorum ve bir an önce kadınların eğitimiyle, kız çocuklarımızın eğitimiyle ilgili ciddi projeler yapılmasını, günü kurtarmak adına değil, gerçekten kalıcı çözümler bulunmasını istiyorum.

Sayın Bakan Denizlili olduğu için, ben de Denizlili olduğum için çok özel de bir soru soracağım. Kendisi seçim dönemindeyken seçim süreci boyunca fotoğraflarını çeken belediye personeli 2 arkadaşımız vardı, biri İlyas Haytan, biri de Alperen Ersoy. Maalesef "Kaderleriydi, kaza geçirdiler." deyip yutkunduk fakat Denizli Büyükşehir Belediyesi bu 2 evlada söz verdi, bu mağduriyetin giderilmesi için söz verdi ve bu sözü hâlâ yerine getirmedi. Sayın Bakan sanıyorum ki bununla ilgilenecektir, belediyenin verdiği sözü de kendisinin bildiğini düşünüyorum. Gereğini yapacağı için de şimdiden teşekkür ediyorum. Sağ olun.