KOMİSYON KONUŞMASI

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - İki gün önce Bursa'da mevsimlik tarım işçilerinin traktör devrilmesi sonucu öldüğü haberini gördük. Bu haberin ayrıntısı, aslı neydi? İşçileştirilmiş çocuklar, 16 yaşındaki Elif Argun ve 15 yaşındaki Esmanur Argun öldürüldüler bu traktör kazasında. Çocuklar çalışırken öldüler, MESEM'lerde öldüler. Çocuklar depremlerde öldüler, hastanelere götürülürken kayboldular, cemaatlere verildiler, uyuşturucu maddelerinin satışları ilkokullara kadar düştü. "Evlendirme" adı altında küçücük çocuklar 11-12 yaşından itibaren sürekli istismara uğrayacakları dört duvar arasına, evlere gönderildiler, kapatıldılar. Okullarda öğretmenler, müdürler, ÇEDES'le okula gelen diyanet personelleri tarafından istismara uğradılar. Sağlığa erişemeyen çocuklar öldüler, kalıcı sağlık sorunlarıyla karşı karşıyalar. Gıdaya ulaşamayan çocuklar var, "derin yoksulluk" diye bir şey var örneğin, haberiniz yoktur ve bu kanun maddesinde sizin önerdiğiniz "kanuni istisnalar" diye bir muğlak ifadeyle ölümüne yol açacağınız canların ölümünü çocuklar lehine savunduğunuzu iddia ediyorsunuz.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Eksik söylediniz.

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Şimdi, biz size "İkiyüzlü." desek -hiç söz almıyorsunuz oralardan ama- sataşmaya da başlarsınız fakat gerçekler de bu kadar gün gibi ortada. Misal, buraya Güvenli Sokaklar Derneğini getirdiniz, Güvenli Sokaklar Derneğine dair Sinem Güçlü'nün de tanıklıkları var. Sinem Güçlü kimdir? İzmir'de 28 kurşunla katledilen Funda Güçlü, Meryem ve Yahya Köşek'in ailesidir. Bu ailenin katledilmesi sonucu mağdur olan, yas tutmak zorunda bırakılan küçücük çocukların halasıdır. Şimdi, Sinem Güçlü bu Mecliste bu salona girebilmek istiyor, kendi mağdur olma hâlini anlatmak istiyor. Funda Güçlü ve ailesi sokakta yaşayan hayvanlara baktıkları için komşuları tarafından öldürüldüler ve bu hayvan düşmanlığının ne bedellere neden olduğunu anlatmak istiyor ama Sinem Güçlü bu salona alınmıyor, sadece yandaş olanlar alınıyor, hayvanları satanlar alınıyor, hayvanlar üzerinden para kazananlar alınıyor ve bununla ilgili hiçbir şeyiniz yok. Hayvanların satılması, yurt dışından ithal edilmesi, vahşi yaşama ait canlıların evcilleştirilmesi, yunus parkları, hayvanat bahçeleri, hayvanlar üzerindeki bu sömürüye dair hiçbir şey söylemiyorsunuz, hayvanların antibiyotikle büyütülmesine dair hiçbir şey söylemiyorsunuz ama bu yasayla hayvanları katletmek istiyorsunuz. Sonra da "Bizim hedefimiz katletmek değil, güvenlik." diyorsunuz. Buna kusura bakmazsanız sokakta kimse inanmıyor. Siz sokağı pek bilmezsiniz çünkü toplu taşımaya binmezsiniz, şehirler arası otobüse binmezsiniz, trenlere binmezsiniz, sokaklarda, caddelerde gezmezsiniz. Biz oralardayız, bizi tanımayan insanların konuşmalarına kulak misafiri oluyoruz, bu yasadan korkan milyonlar var, bu yasaya karşı olan milyonlar var, siz bu yasayı geçirirseniz eğer sokaklarda yaşanacaklara karşı kendini feda edecek insanlar var ve bir de şöyle bir trol saldırısı var: Misal, İzmir'de bir köpek 2 kişinin saldırısıyla, küreklerle vurularak katledildi. Kişiler kendilerini şöyle savundular: "Bize saldırdı bu köpek." dediler, kamera kayıtlarıyla yalan söyledikleri ortaya çıktı. Böyle komplolar bunlar sokaklarda artacak, böyle komplolarla hayvanlar öldürülecek, sonra da gördük bunu trollerin paylaşımlarıyla, diyecekler ki: "Bu hayvanseverler kendilerine prim yapmak için böyle tuzaklar kuruyorlar, aslında bu hayvanları kendileri katlettiler." Yani her oyununuz ayan beyan ortada. Denilir ki "Osmanlı'da oyun çoktur." Siz de "Mirasçısıyız." diyorsunuz, bütün oyunlarınızı ama biz faş edeceğiz ve bu yasayı sokakta geçirtmeyeceğiz."