KOMİSYON KONUŞMASI

PERİHAN KOCA DOĞAN (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Gerçekten neresinden tutarsak tutalım elimizde kalan bir yasa teklifini hâlâ görüşmeye devam ediyoruz. Aslında bir ölüm döngüsünü döndür döndür konuşmaya devam ediyoruz ama tüm Türkiye halklarına, tüm dünyaya gerçekten öyle bir rezil olmuş durumdasınız ki 5'inci madde görüşülmeye başladığından beri aslında demagoji yapmaya başladınız. "Aman efendim, aslında biz can dostlarımızı korumak istiyoruz." demeye başladınız, "Sizin söylediklerinizi üç gündür düşünüyoruz." demeye başladınız, "Halkımızın attığı yüzlerce tepki mailini, gelen telefonları okumaya başladık." demeye başladınız. Hatta bunu derken kendi fikrinizi de zikredip köpekleri uyutmaktan kadınları uyutmaya doğru geçtiniz. Şimdi de bu değişiklik önergesiyle önümüze geliyorsunuz ama ne yazık ki biz ortada bir değişiklik önergesi falan göremiyoruz. Laf cambazlığıyla, AKP'nin yıllardır yaptığı gibi algı operasyonlarıyla yine ilerlemeyi tercih ediyorsunuz, bunu üzülerek söylüyorum.

5'inci madde başta olmak üzere aslında topyekûn tüm kanun teklifinin geri çekilmesi gerekiyor çünkü hepsi "ötenazi" kavramıyla, ölüm döngüsüyle donatılmış durumda. Burada özellikle birkaç noktayı vurgulamak istiyorum, neden ötenazi demekten vazgeçip ötenizi yapmaya çalıştığınıza ilişkin.

Şimdi, birincisi, 5199 sayılı Kanun, refere edilen kanundan sonraki tarihte yürürlüğe girdiği için "Sonraki kanun, önceki kanunu ilga eder." ilkesi gereği 5199 sayılı Kanun uygulanıyor. Siz "ötenazi" kavramını sözde çıkartıp aslında yirmi sene önceki ötenazi uygulamasını geri getirmek istiyorsunuz, bunu da bize değişiklik önergesiyle enjekte etmeye çalışıyorsunuz. Aslında değişiklik falan değil makyaj üstüne makyaj yaparak katliam yasasını bir şekilde çıkartmaya çalışıyorsunuz.

İkincisi, bu maddeyle, sahiplendirilmesini yasakladığınız köpekleri de öldürme yetkisi veriyorsunuz. İstediğiniz cinsi, bu değişiklik önergesiyle, hiçbir gerekçeye dayanmadan öldürebileceğiniz bir düzenlemeyi bu Komisyondan geçirmek istiyorsunuz.

Üçüncüsü, "olumsuz davranış", "bulaşıcı hastalık" demişsiniz, gerçekten 17 maddelik kanun teklifi başından sonuna aslında muğlak kavramlarla dolu, ucu açık kavramlarla dolu, çoğu yerde ne dediği belli olmuyor. Bilimden uzak kavramlarla dolu, bu anlamıyla bu maddedeki değişiklik önergesinde de aynı ucu açıklık, aynı muğlaklık devam ediyor. Mesela grip de bulaşıcı bir hastalık, FIP de bulaşıcı bir hastalık; burada neyi kastettiğiniz anlaşılmıyor.

Bir de şunu özellikle ifade etmek isterim: Burada Hayvanları Koruma Kanunu adı altında aslında getirmek istediğiniz bu ölüm döngüsünü, son saatlerde sözde bu geri çektirme, değişiklik önergeleriyle birlikte hayvan hakları ya da hayvanların canı, yaşam hakkı temelinde değil, daha çok belediyeler üzerinden, belediyeleri birbiriyle karşı karşıya getirerek yapmaya çalışıyorsunuz. Bu anlamıyla yirmi senedir herkes çözümü bir tarafıyla, bir şekliyle konuşuyor. Çözüm çok net, çok basit, kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat ilkesinden vazgeçilmemesi gerekiyor.

Son olarak şunu ifade etmek isterim: Bu kanun teklifini bizim önümüze getirirken aslında "Çocuklar mı, köpekler mi?" ikilemiyle getirmiştiniz. Geçen hafta biz bu Komisyon görüşmelerine başladığımızda, 17 Temmuzda, çocuklar bir atölye yaptılar; aslında, hayvan haklarıyla ilgili bir atölye yaptılar. Oradaki belli anekdotları sizinle paylaşmak istiyorum. On yıldır emekçi mahallelerinde her yer Çocuk Sivil Platformu emekçi çocuklarıyla ücretsiz bir şekilde bilimin, laikliğin, öz güvenin geçerli olduğu çocuk atölyeleri yapıyor ve orada hayvan haklarıyla ilgili çeşitli atölyeler yaptılar. Bir çocuğumuz mesela "Su hakkı ve canları vardır. Kedinin hakları vardır, can hakkı vardır, dokunma hakkı vardır, tırmalama hakkı vardır vesaire." diyor ve hayvanların haklarından bahsediyor. Yine, bir çocuğumuz Mırmır'ın villasından bahsetmiş. Orada atölyeyi yapan arkadaşlarla konuştum, eğitim emekçileriyle konuştum, Mırmır ve Sosis sokaklarda besledikleri hayvanlara verdikleri isim. Ve çocuklar bize şunu soruyor değerli vekiller... Bu gerçekten hani tarihe "kanlı bir yasa" diye geçecek; "Bu yasadan vazgeçin, bu suçu işlemeyin." diye boşuna söylemiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

PERİHAN KOCA (Mersin) - Toparlayacağım Sayın Başkan, izninizle.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Buyurun.

PERİHAN KOCA (Mersin) - Çocuklar bize soruyorlar, seçim bölgelerimize gittiğimizde de soruyorlar: "Köpekler gerçekten öldürülecek mi?" diyorlar ve onlar da sokaklardaki eylemlere katılmaya başladılar. Çocuk hakları temelini gördüğümüz gibi bu anlamıyla hayvan hakları temelini de gören, hak temelli bir yasayı bizim burada konuşuyor olmamız gerekiyor. Bu bağlamda, çocuk hakları savunucuları ağı, onlarca çocuk hakkı savunucusu hem bireyler hem kurumlar bir imza açtılar, biliyorsunuz ortak bir açıklama açtılar, onu da Divana sunacağım. Uzatmamak adına Divana sunacağım, okumanızı özellikle istiyorum. Son paragrafını okuyayım: "Biz çocuk hakları savunucuları olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde yürütülen tartışmalarda çocukların araçsallaştırılmasını kabul etmediğimiz gibi hayvanların öldürülmesini içeren bu yasa teklifine karşı olduğumuzu da açıkça beyan etmek isteriz. Çözüm çok açık aşıla, kısırlaştır, yerinde yaşat." diyorlar; lütfen buraya da kulak verin.