ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Başkan.

Kanun, özü itibarıyla kanun yapma tekniğine uymayan, birbiriyle çelişkiler barındıran ve uygulamada sorun yaratacağı daha kanunlaşmadan görünen bir teklif. Buradaki mevcut metinde "Hayvanların korunması amacıyla bakımevleri, hastaneler kurmak, buralarda bakım, rehabilitasyon, aşılama ve kısırlaştırma gibi faaliyetleri yürütmek için başta yerel yönetimler olmak üzere diğer ilgili kurum ve kuruluşlara teşvik veya Bakanlıkça uygun görülen miktarlarda mali destek sağlanır." kısmı çıkarılmış "Bu amaçla Bakanlık bütçesinden gerekli ödenek konulur." kısmı muhafaza ediliyor. Taslak metninde ise "kısırlaştırma" ifadesi yer almıyor, daha önceki mevcut metinde yer alan "kısırlaştırma" ifadesi bundan sonraki diğer bir maddede de kaldırılmış. Amaç kısırlaştırma değil, öldürme yani bu kanun teklifi açıkça hayvanları öldürmeyi amaçlayan bir kanun teklifidir. Onun için, bütünüyle geri çekilmesi gerekir. Örneğin, yine teklifi hazırlayan arkadaşımıza soralım: "Bu amaçla Bakanlık bütçesinden gerekli ödenek ayrılır." ifadesinde yıllar itibarıyla, son beş yılda Hazine ve Maliye Bakanlığının olumlu görüşü alınarak Bakanlık tarafından ne kadar bütçe ayrıldı? Bu bütçe nerede kullanıldı? Kaç hayvan kısırlaştırıldı? Bunun rakamsal olarak verileriyle açıklanmasında fayda var.

Şimdi, mali destek kısmında "İnsan, hayvan ve çevre sağlığın korunması amacıyla bakımevleri, hastaneler ve ameliyathaneler kurmak, bunlara ilişkin ilaç, alet ve ekipmanları temin etmek ile bakımevlerinde bakım, rehabilitasyon ve sahiplendirme gibi faaliyetleri yürütmek için, başta yerel yönetimler olmak üzere diğer ilgili kurum ve kuruluşlara teşvik veya Bakanlıkça uygun görülen miktarlarda mali destek sağlanır." diyor ama bundan sonraki başka bir maddede ise mali desteği belirlemede belediyeler doğrudan yetkilendiriliyor; burada da kendi içinde bir çelişki var. Bakanlığın bu konuda belediyelere sağlayacağı destek var mı yok mu? Yoksa belediyeler kendi olanaklarıyla mı bu işi sürdürecek? Oraya geldiği zaman da sizin yapmadığınız etki analizi üzerinden ne kadar bu konuda gider gerektiğini de ben sizlerle paylaşacağım.

İşin özünde bu kanun teklifi hazırlanırken kapsamlı ve detaylı olarak çalışma yapılmadan sokak hayvanlarıyla ilgili toplumda oluşmuş farklı değerlendirmeler ışığında tamamen öldürülme kasıtlı bir düzenleme önümüze getirilmiş bulunuyor; bunu kabul etmemiz mümkün değil. Canların yok edilmesi, insan eliyle bunun gerçekleştirilmesi onarılmaz yaralar açacaktır. Özellikle çocuklara, gençlere hayvan sevgisi aşılanmasıyla ilgili çalışılan bir ülkede bugün de hayvanların katledilmesiyle ilgili bir kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi ve bizim de burada Komisyon üyesi olmamız içimizi acıtmaktadır.

Şunu belirtelim ki biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kanun teklifi geldiği anda bu salonu terk eder giderdik ama toplumun beklentisi, kendisinin bu konudaki tepkisinin tutanaklara yansımasının gerekliliğine inanıyorlar; günlerdir insanlar sokaklarda tepkilerini koyuyorlar. Bunların karşısında "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir." dediğimiz yerde milletin temsilcilerine kapılar kapatılıyor, onların görüşleri alınmıyor, düşünceleri önemsenmiyor. Örneğin Hayvan Haklarını Koruma Federasyonu Başkanı Nihal Hanım buraya gelip düşünceleri anlatmak için başvurduğu hâlde kabul edilmemiş. Bu işi bizzat alanda bilen, gören, yaşayan insanların da buraya katkı koymasının da önüne geçiliyor. Bu şekilde çıkarılacak bir kanun teklifinin tarafların kabullenmediği, sınırlı bir kesimin olabilirliğini okuduktan sonra reddedeceğine inandığım bir yapılanmayla Meclis önüne bunun getirilmesinin yanlış olduğunu bir kez daha ifade ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Kanun teklifi bütünüyle sakattır, çekilmelidir. Bu kanun teklifini tüm taraflar bir araya gelerek değerlendirmeli, düşünceleri alınarak Türkiye'de önümüzdeki süreçte sorun olmaktan çıkacak bir kanunun gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır diyor, teşekkür ediyorum.