Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 23 .07.2024 |
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yok, yok, azalmasın. İnanın, biz de sizin gibi memleketin hayrına bir şeyler söylüyoruz, öyle kötü şeyler de söylemiyoruz.
Tabii, bizim bu konuda kafamızdaki soru işaretleri geçmiş değil yani bu 3'üncü madde olumlu bir madde, onunla ilgili konuşmayacağım zaten. Biz daha önce de beyan ettik; 11'i, 12'yi çekin, 2'ye de razıyız ama bu 11,12, dediğim gibi yani sabah burada... Sayın Genel Müdür, bu eski şekliyle kalırsa 27-28 milyar bir gelir var. Eğer biz bunu düzeltirsek 6-7 milyar var. Ben bu aradaki 21-22 milyarı hazmedemiyorum yani oradan, o gelirden vazgeçmeyi ben kabul edemiyorum yani. Nasıl olacak? Biz emekliye vermeyeceğiz, buğday taban fiyatına vermeyeceğiz, prim desteğine vermeyeceğiz; nasıl olacak yani bu para böyle şey bir para değil. Yeni yeni vergiler çıkarıyoruz, 8'i 10 yapıyoruz KDV'de, 18'yi 20 yapıyoruz KDV'de yani bir sürü şey var burada. Yani bu rakamı biz nasıl şey yapacağız bu gelirden, imtina edeceğiz? Yani buna el kalkmaz.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Gelir yok ortada daha Sayın Vekilim.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu, Sayın Bakanım, Başkanım "Gelir yok." diyorsunuz da yani sonuçta bu Bakanlık...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Şu anda o gelir oluşmuş değil yani oluşma ihtimali olan bir gelir.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - İşte, biz de diyoruz ki... Yahu, Sayın Bakan Yardımcımız da söyledi, dedim ki: "Ya, şu an ne kadar?" "132 milyon. Son altı-yedi ayda o rakama gelecek." dedi. Yani sonuçta bu para buraya gelecek. Bu yapacağımız değişikliğin başı, sonu, özü şu: Şuradan, yukarıdan bastıracağız. Yani siz şunu diyemiyorsunuz: "Ya, bu Mehmet Muş getirdi bunu. Nereden getirdi bunu kardeşim, bu, düzensiz? Buradaki bu eşik bedelleri, oranlar yüksek, bu iş sıkıntı ama yani onu düzeltemiyoruz ne yapalım? Ya, bir şeyler yaratalım da sınırın altına düşürelim." Sınırın altına düşsün yani şeyin altına düşsün, buradaki "net işlem hacmi" dediğimiz kısım bu şeyin altına düşsün, 25'in, 20'nin altına düşsün ki az ödesinler. Bunu yapıyoruz burada ya yani 2 kere 2, 4. "A" firması "B" firması beni ilgilendirmez, benim derdim o firmalar da değil. Bizim kimsenin kazancında da gözümüz yok, Allah daha da fazla kazandırsın. Mesele şu: Biz oluşacak olan bir gelirden vazgeçiyoruz, vaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin maliyesine, hazinesine, kasasına girecek bir paradan buradan alacağımız kararla vazgeçiyoruz; ben bunu kabul etmiyorum, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da kabul etmiyorum, milletvekili olarak kabul etmiyorum. Yapmayın arkadaşlar, gelin, bekleyelim 2024'ü. 2024'e...
ŞAHİN TİN (Denizli) - O zaman Anayasa Mahkemesine gideceksiniz. Ednan...
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Efendim.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Anayasa Mahkemesine gideceksiniz o zaman daha önceki gittiğiniz gibi.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu Sayın Vekilim, gideriz, bu milletin hayrı için gidilir. Yani bizim burada elimiz kolumuz bağlı değil bu konuyla ilgili. Siz buradan 20 milyarlık bir işten vazgeçeceksiniz, bizde buna gitmeyeceğiz, gideceğiz tabii ağabey, ne yapalım.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Öyle bir şey yok ama hikâye anlatıyorsun, hikâye. O senin dediğin öngörü.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu, "öngörü" diyorsan peki, burada Genel Müdür niye söylüyor öyle bir rakam, niye bahsediyor Sayın Genel Müdür? Sayın Genel Müdür söyledi bunu. Sayın Genel Müdür bunu ifade ediyor. Yani biz bu gerçekliği bile bile... Ben daha fazla olduğunu da düşünüyorum. Bakın, ben bunu daha...Ya, başka bir şey söyleyeyim, şurada Komisyon olarak...
(Uğultular)
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sayın vekiller, müsaade ederseniz şöyle bir şey yapalım... Ama karşılıklı konuşmayalım.
Şöyle bir şey yapalım ya: Bu kanunu getiren, geçiren, savunan şimdi de Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı arkadaşımız, milletvekilimiz, Mehmet Muş gelsin ya, burada bilgilendirsin bize ya. "Ya niye yaptın kardeşim sen bunu böyle, milleti mağdur ettin?" diyelim ona. "Ne yaptın da bu iş böyle oldu?" diyelim, biz de konuşalım yani. O zaman da demek şeymiş yani...
Sonuçta, o gün siz... Hadi bizi Anayasa'ya gitti, şuna buna gitti diye burada eleştiriyorsunuz ve o zaman da demek siz kandırılmışsınız. Şimdi anladık, bu işi yanlış... Gelsin, Sayın Mehmet Muş burada o gün bu kanunu getiren kişi olarak savunsun bunu burada ya. Bu kanunu burada savunsun.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Öyle bir usul mü var Sayın Vekilim ya?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Olsun. Niye olmasın? STK'si geliyor...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Öyle bir usul mü var yani? "Onu çağıralım, burada savunsun. Onu o yapsın, bunu bu yapsın."
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Hayır, gelsin yani desin bize, gelsin efendim yani gelsin ya da alt komisyona, Plan ve Bütçeye gönderelim efendim. Yani sonuç itibarıyla burada oturmayan... Sizin de ben mantıken yani bir hesap işi... Yani bu kanun koyucular 27'nci Dönemde bu işin sonunun buralara gelemeyeceğini öngöremezmiş diyemeyiz. Muhakkak bu matematiği -basit bir matematik var- yapmışlardır. Bu matematiği yaptı geçen dönemde bu kanun koyucular. Bu matematiğin böyle olacağını, sonuçların bu olacağını öngördüler ve bu kanun yasalaştı. Biz Anayasa Mahkemesine giderken bu oranların orantısızlığından -bahsetti- şikayetle gitmiştik. Sonuç itibarıyla Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle "Evet, bu doğrudur, bu düzenleme doğrudur... Yani Cumhuriyet Halk Partisinden geldin, bana başvurdun, müracaat ettin ama ben bütün üyelerimle oturdum, bu konuyu konuştum, görüştüm; kardeşim, burada bir sorun yok." demiş.
"Şimdi, bunu değiştirmeyelim, düzeltmeyelim, ne yapalım? Yahu buna bir şey bulalım. Ne yapalım?" İhracat... Yahu, ihracatı, yaptığı ihracatı 4 katla çarpmak ne demek ya? Yaptığı ihracat kadar teşvik verelim, yaptığı yatırım kadar bilmem ne verelim ama 4'le çarpmak nedir, 3'le çarpmak nedir ya? Böyle bir dünya yok, böyle bir düzen yok yani... Biz bunlara... Sanki bu, böyle krizde bir sektör, büyümeyen bir sektör, problemde bir sektör; biz bunu canlandırmaya çalışıyoruz. Vallahi billahi bu var ya, bir sene sonra her şeyden daha fazla büyüyecek; yüzde 150 büyüyecek; bir sonraki sene gene böyle büyüyecek; bir sonraki sene gene böyle bir büyüyecek; çarpan etkisiyle artıyor bu; büyür, büyür bunların hepsi.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Yatırımda...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Hayır, yüzde 20 sınırı var orada.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Öyle değil, piyasanın totali anlamında söylüyor onu.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Tamam, ondan bahsediyorum.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Totali anlamında, bütün pazardan bahsediyorum, hepsi büyüyeceğiz.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Tamam.
Tamam, ihracat tarafında büyüsün, bizim onunla bir derdimiz yok.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Mesele o değil.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Siz verseniz de vermeseniz de büyüyecek zaten.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Arkadaşlar, şimdi, diyorsunuz ki: Bu arkadaşlar büyüyecek, piyasayı daha çok ele geçirecek." Orada bir sınır var, o sınırı açma imkânı var mı?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu, ben ondan bahsetmiyorum ki. 100 yüzde 20'si 20 liradır, 200 liranın yüzde 20'si 40 liradır. Bu, büyüyen bir sektör, gelişen bir sektör, cirosu total anlamda daha da artacak olan bir sektördür; ben onu anlatmaya çalışıyorum size. Yani bunlar buradan kazanacaklar. Bu kazandıklarından da bu millete çıkarmış olduğu yasaya uygun versinler...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Arkadaşlar, oran konuşuyorsak, o oran yüzde 20'yi geçmiyorsa o oran hep sabittir. Yani piyasanın tamamının büyümesi ilgilendirmez ki o zaman diğerlerinin de büyüdüğünü gösterir bu. Orandan bahsediyoruz, "Yüzde 20 sınırını aşamaz." diyor muyuz? Diyoruz. Rekabetin burada takıldığı husus... "Madem öyle bir husus var, yüzde 20'sini geçmediğinde rekabet açısından doğru budur." diyor muyuz? Diyoruz. Yani bundan sonra... E, o zaman hepten küçültelim. Piyasa küçülünce, yüzde 20 de küçülmüş olacak.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu, Sayın Bakanım, küçülüp küçülme meselesi değil, ben de size şunu anlatıyorum: Yahu, daha büyüsün. Sonuçta, bu bizim KOBİ'lerimizde bu pazarda satış yapıyorsa daha çok büyüsün. Mesele Sayın Başkan, mesele ondan öte şu: Biz bir gelirden vazgeçiyoruz.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Yok gelir ortada daha.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yoksa niye getiriyorsunuz?
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Arkadaşlar, oluşmamış bir gelire "Gelirden bahsediyoruz." diyemeyiz ki yani.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu, öyle. Söyledi Genel Müdür.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Nereden biliyorsun bunu?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Söyledi, Sayın Genel Müdür söyledi. Hayır Sayın Bakan da...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Sayın Genel Müdür belki bir projeksiyondan bahsetmiş olabilir.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sayın Bakanın da tutanaklarda sözü var. "Bugün beş ay için 132 milyon, daha sonra o, Sayın Genel Müdürün dediği rakamlara gelecek." diyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Teklifin sahibi değil ki o, o nereden bilecek o kadar şey olacağını ya.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu Şahin Ağabey, sen de sanki teklifin her yerine hâkimsin gibi yani gözünü seveyim yapma. Bu işin müellifi sen değilsin, bu işin müellifleri orada. Bak, Bakanlık nezdinde... Yahu, Şahin Ağabey, gözünü seveyim yani samimi olalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Sayın Vekilim, bitti mi?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bitmedi.
ŞAHİN TİN (Denizli) - İki yıl sonraki gelirin ne olacağını nereden biliyorsun?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu, "Nereden biliyorsun?" diyerek niye niyet okuyorsun yani?
ŞEREF ARPACI (Denizli) - Niye değişiklik yapıyoruz o zaman?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Hayır, niye değişiklik yapıyorsun o zaman sıkıntı yoksa.
ŞEREF ARPACI (Denizli) - O zaman siz de bilmiyorsunuz Sayın Başkanım yani.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Hayır, niyet okuyoruz burada.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Arkadaşlar, kurumlar vergisini yeri geliyor düşürüyoruz değil mi? Niye? Daha çok yatırım olsun diye. Biliyor muyuz o yatırımın olacağını? Ama bunun etkisinin böyle olacağını öngörerek yapıyoruz.
Şimdi, burada oluşmuş bir gelir yok. Şimdi "Gelirden vazgeçiyoruz." demeniz doğru bir husus değil.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Öyle.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Ama yok ki gelir ortada arkadaşlar.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bakın, bakın...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Bu senenin sonunda o gelirin olup olmadığını göreceğiz.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Zaten yoksa mesele yok zaten. Niye o zaman tartışıyoruz biz burada? Getirmeyin o zaman. Biz de size şunu diyoruz ki: Bu iş olacak. Bu pazarın yüzde 20'si bu adamların elindeyse beyefendilerin söylediği rakamlar üzerinden en işte "1,14" dedi Sayın... O zaman 230-240 milyar TL'lerden bahsediyoruz oradaki net işlem hacminde. O zaten buraya geldiğinde 230-240 liralara... Zaten bu adamların 16 milyar lira lisans bedeli vermesi lazım. Ama biz bunu bu net işlem hacminden... Yok, ihracatın 4 katı, yok, bilmem neyin 4 katı yaptığımız zaman bu rakam daha da düşecek, 2 liralara, 3 liralara, 3 milyarlara gelecek. Onu anlatmaya çalışıyoruz yani biz burada kötü bir şey demiyoruz ki ya. Diyoruz ki: "Ya, bu memleket şu an sıkıntıda. Görelim bu şirketleri ya. Varsa eğer bunları önümüzdeki yıl sıkıntıya sokacak, zora sokacak, istihdamı daraltacak, problemi büyütecek bir şey varsa geliriz, burada toplanırız, düzeltmeyi yaparız, hatta düzeltmeyi de bu eşik değerler üzerinden yaparız, bunların üzerinden yaparız yani yapılmayacak bir şey değil bu, bu, yapılacak bir şey. Gelir buraya, verirsiniz bir önerge, bizde destekleriz, düzeltiriz.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Keşke Meclis o usulde çalışsa.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ama şu an bu iş bizi ikna etmiyor. Bu ikna etmiyor bizi. Yani kamuoyu vicdanını da ikna edeceğini zannetmiyorum. Bakın, 2024 yılında bu işlem, bu gelir oluştuğunda, bu hesaplamaları yaptığımızda inanın bakın, üzülürüz, hep beraber üzülürüz burada. Üzülürüz, mahcup oluruz, millete mahcup oluruz, başka bir şey değil, millete mahcup oluruz. Ya, herkese vergi koyduk. Geldi kardeşim, bilmem de şirketinin 5 milyarını, 10 milyarını, 20 milyarını biz burada sarfınazar ettik. Kim yaptı? Sanayi ve Ticaret Komisyonu yaptı, biz yaptık. Yapmayalım arkadaşlar. Ne olursunuz gelin, bunu erteleyelim ya, çıkaralım o maddeleri. İnanın 2024'ü görelim Sayın Bakan, ondan sonra bu Meclis kimseyi mağdur etmez, gereğini yapar, yapmalıdır da zaten. Gerçekten, biz, burada bu işin sonucunda herhangi birini, herhangi bir şirketi mağdur ediyorsak gereğini yapalım ya. Biz yapalım gereğini. Ya diyelim ki "Yahu kardeşim, kendi elimizle bir şey yaptık, getirdik, yüzümüze, gözümüze bulaştırdık, batırdık bunları." deyip düzeltelim. Bu devlet bunu yapar. Ama biz bugünden kafalarda soru işareti bırakacak, birilerine burada parasal bir destek sağlayacak bir şeye alet olmayalım, bekleyelim 2024'ün sonunu. Bak, ne güzel ETBİS'ten bütün veriler akıyor. Sayın Genel Müdür gelir, der ki: "Bakın, bunların geliri buydu, bu oldu." Yarın göreceğiz biz bunları. Peki, benim dediğim şekliyle yani bizim dediğimiz, muhalefetin dediği şekilde olursa vallahi bu Komisyonda gelip nasıl yan yana duracağız bir de? Bunu nasıl yaptırdınız bize diyeceğiz? Burada inanın yani bir birbirimize bakamayız.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Vermiyorsunuz ki oy zaten Sayın Vekilim. Zaten karşısınız, aleyhte kullanıyorsunuz. Siz dersiniz ki "Biz aleyhte olduk." işin içinden sıyrılırsınız.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sizde peki, "Ya, 20 milyar lira burada indirim yapmışız." dediğiniz zaman nasıl olacak?
ŞAHİN TİN (Denizli) - İndirim yapılan yok, 20 milyar falan yok...
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Oluşmuş bir gelir yok arkadaşlar.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yahu, nasıl yok ağabeyciğim, oluşacak o gelir, oluşacak.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Arkadaşlar, bu, bir ihracat teşviki, benim gönlüm çok rahat.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bak, Şahin Başkan, bak, bu indirim olacak, sen de göreceksin, ben de göreceğim. Bak, özellikle bir şey söyledim. Keşke senin gibi sanayicilere versek böyle teşvikler. Keşke katma değeri yüksek ürün üreten insanlara versek.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Sayın Vekilim, ben Genel Kurulda çok şöyle ifadeler duydum: "Siz yandaşlara teşvik veriyorsunuz. Siz yandaşlara bu teşvikleri veriyorsunuz. Başka kimse alamıyor." Bu ifadeleri ben beş sene Meclise geldiğimde duydum.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Peki, Sayın Bakanım, neyse açtıysak mevzuyu o zaman gidelim, kimlere ne verdik anlatalım biraz biz de. Peki, Sayın Bakan, son elektrik zammını açıklar mısınız bize?
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Hangi elektrik zammını?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Son elektrik zammını. Yüzde 38 zam dedik değil mi?
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Evet.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - 48 kuruştan 49 kuruşa çıktı enerji bedeli. Dağıtım bedeli ne oldu? Dağıtım bedeli 89 kuruştan 1,37 liraya çıktı. Dağıtım şirketlerinin faturadaki payı yüzde 66'ya çıktı. Bakın, TEK zamanında, TEİAŞ zamanında bu dağıtım bedelinin miktarı yüzde 6, yüzde 7'ydi. O yüzde 6-7'yle bu devlet yatırım yapıyordu. Yüzde 65'ini biz dağıtım şirketlerinin kasasına veriyoruz, insanlar ölüyor, yatırım yapılmıyor, bir sürü sıkıntı yaşıyoruz. Al buyurun, buradan yakın.
Diyeceksiniz ki bana: "Yahu, işte, 49 kuruşla biz 240 kilovata kadar vatandaşa elektrik veriyoruz." Peki, aradaki o farkı Hazineden sübvanse etmiyor muyuz? O milletin parası değil mi? İndirirken bile dağıtım şirketlerin cebine para veriyoruz. 49 kuruşa biz Elektrik Üretim A.Ş.'nin ürettiği elektriği bakın, 49 kuruşa Elektrik Üretim A.Ş. hepimizin vergileriyle... Devletin barajlarında üretilen elektriği bu dağıtım şirketlerine, görevli tedarik şirketlerine satıyoruz. 3,89 kuruştan bize elektrik satıyorlar sokak aydınlatmasına. Kim ödüyor parasını? Belediyeler, artı bakanlık ödüyor. Buna daha ne yapacaksınız? Nasıl servet aktaracağız Sayın Bakanım? Nasıl tarif edeceğiz biz bu işleri? İsyan ediyoruz artık. Burada böyle bir iş var. Burada bir sorun var. Gelin, bu işi durduralım diyoruz biz de.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Değerli arkadaşlar, şimdi, her şeyi birbirine karıştırmak mecburiyetinde değiliz.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yok, karıştırma değil, siz dediniz ya hep böyle diyorsunuz ya, örnek verdim.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Şimdi, bir bundan elli yıl önce yatırımı yapılmış bir işle, son üç yılda yatırımı yapılmış işi birbiriyle karşılaştıramazsınız. 50 sene önce baraj yapılmış -işletme maliyetleri- artık baraj kendini ödemiş, kredisi kalmamış ama benim enerjiye ihtiyacım var. Devlet o enerji yatırımını yapsa gidip kredi bulmak mecburiyetinde, onun finansmanını sağlamak mecburiyetinde. Özel sektörden ben yatırım yaptırıyorum.
Şimdi, arkadaşlar, onu onunla karıştırıp bunu bununla karıştırırsak netice alamayız.
Şimdi, biz kendi maddelerimize odaklanalım. Biz kendi maddelerimize odaklanalım. Siz konuşmanızı bitirdiniz mi?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bitirdik de siz nasıl işte, "Hep böyle laflar diyor." deyince de ben de paralel bir örnek daha verdim yani.
BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Ya, öyle ama. Ben size söylüyorum, bak burada diyorsunuz ki: "Keşke size teşvik versek." Ben ona teşvik versem çarşaf çarşaf çıkar.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sanayici, sanayici... Yahu, Şahin Tin'in kendisine ver demiyorum ki Sayın Bakan, biz ironi yapıyoruz. Diyoruz ki: Üreten, katma değer üreten sanayiciye verin anlamında söylüyoruz. Yoksa Şahin Tin'e zaten verirsiniz sıkıntı...