Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 23 .07.2024 |
ŞEREF ARPACI (Denizli) - 2'nci maddede biraz sitem ettiniz bana, söylediğim ifadelerden de 3'üncü maddede söz alayım dedim, cevap vermeyeyim.
İlk önce, Cevahir Bey'in söylediğine bir hani atıfta bulunacağım. Şimdi, bu yasayla ya da bu şirketin çalışma prensibi ya da bu pazar yerlerinin çalışma prensiplerinde ürün aldığı üreticilerin ihracatını geliştirme, onlara ihracatı öğretme, onlara pazar açma gibi bir durum yok. Normal o günkü pazar yani Türk lirası içeride kaça satılıyorsa o kaça satıyor bilen yok. Mesela, sadece diyor ki: "Bu ürün e-ihracat olmuştur, "sticker"ını, faturasını şuna göre kes." Sen kaça sattın, nasıl gönderdin, hangi şartlarda yaptın? Satıcı hiçbir şey bilmiyor. Yani dolayısıyla bu ihracatı yapan aslında o küçük üreticiler, işte tedarikçiler değil yani onların gelişmesine hiçbir faydası olmayacak bu ihracatın. Sadece şu olacak: İşte, belki başka pazarlara girecekler, markası biraz fazla duyulacak ama o da yani böyle bir su damlası kadar çölde inanın. Bu firmalar, işte, biraz önce Rekabet Kurumundan gelen arkadaşımızın söylediği gibi, büyük datayı elinde tuttuğu için her ne kadar bu "private labeling"i ayırsak bile en temelinde firmalar aynı firma. Bu datayı, bu işte moda olmuş, güzel satan bir ürünün datasını kendi firmasından hop aynı ürünü üretip yarı fiyatına 100 bin, 200 bin tane üretip o pazarlarda satma imkânına da sahip oluyor. Yani, işte "monopol" dediğimiz, tek alıcı, tek satıcıya gelen sistem bu.
Bir de ihracata destek verirken yarın şunu söyleyemiyoruz işte, benim de karşı olduğum şey o: "Ya, bu adam yarın ithalatı çok arttırır, ithal ettiği ürünleri hem iç piyasada hem ihraç ederse, o kılıfa sokarsa ne yapacağız? Yani bu adam... Şimdi benim gücüm 1 konteyner mal getirmeye yeter, onun gücü 500 konteyner mal getirmeye yeter her üründen; anlatabildim mi? Yani ülkedeki dengeyi de çok bozabilir. Sonuçta bir üretici değil, direkt ticaret yapıyor, müthiş bir nakit akışı var hani anlatabildim mi? Yani bu dengede ben böyle küçük üreticiyi koruyacak işte, 70 bin ihracatçı 270 bin ihracatçı olacak, temelinde o değil... İhracat yapmak gerçekten zor. Onu yapan insan da o pastayı kimseye yedirmez
Sayın Bakanım, neden o ifadeyi kullandım? Çekinerek kullandığımı da söyledim. Niye "kapitülasyon" dedim? Çünkü ben de yerli ve millî sizin tanıma uyan bir ihracatçıyım. Allah razı olsun, ihracatı artırmam için bana reeskont kredisi verdiniz. Hazine ve Maliye Bakanlığı ya da EXIMBANK, neredense bankalar aracılığıyla kullandım; Allah razı olsun. Amaç, ihracatı artırmak, tamam, imzaladık, "İstihdam düşmez ise artı 1 puan... İhracatın artarsa 1 puan daha vereceğim, faizi daha düşük ödeyeceksin. Aman döviz alırsan ceza... İşte onu artırırsan şöyle, bunu yaparsan böyle... KKM yapacaksın falan filan." Hepsi şarta bağlıydı ve ben bu şartları aldım, kabul ettim, imzayı attım.
Şimdi, hiçbir şarta bağlı olmayan bir şey yapıyoruz ve bunun ceza sistemi de yok. Şimdi bakın, şu anda bunu çok yaşıyoruz, birçok firmamızdan sıkıntılar var. Ticaret Bakanlığının da konusu çünkü ihracat size bağlı ve bu yaşanılan sıkıntıları tamamen ihracatçı firmalar yaşıyor. Ne bunlar? Bu reeskont ihlalleriyle ilgili cezalar gelmeye başladı. Şimdi adam fuara gitmiş, reeskont kredisi kullandı, imzaladı ya, fuara gitmiş, otel parasını kredi kartıyla, şirket kredi kartıyla ödemiş, bir ay sonra şirket kredi kartında, hesabında dolar olmadığı için otomatik dolar almış, Merkez Bankası diyor ki: "Sen reeskont ihlali yaptın, kullandığın kredinin yüzde 40'ını ceza keseceğim sana." 100 bin dolarlık kredi kullanmış, 40 bin dolar ceza ödeyecek.
Şimdi, ihracatçıya hani öteki tarafta hiçbir cezai yükümlülük yok. Bakın, hâlâ diyorsunuz ki: "Adamın ihracatı düşerse ne olacak?" Yani ne olacak zaten lisans parasını daha fazla ödeyecek. Ya, bana yüzde 40 ceza kesiyor Merkez Bankası şu anda farkında mısınız? Neden? Kredi kartı işleminden. Ya ben akreditif açmışım, akreditif masrafını banka kesmiş 200 dolar, hesabımda dolar yokmuş, TL'den geçmiş, "E, sen dolar aldın, kullanamayacaksın." Ya banka zorladı beni, KKM yaptım, döviz dönüşümlü KKM... Ya bunları ben diyorum ama benim ölçeğindeki firmaların sıkıntıları. Ben sahadaki bir milletvekiliyim, bunlar sürekli bana geliyor ve bakan yardımcılarıyla ve Merkez Bankasıyla temas hâlinde olduğum için biliyorum. Yani KKM'yi döviz alımı olarak görüyor, yüzde 40 ceza kesiyor. Şimdi, ihracatı artırmaya yönelik bir damla veriyorsunuz, sonra kepçe kepçe geri almaya, cezalandırma yöntemine gidiyorsunuz. Bakın, burada hiç böyle bir şey yok, dolayısıyla ben buna kusura bakmayın "imtiyaz" ve "kapitülasyon" diyorum yabancı şirkete çünkü bu bana verilen, bana yapılan bir şey değil. Ben de namusunla 20 senedir elimden geldiğince bu ülkenin ekonomisine ihracat anlamında katkı sağlamaya çalışıyorum. Denizli, dış ticaret fazlası veren bir şehir, ihracatı ithalatından fazla, biz ihracat kültürüne haiziz. İşte, pazar yerleri bizim malımızı Suudi Arabistan'a, Ürdün'e satıyor diye biz ihracatçı olmuyoruz, bu bambaşka bir iş. O, ihracatını büyütsün, pazarını büyütsün, sonra da lisans ücretinden düşsün. Yani sonuçta, lisans ücreti evet, şu anda gelire dönmemiştir ama bu, devletin hakkıdır. Ha, adam pazarı büyütememiştir, lisans ücreti ödeyemeyecektir bu hak kaybıdır ama yapacak, ödeyecek ise gelecekte, bunun projeksiyonları o tarihte yapılmış ise bu gelir hanesine bugün yazmasa da yarın yazacak ise ki yazacak hepimiz biliyoruz. Yine o ifadeyi kullanacağım: Hepimiz hesabı kitabı biliyoruz. Bu yazacak, siz de çok iyi biliyorsunuz ama daha oluşmadı, siz de haklısınız ama oluşacak -gelecek zaman kipiyle konuşuyorum- dolayısıyla bu bir haktan vazgeçiştir. Ben böyle görüyorum. Kusura bakmayın, ben ikna olmuyorum ve olmayacak gibi de gözüküyorum. Bence yaşayalım, görelim. Bu Meclis, bu bakanlıklar bazı kanunları -biraz önce söylediğim gibi- geçmişe yönelik yürüttü Enerji Bakanlığının da olduğu gibi, çok büyük bir mağduriyet çıktı, dediğiniz gibi gelirin 2 katı bedelini ödemek zorunda kaldı, bir şey oldu. Geçmişe yönelik düzeltelim, geçmişte düzeltildi yani bir görelim, bunu görmekte ne gibi bir zarar var inanın ben hâlâ anlamış değilim.
Teşekkür.