KOMİSYON KONUŞMASI

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakana ve bürokratlarımıza sunumları için teşekkür ederim.

Sayın Başkanı, Sayın Bakanı ve bürokratları saygıyla selamlıyorum.

Tarım ve Orman Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz. Türkiye'de tarımda ne olduğuna bir baktığımızda aslında her şey ortada. Ben kendi bölgemde, Karadeniz Bölgesi'nde -tarımla ilgili-fındık ve özellikle ağırlıklı olarak çay tarımı yaparız, ben de o gelenekten gelen bir ailenin çocuğuyum. Geçen yıl yaş çay taban fiyatını açıklamaya hadi Sayın Cumhurbaşkanının vakti yoktu, zamanı yoktu ama geleneği siz de bozdunuz Sayın Bakan, gelip Rize meydanlarında çay fiyatını açıklayamadınız çünkü korktunuz.

TARIM VE ORMAN BAKANI İBRAHİM YUMAKLI - Hiçbir ürün için açıklamadım.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Hayır, bu gerekçe... "Hiçbir ürün için zamanımız yoktu." falan değil, korktunuz. Niye korktunuz? Çünkü çay fiyatları gerçekten de doğru verilmedi, çay fiyatları insanların geçinebileceği şekilde verilmedi. Sanıyorum, Sayın Genel Müdür herhangi bir yerde yaptığı konuşmada şunu demiş; ben duymadım da yerel basına geçmiş veya siz söylemiş olabilirsiniz: "Bu fiyatlar çalışıldı, üreticiler bundan memnun, üreticinin kazanabileceği şekilde fiyat verdik." Biz de şu teklifte bulunduk: Şu analizini yaptığınız dosyayı bir masanın etrafına buyurun, koyalım; ayrık otu maliyeti, gübresi, taşıması, vermesi, bunun ne olduğunu biz de bir masaya koyalım, bu masada kimin haklı olduğu ortaya çıksın ve bizi mahcup edin dedik ama bu çağrılarımıza hiçbir yerden yanıt gelmedi.

Şimdi, siz Tarım ve Orman Bakanısınız; sizin işiniz, özellikle tarımla uğraşan çiftçiyi korumak, bir önemli nokta da ormanları korumak. Yapmıyorsunuz bunu; değiştirdiğiniz sistem, özellikle mazot ve gübre desteğini kaldırıp yerine "temel destek" diye bir durumu getirmeniz, bu, tamamen çiftçinin aleyhine sonuçlanacak olan bir durumdur, bunu zamanla göreceğiz. Niye böyle söylüyorum? Çünkü gübre fiyatları ve mazot fiyatları yerinde durmuyor, sürekli değişken ama siz vereceğiniz desteği sabit tutacaksınız yani bunu ben şuna benzetiyorum, geçen yıl iktidarınız şöyle bir şey yaptı: Benim engelli bir kız kardeşim var, yüzde 98 engelli raporu var. Daha önce bu hasta raporuyla gidip bezini eczaneden aldığında faturası SGK'den ödeniyordu. Şimdi, bunun karşılığında devlet dedi ki, iktidarınız dedi ki: "Öyle yapmayacağız." Ne olacak? "Biz hastaya bez parası olarak 244 TL bedel ödeyeceğiz." Peki, gidin, hasta bezleri eczanelerde kaç para? 350 TL ile 650 TL arasında değişiyor. Sizin vereceğiniz bu destekleme tıpkı bu engellilerin yaşadığı durumdaki gibi olacak; bunu bir defa söyleyelim, tespit edelim.

Ormanda özellikle tahsisli yapıların tarım arazilerine yani orada organik tarım yapanların üretimine destek yok. Organik tarımda özellikle orman tahsisli alanlara destek yok; bu da büyük bir yanlış ama özellikle orman alanlarını, Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi, özellikle Doğu Karadeniz'de, Rize'de, Artvin'de, Giresun'da, Ordu'da, Gümüşhane'de her yerde size bağlı olan orman alanlarını bu Karadeniz'i acımasızca katledecek olan maden şirketlerine tahsis ettiniz, hiç sesiniz çıkmadı. Bir ilin yüzde 70'i ile 90'ı arasındaki yerler nasıl olur da maden şirketlerine verilebilir? Bunlar sizin sorumluluğunuzda olan yerlerdir Sayın Bakan, bunları vermemeniz lazım, vermemeniz lazım ama verdiniz, buna da sessiz kaldınız.

Biraz evvel X'te haberlere düştü Kırgızistan'ın borcunun 62,5 milyon dolarlık kısmının affedildiği, bunun da oradaki Cengiz İnşaata verilen ihale nedeniyle kaynaklandığı şeklinde iddialar var. Türkiye'de özellikle size bağlı olan, Türkiye'nin her yerinde 4'üncü grup maden faaliyetleriyle ilgili bu siyanürü bizim topraklarımıza zehir olarak bırakıp gidecek olan firmalara "Dur!" demek bizim kadar sizin de görevinizdir, bunu yapmanız lazım Sayın Bakan.

Her şeye siz karar veriyorsunuz, iktidarınız karar veriyor. Yahu, diyelim ki benim tarlam var, babamın bana bıraktığı tapulu malım var, çay üretimi yapıyorum, fındık üretimi yapıyorum. Bunlardan geçinemediğimi görüp de bu üretimden vazgeçtiğimi ifade edersem, sizin o tarım faaliyetlerini benim elimden alma hakkını düzenleyen Cumhurbaşkanlığı kararnamesi getirdiniz. Yakışır mı bu? İki yıl üst üste tarım faaliyeti yapmayanın arazisine devletin el koyma, başkasına kiraya verme, kira bedelini de kendisinin belirlemesi yoluyla ilan etmeye hakkı var. Böyle büyük bir haksızlık olur mu? Olmaz ama yapıyorsunuz.

Şimdi, bütün bütçelerde, aslında sadece sizin bütçenizde değil Türkiye'nin bütçesinde, diğer bakanlıkların bütçesinde de temel yanlış şurada: Siz kendiniz halktan alırken ihtiyaçlar kadar, sizin belirlediğiniz yeniden değerleme oranlarını gözeterek alıyorsunuz vergileri ama çalışana, çiftçiye, üreticiye verirken orada yine sizin belirlediğiniz hedef enflasyonu gözeterek hedef enflasyon üzerinden zam veriyorsunuz. Haksızlığınızın büyüğü ayrıca burada.

Bizim Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi var, yüz ölçümü olarak çok büyüktür, nüfus olarak çok küçüktür. Orada Fırtına Vadisi diye bir vadimiz var, muhtemelen görmüşsünüzdür; Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından koruma altına alınmış güzel yerlerden bir tanesidir, birinci derece sit alanıdır. Şimdiki çalışmanız betonlaşmanın önünü açmak için orayı üçüncü derece sit alanı yapma projesi, bundan da vazgeçin. Orada bunun olmasını istemeyen Çamlıhemşin halkının biz burada onları konuşurken orada da demokratik gösteri hakları vardır. Bunları da özellikle hatırlatmış olayım.

Temel destekte 4 ana kademede, kategori içinde sanıyorum 3'üncü kategoride yer alan fındık, ayçiçeği ve ondan elde edilen yağlar, işte fasulye, çay ve çay ürünleri için, bunlarla ilgili olarak destek katsayısını 1,5 olarak hazırlamışsınız yani dekar başına 366 TL temel destek vereceksiniz. Yani bunun gerçekten yetip yetmediğini bu çiftçiliği yapan insanlara gidip sormanızı isterim.

Rize'de ÇAYKUR diye bir kurumumuz var. Yakın tarihte Meclis Başkanımıza da izlettiğim, bazı hatalara yol açan işletme kusurları oldu. Bunları basın önünde göstermem ve açıklamam ama bu kusurları gidermeyle ilgili Meclis Başkanımız, milletvekillerimiz, Genel Müdürümüz dâhil uyarılarımızı yaptık. Evet, bir bölümü dinlendi ama şimdi yakın tarihte 5 bin ton kuru çayı borsa eliyle neden özel sektöre devrediyorsunuz, satmaya çalışıyorsunuz? Çayın pazarı var, Türkiye'de herhangi bir çayın satılmasıyla ilgili bir sorun yok. Biz burada işte bu kuru çayın davetiye yoluyla belli firmalara verilip peşkeş çekilmesinin kararlaştırıldığını düşünüyoruz. Dolayısıyla ÇAYKUR'a, fındığa daha fazla sahip çıkan düzenlemelere ihtiyacımız var.

Özellikle tarım ve ormanların kollanması ve korunması için Sayın Bakan, madencilik faaliyetlerine, 4'üncü grup maden faaliyetlerine izin verilmemek üzere sizden Türkiye halkının talebi var. Bu talebi görmezden gelmeyin çünkü bu şirketlerin, çok uluslu şirketlerin Türkiye'ye bırakacakları bu çevre, tabiat zararları milyonlarca yıl boyunca giderilmeyecek biçimdedir. Umarım bu durum ve tutumu takınırsınız. Takınmazsanız biz sizi eleştirmeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Tabii ki ayrıca gıda güvenliği konusunda geçenlerde yine Rize'de bir özel sektörün kötü çay ya da gıda kodeksine uymayan durumda bir çay ürettiğini gazetelerimizde -sizin yani Bakanlığınız tarafından ifşa edilen bu firmaları- gördük. Bu firmaların haberlerini yapan web sitelerine de yine yasaklar getirilmesine sessiz kalarak aslında yine onları desteklemiş durumda oldunuz.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ocaklı, sürenizi uzattım, selamlayalım.

TAHSİN OCAKLI (Rize) - Tamam, bitiriyorum.

Özel sektördeki bir çay fabrikasının Bakanlık tarafından belirlenmiş kusurlu çay imalatı, üretimi yaptığı haber olarak bir web sitesinde yer alıyor. O siteye bir erişim yasağı getiriliyor.

Peki, çok teşekkür ederim bilgiler için, çok sağ olun. Bütün hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Saygılar sunuyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Ocaklı, teşekkür ederim.