KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Öncelikle sizleri tebrik ediyorum, AK PARTİ Grubunu. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan başkanlık seçiminde büyük bir mücadeleyle kazanan aziz dostunuz Trump seçildi, sizleri kutluyorum.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Siz kaybettiniz yine!

VELİ AĞBABA (Malatya) – Bak, kaybeden kim göreceğiz şimdi bak! “Aziz dostum Trump kazandı büyük mücadele sonunda.” diyor. Şimdi, değerli arkadaşlar, bu Trump, sizin “Kırmızı çizgimiz.” dediğiniz Kudüs’ü başkent yapan, İsrail'in başkenti olmasını kabul eden, onaylayan birisi. O meşhur işgal ettiği Suriye'nin topraklarını İsrail'in toprakları diye kabul eden kişi ve “Ben gelirsem Gazze'ye daha çok bomba atacağım, daha çok çocuk öldüreceğim, Lübnan’ı yok edeceğim, Suriye'yi yok edeceğim.” diyen kişi. Bir taraftan Gazze'de çocuklar ağlarken bir taraftan Gazze’nin katilleriyle iş birliği yapan katillere de “Dostum.” demenizi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Başkanım, ne çabuk bitti.

Gazze'deki çocukların katiline “Dostum.” demenizi de kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Ticaret Bakanlığı gelecek, İsrail’le yaptığınız ticareti konuşacağız ama aziz dostunuz hayırlı olsun. Biliyorsunuz, bu aziz dostunuz sizinle arada mektup arkadaşlığı da yapıyordu. Yine, biliyorsunuz, bu Rahip Brunson meselesinde de çözmüştü işi. Yani bu aziz dostunuz kazandı, bilginiz olsun. Bu, Kudüs’ü başkent yapan, Gazze'deki çoluğun çocuğun üzerine her gün bomba atan katil Netanyahu’nun da arkadaşı biliyorsunuz yani dolayısıyla hem Netanyahu hem Sayın Recep Tayyip Erdoğan Trump’la birleşmiş durumda ya da hem Recep Tayyip Erdoğan hem Trump Netanyahu’yla buluşmuş durumda. Bunu da dikkatlerinize sunmak istiyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Ağbaba, biliyorsunuz, burada uzun zamandır çalışıyoruz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, sözlerimi…

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sözlerinize eklerim ama bu “Netanyahu’yla birleşmesi” doğru bir ifade değil, bunu kabul edemeyiz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Ortak dost oldu yani. Ortak dost!

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Böyle bir dostluğumuz yok.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Şimdi, böyle bir ilişkiye baktığınız zaman... Bak, ne diyor, önce "tweet"’i kim atıyor? Netanyahu atıyor. Sonra kim atıyor? Erdoğan atıyor. İkisi de kime atıyor? Trump’a atıyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Ağbaba, Sayın Ağbaba…

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) – Dostumuzun dostu dostumuzdur demiyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Ağbaba, bunlar maksadını aşan ifadeler.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Peki, müsaade ederseniz ben sözlerime devam edeyim.

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Bu, doğru bir ifade değil. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin dostudur.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Trump’un da dostu.

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Netanyahu’yla bizim bir dostluğumuz olmaz. Netanyahu’yla bizim bir dostluğumuz olamaz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, siz Komisyon Başkanısınız; Sayın Erdoğan’ı yalanlamaya hakkınız yok. O da “Sayın dostum Trump.” diyor, ne diyeyim ben!

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Ağbaba…

VELİ AĞBABA (Malatya) – E ortak nokta, Netanyahu da kutluyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ – Sayın Ağbaba, Netanyahu ile Türkiye’de hiçbir siyasetçiyi yan yana getiremem, Cumhurbaşkanımızı da yan yana getirmeyi de kabul edemem.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Peki.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Sayın Özel tebrik etmeyecek mi Trump’ı acaba?

VELİ AĞBABA (Malatya) – Etmeyecek.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Nereden biliyorsun, belki de etti.

CAVİT ARI (Antalya) – En azından “Dostum.” demez.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Biz “Dostum.” demeyeceğiz örneğin.

Şimdi, yine, değerli arkadaşlar, burada Sanayi Bakanımız var, Bakan Yardımcıları var. Şimdi, dikkatimi çeken bir şey var: Sayın Sanayi Bakanının hakikaten başarılı bir eğitimi var, Boğaziçi mezunu. Biraz öz geçmişlerini okudum. İşte cumhuriyetin getirdiği nokta; kimisi Konya'nın Ilgın’ından bir köyden Türkiye'de çok önemli bir üniversiteyi 12’ncilikle kazanıp bu makamlara gelmiş. Öncelikle bunları kutluyorum ve bu cumhuriyetin kıymetini bir kez daha bilmemiz gerektiğini ifade ediyorum. “Cumhuriyet” demek “fırsat eşitliği” demek, “liyakat” demek ve bunların da bozulmasına özellikle sizlerin izin vermemesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Şimdi, Bakanlıkta Boğaziçi mezunları yoğun olarak var. Ben bir soru sormak istiyorum: Acaba bu Boğaziçinde yaşananlardan dolayı hiç yüreğiniz sızlamıyor mu? Bakın, Boğaziçiyi var eden şey özgürlükçülüğüdür, sizleri var eden şey orada okurken bilimsel çalışmalar yaparak özgürlükçü bir üniversite olmasıdır. Bu üniversite özgürlükçü bir üniversite olmaktan çıktı, âdeta bir kampa dönüştü. Burada hiç yüreğiniz sızlamıyor mu, hiç üzülmüyor musunuz, bunu çok merak ediyorum. Maalesef, yine ODTÜ mezunu arkadaşlar da var. ODTÜ’ye de siyasetin bakışı aynı, bunu da burada ifade etmek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Togg önemli bir marka, Togg Türkiye için önemli bir marka ama çıkışından başlayan süreçte sizden önceki Bakanın yaptığı davranışlardan sonra Togg bir ülkenin millî markası değil de bir siyasi partinin markası gibi âdeta bir kampanya yaptınız. Bunun Togg’a zararı var, bakın, bunun Togg’a kârı yok. Şimdi, düşünebiliyor musunuz Almanya'da Mercedes’i CDU “Ben ürettim, bu benim partimin malı.” diyor mu? Ya da BMW’ye Hristiyan Demokratlar, SDP “Benim malım.” diyor mu? Ya da Peugeot’ya sosyalistler ya da sağ partiler “Benim malım.” diyor mu? Demiyor çünkü Peugeot da Mercedes de BMW de o ülkenin millî malıdır, Togg’a da böyle yaklaşmanızı beklerdik, onu ifade etmek istiyorum.

Şimdi, tabii, Togg önemli bir marka da, Togg tasarrufta kullanılıyor, kamu kuruluşlarında acayip işler oluyor değerli arkadaşlar. Bakan Togg’a biniyor -sizin için söylemiyorum- arkadaki araba, koruma arabası ne biliyor musunuz? Land Cruiser.

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Yolda değişiyorlar mı acaba?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yok, yok. Ya, Bakan önde Togg’a binmiş, arkadaki koruma araçlarına bakıyorsun, Land Cruiser’lar…

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Audi…

VELİ AĞBABA (Malatya) - …Audi’ler… Yani acayip bir mesele. Bu sadece Bakanlara mahsus değil, biliyorsunuz, tasarruf genelgesi yayınlandı, sağ olsun bizim Bakanlar illere gittiğinde, deprem bölgesine gittiğinde bir minibüsün içerisinde 20 kişi biniyor, fotoğraf veriyorlar ama gelirken neyle gelmişler? Özel uçakla. Böyle trajikomik şeyler var.

Şimdi bir konuyu daha söyleyeyim, ondan sonra Malatya'ya biraz değinmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, Hükûmet her ile bir üniversite açmakla övünüyor, her ile bir üniversite açmakla övünüyor ve maalesef, birçok ilçede yüksekokullar var, Sayın Bakan en çok bu işi siz hissediyorsunuzdur, Türkiye'de -biraz önce İYİ Partili arkadaşım Rıdvan Bey söyledi- bir ara eleman problemi var. Şimdi, bakın, maalesef her gün, her yıl bu gençler âdeta katlediliyor yani gelecek anlamında katlediliyor. Nasıl? Hiç atama yapılmayan ya da çalışma şartları hiç belli olmayacak yerlere üniversite öğrencileri… Ne bileyim, halkla ilişkiler, milyonlarca var. Ya, bir sürü alanda insanlar üniversiteye sokuluyor ve üniversiteli işsiz olarak çıkıyor ve bunları normal bir fabrikada vesairede çalıştırmak mümkün değil. Bakın, organize sanayilerde oksijen kaynağı yapacak bir ara elemana 100 bin TL maaş veriliyor ya da bir operatöre 150 bin TL maaş veriliyor ama bu konuda maalesef Türkiye bir handikapla, bir kısır döngüyle karşı karşıya. Fütüristler 2030'a kadar bugün yaptığınız mesleklerin yüzde 30’unun olmayacağını söylüyorlar, önümüzdeki elli yıl içerisinde bu yaptığımız mesleklerin yüzde 70'inin olmayacağını söylüyorlar. Bizlerin de uğraşması gereken konular, özellikle TÜBİTAK'ın bağlı olduğu, önemli kurumların bağlı olduğu Bakanlığın uğraşması gereken aslında bunlar. Gelecek, dünya nelerle uğraşıyor, yapay zekâyla uğraşıyor ama biz hâlâ maalesef her ile açtığımız üniversitelerde, eğitimin olmadığı üniversitelerde üniversiteli gençlik yetiştiriyoruz ve bunlar iş bulamıyor. Bu ara eleman meselesi ciddi ve sizin üzerinizde bir yük var. Bu teknoloji liseleri mi dersiniz, başka liseler mi dersiniz, mutlaka bunların hızlıca açılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Şimdi, biliyorsunuz, bir yeni ekonomik modele geçtik. Ne zaman geçtik? Yani sanki 2023'ten önce başka bir iktidar vardı, yeni bir iktidar geldi, yeni bir ekonomik modele geçtik. Onun ismi de geçmişte rasyonel olmayan yani rasyonel ekonomiye geçmiş olduk, sanki başka Hükûmetti, aslında imza hepsinin altında aynı, Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi, yeni ekonomik model yüzünden Türk sanayisi 2024'te 2020 yılındaki gibi daraldı, yeni ekonomik model 2024'te sanayide âdeta koronaya girdi. Yeni ekonomik model neden, sebep sanayideki daralma ve konkordato ise sonuçtur. Bu modelle, sanayici, krediye erişimi engellediği gibi, iş gücü ara malı maliyetlerini yükseltti.

Bir de tekrar söyleyelim, hep söylüyoruz: Daron Acemoğlu’nun Nobel Ekonomi Ödülü’nü almasının sebebi reform ile kurumların ilişkisi. Hukuk, demokrasi yoksa, liyakat yoksa imalat sanayisindeki yüksek teknoloji ürünün ihracattaki payı da hiçbir şekilde yükselmez. Yabancı doğrudan sermaye yatırımının azaldığı ülkede sırf yabancılar gelsin diye her türlü kapitülasyonları veriyoruz. BYD aynı şekilde, ithalattaki verginin düşürülmesi de aynı şekilde, ÖTV vergi indirimi aynı şekilde. Biliyorsunuz BYD üretime başlamasa bile gümrüksüz araç ithal edecek, bu da yarın TOGG'u bitirecek. Togg zaten son dönemde -öyle gözüküyor- bir hediyelik eşyaya dönüşmüş durumda, borcam gibi, Cumhurbaşkanı gittiği her yere hediye olarak götürüyor.

Bakın, hukuk yoksa sanayi durur. Son bir haftada yapılan uygulamalar, Esenyurt'a, Mardin'e atanan kayyum uygulamalarından sonra kimse "Türkiye'de hukuk güvencesi, yargı bağımsızlığı var." demesin, kimse "Türkiye'de demokrasi var." demesin. Bunun ne etkisi var? Ekonomiyle ne ilgisi var? Sanayiyle ne ilgili var? Kusura bakmayın, Avrupa'dan, Amerika'dan kimse gelip buraya yatırım yapmaz. İşte, Volkswagen Manisa'daki yatırımı iptal etti, onun yerine Çinli BYD firması geliyor. Hukuk yoksa sanayi durur; hukuk yoksa, demokrasi yoksa buraya gelecek yatırımlar bizden çok geride olan Fas'a gider, Romanya'ya gider, Tunus'a gider. Maalesef, bizde bu ortamda liyakat olmadığı için gençlerimiz, sizin gibi Boğaziçini bitiren, ODTÜ'yü bitiren nitelikli gençlerimiz Türkiye'de geleceklerini aramazlar, yurt dışına kaçmaya çalışırlar.

Bakın, elimde bir telefon var -iPhone 16 değil ama- bu iPhone 16'nın 1 gramı olmuş 450 TL, bakın 1 gramı olmuş 450 TL. Bugün 200 gramlık bir telefon 90 bin TL, 1 kilogram telefon 450 bin TL bakın, 1 kilogram telefon 450 bin TL; bir telefon 90 bin olmuş. Maliyeti yüzünden Sayın Bakan, bir mont, bir pantolon satamadığı için son bir yılda 200 bin civarında istihdamı kaybettik. Türk tekstilcinin de vebali, günahı -siz yeni Bakansınız ama- hem sizin boynunuza hem Hükûmetin boynuna; onların vebali, günahı sizin boynunuza.

Şimdi, demokrasinin, rekabet hukukunun olmadığı yerlerde imtiyazlar, rüşvetler, firmaya özel kanunlar devreye girer. Sanayide planlanma yoksa, maç oynanırken sürekli kural değişirse millî, yerli sanayi gelişmez TOGG'un örneği. Bir de bu Trendyol kanununu... Biraz önce Sayın Mehmet Muş o soruyu soracağımızı fark ettiği için herhâlde ara verdi, gitti. Ticaret Bakanlığı bütçesinde konuşulması gerekir ama Trendyol meselesi ciddi bir mesele, içinde kulis var, lobi var, para var, pul var, her şey var. Meclisin en temel görevlerinden biri... Belki siz bilmezsiniz Sayın Bakan, bu Trendyol kanununu bütün partiler grup olarak anlaştılar, beraber geçirdiler. Anayasa Mahkemesine gitmesini Anayasa Mahkemesi reddetti. Bu, bütün grupların ortak geçirdiği Trendyol kanunu... Bir gün bir yerden kafaya taş geldi, kanun teklifi olarak geldi ve yasalaştı; bunu da belirtmek istiyorum.

Şimdi, bu, Mısır'a giden firmalar konusu ciddi. Biliyorsunuz, Malatya bizim sanayisiyle övündüğümüz, iki organize sanayisi olan, çok örnek fabrikaların olduğu bir yer. Burada hazır giyim yapanlar hızla Mısır'a gidiyorlar, Mısır'da fabrika açıyorlar. Mısır'daki yatırım miktarının 3 milyar dolar olduğu söyleniyor, gelecek iki yıla 4 milyara çıkacağı söyleniyor. Yani maalesef bizdeki asgari ücret alana düşük, verene yüksek yani alan 17 bin lirayla geçinemiyor ama veren de o 17 bin lirayla Mısır'la rekabet edemiyor; bunun da sebeplerini siz biliyorsunuz. Maalesef üzülerek söylemek istiyorum, birçok ülkenin birçok kentinde sanayiciler gitti ama bizim depremden yıkılmış bir şehir olan Malatya'da da sanayiciler Mısır'a göçmeye başladı.

Şimdi, bu mücbir sebep meselesi var -gerçi, diğer bakanlıklarda söyleyeceğiz- Malatya ve deprem bölgesindeki herkes istemesine rağmen mücbir sebep maalesef uzatılmıyor. Mücbir sebebin uzatılması gerektiğini bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Malatya'yla ilgili konuştuğum için...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Samsun'a söz veriyorsunuz ya, şehirler arasında ayrım yapmamanız lazım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ben zaten bir dakika artırdım.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yine, biriken vergi borçları bir defaya mahsus silinsin. Deprem bölgesinde çalışma koşulları cazip hâle getirilmeli. Depremin üzerinden yirmi ay geçmesine rağmen hâlâ sorunlarımız çözülmedi. Organize sanayide faaliyet gösteren fabrikalar işçi bulmakta zorlanırken fabrika ise personel sıkıntısı nedeniyle tam kapasite çalışamıyor, fabrikalar ara eleman bulmakta zorlanıyor. Hiç olmazsa Sayın Bakan, Malatya'daki, Maraş'taki, Hatay'daki, sanayisi olan yerlerdeki insanlara SGK ve prim teşviki sağlanırsa hiç olmazsa biraz bu sorun çözülür.

Yine, burada, OSB’mizde yer yok, ek bölge açılmasını talep ediyoruz; maalesef yeler sıkıntılı, kısıtlı. Depremde yıkılmış şehir için de önemli olacağını düşünüyoruz.

Bir de depremzede firmalara tefeci faizi uygulanıyor. Kredi Garanti Fonu’nun deprem destek kredisinin değişken faizli olması firmaları iflasın eşiğine getirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - İki dakikaya toparlıyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Kullandırılan kredi Türk lirası gecelik referans faizine endeksli olduğu için faiz oranı devamlı yükseliyor. Kullanıldığı gün yüzde 11-12 iken şu anda yüzde 60 civarında; deyim yerindeyse depremzede firmalara tefeci faizi uygulanıyor. Firmaların ayağa kalkabilmesi acil nakit desteğine ihtiyacı var. Deprem bölgesi için teminat şartı kaldırılmalı, her türlü kamu borçlarını faizsiz olarak taksitlendirmek için 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre 50 bin TL ve üzeri borçlar için teminat istenmekte; Malatya'nın verebileceği bir teminat yok.

Bir de tam da sizi ilgilendiren bir konu. Cazibe Merkezi Programı kapsamında uygulanan 6. Bölge Teşvik Destekleri süresi 31 Aralık 2024 tarihinde sona erecek. Deprem sonrası yeniden ayağa kalkma mücadelesi veren bölge illerin üretimi, ihracatı ve istihdamı adına büyük önem arz etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşvik önemli.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Evet, sağ olun Başkanım.

6. Bölge Teşvik Destekleri süresinin uzatılması gerekiyor. Bu konuyla ilgili Bakanlığımızın harekete geçmesi lazım.

Sayın Bakan, biliyorsunuz, bizim iki yılımız bu teşviki yaşarken depremde gitti, 6 Şubattan bugüne kadar; dolayısıyla bunun uzatılması lazım. Malatya'da bütün sanayicilerin ortak ricası sizden o; onlar adına bu dileği size iletmek istiyorum.

Bir de biliyorsunuz, bizim -o da size bağlı sanırım- deprem bölgesindeki oda aidatları. TOBB, Türkiye'nin en zengin kuruluşu… Size bağlı değil mi? Ticaret Bakanlığına… Peki, hazır yeri gelmişken söyleyeyim: TOBB, Türkiye'nin en zengin kuruluşu, biliyorsunuz. TOBB’un da deprem bölgesindeki üyelerinden aidat almaması gerektiğini söylemek istiyorum. Deprem bölgesinden harç alınmamalı; bunlar ticaret ve sanayi odalarını ilgilendir.

Bir başka konu, bu sizi direkt ilgilendiriyor...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, süreniz bitti.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen bitiriyorum.

Ama şimdi, tarımla sanayiyi tam birleştireceğim, çok önemli bir konu.

Bizim organize sanayide arıtma olmadığı için, daha doğrusu arıtma çalışmadığı için ne kadar kirli su varsa Şahnahan’dan başlıyor, Tepeköy, Suluköy, Sütlüce, Şahnahan, Topraktepe, hatta bir aya kadar bir tane bostan ekecek yer kalmadı. Yani lütfen, gelin, gözlerinizle görün, hatta bir arkadaşınızı gönderin. O Şahnahan Deresi’nde akan suyun yanından geçilmiyor maalesef her yıl erteleniyor, her yıl erteleniyor… “Sanayi gelişsin mi?” gelişsin; “Yeni fabrikalar açılsın mı?” açılsın ama çevre kirletilmesin, sizden rica ediyoruz. Dün Tarım Bakanına da söyledim, bu çok önemli bir konu, bu çok önemli bir haykırış. Yani inanamazsınız o görünüme. Bu konuda sizden rica ediyoruz. Organize Sanayinin atık suları maalesef Beyler Deresi’ne, oradan Karakaya Baraj Gölü’ne kadar akmakta; günlük 48 bin metreküp arıtmaya verilmekte ancak arıtma tesisi yeterli olmadığı için bu konu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Ağbaba.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tek bir şey yapacağım, “Hayırlı olsun.” diyeceğim Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - “Hayırlı olsun.”u ben Bakan Bey’e söylüyorum sizin adınıza.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Dolayısıyla bu meselenin çözülmesi lazım. Maalesef mesire alanları var o civarda, birçok tarım arazisi var; bu çok önemli bir konu.

Ben tahammülünüz için teşekkür ediyorum, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

Sayın Ağbaba, az önce, tabii, benimle alakalı “Dışarı çıktı.” dediniz, burada bilinçli olarak çıktığımı söylediniz ama Grup Sözcünüz Sayın Türeli bir çay davetinde bulundu, bir konu görüşmek için kendisinin daveti üzerine çıktığımı belirtmek isterim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben öyle bir ihtimal olabileceğini düşündüm.