Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı c) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ç) Türk Standardları Enstitüsü d) Türk Patent ve Marka Kurumu e) Türkiye Bilimler Akademisi f) Türkiye Uzay Ajansı g) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ğ) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı h) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ı) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı i) Kalkınma Ajansları (Ankara, Bursa Eskişehir Bilecik, İstanbul) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 07 .11.2024 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Evet, Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; 2025 yılı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde özellikle 2026 yılından itibaren Türk sanayicisinin düşeceği cendere ve esas burada konuşmamız gereken sorunlar hakkında İYİ Parti Grubu adına söz aldım.
Öncelikle Bakanlığa gelişinizle beraber çok ümitvar olduğumu beyan etmek istiyorum zira "teknoloji" deyince telefonu açıp kapatmaktan başka teknolojiyle hiç alakası olmayan, "sanayi" deyince Mevlanakapı oto sanayi sitesinden ibaret -bütün sanayi dünyası- olan bakanlardan sonra; eğitimiyle, temayüz ettiği makamındaki tecrübesiyle mutlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Bakanlığın 2025 yılı bütçe sunumunda "sanayide yapısal dönüşüm", "AR-GE", "yenilik", "dijital dönüşüm" gibi kavramların öne çıktığını gördük ancak sanayideki hedefleri ülkenin ekonomisinden, hukukundan, eğitim sisteminden ayrı düşünmek mümkün değil. Özellikle son altı yıldır Türkiye'nin yükü çok fazla, bu yükü taşımak için çok güçlü bir sanayiye ihtiyacımız var çünkü kalkınmanın ve refaha ulaşmanın önemli bir yolu sanayiden geçiyor. Türkiye büyürken bizi hedeflerimize taşıyacak olan sanayi gücümüz büyümüş mü? Hayır. Sanayinin ekonomideki payı bugün yüzde 28. Geldiğimiz nokta 1999 yılıyla aynı yani aradan yirmi beş sene geçmiş, geldiğimiz nokta aynı. O beğenmediğiniz eski Türkiye var ya oradan örnekler vermek istiyorum size; Türkiye'nin sanayiye ivme kazandıran, özellikle makineleşmenin, üretimin ve ihracatın önünü açan cennetmekân Turgut Özal vardı, onun döneminde sanayinin ekonomideki payı kaçtı, biliyor musunuz? Yüzde 33. Bugün dünyanın tedarik merkezi olan Çin'de sanayinin ekonomideki payı yüzde 38. Türkiye'yi merkeze aldığınızda çevremizde 5 trilyon dolarlık bir ekonomik potansiyelin ortasında neyi kaybettiğimizi herhâlde anlamışsınızdır. Özal Türk sanayicisini dünyayla buluşturmak isterken uçağında sadece sanayiciler vardı o dönem; iş adamları demiyorum, bakın, sanayicilerden bahsediyorum, gerçek sanayicilerden bahsediyorum. Bugünkü gibi alameti sarayda saklı, iş adamlarıyla dolu iş gezileriyle 28 Şubat dönemindeki rakamları bile yakalayamazsınız çünkü 28 Şubatın o istikrarsız döneminde bile bu oran yüzde 31'di. Şimdi, siz Sanayi Bakanı olarak gittiğinizde muhalefetten sanayici olan kaç milletvekilini davet ettiniz şimdiye kadar? Benim hatırladığım yok, varsa özür diliyorum. Sayın Cumhurbaşkanının uçağında devletten ihale almaktan başka hiçbir özelliği olmayan, kendine iş insanı diyen adamlar var, Türkiye sanayisine ciddi hizmet eden bir iş insanı yok orada. Devlet ihaleleriyle zenginleşmiş, devletten nemalanmış insanları iş insan olarak koyuyorsunuz "Gittiğimiz ülkede bunlara nasıl bir kapı açarız?"a gayret ediyoruz; bundan bir an önce vazgeçmeniz lazım çünkü esas refah ve döviz götüren, yükte hafif pahada ağır olan o yüksek teknoloji ürünlerde Türkiye Yüzyılı savunma sanayisi dışında hiçbir şey vadetmiyor. İmalat sanayisinde yüksek teknoloji ürünlerinin OECD'deki oranı yüzde 18. Dünün Demir Perde ülkesi Romanya'da bu yüzde 12, Romanya daha düne kadar sizin iş yerlerinizde, birçoğunuzun babalarının iş yerlerinde çalıştırdığı işçilerin bulunduğu yani bundan otuz sene evvel demokrasiye geçmiş Romanya'da bu oran, yüksek teknoloji ürün imalatı yüzde 12. Burnumuzun dibindeki "Küçücük ülke." dediğimiz Yunanistan'da yüzde 14. "Neyse bir tesellimiz var, Güney Afrika'da yüzde 5." diye biz onlarla yarışıyoruz, Türkiye'nin bu konudaki oranı yüzde 3 sadece; rakibimiz Güney Afrika yüzde 5.
Sırada Avrupa Birliğinin Türkiye'ye dayattığı çok önemli bir mesele var Sayın Bakan: Karbon emisyon yasası. 2026 yılından itibaren sınırda karbon düzenlemesiyle Avrupa Birliği çok ağır vergiler uygulayacak Türkiye'ye. İhracatımızın yüzde 40'ından fazlasını biz Avrupa'ya yapıyoruz, Avrupa Birliği ülkelerine yapıyoruz. Türk sanayicisi bu yükü nasıl kaldıracak, böyle bir planınız var mı? Türkiye karbon yoğun üretiminde karbonsuzlaştırmayı geciktirirse Avrupa Birliğindeki pazar payını kaybedecek, kapılar kapanacak; buna da çok zamanımız yok, sadece bir senemiz var. Avrupa'ya üreten değil, Avrupa'nın pazarı hâline gelmek üzereyiz. Bunu ben söylemiyorum, Avrupa Birliği karbon borsası yasasında açık açık yazıyor zaten; görünen köy kılavuz istemiyor Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Dünya Bankası bile bu tehdidi görüp geciktirdiği yatırımları acilen yerine getirsin diye Türkiye'ye 35 milyar dolar bir para ayırmış.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bitiyor efendim.
Burada, Komisyonda ve Genel Kurulda esas üzerinde durmamız gereken konunun da bu olduğunu düşünüyorum.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Mikrofonu açalım, Grup Başkan Vekilliği yapmış, açalım yani.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hiç önemli değil, biz zulme alışığız Sayın Başkan, mesele yok. Ezile ezile geliyoruz, devam edelim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Peki, teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yoksa 2026 yılından sonra yani bir yıl sonra Türk sanayicisi gerçekten kıpırdayamaz hâle gelecek ve belki o zaman sizin Bakanlığınız bile çok anlamlı hâle gelmeyecek.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Türkkan.