Komisyon Adı | : | DİLEKÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 19877 numaralı Dilekçe’ye ilişkin Komisyon Genel Kurulunun 2/7/2024 tarihli ve 7 sayılı Kararı’nın aynen benimsenmesine, bu doğrultuda konuya ilişkin İç Tüzük’ün 119'uncu maddesi gereğince düzenlenecek raporun TBMM Genel Kuruluna sunulmasına ve gerekli rapor hazırlıklarının Komisyon Başkanlığınca yürütülmesine ilişkin karar |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 16 .10.2024 |
İBRAHİM ARSLAN (Eskişehir) – Sayın Başkanım, özür dileyerek… Şimdi, bize sunulan dosyanın ekinde imzalarımızdan da oluşan bir föy var. Şimdi, 2 Temmuz tarihinde -benim “evet” dediğim karar- yerinde incelenmesi kararına “evet” dedik ama bir önceki sayfada “Gereği düşünüldü.” denilerek yer verilen metin ve gerekçe benim hiç de “evet” diyeceğim bir şey değildi. Yerinde incelendikten sonra, o incelemenin Komisyonda tartışılıp, değerlendirilip ondan sonra karara bağlanması ve gerekçe oluşturulması gerekirdi ama sanki öyle bir dizin oluşturulmuş ki biz bu kararı 2 Temmuzda almışız, altına da biz de -örneğin Ali Bey çekimser kalmış- sanki onaylıyormuşuz gibi bir hava doğmuş belge düzeni açısından. BAŞKAN SUNAY KARAMIK – Soner Bey… YASAMA UZMANI SONER ÇAKAR – Şöyle efendim: Buradaki konu İç Tüzük’ün 119’uncu maddesinde düzenleniyor. İkinci fıkrada “Komisyon Genel Kurulu, itiraz edilen dilekçeler için, itiraz tarihinden itibaren otuz gün içinde bir rapor düzenleyerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunar. Türkiye Büyük Millet Meclisinin alacağı karar kesindir.” şeklinde düzenlenmiş. Dolayısıyla, buradaki Komisyon Genel Kurul kararına itiraz edildiği için artık yetki TBMM Genel Kurulunda. Bizim bu konuda İç Tüzük’e göre sevk dışında bir işlem tesis etmemiz mümkün değil. İBRAHİM ARSLAN (Eskişehir) – Sevgili Baran’a katılıyorum ama bu gerekçeyi oluşturarak sevk ettiğimizde sanki biz Komisyon üyeleri olarak -metne katılan olur, katılmayan olur- “Mağduriyetler giderilmiştir, şu önlemler alınmıştır, şöyle yapılmıştır.” vesaire diyerek aslında Meclisi yönlendirmeye yönelik de bir gerekçe oluşturmuş oluyoruz. YASAMA UZMANI SONER ÇAKAR – Şöyle efendim: Şimdi, itiraz dilekçemiz de hazırlayacağımız raporun bir unsuru, dolayısıyla raporun parçası. İtiraz dilekçesinde bu hususlar belirtilmiş yani sizin bahsetmiş olduğunuz hususlara değinilmiş; dolayısıyla bu, raporun da bir parçası olduğu için artık konu Genel Kurul tarafından değerlendirilip karara bağlanacaktır. AHMET BARAN YAZGAN (Edirne) – Başkanım, şimdi, Genel Kurula bu işi sevk ederken bence -sayın vekilimizin de söylediğine katılarak söylüyorum- şu şekilde söylenmesi gerekiyor: Bizim oradaki rapora gerekçe olarak “Bunların kabul olduğu” gibi yazıyor. Şimdi, bizim de şunu dememiz gerekmez mi: Yani “Buradan gelen bilgiler böyle, itiraz şöyle, biz de bunu sevk edelim, yorumsuz bir şekilde.” dememiz gerekmez mi? BAŞKAN SUNAY KARAMIK – Yok, anlıyorum ama gerekçenin böyle kaleme alınmasının da bir mantığı var yani neden yerinde inceleme yapıldıktan sonra böyle bir rapor çıktı? Ondan sonra yapılacak hiçbir şey olmadığı için biz Komisyon olarak bunu Meclis Genel Kuruluna sevk etmek zorundayız; onun açıklaması, onun gerekçesi. Ama dilerseniz, itirazla ilgili paragrafı da ekleyelim gerekçeye. YASAMA UZMANI SONER ÇAKAR – Efendim, bu itiraz üzerine Komisyon Başkanlığımızca -zaten önergemizde de belirtiyoruz- Genel Kurulda görüşülmek üzere bir rapor düzenlenecek. O raporda bu toplantıda dile getirilen hususlara yer verilecek; dolayısıyla raporumuz aslında ekinde itiraz dilekçesi ve daha önce itiraza konu olan kararlarla birlikte Genel Kurulun uhdesinde olan bir konu, artık konuyu… AHMET BARAN YAZGAN (Edirne) – İtiraz notu ekleyelim bence. İBRAHİM ARSLAN (Eskişehir) – Çünkü burada, hâlâ, yargı sürecinde de devam eden -tazminat davaları başta olmak üzere- bölümler var, iş çok karmaşık bir hâle de gelmiş. 2011’de başlayan hikâyede 2024’e gelmişiz, on üç yıllık bir hikâye. Arada yüklenici firmalar değişmiş, ihlal edildiği, heyelan riskinin olduğu tespit edilmiş, Süleyman Demirel Üniversitesinden bilimsel bir rapor istenmiş, bu rapora uygun olarak önlemlerin alınması talep edilmiş. 2 Temmuzda benim kişisel olarak değerlendirmem şuydu, alınan karar da ona uygun: Bürokrasiyi, idareyi dinledik, bizler de görüşümüzü beyan ettik ve sonrasında “Ya, bir de yerinde incelensin.” kararı alındı. Bana göre, bundan sonrası, şu ifadeler sıkıntılı; eğer İbrahim Arslan olarak ben bunun altına imza koyduğum zaman, ikinci paragrafta şu geliyor: “Yukarıda belirtilen durumlar göz önüne alındığında bölgedeki heyelan riskinin büyük ölçüde azaltıldığı anlaşılmış oldu.” Ben buna imza attığım zaman, sanki “Tamam, her şey yolunda, düzenli itiraz eden bir milletvekili var, bu itirazı da Genel Kurul görüşsün, buna göre bir karar versin.” noktasına taşıyoruz. Benim gerekçeyle ilgili birazcık mesafem… YASAMA UZMANI SONER ÇAKAR – Efendim, düzenlenecek olan rapora eğer karar cetvelimizde şerh eklenmesi yönünde bir ibare… İBRAHİM ARSLAN (Eskişehir) – Yok, çekimser olarak kalabilir. YASAMA UZMANI SONER ÇAKAR – O rapora bu görüşlerinizi belirtilen süre içerisinde… AHMET BARAN YAZGAN (Edirne) – Kabullü şerhten bahsediyorsunuz siz; kabul edelim ama şerh koyalım. YASAMA UZMANI SONER ÇAKAR – Şöyle efendim: Buradaki husus, aslında, Komisyonun yetkisinden… İtiraz üzerine Genel Kurulda görüşülmüş, karara bağlanmış bir konu, artık Komisyonun yetkisi dışında kalmış bir konu. Genel Kurula sevki dışında bizim bu dosyada… BAŞKAN SUNAY KARAMIK – Bir de burada yerinde inceleme kararı aldık ve yerinde incelemeye gelmediniz. İBRAHİM ARSLAN (Eskişehir) – Gelemedik. AHMET BARAN YAZGAN (Edirne) – Ben de gelmedim. BAŞKAN SUNAY KARAMIK – Muhalefetten hiç kimse gelmedi. İBRAHİM ARSLAN (Eskişehir) – Ona yönelik bir eleştirimiz yok. Hani sizler, Komisyon adına, sağ olsun, başta Başkanımız siz olmak üzere diğer arkadaşlarımız gittiler, yerinde incelediler, buna yönelik bir değerlendirmem yok benim.