KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, değerli bürokratlar ve basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

2025 yılı merkezî yönetim bütçesinin, milletimizin huzur ve refahının artırılmasına, kamu hizmetlerinin etkinliğine vesile olmasını temenni ediyor, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, hazırlanmasında emeği geçenlere, Strateji ve Bütçe Başkanlığına, Hazine ve Maliye Bakanlığına, kapsamlı sunumları için Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz'a teşekkür ediyorum.

Konuşmamın başında, dün idrak ettiğimiz cumhuriyetimizin 101'inci yılını ve Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyor, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Millî Mücadele'nin tüm neferlerini, aziz şehitlerimizi, muhterem ecdadımızı rahmet ve saygıyla anıyorum. Şehit kanlarıyla ve hakkını ödeyemeyeceğimiz fedakârlıklarla vücut bulmuş Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Yaşasın Türk milleti, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bütçe değerlendirmeme geçmeden evvel, Sayın Temurci'ye de cevap olsun diye değil ama kayıtlara geçmesi açısından bir hususu, zaman zaman burada gündeme getirilen bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle beraber, 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliğinde bütçe sisteminin değiştirildiği ve Meclisin bütçe hakkının elinden alındığı gibi bazı ifadeler zaman zaman kullanılıyor, bugün de kısmen buna değinildi. Oysa, gerçekte, daha evvel yürütme bütçeyi Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuyorken bugün de yürütme yine bunu sunuyor. Yapılan iki temel değişiklik var. Bunlardan bir tanesi, bütçe Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmezse bir geçici bütçe yapılması öngörülüyor. Bu, esasen Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda var olan bir husustu, Anayasa'ya da dercedildi. Eğer geçici bütçe de yapılamazsa, o takdirde, bir önceki yıl bütçesinin yeniden değerleme oranında artırılarak ülkenin bütçesiz kalmaması öngörüldü. Burada bir yetki devri asla söz konusu değil. Neden? Çünkü bir önceki yıl bütçesi de yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bizlerin iradesiyle kabul edilmiş bir bütçe olduğu için o bütçenin yeniden değerleme oranında değerlendirilmesi suretiyle, ülke bütçesiz kalmasın diye, daha başka ülkelerde, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde var olan sistemlerin rasyonelleştirilmiş olarak Türkiye'de uygulanmasından ibarettir.

İkinci konu ise aslında bizim Komisyonumuzu ilgilendiren konudur. Anayasa'da, biliyorsunuz, parlamenter sistem döneminde Plan ve Bütçe Komisyonu bir iktidar komisyonuydu, 40 üyeli Plan ve Bütçe Komisyonunun 25 üyesinin iktidardan olma zorunluluğu vardı Anayasa'ya göre. Yapılan değişiklikle buranın daha demokratik bir hâle getirilmesi sağlandı, siyasi partilerin Meclisteki temsil oranlarına göre, o nispetle burada yer almaları sağlandı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle beraber, bütçe sisteminde Meclisin bütçe hakkının elinden alınması yönünde negatif bir düzenleme yapıldığı yönündeki ifadelerin doğru olmadığını kayıtlara geçmesi açısından ifade etmek isterim.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün başladığımız müzakerelerle Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı bütçelerinin yanı sıra 17 bakanlığın, toplamda ise 227 kamu kurumunun bütçesi, 226 kamu kurumunun kesin hesabı ile 229 Sayıştay raporu üzerine görüşmeler yapılacaktır. Anayasa’nın 161'inci maddesinde düzenlenen bütçe ve kesin hesap kanunları Türkiye Büyük Millet Meclisinin temel yasama faaliyetlerindendir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki bir yıllık sürede kamuya kaynak aktarma ve bu kaynakları dağıtma yetkisini verdiği bütçe, uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların da önemli bir aracıdır. İstikrar, icraat ve kalkınma bütçesi olarak takdim edilen 2025 yılı bütçesi, kazanımları sürdürülebilir hâle getiren, ekonomik kalkınma ve sosyal refahı önceleyen bir bütçe olarak tanımlanmakta, orta vadeli program ve Onikinci Kalkınma Planı hedefleriyle uyumlu şekilde hazırlandığı görülmektedir.

Bütçe giderleri bir önceki yıl bütçe kanununa göre yüzde 32,8 artışla 14,7 trilyon Türk lirasına çıkarılmakta, bütçe giderlerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 23,9 olması öngörülmektedir. Bütçe gelirlerinin yüzde 51,7 artışla 12,8 trilyon liraya yükseltilmesi hedeflenmekte, bütçe açığının yüzde 27,2 azalışla 1,9 trilyon liraya gerileyeceği tahmin edilmiş, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3,1 olması, deprem harcamaları hariç tutulduğunda ise bu oranın yüzde 2,2 düzeyinde gerçekleşmesi öngörülmüştür. Bütçe gelir gider tahminleri yapılırken 2025 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4 büyüyeceği, işsizlik oranının yüzde 9,6; enflasyon oranının yüzde 17,5; ihracatın 279,6 milyar dolar, ithalatın 369 milyar dolar olacağı tahmin edilmiştir. Bütçe teklifinde 2024 yılı merkezî yönetim bütçe gerçekleşmelerine ilişkin yıl sonu beklentilerine de yer verilmiş, buna göre 2024 yılı bütçe açığının millî gelire oranının yüzde 4,9 olacağı tahmin edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bütçe kaynaklarının ne yönde ve hangi amaçlara yönelik olarak kullanıldığı bütçelerin hedeflerini göstermesi bakımından önemlidir. Yıllar itibarıyla bütçeden ayrılan paylara bakıldığında eğitim ve sağlık başta olmak üzere sosyal güvenlik, sosyal yardımlar, ekonomik destek ve teşviklerin oranının istikrarlı bir artış içinde olduğu görülmektedir. En temel kamu hizmetlerinden biri olan eğitimin, ülkemizin her yerinde milletimizin her ferdi bakımından yaygın ve erişilebilir olması, kalitesinin artırılması doğrultusunda eğitime, eğitim yatırımlarına ve eğitim çalışanlarına verilen önemin de göstergesi olarak yaklaşık 2,2 trilyon Türk Lirası ve yüzde 14,8 oranıyla bütçede en çok pay eğitime ayrılmıştır. Eğitimle beraber ikinci en çok pay 1,1 trilyon lirayla sağlığa ayrılmıştır. Bu şekilde sağlık hizmetlerinin tam donanımlı hastanelerle ülkemizin her yerinde vatandaşımıza ulaşması ve sağlık altyapısının desteklenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.

Türkiye, şehit yakını ve gazisine, muhtaç ve yoksuluna, engelli ve emeklisine sahip çıkmakta, sosyal destek ve sosyal koruma amacıyla attığı önemli adımlarla her daim onların yanında olduğunu göstermektedir. Bu kapsamda 2024 yılında 504,1 milyar lira olarak gerçekleşmesi beklenen sosyal yardım harcamalarına ayrılan kaynak 2025 yılında 650,9 milyara yükseltilmiştir. Bu tutar, 2025 yılı bütçesinin yüzde 4,4'üne tekabül etmektedir. Ayrıca 2025 yılı bütçesinde vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gazı daha ucuza kullanabilmeleri için 472 milyar lira kaynak ayrılmış, asgari ücretin vergidışı bırakılması kapsamında da 810,4 milyar lira vergi istisnası öngörülmüştür. İnanıyoruz ki bu kaynaklarla sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak ülkemizin sahip olduğu refahı toplumun tüm katmanlarına yayma anlayışıyla hareket edilerek muhtaçların, dezavantajlı grupların ve yaşlıların onurlu bir yaşam sürmesi temin edilecektir.

Bize göre geleceğin stratejik sektörlerinden biri de tarımdır. 2025 yılı bütçesinden tarıma ayrılan kaynak 384 milyar liradan 705,6 milyar liraya çıkarılmıştır. 2024 bütçesinde 91,6 milyar lira olan tarımsal destek programları için ayrılan kaynak önceki yıla göre yüzde 47 artırılarak 135 milyar liraya, tarım sektörü yatırım ödenekleri önceki yıla göre yüzde 64 artışla 166 milyar liraya çıkarılmıştır. Tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için 204,6 milyar lira kaynak ayrılmıştır.

2025 yılı bütçesinde 242,2 milyar lirası afet konutlarının yapımı ve altyapı giderlerinde kullanılmak üzere sermaye transferleri için 337,9 milyar lira, yatırımları hızlandırma ödeneği için 128,9 milyar lira olmak üzere toplam 1 trilyon 569,2 milyar lira yatırım harcama ödeneği öngörülmüştür. Ayrıca, reel kesim destekleri için de bütçede önemli pay ayrılarak 561 milyar lira ödenek öngörülmüştür.

Savunma ve güvenlik sektöründe Savunma Sanayii Destekleme Fonu için ayrılan kaynak da dâhil edildiğinde bütçenin yüzde 10,9'una tekabül eden 1 trilyon 608 milyar lira ödenek ayrılmıştır. Ayrılan bu kaynakların da katkısıyla dışa bağımlılığını asgari seviyeye indirecek şekilde savunma sanayimiz güçlendirilecek, milletimizin huzur ve güvenliğini sağlama kararlılığı tavizsiz devam ettirilecektir.

Netice olarak, bütçe teklifinin temel kamu hizmetlerinin etkin sunumunu hedefleyen, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanan, toplumun tüm kesimlerine sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içerdiği ve üst belgelere uygun şekilde hedeflerin belirlendiği görülmektedir.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri; bölgemizde tarihî gelişmelerin yaşandığı bir dönemde etrafımızdaki ateş çemberine rağmen Türkiye bir huzur adası olarak öne çıkmaya, ekonomik olarak güçlenmeye, millî birlik ve beraberliğini geliştirmeye, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma hedefine ulaşmak için gayret göstermeye devam etmektedir. Türkiye ekonomisi küresel ölçekteki enflasyonla mücadele politikalarının neden olduğu zayıf dış talep koşulları ve yaşanan deprem felaketinin yol açtığı olumsuzluklara rağmen güçlü görünümünü sürdürmektedir. Makroekonomik veriler büyüyen ve güçlenen bir ekonomiyi işaret etmekte ve uygulanmakta olan ekonomik programının sonucu olarak ekonomimiz önemli gelişmeler göstermektedir.

On dört yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecini devam ettirerek 2023 yılında yüzde 5,1 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, 2024 yılının ikinci çeyreğinde de yüzde 2,5 büyümüş ve on altı çeyrek üst üste kesintisiz büyümeyi başarmıştır. Böylece 2024 yılı ilk yarısı büyüme oranı da yüzde 3,8 olmuş, Türkiye millî geliri 1,1 trilyon doları aşan büyük ekonomiler arasına girmiştir. İstihdamda sağlanan artış büyümenin sürdürülebilir bir patikada devam ettiğini göstermektedir. Yılın ilk sekiz ayında yaklaşık 650 binin üzerinde istihdam artışı olmuş, işsizlik oranı ağustosta yüzde 8,5'e gerilemiştir. Son bir yıllık istihdam artışı 1 milyon 155 bin kişiye ulaşmıştır. Tabii, burada atıl iş gücüyle ilgili tartışmalar oldu biraz önce. Bu tartışmalar kuşkusuz doğrudur ama bence üzerinde durulması gereken dikkat çekici başka bir nokta da şu anda birçok sektörde istenilen elemanın bulunamıyor olmasıdır; bunu hem imalat sanayisinde hem de başka sektörlerde yakından izliyoruz, görüyoruz. Bence buna ilişkin etkili bir tedbirin de süratle devreye konulması gerekir diye değerlendiriyorum.

Haziran ayında başlayan dezenflasyon süreciyle birlikte enflasyon dört ayda 26 puandan fazla azalmış, eylül ayı itibarıyla yüzde 50'nin altına gerileyerek yüzde 44,3 olmuştur. Dış ticaret dengesinde ve cari açıkta sağlanan başarı program hedeflerinin gerçekleşmekte olduğunu gösteren bir başka sevindirici gelişme olmuştur. İhracatımız 261 milyar doları aşarak tarihî zirveye çıkmıştır. Ağustos ayında yıllık cari açık 11,3 milyar dolarla 2023 Mayıs ayına göre 44,4 milyar dolar gerilemiştir. Türk lirasına olan güven önemli düzeyde artmış ve Türk lirası mevduatının toplam mevduat içindeki payı ciddi bir yükseliş kaydetmiştir. TL mevduatlarının toplam mevduat içindeki payı eylül ayı itibarıyla yüzde 54,1'e yükselmiş, bu artış vatandaşlarımızın tasarruflarını yerli para biriminde değerlendirme eğilimlerinin güçlendiğini göstermiştir. Öte yandan, son dönemde kur korumalı mevduattan çıkışlar hızlanmış, 2023 yılında yaklaşık 144 milyar doları gören KKM bakiyesi 2024 yılı Eylül başı itibarıyla 98 milyar dolar azalarak 47 milyar dolara kadar inmiştir. Türkiye'nin risk primi düşerken portföy girişi artmış, Merkez Bankası rezervleri 18 Ekim haftasında 159 milyar doları aşarak, tarihî yüksek seviyelere çıkarak finansal istikrarımızın güçlenmekte olduğunu göstermiştir.

Enflasyonla mücadelede gösterilen kararlılıkla birlikte gelir dağılımı adaletinin iyileştirilmesi için etkin maliye politikaları ve sosyal politikalar da uygulanmaktadır. Gelir dağılımı adaletini sağlamak, toplumsal refahı artırmak kuşkusuz ekonomi politikalarının esas hedefidir. Bu amaçla adil bir vergi sistemi oluşturulması, kayıt dışılığın önlenmesi, kamu tasarruflarının artırılarak israf ve usulsüzlüklerin önüne geçilmesi gibi tedbirler de devreye konulmuştur. Alınan tedbirlerin kararlılıkla devam ettirilmesi, ekonominin büyütülmesi ve refahın artırılması politikalarıyla birlikte gelir dağılımı adaletinin sağlanmasına da katkı sağlayacaktır diye değerlendiriyoruz. Geldiğimiz noktada, sorunun geride kaldığı, makroekonomik verilerdeki iyileşme sürecinin program hedefleriyle uyumlu şekilde devam edeceği, enflasyondaki düşüş trendinin vatandaşlarımızın refahına da yansıyacağı bir sürece girilmiş olduğunu değerlendiriyoruz. Türkiye, üreten, istihdam yaratan, ihracatını artıran, cari açığını düşüren, en az borçlu ülkelerden biri olarak iç ve dış ekonomi çevrelerinin güvenini kazanmaya devam etmektedir. Kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle tesis edilen yönetim istikrarı, Cumhur İttifakı’yla sağlanan siyasi istikrar, güçlenen demokrasi, öngörülebilirlik ekonomik istikrarın da teminatı olmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak üreten, istihdam yaratan, üretilen değerden herkesin adil pay almasını mümkün kılan ve gelir dağılımını adaletli hâle getiren, nimet ve külfetin bütün kesimlerce hakça paylaşılmasına dayanan bir ekonomik ve toplumsal düzenin tesis edilmesini öngörüyoruz. Bu doğrultuda, devletin kamu gelirlerini karşılamada temel gelir kaynağı olan vergileri herkesin mali gücüne göre ödemesini; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını mümkün kılan adil bir vergi sisteminin inşasını gerekli görüyoruz. Bu amaçla atılan adımların, başlatılan reform çabalarının ve denetimlerin adaletli bir vergi sistemi tesis edilene kadar sürdürülmesini gerekli görüyoruz. Plan ve programlarda da ifade edildiği ve öncelikler arasında yer aldığı gibi, Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını ortadan kaldıracak yapısal reformların süratle gerçekleştirilmesini arzu ediyoruz. Türkiye için önemli bir şans olan istikrarla, millî birlikle kalkınma hedeflerine odaklanarak 2028 yılına kadar olan zamanı etkin ve verimli bir şekilde değerlendirmenin siyasetin milletimize sorumluluğu olduğunu değerlendiriyoruz. Vakit, makroekonomik ve finansal istikrarda elde edilen kazanımları yapısal reformlarla kalıcı hâle getirmek ve daha ileriye taşımak vaktidir. Zaman, küresel ve bölgesel gelişmeleri dikkate alarak, millî ülküler doğrultusunda istikrar içinde Türk ve Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmek için kalkınma hedeflerine kararlılıkla yürüme, millî birliğimizi tahkim etme zamanıdır.

Değerli Komisyon üyeleri, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’ne ve Sayıştay raporlarına da kısaca değinmek istiyorum. 2023 yılında bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,2 olarak gerçekleşmiştir. 2023 yılında bütçe açığının yükselmesinde 960 milyar Türk liralık deprem harcamaları etkili olmuştur. Deprem harcamaları hariç tutulduğunda bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 1,6 olmaktadır. Ekonomik sınıflandırmaya göre, 2023 yılı bütçe ödeneklerinde yüzde 49,1 oranıyla cari transferler ve sermaye transferleri, yüzde 22,9 oranıyla personel giderleri ve sosyal güvenlik devlet primi giderleri ilk iki sırada yer almıştır. Sayıştay, 2023 yılında yürütülen düzenlilik ve performans denetimleri kapsamında kamu idarelerinde 2.266'sı mali rapor ve tabloları etkileyen, 6.216'sı mevzuata uygunluğa ilişkin, 273'ü kamu idarelerinin mali yönetim ve iç kontrol sistemine ilişkin hataları içeren toplam 8.755 bulgu tespit etmiştir; en fazla bulgu tespiti 2022 yılında da olduğu gibi 6.315 adetle mahallî idarelere ilişkin olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sıklıkla yapılan hataların başında ise kamu idarelerinin tahsis ettikleri veya tahsisli kullandıkları taşınmazlara ilişkin muhasebe kayıtlarının yapılmaması ya da hatalı yapılmasının geldiği belirtilmiştir. Parlamentonun en önemli görevlerinden biri kuşkusuz kamu harcamalarının denetlenmesidir. Anayasal bir denetim kurumu olan ve denetim yetkisini Meclisimiz adına yerine getiren Sayıştayın, incelemelerinin ciddi bir şekilde yapılmış olduğunu, bunu kamu menfaatlerinin korunması ve idarenin denetim yoluyla geliştirilmesi fonksiyonu bakımından önemli gördüğümüzü ve yine 2023 yılında merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin tamamının faaliyet raporunu yayınlamış ve raporların kamuoyuyla paylaşılmış olmasının memnuniyet verici olduğunu ifade etmek istiyorum. Bununla birlikte, mevcut bulguların bir kısmının da Sayıştayla kurumların iletişimini güçlendirerek karşılıklı görüşme ve planlı eğitim faaliyetlerini etkinleştirerek azaltılabileceğini düşünüyoruz. Büyük çoğunluğu mahallî idarelerde olan bulgular kapsamında, dolaylı da olsa kamu zararına yol açabilecek hususların olup olmadığını, bunlara yönelik ne gibi tedbirlerin alındığını, yaptırım uygulanıp uygulanmadığını da merak ediyoruz. Ayrıca, daha önce de gündeme getirdiğimiz gibi, kesin hesapların denetimi için Türkiye Büyük Millet Meclisinde kesin hesapları inceleme komisyonu kurulmasının bir Anayasa değişikliğiyle beraber gerekli olduğunu da tekrar ifade etmek istiyorum.

Bu düşüncelerle 2025 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize, milletimize ve kurumlarımıza hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.