KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle bütün heyeti saygıyla selamlıyorum, tekrar hoş geldiniz.

Sayın Bakan, Orhan Bey sizin sunumdaki karekodları görünce çok heyecanlandı. Yalnız belki görmemiş olabilir yani on yıldır falan bu, lokantalarda bile var, hani menülerde karekod uygulaması var; sen çok heyecanlandın da.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yeni bir şey olmuş gibi anlatmadım ki.

ERHAN USTA (Samsun) - Yok, hayır, yani çok çok heyecanlandın da onu bir hatırlatayım dedim, o kadar.

Şimdi, Sayın Bakan, yani AK PARTİ hükûmetleri dönemindeki bu kentsel rant hırsı Türkiye'yi bitirdi, önce bir makrosundan başlayalım. Yani bu hem çok ciddi bir çarpık kentleşme, altyapı yetersizlikleri, işte dikey mimari, şu bu falan yani şehirlerimizi bitirdi. Aynı zamanda Türkiye'de ciddi suistimallerin önü açıldı böylelikle. Bunların hepsi çok detaylı konuşulabilir ama şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına birkaç cümleyle bunu söylemeden geçemeyeceğim. Üçüncüsü de belki de daha da önemlisi veya neyse işte, önem sırası yapmayalım; kaynakların -ekonomideki genel olarak kaynakların kamu anlamında demiyorum- verimsiz, üretken olmayan alanlara yönlendirilmesine neden oldu. Yani şimdi, siz hiçbir özel sektör firmasını... Türkiye'nin en büyük elektronikçisi gitti AVM yaptı bu ülkede ya! Yani ama onu suçlayamazsın çünkü firmalar kâr maksimizasyonuyla çalışır, kâr en çok hangi sektördeyse oraya gider. Siz bu alan yani bu suistimallerle birlikte, o, işte, imar rantları, emsal artışları, şunlar bunlarla birlikte öyle bir kârlı alan hâline getirildi ki artık insanların kaynakları buraya gitti ve bugün Türkiye'nin aslında yaşadığı sıkıntının, temel olarak ekonomik sıkıntının temelinde bu var. Türkiye borçlarını çeviremiyor, 610 milyar dolar hükûmetleriniz döneminde cari açık yani dış finansman kullanıldı ama bu finansmanı üretken alanlara maalesef çoğu zaman biz yatıramadık. Şimdi de Türkiye bu borçlarını ödemekte sıkıntı çekiyor. Efendim, yeni kaynak girişi olmadığı zaman -hani şu şeyler vardı ya, Kombassan falan- sürekli sıcak para girmeyince hepsi tökezlediydi, Türkiye o hâle geldi. Para giriyordu, güven vardı, işte şu vardı, bu vardı, onlar da kesilince şimdi para girmiyor, çarklar dönmüyor. Yani bu, temel problem, bu çok tartışılabilir.

Şimdi, diğer bir konu, tabii, ciddi bir kentsel dönüşüm ihtiyacı var İstanbul başta olmak üzere. Ülkeyi depreme dayanıklı hâle getirmemiz gerekiyor veya şehirlerimizin güzelleştirilmesi açısından. Yalnız burada ben bir makro planlama eksikliği görüyorum Sayın Bakan. Şu: Yani, bunun üç aşaması var bana göre. Bir, makro açıdan işin bir planlanması ve finansmanının oluşturulması lazım. Yani bizim ekonomimiz her yıl ne kadar bir kentsel dönüşümü finanse edebilir? Bunu kamu-özel sektör falan ondan bağımsız olarak söylüyorum. Ekonominin geneli itibarıyla çünkü bir iş yapmanın bir finansmanı var. E, kaynaklarımız yetersiz, dış kaynak kullanıyoruz sürekli. Dolayısıyla, bunun bir planlamasının yapılması lazım bana göre ve böyle bir orta planda "İşte, şu yıl şu kadar, bu yıl bu kadar Türkiye kaynaklarını bunu ayırabilir." diye bir finansman planlaması yapılması lazım. İkincisi, kamu bütçesi ayağının planlanması gerekiyor. Yani çünkü çoğu zaman bireylerin kendi bütçeleri bunu çevirmeye yetmeyebiliyor. Kamunun çoğu zaman depremde olduğu gibi belki diğer kentsel gelişim projelerinde bir kamu bütçesi ayağının olması lazım. Üçüncüsü de birey bütçesi; tabii, şu anda insanların alım gücü çok düştü, bundan kaynaklanan çok ciddi sıkıntılar var, ciddi bir barınma krizi yaşıyor Türkiye. Yani insanlar artık böyle, bir ev sahibi falan değilse ev sahibi olmayanların yeniden ev sahibi olması çok zor; bir evi olanın ikinci, üçüncü olması kolay; üçüncü, dördüncü evi olanın beşincisini, altıncısını alması son derece kolay ama ilk defa ev sahibi olmak açısından sıkıntılı. İşte, konut sahipliği oranı var, hükûmetleriniz döneminde artan konut sahipliğinin şimdi çok ciddi gerilediğini net bir şekilde görüyoruz, bu da ayrı bir "case." Dolayısıyla, bu kentsel dönüşümde bütçe meselesinin bireysel anlamda da finansmanı var. Burada da birtakım modellerin geliştirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

İstanbul depremi... Tabii yani İstanbul Türkiye'nin kalbi her yönüyle, 20 milyon insanımız yaşıyor; ülkenin dörtte 1'i orada yaşıyor, sanayimizin yüzde 60-70'i orada. Dolayısıyla, Allah korusun, İstanbul'daki bir sıkıntıda yani biz bir daha belimizi doğrultamayız; iktisadi olarak da belimizi doğrultamayız diğer yönlerde de belimizi doğrultamayız dolayısıyla fakat şöyle de bir şey var Sayın Bakan: Yani, bakın, bir planlamacı olarak söylüyorum, hâlâ İstanbul'a yatırım yapıyoruz. Evet, İstanbul'un yatırım ihtiyacı var, o ayrı bir şey ama hâlâ İstanbul'da nüfusu artıracak yatırımlar yapılıyor. Ben bunu zamanda çok sordum, şunun dengesine bir bakın, İstanbul'a -bunun illa bütçeden olması gerekmiyor; bütçe, yap-işlet-devret, hepsi birlikte- Türkiye'de yapılan yatırımın birkaç katı yatırım yapılıyor sürekli ve bu oradaki nüfusu tahrik ediyor yani nüfus artırıyoruz. Bunlardan kaçınmak lazım, bunun hiçbir planının olmadığını maalesef biz üzülerek görüyoruz.

Şimdi, diğer bir konu, bu deprem meselesi. Bir tane tek bir tablom var. Şimdi, Allah bir daha milletimize vermesin, 6 Şubat depremleri yaşadık ve bu depremler nedeniyle depremlerden sonra birtakım düzenlemeler yapıldı, değil mi? Büyük bir kısmı kararnamelerle yapıldı, bir kısmı buradan kanun geçirilerek yapıldı. Bu düzenlemeler yapılırken özellikle Sayın Mehmet Şimşek hep bize "Türkiye'de bir deprem oldu, asrın felaketini yaşadı; bunun yaralarının sarılması için bir kısım vergileri artıracağız." dedi. Kimisi ek motorlu taşıtlar vergisi gibi ikinci defa alınan ilave vergiler oldu, kimisi KDV, ÖTV artışları oldu veya değişik şekillerde vergiler artırıldı. Millet de hiçbir şey demedi bakın, yıllardır bu işlerle uğraşıyorum, Türkiye'nin sıkışık olduğu her dönemde IMF bize "Ya, şu 18'lik KDV'yi 20'ye çıkarın." dedi, Türkiye en sıkışık dönemlerinde dahi buna direndi ama burada şimdi deprem olunca, bu kadar büyük insani bir durum da ortaya çıkınca toplumsal bir şey de olmadı, Hükûmet de buna "Tamam." dedi, bu iş kabul edildi. Ama şunu unutmayalım: Bu artışların tamamı bize, kamuoyuna söylenen -Mehmet Şimşek'in bir kısım beyanatları orada delilleriyle, tarihleriyle- "deprem nedeniyle" oldu. Şimdi, geliyoruz bütçeye, bütçede 2023 yılında deprem harcamaları için 960 milyar lira harcandı, 397 milyar lira vergi toplandı -sadece bu 6 Şubat depreminden sonra yapılan düzenlemeleri söylüyorum, hani geçmişte bir deprem vergileri tartışması var ya 2000'li yıllar, onu falan demiyorum- 563 milyar lira topladığı verginin üzerinde merkezî yönetim bir harcama yaptı. Tamam, güzel. 2024 yılında 1 trilyon 28 milyar lira harcama, hatırlayın, 2023'teki vergiler yılın ortasında çıktığı için tam yıl değildi, o vergiler şimdi tam yıl oldu 2024'te dolayısıyla bazı şey büyümüş oldu 820 milyar lira vergi toplandı, 208 milyar lira toplanan verginin üzerinde bir harcama. Ama 2025'e geliyorsunuz, ayırdığınız ödenek 584 milyar lira, toplanacak vergi, bu vesileyle konulan vergilerin toplamı 1 trilyon 46 milyar lira; bunlar bizim tahminimiz, ben bunun aynısını Şimşek'e anlatacağım, hiç kimse itirazımız çünkü yıllarca ben bu tahminleri yaptım. Bakın, 462 milyar lira kâra geçtik burada; 2026'da yine, öngörülen rakam harcama olarak 531, 709 milyar lira orada kârımız var, 2027'de 884. Bundan sonra da bu deprem vergileri devam edecek.

Şimdi, siz bir vergiyi getiriyorsunuz, toplumun önüne koyuyorsunuz, bugüne kadar hiç artırılamayan şeyleri artırıyorsunuz "Deprem nedeniyle bunu yaptık." diyorsunuz ama yaptığınız şeyi hiç olmazsa depremin yarasını sararken depreme harca. Şimdi ne oldu? Bunu "'Fiscal adjustment' yapıyoruz, mali uyum yapıyoruz." diye yurt dışında anlatıyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Toplanmamış bir şey üzerinden konuşuyorsunuz.

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi 2025'in paralarını mı toplayıp da konuşuyorsunuz "Şunu yapacağız." derken? Orhan, dur sen; Orhan, sen bu işlerden anlamazsın, dur.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - "Anlamazsın!" ne demek ya!

ERHAN USTA (Samsun) - Tamam mı, elbette, niye veriyoruz 26'yı, 27'yi? Orta vadeli bütçeleme yapıyoruz gözünü seveyim Orhan. Orta vadeli bütçeleme ne demek? 2026, 2027; hiç bakmadığın dokümanlara belli. Şimdi, şunda hep 2026-2027'ler var; e, onlar size bunu söylemez.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Harcamayı nereden topladın?

ERHAN USTA (Samsun) - Ya, tamam, harcaması da vergisi de aynı şey; hepsi bunların öngörü. Hepsi öngörü, tamam mı? Şimdi, bakın, kaç yıl? Beş yıl toplamında 1,3 trilyon lira aslında daha fazla vergi toplayacak. Şimdi, dolayısıyla, hesap bu, ben burada Çevre, Şehircilik Bakanının yanındayım kendisi bilirse... Ben bu hesabın aynısını şimdi Mehmet Şimşek'e de anlatacağım. Çıksın, bana bir teknisyen sıkıysa "Şuradaki rakamda da bir tane hata var." desin, sabaha kadar tartışırım. Benim ömrüm bu rakamlarla geçti, bu hesaplamaları yapmakla geçti, bu Hükûmete de on iki buçuk yıl bunları ben hesapladım. Tamam mı, anlatabildim mi? Dolayısıyla, ben şunu söylüyorum: Ben hakkaniyetten yanayım. Ya, şimdi, bakıyoruz değil mi? 650 bin herhâlde, tam rakamlara hâkim değilim ama burada konuşulanlardan konut için "Bir yılda yapacağız -veya iki yılda- hızlı yapacağız." demişsiniz; 130 bin de kalmışız. Şimdi, bakıyorsunuz, arkadaşlar diyor ki: "Bu hızla giderse on yılı bulur bu deprem konutlarının yapılması." Ya, kaynaksa işte kaynak, topladık vatandaştan, niye kullanmıyorsun bu kaynağı? Yani, ben para harcamasının çok meraklısı olduğumdan değil ama şimdi bunu bu sefer tutup her tarafa gidiyoruz, anlatıyoruz "Biz bütçeyi düzelttik." ya, bütçeyi depremi vesile ederek düzelttik, depremi fırsata çevirmeye kimsenin hakkı yok. Bu milletten parayı toplayacaksın, vergi koyacaksın "deprem" diye, ondan sonra depreme harcamayacaksın; böyle bir şey yok. Nasıl "15 Temmuz Allah'ın bir lütfuydu." dediniz, şimdi, depremi Allah'ın lütfu gibi övmenin bir anlamı falan yok arkadaşlar. Tamam, bu bahsi daha fazla uzatmıyoruz.

Şimdi, gelelim Samsun'a Sayın Bakanım. 2019'da bağımsız adaydım, Büyükşehir Belediye Başkan adayıydım. Siz de son gün Samsun'a geldiniz, oralarda estiniz, gürlediniz ve bizim oyların bir kısmı gitti çünkü ne dediniz? Geldi, Bakan olarak söz verdi, ondan sonra...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, mikrofonunuzu açıyorum, toparlayın lütfen.

Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - "Canik'te kentsel dönüşüm meselesi çözülecek." denildi, siz gittiniz, hiç bir şey yapılmadı hatta -sizin beyanatlarınız burada var tarih tarih, onları okumayacağım, vaktim yok- sizden sonra 26 Aralık 2023'te Özhaseki geldi "Ya, bu bizim işimiz değil, bunu belediye yapacak." dedi. Şimdi, aradan beş yıl geçti arkadaşlar, Büyükşehir Belediyesi kazanıldı, İlkadım'da İlçe Belediyesini İYİ Parti kazandı ama Canik'te AK PARTİ kazandı. İki tarafta da bir şey yapılmadı, ondan sonra, tabii, bu on yıllık hikâye, sizden önce de bunun geçmişi var, zaten siz onun üzerine geldiniz çünkü çok tepki vardı. Bizzat siz geldiniz, kendiniz seçim gecesi de söz verdiniz burada "Bunları yapacağız, edeceğiz." şeklinde söz verdiniz, ondan sonra yapılmadı. Dediğim gibi, sizden sonra gelen Sayın Bakan Özhaseki de "Bunlar bizim işimiz değil, belediyenin işi." dedi. Sizden seçilen, AK PARTİ'den seçilen Belediye Başkanı İhsan Kurnaz da Özhaseki'nin aksine "Biz değil, devlet yapacak." diyor; şimdi iş ortada. Bakın, İlkadım'da hiçbir şey yok. Şimdi, şeyi söyleyebilirsiniz -yemekte de konuştuk- bu belediyenin karşısında, yukarıda 1.700 konutluk...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, herkese aynısını yapıyorum, lütfen toparlayın.

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.

...TOKİ'nin 1.700 konutluk bir yeri var, millet oraya gitmek istemiyor zaten bu kentsel dönüşüm için yapılmış değil yani kimse gitmediği için "Hadi oradan yer verelim." falan deniliyor. Adamın çünkü denizi gören yerde kentsel dönüşüme girse de binası var, adam oradan bir yer almak istiyor. Bu kentsel dönüşüm meselesinin çözülmesi lazım, bu sözlerin tutulması lazım. Canik'te kısmen bir şey başladı, henüz somut bir şey yok, en azından ikili görüşmeler başladı. Dolayısıyla, ben, hani suçlamak anlamında falan demiyorum ama Samsunlu bunu bekliyor ve hakikaten orada ciddi problem var. Bizim bölge de biliyorsunuz oralar da deprem bölgesi ve Samsun da güzel bir şehir yani bunu bir finansman yöntemi bularak... Ama bu iş tıkanmış durumda yani getirilen mevcut tekliflerle çözülemiyor, vatandaş o tekliflerin hiçbirine sıcak bakmıyor, bir şekilde çözülemiyor. Artık bunu çözmek lazım, İlkadım'da ve Canik'te özellikle bu kentsel dönüşüm sözlerinizi tutarsanız bir Samsunlu olarak çok memnun kalacağız.

Teşekkür ediyorum, bütçenizin hayırlı olmasının diliyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.