KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Tabii, vakit çok geç oldu, çok da yorulduk, yalnız tabii, şimdi Orhan Bey ismimi de vererek söyleyince.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir şey demedim.

ERHAN USTA (Samsun) - Arkadaşlar, sabahleyin ben zaten onu ifade ettim. Yani bizim buradan, Sayın Bakandan değil, bütün bakanlardan yani buraya gelen yürütmeden beklentimiz normalde şu... Beklentimizi bari ifade edelim, o zaten söyleyeceğini söylüyor, biz de beklentimizi ifade ediyoruz. Yani yirmi iki yılın hepsini bir çuvala koyup da söylemek yerine... Bu bütçe her yıl geliyor arkadaşlar, geçen yıl da geldi, önceki yıl da. Allah rızası için, siz şu kitapçığa baktığınızda geçen yılla bu yıl arasındaki farkın ne olduğunu, son verdiğimiz bütçeyle veya -işte kesin hesabı da olsun- son iki yılla bugünün arasında ne fark olduğunu görebildik mi? Hayır, görmedik, hiç yok.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Yazdık, yazdık.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Yegin, bir müsaade edin, o da ifade etsin, yeter ya, bir durun.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, hayır, hayır. Hepsi yirmi iki yıl. Ancak ne yapabilirsiniz? Geçen yılın metnini açarsınız, bu yılın metnini açarsınız, aradaki farkları aritmetik işlem yaparak bir şey bulursanız bulursunuz. Şimdi, dolayısıyla, bizim beklentimiz, son verdiğimiz bütçeyi veya ondan önceki kesin hesap, bu çerçevedeki faaliyetlerin anlatılması daha doğru bir yöntemdir ve beklenen şey budur. Bütçelerin gelenekleri de böyledir arkadaşlar, emin olun, böyledir. Ama o zaman şu akla geliyor: Ha, son yıllar için söylenecek bir şeyiniz yok, habire 2002'ye gidiyorsunuz. Yahu 2002 kötüydü, 2002 rezildi, 2002'den daha kötü bir yıl yok. Tamam mı? Yani habire buna gitmeyelim, 2002 sıfırdı ya, sıfırın üzerine bir şey 1 olursa sonsuz artış olur.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz üzerimize alınmıyoruz -ortağınız- MHP'ydi o zaman.

ERHAN USTA (Samsun) - Böyle bir şey yok, hiç de üzerimize alınmıyoruz, tamam mı, bu kadar kötüydü 2002. Yani yirmi iki yılda hiç mi bir şey yapmayacağız ya? Sadece 600 milyar dolar dış kaynak kullanmışız, trilyonlarca dolar iç kaynak kullanmış bir Hükûmet elbette bir şey yapacak ama biz şunu öğrenmek istiyoruz: Ya, son yılda ne yaptınız? Sayın Bakan, bana biraz da bunu anlat, tamam mı?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Orada yazıyor.

ERHAN USTA (Samsun) - Yazmıyor abicim, oku ya Allah aşkına, yazmıyor.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Okuduk.

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, bir şey bu.

Şimdi, tabii, öbür meseleye girmeyecektim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamamlayın lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) - Tamam, bitiriyorum.

Yani şimdi söylesem bir türlü yani sussam gönlüm razı değil, söylesem başka bir problem.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Söyleme.

ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, söyleyeceğim zaten.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Deme deme, güzel kapatalım akşamı.

ERHAN USTA (Samsun) - Yani şu: Burada arkadaşlar, hani deniliyordu ya, hiç kimsenin burada bir milletvekiline... Tabii, işin bir tarafını Kandil'e, bağlayınca orada bir şey oluşuyor aman öcü, oraya giremiyoruz, edemiyoruz, Kandil mandil... Ben o arkadaşı hiç tanımam, ondan bağımsız konuşuyorum ama bir milletvekili olarak, milletin oyuyla gelmiş birisi olarak ben buraya, bir milletvekiline karşı "İşte, sende haysiyet kırıntısı varsa, sende şöyleyse, sende şöyleyse, sende böyleyse..." bu ifadeleri çok yakışıksız buluyorum. Bunlar çok yanlış ifadeler, bunların olmaması lazım. Bunları biz de birbirimize söylemeyeceğiz ama hele hele buraya seçilmemiş... Seçildiği zamansa problem yok. Sayın Bakan şu anda... Bak, bu kanununa göre, Anayasa'ya göre çok net olmamakla birlikte -İsmail Bey daha iyi bilir- bana göre de siyasetçi değil bakanlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta teşekkür ediyorum, yeter, sağ olun.

ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Sana biri "komisyoncu" imasında bulunsa ortalığı yıkarsın.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, yeter.

ERHAN USTA (Samsun) - Bitiriyorum, Sayın Başkanım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ortalığı yıkarsın.

ERHAN USTA (Samsun) - Yıkarım ama şunu söylemem: İşin bir tarafını Kandil'e bağlayıp, bilmem ne filan değil. Onun üzerinden ne söylüyorsa söylesin, hakaret etmemek kaydıyla veya aynıyla şey yapsın ama işin bir tarafını Kandil... Ya arkadaş, bu ülkede şu anda Abdullah Öcalan'ın Meclise gelip konuşturulması tartışılıyor. Adamın Kandil'le alakası olmuş, bunlar çok normalleşti artık bu ülkede maalesef, siz normalleştirdiniz bunu, anlatabildim mi?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Böyle bir şey yok, bunu kabul etmiyorum. Bu çok yanlış bir şeydir.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, teşekkür ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Bunun üzerinden ben bir milletvekili olarak hakikaten çok üzülüyorum. Yani hiç kimse buraya gelip böyle bize ayar vermesin arkadaşlar.