Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Ticaret Bakanlığı b) Helal Akreditasyon Kurumu c) Rekabet Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .11.2024 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.
Şimdi, tabii, ben Malatya Milletvekiliyim, öncelikle Malatya'yla ilgili birkaç konuyu Sayın Bakanın da esnafla ilgili gündemine taşımak isterim.
Malatya'yı görmeyenler bilmez, şehir merkezinin tamamen yok olduğu, esnafın, çarşının âdeta yerle bir olduğu şehirlerin başında geliyor. Ölü sayımızın az olması sebebiyle deprem çok yaşanmamış bir il gibi gösterilmeye çalışıldı ama gerçek durum tam tersi. Malatya'yı bilenler bilir, şehir merkezi dediğimiz yani Ankara'nın Kızılay'ı, Ulus'unun olduğu bölge gibi Malatya şehir merkezi âdeta yerle bir oldu, hâlâ da ayağa kalkabilmiş değil. Yine, hem Akçadağ'da hem Doğanşehir ilçemizde de çarşımız tamamen yok olmuş durumda. Şehir merkezine bağlı Çırmıktı, Gündüzbey gibi beldelerimizde esnaf perişan durumda. Maalesef hâlâ çok ciddi bir adım atılabilmiş değil. Malatya depreminden yaklaşık 20 bin esnafımız mağdur oldu, esnafımız aynı anda hem iş yerini hem evini hem sermayesini kaybetti. Düşünün ki akşam yatıyor hem evi var hem arabası var hem iş yeri var sabah kalktığında insanlar işsiz kaldı, iş arıyorlar şu anda. Bu da Malatya'nın ve deprem bölgesinin gerçeği.
Deprem sonrası geçici iş yerleri için yaklaşık 5.200 esnafımız talepte bulunmuştu ancak yaklaşık 1.500 civarında esnafımızın bu talebi karşılandı, hâlâ 3.700 esnafımız geçici iş yeri konteyneri beklemekte. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çarşı diye tabir ettiğimiz yaklaşık 500 dönümlük alanda 9 bine yakın iş yeri ve 6 bine yakın konut inşaatı da başlamış durumda. Yine, bu konteyner kentte -sizi ilgilendirdiği için söylemek isterim- esnafların içme suyu, ısınma, soğutma problemleri devam ediyor, wc problemleri var. Esnaf âdeta konteynerlerde yalnız bırakılmış durumda.
Şimdi, esnafımızın çeşitli talepleri var, onları da sizin dikkatinize sunmak istiyorum. Depremde zarar gören esnaflarımıza yönelik depreme özel destek paketi bekliyoruz. İlimizde meydana gelen deprem sırasında ilimiz mücbir sebep ilan edilmiş; vergiler, SSK ve BAĞ-KUR primleri, gelir stopaj vergileri, damga vergisi, KDV, MTV 30 Kasım 2024'e kadar ertelenmişti. Şimdi, burada vergilerde, primlerde erteleme oluyor ama esnafın alım gücü yok. Esnaf bugün 10 lirayı ödeyemezse yarın 100 lirayı hiç ödeyemez. Esnaf sadece beyanname verebilmekte, parası olmadığından ödeme yapmamaktadır. Depremler nedeniyle vergi, sosyal güvenlik, kredi, kira ve piyasaya olan borçlarını ödeyemeyen esnafımız devletimizin desteğini ve katkısını beklemektedir. Her bakanlıkta söylüyoruz, talebimiz, mücbir sebebin uzatılmasını şiddetle istiyoruz, mücbir sebep mutlaka uzatılmalıdır. 2023'ten itibaren devletin esnaf ve sanatkâra yüklediği vergi, sigorta, BAĞ-KUR primlerinin, KDV ve MTV, gelir stopajı, damga vergilerinin elektrik ve doğal gaz giderlerinin affedilmesini, borçlarının devlet tarafından ödenmesini, karşılanmasını talep ediyoruz. Yine, mücbir sebep süresince verilmesi gereken vergi beyannamelerinin üzerinden ödenmesi gereken damga vergisi tutarı yaklaşık 30 bin TL'ye ulaşmakta, esnaf boş olarak vereceği bu beyanlar için haksız olarak bu vergiyi ödemek zorunda ve bu vergilerin iptal edilmesini sizden talep ediyoruz. Deprem bölgesindeki esnafımız mutlaka faizsiz kredi ve hibelerle desteklenmeli, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatiflerinin yüzde 29 olarak belirlediği faiz oranı düşürülmelidir. ÖTV'siz araç desteği bir kez daha uygulanmalıdır, 2016 yılında uygulanmıştı. ÖTV'siz araç desteğinin bir kez daha uygulanması deprem bölgesindeki aracını değiştirmek isteyen esnafın yükünü hafifletecektir.
Sigorta prim tutarları her yıl asgari ücrete bağlı olarak artıyor. Asgari ücretteki artış nedeniyle ekonomik sıkıntılardan esnaf ve sanatkâr camiası da her kesim gibi olumsuz etkilenmekte. Bu konudaki talebimiz ise 2025 yılında BAĞ-KUR primlerine zam yapılmaması.
Yine, biliyorsunuz, BAĞ-KUR maaşları en düşük maaş grubunda. BAĞ-KUR maaşlarının da mutlaka iyileştirilmesi gerekiyor.
Bir başka konu, KOSGEB tarafından sadece esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı KOBİ'lerin yararlanabileceği kredi faiz desteği verilmeli. KOSGEB kredi desteklerinden esnafımızın bir bölümü yararlanmakta, çoğu meslektaşlarıysa yararlanamamaktadır. Dolayısıyla KOSGEB desteklerinden faydalanmalarını talep ediyoruz.
Şimdi, Sayın Bakan, değerli AK PARTİ milletvekilleri; bir sözünüzde durmaya sizleri davet ediyorum. 6 Mayıs 2023'te Sayın Cumhurbaşkanı adayınız, AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bir söz vermişti, demişti ki: "Küçük esnaflarımızın prim gün sayısını SSK'yle eşitleyerek 7200'e indireceğiz." Yaklaşık 1 milyon esnafımız...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tamam.
VELİ AĞBABA (Malatya) - İlk başta "Yapacağız." demişti; tamam da 2023 Mayıs ayından ne kadar geçmiş, hâlâ tık yok sizde. Esnaf adına bu sözünüzde durmaya sizi davet ediyorum. Esnafı kandırdınız, 6 Mayısta kandırdınız. Lütfen, esnafa yalan söylemeyin...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hepsini tuttuk.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yalan söylemeyin, sözünüzde durun, sözünüzde durun. Bugün bir önerge verin, biz de o önergeye destek vereceğiz; sözünüzde durun.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sözümüzde dururuz, siz merak etmeyin.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir müsaade edin, Hükûmet yetkilileri burada, Sayın Bakan burada.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, bu bir siyasi... Lütfen, sözünüzde durun ve 7200'e getirin; bunu size söylüyorum, bu sizin vermiş olduğunuz söz.
Bir başka konu, siz bilmezsiniz ama maalesef, Türkiye'de bir üç harfli terörü var, âdeta bir 7 başlı ejderha gibi üç harfliler küçük esnafı, bakkalı, şarküteriyi vesaire yok ediyor. Maalesef bunların önü o kadar açılmış ki düzen yok, hiçbir şey yok ve bakkalımız, şarküterimiz yok oluyor. Bunlara mutlaka sınır getirilmeli, şehir merkezinde açılmamalı, hafta sonu kapalı olmalı. Zincir markette her şeyi satıyor; kışın kış lastiği, sonbaharda turşuluk salatalık satıyor, satmadığı bir şey yok, bunlara da bir sınır getirilmeli diye düşünüyorum.
Şimdi, rezerv alanından çıkarılan kiracı esnaftan mülk sahibi için konteyner kirası alınmamalı; tam bir ucube. Rezerv alanından çıkarılan kiracı esnaftan mülk sahibi adına kira istiyor; bu da ucube bir durumdur, onu da söylemek istiyorum.
Sayın Bakan, birliklere, odalara ve kooperatiflere hak sahipliği tanınarak devletin kredi ve hibe imkânlarından faydalanılmalı. 6 Şubat depreminde Malatya'da ve diğer deprem bölgelerinde esnaf ve sanatkâr odalarının, birliklerimizin, esnaf kooperatiflerinin binalarının tamamı yıkıldı, Malatya'da binalarının tamamı yıkıldı ama AFAD odaların, kooperatiflerin hak sahipliği başvurularını kabul etmiyor, mevzuata göre tüzel kişiler hak sahibi olamıyor. Birliklere, odalara ve kooperatiflere hak sahipliği tanınarak devletin kredi ve hibe imkânları mutlaka verilmeli. Malatya'daki esnafların kullanabileceği kendine ait bir tane yeri yok değerli arkadaşlar.
Şimdi, bir başka konu, bugün çok sık gündemde. Değerli arkadaşlar, bu ilk İsrail saldırısı, katliamı başladığı zaman, sağ olsun, Türkiye Büyük Millet Meclisi İsrail katliamına karşı bir önlem aldı ki hakikaten dünyada çok ses getirdi! Ne yaptı? Mecliste Nescafe'yi yasakladı. Örneğin, Sayın Mehmet Muş'tan Nescafe içelim derseniz Nescafe yok. Ya da ne yaptılar? Starbucks'ı yasakladılar. Aman Allahım, Netanyahu bir koktu, bir koktu, ayaklarının, dizlerinin bağı çözüldü! Yahu, Starbucks'ı yasaklayacağınıza, Nescafe'yi yasaklayacağınıza İsrail'le ticareti yasaklamak niye aklınıza gelmedi? Ne zaman yasakladınız? 2 Mayıs 2024'te. Neden sonra? Mecliste bütün gruplar konuştu "İsrail'le ticaret yapıyorsunuz." diye, hatta Meclis kürsüsünde bir milletvekili arkadaşımız öldü, ondan sonra "Ticaret yok." diyordunuz, ortaya çıktı, ticareti yasakladınız. Yasakladınız mı? Sayın Bakan burada bugün, birazdan cevap verecek; biz yasaklandığını düşünmüyoruz maalesef.
Değerli arkadaşlar, bazı gemilerin üçüncü ülkeler üzerinden rota değişikliğine gitmesi, aynı zamanda mayıstan bugüne Filistin'le daha önceki aylarda ve yıllarda olmadığı kadar ihracat verilerinin ortaya çıkması akıllara soykırım altında olan bir ülkenin bu kadar endüstriyel malzemeyi ne yapacağı şeklinde... Sizin dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum; İsrail İstatistik Enstitüsünün herkese açık olan verilerine göre, Türkiye'yle haziran ayında 60 milyon dolar, temmuz ayında 73 milyon dolar, ağustos ayında 93 milyon dolar, eylül ayında 116 milyon dolar ithalat yapıldığı yazıyor İsrail'in verilerinde. Sayın Bakan, bizim verilerimiz ile İsrail'in verileri arasındaki farkı neye bağlıyorsunuz; onu merak ediyoruz. 2023 Eylül ayında İsrail'e 20 milyon dolar çelik ihracatı gerçekleşirken bu rakam 2024'ün aynı ayında 46 milyon dolara yükselmiş. Düşünün ki Filistin'de savaş var, insanlar ekmek bulmakta zorlanıyor ama demir çelik ihracatımız bu ülkeye 2 kat artmış durumda. Lütfen, buna da açıklık getirin.
Ağustos 2023'te İsrail'e mermer satıyormuşuz, Filistin'e hiç satmamışız. 2024'te istatistik tersine dönüyor, İsrail'le ticaret yokmuş gibi göstermek için bu kez mermeri kâğıt üzerinde kime veriyoruz? Filistin'e veriyoruz. Bu da açıkça ucube bir durum. Şimdi, İsrail'le ticaretin durduğu mayıstan bu yana ihracatın Filistin'e yapıldığını savunurken işgal atındaki Filistin'in milyonlarca dolarlık çeliği, makyaj malzemelerini nerede kullandığını da doğrusu merak ediyoruz. TİM verilerine göre Türkiye ve Filistin arasında Ekim 2023'te 12 milyon doları aşan ihracat Ekim 2024'te yüzde 672 artışla 95 milyon dolara çıktı, yılın başından bu yana yapılan ihracat ise yüzde 542 artarak 103 milyon dolara çıkmış durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, toparlayın.
Buyurun.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Ağbaba, okumadınız galiba bunu?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ya, Sayın Kırkpınar, size sıra gelince siz cevaplayın.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen oku onu. Sen beni bir dinle, beni dinle.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, siz konuşmanıza bakın. Size söz gelirse cevap verirsiniz.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Biz şimdi size mi güveneceğiz, Filistinli Bakana mı güveneceğiz?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkiye Filistin'e ekim ayında 36.430 dolar tutarında mücevher satmış. Filistin medyası Gazze'ye giden yardımları dahi Hamas'a gideceği için engellerken Filistin'e 12 milyon dolarlık bakliyat ihracatı gerçekleşmiş.
Öte yandan, önceki yıllarda yalnız İsrail'e yapılan dikenli tel ihracatının belgelerine ulaşırken 2023'e kadar dikenli tel göndermediğimiz Filistin'e son altı aydır dikenli tel gönderiyoruz.
Şimdi, bir başka konu, önemli bir konu. Değerli arkadaşlar, Türk firmaları herhangi bir üçüncü ülkeye sevk gereği duymadan nakliye sırasında evrak değişimi ve ihracatın sürdürüldüğü iddiası var. Bu işlem uluslararası konşimento veya taşıma senedi -belgenin üzerinde, yükleyici, alıcı, ihbar mercisinden başlayarak her türlü bilgi yer alıyor- gemiye yüklenen bir malın teslim alındığını gösteriyor; gönderenin, alıcı ve yazılı olduğu hukuki bir belge. Örneğin, firmalar gemi limandan çıkarken adres olarak Mısır'ı gösteriyor ama uluslararası sularda Mısır yerine Hayfa yazabiliyor. Türk firmaları hem üçüncü ülkeler üzerinden İsrail'e yeniden ihraç ettiği hem de firmaların herhangi bir üçüncü ülkeye bile sevk yapmadan nakliye esnasında değişim yapıldığı iddiası var.
Şimdi, bir de değerli arkadaşlar, İsrail'e mühimmat taşıdığı için Belçika, İtalya, ABD, Kanada, Malezya, Avusturya'da hakkında dava açılıp yaptırım uygulanan ZIM'a ait gemiler Türk limanlarında aralıksız sefer yapıyor. İsrail'in en köklü lojistik firmalarından biri olan ZIM gemileri haftalardır limanlarımızda İsrail'e sevkiyat yapıyor. ZIM şirketinin Çin, ABD ve İsrail'den sonra dünyada en çok uğramış olduğu durak ise Türkiye. Gazze'de, Lübnan'da soykırıma devam eden İsrail...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, hemen bitiriyorum, 1 sayfa kaldı.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, aynı şekilde Sayın Bakan cevap hakkını kullanıyorken de bu sükûnetle dinlemenizi istiyorum ama.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii, Sayın Bakan otuz altı dakika... Siz uzattınız ya...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Otuz altı dakika...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ama sessiz bir şekilde dinliyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Güneş, bir müdahale etmezseniz çok sevineceğim.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Yok, ben yardımcı oluyorum size.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bana yardımcı olmayın lütfen.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Biz milletvekiliyiz...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, ben sadece, şimdi, Sayın Bakan dinledi sizi...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Evet, Başkanım, söz veremem.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - E, şimdi ben söz veriyorum buradan.
Aynı sükûnetle dinleyelim ki o tartışmanın sonuçlarına halkımız ulaşsın.
Peki, buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Peki.
Gazze'de, Lübnan'da soykırıma devam eden İsrail'in ZIM şirketinin resmî internet sitesine girildiğinde Türkiye'yle ticaretin sürdüğünü görmek mümkün. Şirketin resmî sayfası ekimde Mersin ve Hayfa'daki sefer trafiğini ortaya koyarken kasım ayı boyunca gemilerin Mersin, İzmit, İstanbul, Derince, Gemlik, İzmir Aliağa Limanlarında Hayfa'ya sevkiyat gerçekleştirdiği görülüyor. ZIM, İsrail hesabına çalışan bir firma. Derince, İstanbul, İzmit, Mersin'de son iki ayda 30'dan fazla yüklü nakliyeler yapılmış durumda. Konteynerler İsrail'in Aşdod Limanı'na indiriliyor, öncelikle İsrail'in lojistik ihtiyacına yönelik çalışıyor. Terör örgütü İsrail'e en çok desteği veren şirket olarak bilinen ZIM şirketi elini kolunu sallayarak bizim limanlarımızda cirit atmaya devam ediyor hem de Gazze'de soykırım sürerken. Limanlarımızın acilen İsrail'e mühimmat taşıyan şirketlere kapatılmasını istiyoruz. Ayrıca, bu eylemlere katılan öğrencilere, gençlere yapmış olduğunuz muameleyi de şiddetle kınadığımı belirtmek istiyorum.
Şimdi, Sayın Başkan, biraz önce Sayın Usta söyledi; bu Trendyol meselesinin hakikaten üstü kapatılmaya çalışılıyor. Bugün Ticaret Bakanı bu Trendyol meselesinde cevap verirse seviniriz. Yine, bu Türkiye'nin çıkarlarına mı, büyük şirketlerin çıkarlarına mı; onu da sormak istiyorum.
Son olarak, Sayın Başkan, dün hepimizin utanması gereken bir durumu Türkiye yaşadı. 5 kardeş, en büyüğü 5 yaşında 5 çocuk yoksulluktan yanarak yok oldu. Türkiye'de yoksulluğun ne anlama geldiğini de dünkü olaydan görebiliriz. Bunda en çok sizin sorumluluğunuz var ama bütün Türkiye'nin problemi. Bu çocukların ölmesini, bu çocukların o yoksulluk içerisinde ölmesini de Türkiye kamuoyunun, sizlerin dikkatine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.