Komisyon Adı | : | Dilekçe Komisyonu İle İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu |
Konu | : | 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’na, Kamu Denetçiliği Kurumunda muhalefetin temsiline, Mehmet Akarca’nın Başdenetçi seçilmesine, Cumhuriyet Halk Partisi olarak toplantının devamında olmayacaklarına ve oylamalara katılmayacaklarına ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 13 .11.2024 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun amacı esas itibarıyla yani hükûmet uygulamalarını veya devletten kaynaklı hak ihlallerini denetlemek. Sonuçta devleti yöneten de Hükûmet, bir siyasi parti veya siyasi partiler. Yasa çıktığı zaman yani esas itibarıyla muhalefetin bu organizasyon içerisinde olabilmesini öngörmemiş. Yani bu organizasyon içerisinde Hükûmet faaliyetlerini veya devletin faaliyetlerini yine devlette çoğunluk oluşturan, Hükûmette çoğunluk oluşturan siyasi partinin çoğunluğu seçiyor. Dolayısıyla, çağdaş ülkelerde veya işte, örneğini aldığımız ülkelerde bu amaçla kullanılmıyor bu kurum ve muhalefetin temsilinin, birlikte temsilinin mutlaka olması gerekir. Eğer yasada yoksa bile sonuçta Parlamento aynı zamanda teamüllerle yürüyen kurallara da sahiptir. Bu teamülün bu Parlamentoda, bu kurumda oluşması için geçen seçimde de ısrarcı olduk her ne kadar çoğunluk sizde olsa bile, Adalet ve Kalkınma Partisinde veya ittifak yaptığı siyasi partilerde olsa bile bu teamülü burada başlatabilirdik ama ısrarla bu teamülden uzak durdunuz. Bunun örnekleri var aslında, hem RTÜK'te var muhalefetin temsili hem de HSK'de var, muhalefet temsil ediliyor o konularda ve daha da doğru oluyor, yine çoğunluk iktidar partisinde. Bu teamülün oluşmaması Kamu Denetçiliği Kurumunun faaliyetlerine gölge düşürüyor. Dolayısıyla Hükûmet kendi faaliyetlerini, kendi hak ihlallerini kendi seçtiği denetçiler vasıtasıyla denetliyor, bu da bu kuruma olan güveni de azaltıyor, kuruma olan başvuruları azaltıyor ve kurumun daha yaygın insan hakları ihlallerini denetlemesi konusunda, kurumları denetlemesi konusunda da bir eksiklik yaratıyor. Biz bugün de aslında ya da dün de buna ilişkin bir adım atabilirdik fakat Adalet ve Kalkınma Partisi bu yaklaşımdan çok uzak duruyor. Seçilen 12 adayın şahsından bağımsız olarak muhalefetin temsil edildiği bir kompozisyon yok maalesef bu adaylar içerisinde. Çok değerli arkadaşlarımız var, onların şahsından bağımsız olarak söylüyorum. Öyle anlaşılıyor ki yani bu teamül bugün de burada oluşmayacak. Dolayısıyla böyle bir ortam içerisinde muhalefet milletvekili olarak, Türkiye'nin 1'inci partisinin milletvekilleri olarak bulunmamızın, oylamaya katılmamızın, arkadaşları dinlememizin bir yararı olmadığı düşüncesindeyiz.
Ayrıca, şunu da etik olarak doğru bulmam, doğru da bulmuyorum etik olarak: Sayın Mehmet Akarca saygın bir hukukçu olabilir, Yargıtay Başkanlığı yaptı ama son seçimlerde Yargıtay Başkanlığı konusunda kendi arkadaşlarından Başkanlık yaptığı döneme ilişkin olarak da bir güven oyu alamadı yani hizmet ettiği arkadaşlarından bir güven alamadı Yargıtay ortamı içerisinde Başkan olmasına rağmen. İşte, onlarca turdan sonra seçilemedi kendisi. Kendi arkadaşlarının güven duymadığı, kendi ortamında güven duymadığı bir şahsın Başdenetçi olarak seçilmiş olması da sonuçta Parlamento bakımından da Adalet ve Kalkınma Partisi bakımından da bir talihsizliktir aynı zamanda. Biz bu oturumda olmayacağız, Cumhuriyet Halk Partisi olarak oylamalara katılmayacağız. Seçilen arkadaşların şahsında bağımsız olarak bunları söylüyoruz. Tabii ki daha sonra İnsan Hakları Karma Komisyonunun faaliyetlerine katlayacağız, görüşlerimizi söyleyeceğiz.
Teşekkür ediyoruz.