Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Sosyal Güvenlik Kurumu ç) Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 13 .11.2024 |
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanı, Sayın Bakanımı, değerli bürokratları ve milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Bakanlığın misyonundan bir alıntıyla söze başlayacağım yani stratejik plandan bir alıntıyla sözüme başlayayım. Ne diyor: "Çalışanın sağlığını, güvenliğini ve refahını esas alarak çalışma barışı ve düzenini, etkin bir sosyal güvenlik sistemini sağlamak, tam istihdamı destekleyici ulus ve uluslararası etkin bir iş gücü piyasası oluşturmak ve denetlemek. Yabancı ülkelerdeki vatandaşlarımızın da çalışma ve sosyal güvenlik alanlarındaki hak ve menfaatlerini korumak, çalışma yaşamına ilişkin veriye dayalı politikaları geliştirip uygulamak." İşte, sizin stratejik plandan alıntısı yapılmış olan bu cümleleri size okudum.
Peki, şimdi "Bakanlığınız çalışanın sağlığına ve güvenliğine ilişkin görevleri yerine getiriyor mu?" sorusunu sorup ben de cevabını veriyorum: "Hayır." Neden? Hemen onu da açıklayalım: Şimdi, iş güvenliği önlemi alınmadığı için, Sayın Bakan, 2023 yılında 1.932 işçimiz hayatını kaybetti ne yazık ki, 2024 yılının ilk yarısında da, ilk dokuz ayında da 1.371 işçimizi iş cinayetlerine kurban verdik ve son on yılda yeterli güvenlik önlemi alınmadığı için kaybettiğimiz işçi sayısı korkunç, 21.158. Şimdi, sermayenin ve patronların kârını düşündüğünüz kadar aslında iş sağlığı ve güvenliği açısından yeterince tedbir almadığınız ortada. Buna FERSAN işçilerinin direnişiyle ilgili, Vehbi Vekilim de söz etti, biraz değinerek devam etmek istiyorum. Burada, günlerce, hem firma sahibiyle hem milletvekilleriyle, bakanlarla görüşmek isteyen işçilerimizin, özellikle ücretlerinin dışında çok temel bir talebi vardı "Biz maden ocaklarına, iş güvenliği ve sağlığı nedeniyle endişeliyiz, girmeye çekiniyoruz. Devletimiz desin ki bize 'Bu kurumlarda iş güvenliği ve tedbirleri, işçi sağlığı tedbirleri bizim sorumluluğumuzdadır.' biz bu maden ocaklarına girelim, korkusuzca çalışalım." Bunu dedi mi iktidarınız? Ne yazık ki diyemedi. Dolayısıyla, çalışanın refahını esas alan bir anlayışınız da yok. Bunu da şu rakamlarla açıklayalım: TÜRK-İŞ'in açıklamasına göre, Ekim 2024'te açlık sınırı 20.432 TL olmuş ama siz emeklinin hâlâ 12.500 TL'yle geçinmesini kabul edebiliyorsunuz. Yine, yoksulluk sınırı 65.553 TL olmuş; sizin, asgari ücretle çalışanların hâlâ 17 bin lira aylıkla geçinmesine gönlünüz razı oluyor. Devletin alacaklarında özellikle yeniden değerleme oranlarına dikkat ederek, geçmiş yılın enflasyon bazına dikkat ederek tahsilatları yaparken emekçiye, emekliye ne yazık ki hedef enflasyon dayatmasıyla az ücret vermeye devam ediyorsunuz. Bu yüzden, biz diyoruz ki: Parti politikası olarak grubumuzun önerdiği asgari ücretin minimum 30 bin lira olması şarttır. Sayın Bakan, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak belediyelerimizde asgari ücretle çalışan işçilerimizin 40 bin TL ve üzerinde çalışmasına yönelik şu anda bir düzenleme yapıyoruz, bunu da yapacağız. E, şimdi, bu asgari ücretle çalışan işçiler maaşının 30 bin lira yapılmasını sizden, iktidarınızdan bekliyor. Bunun altında yapacağınız herhangi bir teklif ne bizden ne de çalışanlar tarafından kabul görür.
Bir başka husus da emeklilikteki adaletsizlikler. Önümüzdeki yıl, 2025 yılında emekli olacak olanların 2024 yılında emekli olacak olanlardan yaklaşık yüzde 20-yüzde 30 arasında daha az emekli maaşı alacağı şeklinde düzenlemelerin yapıldığını biliyoruz. Bu yüzden de bir sürü çalışanımız bir an önce emekli olabilmek için müracaatını yapmış durumda.
Şimdi, Çalışma Bakanı olarak sizin göreviniz patronların keyfini değil işçilerin haklarını savunmak olmalıdır. Şirketlerin 2023 yılındaki net kârı bir önceki yıla oranla yüzde 77 oranında artmışken yani kâr miktarları 965 milyar TL'ye ulaşmışken emek kesiminin payı giderek azalıyor. 2023 yılının ilk çeyreğinde EYT nedeniyle emekli sayısında artış olduğu ve kıdem tazminatlarının ödenmesi nedeniyle emeğin payında dönemsel bir artış meydana gelmiş olsa dahi son çeyrekte bu oranı yüzde 29,7'ye kadar gerilettiğiniz de biliniyor.
Sendikacılık meselesi çok önemli. Bizim 2024 yılındaki sendikalılaşma oranımız yüzde 15,22 yani bunu... İzlanda en gelişmiş yer olarak biliyorum, çalışanların yüzde 92'si sendikalı. Ne yazık ki sendikalarda da özgürce örgütlenmenin önünü açan düzenleme yok, orada da müdahaleniz var. AKP işçiye düşman sermaye dost bir iktidar olarak tarihteki yerini en yakın zamanda alacaktır, onu söyleyelim. İktidara geldiğiniz ilk günden bugüne kadar işçilerin hakları sürekli olarak budandı, budadınız, yandaş sendikacılığa zirve yaptırdınız; "sendikacılık" adı altında aslında bütün ülkeyi sendikasızlaştırdınız. Belediyelerde bunu yaptınız, kamu kurumlarında yaptınız; çalışma barışını bozdunuz, çalışanları baskıyla yandaşınızın sendikasına üye olmaya zorladınız. Hak arayanlar mobbingle, sürgünle hizaya getirilmeye çalışılmaya devam ediliyor.
Çocuk işçiliği meselesi hâlâ Türkiye'de büyük bir sorun. Bakanlığınız 2017 ve 2023 yıllarını kapsayan dönemde Çocuk İşçiliği ile Mücadele Programı açıklamıştı -o dönemin Bakanı Mehmet Müezzinoğlu- çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına ilişkin faaliyetlerin bütüncül ve katılımcı bir ulusal program çerçevesinde gerçekleştirilmesini amaçlayan bir deklarasyon yayınlanmıştı. O günden bugüne kadar çocuk işçiliğinin eksilmesine ilişkin ne yaptınız? Onu da öğrenmek isteriz. Mesela, mesleki eğitim merkezleri sermayeye ucuz iş gücü temin etmek için kullanılıyor. Çocuklar haftada bir gün okula giderken diğer günler iş yerlerinde çalışmaya ne yazık ki hâlâ devam ediyor. Batı'daki örneklerinden farklı olarak mesleki eğitim verme değil, işletmelere ucuz işçi temin etme amacını taşıyor gibi görünüyorlar. Çocuklar iş güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili önlemlerin alınmadığı ortamlarda ne yazık ki iş cinayetlerine kurban gitmeye devam ediyorlar.
26 Nisan tarihli Cumhurbaşkanlığı Genelgesi kapsamında -yani mevsimlik tarım işçileri kapsamında- ne yapıldı, neler yapıldı? Yine, Türkiye'de her yıl onlarca mevsimlik işçinin hayatına mal olan ölümcül trafik kazaları yaşanıyor, bu trafik kazalarının önlenmesinde herhangi bir düzenleme yok. Sağlık hizmetlerine erişmelerinin yolu artırıldı mı? Tarım işçilerine yerleşik bir mobil sağlık hizmeti niye verilmiyor? Örneğin, çocuklarının eğitimdeki aksamaları giderildi mi? Bunların olmadığını düşünüyoruz.
Kayıt dışı işçilik, ucuz iş gücü olarak sığınmacılar meselesi de yine bir başka sorunumuz. Eski İçişleri Bakanının bir cümlesi vardı, dedi ki: "İstanbul'un kenarında otur, fabrikanda Suriyelileri çalıştır, sömür, sigortasını da yapma, sonra ayak üstüne atıp 'Ne olacak bu Suriyelilerin hâli?' de. Böyle ikiyüzlülük olmaz." diye bir açıklama yapmıştı. Yahu, o ilk defa Süleyman Soylu'nun böyle doğru bir şey söylediğine biz de böylece tanık olmuş olduk. Sizin "Biz ensarız, sığınmacılara kapımız açık." dediğiniz yani gerçek niyetinizi kendi Bakanınız açıklamıştı ama ensarlık meselesi ne yazık ki işte, bazı ülkelerden gelen para kadar açıkçası.
Geçici işçilerin kamuda kadroya alınmasıyla ilgili iktidarınız çokça söz ve taahhüt vermişti, benim de bununla ilgili verdiğim bir kanun teklifi vardı; eğer bu kanun teklifine eğer destek vermiş olsaydınız çözülecekti. Belediyelerde, Karayollarında, enerjide, tarımda, sağlıkta bir sürü çalışan, geçici işçi statüsünde olan emekçiler var, bunların kadro sözleri verildi ama ne yazık ki bunlar yerine getirilmedi. Mesela, Rize Belediyesinde Belediye şirketlerinde zabıta olarak görev yapan bazı arkadaşlarımız var, çalışanlarımız var. Bunların bu şirketlerde işçi olarak çalıştırıldıklarını duydunuz mu, bilmiyorum. Yani zabıtanın işçi olarak çalıştırılması yasalara uygun mudur? Bunun da bir denetlenmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Şimdi, size...
Sürem bitti ama bana böyle birkaç saniye, birkaç dakika böyle, çok sürmeden...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Bir dakika daha vereyim.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Bir dakika daha yeter.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Sizin siyaset anlayışınızı özetleyen bir örnekle, aslında bugün de ulusal basında yer almış olan bir örnekle sözlerimi bitireceğim. Yer Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi, hatip Rize İl Başkanı yani Cumhurbaşkanını temsil eden, iktidarı temsil eden İl Başkanı kongredeki konuşmasında bakın ne diyor, size bunları duyurmak isterim: "Bakın, arkadaşlar, Müslüman olarak bir Müslüman'ın acılı günündeyken yanında oluyoruz, sevap alıyoruz. Aşağı yukarı her gün 70-80 kişiyi arıyorsun, başsağlığı diliyorsun, en önemlisi siyaset yapıyorsun ve işte sana bedava siyaset."
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Vay be, yazıklar olsun!
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Bu cümleleri dinleyin: "Din görevlilerimize cuma günü mesaj yayınlıyoruz çünkü din görevlilerimiz hakikaten en fazla kitleye hitap eden kesimdir. Onun için onların da cuma gününün mübarekliğini hissedip bizim de onların yanında olduğumuzu, onların da cuma günü yapılacak olan dualarla beraber, başta Recep Tayyip Erdoğan'a ve ekibine dua etmeleri için o mesajı çekmiş oluyoruz."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TAHSİN OCAKLI (Rize) - Buyurun, size iktidarınızın bedava siyaset anlayışı. Bununla ilgili iktidarınız, Bakanlığınız, Sayın Cumhurbaşkanı ne yapacaktır? Soru olarak da bunu sormuş olayım.
Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılarımı sunuyorum.