ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli basın emekçileri; görüşmekte olduğumuz bütçe yaklaşık 20 milyon öğrenciyi, 1 milyonun üzerinde öğretmeni ilgilendiriyor dolayısıyla ülkenin yarınlarını ilgilendiriyor. Eğitimde izlenen gerici ve yanlış politikalar toplumun her kesimini kaygılandırıyor, gelecek adına umut vermiyor. On gün sonra Öğretmenler Günü'nü kutlayacağız ama buruk kutlayacağız. İktidarınızın atamadığı genç öğretmenler mutsuz, görev yapan öğretmenler umutsuz.

2002 yılında Sayın Recep Tayyip Erdoğan göreve geldiğinde “Bizim hükûmetimizde atanmayan öğretmen kalmayacak, sınav olmayacak.” demişti ve atanmayan öğretmen sayısı 68 bindi, bugün gelinen noktada atanmayan öğretmen sayısı 1 milyondan fazla. Eğitime yapılan yatırımlar AKP iktidarında sürekli azalırken atanmayan öğretmen sayısı her yıl arttı. Yine, iktidarınızda öğretmenler işsizliğe, düşük ücrete, kadrosuzluğa, güvencesizliğe, hak kayıplarına, meslek içi adaletsizliklere teslim edildi. Öğretmenleri "başöğretmen" "uzman öğretmen" "kadrolu" "sözleşmeli" "ücretli" olmak üzere hepsini birbirinden ayırdınız, öğretmenleri yoksulluk sınırı altında bir maaşa mahkûm ettiniz. Bu da yetmezmiş gibi, aynı okulda görev yapan, aynı öğretmenler odasında oturan, aynı sınıflarda derse giren öğretmenler arasında özlük hakları konusunda büyük bir uçurum yarattınız. Yaklaşık 100 bin öğretmen asgari ücretin altında bir maaşla mevsimlik işçi gibi çalışıyor. Bu mudur öğretmenlik mesleğinin saygınlığı, eğitime verdiğiniz değer? Bakkalda çalışan çırak asgari ücretin altında maaş alsa hemen işlem yapılır ama ücretli öğretmenlerin durumunu görmezden geliyor ve yok sayıyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, çağdaş Türkiye'nin mimarları en büyük devrimleri eğitim alanında gerçekleştirdiler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, cephede Kurtuluş Savaşı bütün şiddetiyle devam ederken Ankara'da Maarif Kongresi’ni topladı. Yirmi iki yıldır tek derdiniz var, her fırsatta eğitim alanında cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek, ülkede eğitimi tarikatlara ve gericiliğe teslim etmek; dahası kitaplardan Atatürk'ü ve devrimlerini silmek. Bunu, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nizde açıkça gördük. Bunu, Diyaneti, Millî Eğitimin paydaşı hâline getirdiğiniz ÇEDES projesinde gördük. Bunu, teknik eğitimin kalitesini düşüren, birer çocuk emeği sömürüsü merkezi hâlini alan MESEM’lerde gördük. Durum gerçekten kaygı verici, MESEM kapsamında gittiği iş yerlerinde yaralanan, hayatını kaybeden çocuklara ilişkin verileri bile tutamayacak durumdasınız. 2 Şubat 2024 tarihli soru önergeme verdiğiniz yanıtta 2023 ve 2024 yılında MESEM’lerde kaza geçiren öğrenci sayısı 336 olarak verilmiş, 27 Haziran 2024 tarihli aynı mahiyetteki soru önergeme verdiğiniz yanıtta “2023 yılında 2 iş kazasında 2 öğrenci, 2024 yılında ise 9 öğrenci yaralandı.” diyorsunuz. Bu verilerin hangisi doğru?

Değerli milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanlığında hangi konuya el atsanız bir sorunlar yumağı, yandaş vakıf ve derneklere milyonları akıtan Millî Eğitim, eğitim temel alanlarına ne kadar kaynak ayırıyor, bir de kabaca buna bakalım. İktidara geldiğiniz 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay yüzde 17-18 iken 2025 yılında yüzde 9,73'e gerilemiş durumda. Nüfus artıyor, ihtiyaçlar artıyor, eğitim yatırımlarına ayrılan kaynak ise düşüyor. Başka bir alan da yükseköğretim. 2016 yılında YÖK ve üniversitelerin merkezî bütçe içerisindeki payı 4,14 iken 2025 yılında öngörülen oran yüzde 3,31. 2018-2023 yılları arasında 700.052 öğrenci de üniversiteyle ilişiğini kesmiş. Bunun büyük bir bölümünün ekonomik nedenlerle olduğunu biliyoruz.

Ayrıca, şöyle bir not iletildi: Diyarbakır'ın Silvan ilçesindeki kırsal mahallelerde yaşayan yüzlerce kız öğrenci tasarruf tedbirleri kapsamında…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)