KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri, Kıymetli Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, sunumunuz için teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

Bakanlığınıza bağlı çeşitli kuruluşlar geniş bir yelpazede farklı görevler üstlense de aynı temel politika hedefleri doğrultusunda hizmet vermektedir. Bu kuruluşların hepsi Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir yüksek bir büyüme sağlaması, mali istikrarın korunması, kaynakların etkin kullanılması ve kamu yararının gözetilmesi gibi ortak amaçlara katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, bütçeyi, kurumların bireysel işlevlerinden ziyade genel politika amaçlarına katkıları ve genel ekonomik gelişmeler üzerinden değerlendirmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum.

Maliye ve ekonomi politikalarının hazırlanmasına yardımcı olmak ve bu politikaları uygulamak Hazine ve Maliye Bakanlığının görev ve yetkileri arasında öne çıkmaktadır. Bütçenizin kamu finansmanının yönetimi yanında, ekonominin güçlü ve sürdürülebilir bir zeminde ilerlemesi için de büyük önem taşıdığını düşünüyoruz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'nin ekonomik ve siyasi olarak öne çıkmış, sosyal gelişimini, millî birliğini güçlendirmiş küresel düzeyde etkili bir ülke olmasını öngörmektedir. Ülkemizi ekonomide dünya liginde üst sıralara taşıyan bir konuma yükseltmeyi amaçlıyoruz. Uzun vadeli stratejik hedefimiz, 2053'te Türkiye'nin dünyanın en büyük on ekonomisi arasında yer alması, lider ülke ve süper güç hâline gelmesidir. Gelişmiş bir demokrasi ve istikrar için de piyasa ekonomisinin tüm kurallarıyla işletilmesi suretiyle her bakımdan öngörülebilirliğin tesisi temel ilkemizdir. Ekonomide yerli ve millî üretimi artırmayı, dış bağımlılığı azaltmayı öngörüyoruz. Ekonomik güvenliği millî güvenliğimizin bir unsuru olarak değerlendiriyoruz. Ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve millî bütünleşmeyi esas alan bir vizyonla ekonomi politikalarına yön vermeyi hedefliyoruz. İnsanı merkezine almayan ekonomik düzenin sürdürülebilirliğinin mümkün olmadığını değerlendiriyoruz. Türk milletinin çalışkanlığına, bilgi birikimine, Türk müteşebbisinin azmine, iradesine ve gücüne inanarak onlara destek ve teşvik olmaya dönük politikaları önceliyoruz. Ekonomik ve sosyal gelişmenin, güçlü bir demokrasinin vücut bulmasına, yönetim istikrarının sürdürülebilirliğine, temel insan haklarının güvence altında olmasına, hukuk sisteminin ekonominin bileşenleri bakımından da öngörülebilirliğine bağlı bulunduğunu düşünüyoruz. Kalkınma sürecinde maddi sermaye unsurlarıyla birlikte kültürel sermaye unsurlarına kıymet veren bir anlayışı esas alıyoruz. Ülkemizin kendi imkân ve şartlarıyla doğal ve beşerî kaynaklarını dikkate alan, bağımsız ve millî, üreten bir ekonomi programının uygulanmasını öngörüyoruz. Üreten, istihdam yaratan ve üretilen değerden her kesimin adil pay almasını sağlayan, muhtaçların sosyal koruma programlarıyla desteklenmelerini öngören bir sosyal refah düzeyinin oluşturulmasını gerekli görüyoruz. Makroekonomik dengeleri gözeten politikaların yapısal tedbirlerle desteklenmesini zorunlu görüyoruz. Hukuk normlarında, vergilemede ve bürokratik işlemlerde yatırım için her bakımdan öngörülebilir, istikrarlı ve güvenilir bir ortam oluşturulmasını, yerli ve yabancı yatırımcı için bütünüyle kurumsal hâle gelmiş bir yatırım ortamının teşekkül ettirilmesini ^ ? 34 Numaralı Dokümanın Sonu ? ^ Görevli Stenograf: GÖKÇEN ARIKAN Görevli Uzman Stenograf: ÖZLEM ŞENCAN GÖNÜLTAŞ 15.11.2024 14:35 arzu ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, dünya sancılı bir dönemden geçmektedir. Şunu önemle ifade etmek gerekir ki son birkaç yılda, bölgemizde, yakın tarihimizde eşine rastlanılmayan olaylar yaşanmıştır. Bu durum, Türkiye'nin birçok cephede bulunmasını, gelişmeleri yakından takip etmesini ve her duruma uygun tedbirler almasını gerektirmiştir. Küresel ve bölgesel olumsuzluklara, pandemi ve ekonomik yaptırımlara, yürütülen terörle mücadeleye ve maruz kalınan depreme rağmen Türkiye bu kaotik süreci başarıyla yönetmeyi bilmiştir. Geldiğimiz noktada Türkiye ekonomisi, çok şükür, şiddetli fırtınaları atlatmıştır. Millî gelirimiz 1,1 trilyon dolar sınırını aşmış, kişi başına millî gelir 2023'te 13.110 dolara yükselmiştir. Cari açık ile dış ticaret açığı inişe geçmiştir. Ekonomik büyüme her yıl ortalama yüzde 5'in üzerinde gerçekleşerek Türkiye'nin dinamik ve üretken yönünü teyit etmiştir. İhracatımız 260 milyar doların üzerine çıkmıştır. İstihdam sayısı 33 milyona, istihdam oranı da yüzde 50'ye yaklaşmıştır. Haziran ayında başlayan dezenflasyon süreci devam etmektedir. Bütçe dengesi, deprem etkisi devam etse de öngörülen çerçevede seyretmektedir.

Türkiye en az borçlu ülkelerdendir; sermaye piyasaları gelişmiş, yatırımcı ilgisi artmıştır. Uygulanmakta olan rasyonel politikalar iç ve dış ekonomik çevrelerin Türkiye ekonomisine güvenini artırmıştır, güven artışı yabancı yatırımlar için daha uygun bir iklim oluşturmuştur. Türk lirasına olan güven artarken yabancı paranın toplam mevduat içindeki payı ciddi bir azalış kaydetmiştir. Türkiye'nin risk primi düşmüş, Merkez Bankası rezervleri tarihî yüksek seviyelere çıkmış ve finansal istikrarımız güçlenmiştir. Makroekonomik verilerdeki iyileşme sürecinin program hedefleriyle uyumlu şekilde devam edeceği, enflasyondaki düşüş trendinin vatandaşlarımızın refahına da yansıyacağı bir sürece girilmiştir.

Türkiye için önemli bir şans olan güçlü istikrarla kalkınma hedeflerine odaklanmak, 2028 yılına kadar olan zamanı etkin ve verimli bir şekilde değerlendirmek önemli bir sorumluluktur. Bize göre vakit, makroekonomik ve finansal istikrarda elde edilen kazanımları yapısal reformlarla kalıcı hâle getirmek ve daha da ileriye taşımak vaktidir; fiyat istikrarını sağlamak için eş güdüm içerisinde etkin politikaları kararlılıkla uygulayarak vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak arttırma vaktidir. Türkiye, genç ve dinamik nüfusu, büyük ölçüde kurumsallaşmış ekonomisi ve üretim kapasitesiyle önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak yeni fırsatlara hızlıca adapte olabilme, Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde büyük atılımlar yapabilme potansiyeline sahiptir. Millî, birlik ve dayanışma ruhuyla ekonomide yakalayacağımız yerli ve millî dirilişle ülkemiz bölgesel güç, küresel önemli bir aktör hâline gelecek; Türk milleti hak ettiği medeniyet, muasır ve müreffeh seviyelere tırmanacaktır.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, küresel ekonomi, salgının gecikmiş etkilerine ve Rusya-Ukrayna savaşına rağmen 2022 yılında güçlü bir toparlanma eğilimi sergilemiş ve yüzde 3,5 oranında büyümüştür. Devam eden savaş ve diğer jeopolitik gerginlikler, küresel ölçekte uygulanan sıkı para politikaları nedeniyle ekonomik aktivitenin 2023 yılında yavaşlamasına neden olmuş ve dünya ekonomisi yüzde 3,3 oranında büyüme kaydetmiştir. 2024 yılına gelindiğinde ise süregelen Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerilimler, finansal koşullar, arz yönlü faktörler, emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar küresel büyüme görünümünde ve kompozisyonunda etkili olmaya devam etmiştir. IMF'nin ekim ayında yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu'nda dünya ekonomisinin 2024-2025 yıllarında yüzde 3,2 oranında büyümesi öngörülmüştür. Önümüzdeki sürece ilişkin tahminler genel olarak küresel büyümenin yatay bir seyir izleyeceğine ve dünya ekonomisinde ılımlı bir büyüme yaşanacağına işaret etmektedir.

Son dönemde küresel ölçekte öne çıkan enflasyon sorunu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde enerji ve emtia fiyatlarındaki düşüş eğilimine rağmen yüksek ^ ? 35 Numaralı Dokümanın Sonu ? ^ Görevli Stenograf: MELEK ŞAHİN Görevli Uzman Stenograf: ÖZLEM ŞENCAN GÖNÜLTAŞ 15.11.2024 14:40 seviyelerini sürdürmüştür. Artan gıda fiyatları dünya genelinde de artan enflasyonun itici güçlerinden biri olmuştur. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün ekim ayı küresel gıda fiyatları endeksine göre küresel çapta gıda fiyatları Nisan 2023 yılından bu yana en yüksek seviyesini görmüştür. Bununla birlikte, geride bıraktığımız süreçte Türkiye zayıf dış talep koşulları ve yaşanan deprem felaketinin yol açtığı olumsuzluklara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığıyla güçlü görünümünü sürdürmüştür. Etrafımızdaki ateş çemberine rağmen Türkiye bir huzur adası olarak sivrilmeye, ekonomik olarak gelişmeye, millî birlik ve beraberliğini güçlendirmeye devam ederek dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmak için hızla yoluna devam etmektedir.

Türkiye ekonomisinde 2004 yılının ilk yarısında dezenflasyon süreciyle uyumlu olarak dengelenmeye başlayan büyüme oranı yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 1,4 puan olmuş, hizmetler sektörü yıllık yüzde 3,9 oranında artış kaydederek büyümenin sürükleyicisi olmaya devam etmiştir. Diğer taraftan, inşaat, yatırım harcamaları öncülüğünde toplam sabit sermaye yatırımları aynı dönemde yüzde 4,7 oranında artmıştır. Yılın ikinci yarısındaki iç ve dış gelişmeler sonucu 2024 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 3,5 oranında büyümesi beklenmektedir. Türkiye'nin büyümesine bağlı olarak güçlü iktisadi faaliyet istihdam oluşturma kapasitesine de olumlu yansıyarak 2024 yılı Eylül ayında tarihî yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Bu dönemde işsizlik oranı yüzde 8,6'ya gerilemiş, istihdam 32 milyon 823 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Bu gelişmelerin yanında, vatandaşlarımızın hayatını yakından etkileyen enflasyon, şiddeti azalsa da Türkiye'nin önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam etmektedir. Enflasyonu kalıcı olarak düşürmek, cari açığı azaltmak, mali disiplini tesis etmek ve yapısal sorunları çözmek için uygulanan ekonomi programının öngörülen hedefler istikametinde sonuç veriyor olması memnuniyet vericidir. Yılın başından itibaren iç ve dış dengenin sağlandığı istikrarlı bir büyüme ortamı sürdürülürken enflasyonda yılın ikinci yarısında dezenflasyon sürecine girilmiş, TÜFE yıllık artış hızı yavaşlamış, zirve noktası olan yüzde 75,45'i gördüğü mayıs ayına kıyasla 26,9 puan azalan tüketici enflasyonu ekim ayı itibarıyla yüzde 48,58 olmuştur.

Son yıllarda önemli başarı gösteren alanlardan olan ihracatımız, 2023 yılında 255,6 milyar dolarla OVP hedefleriyle uyumlu bir seviyede gerçekleşirken ülkemizin küresel mal ihracatından aldığı pay da yüzde 1,07'ye yükselmiştir. 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla yıllıklandırılmış ihracat 262,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş, yıllık dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre 35,1 milyar dolar azalarak 77,7 milyar dolara inmiştir.

Bunların yanı sıra, bazı ihracat ortaklarımızla devam eden ekonomik sorunlar ile süregelen jeopolitik gerilimler dış ticaretimiz açısından bir risk unsuru olmaya devam etmektedir. Dış ticaret dengesindeki olumlu gelişmelerin etkisiyle eylül ayında yıllık cari işlemler açığı 2023 yılı Mayıs ayına göre 46 milyar dolar azalarak otuz üç ayın en düşük seviyesi olan 9,7 milyar dolara gerilemiştir. Yıllık cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının üçüncü çeyrekte yüzde 0,8'e gerilemesi ve son çeyrekte düşüş eğiliminin devam etmesi öngörülmektedir. Bu gelişme, dış finansman ihtiyacının azalması ve sermaye girişinin artması yoluyla kuşkusuz makroekonomik istikrarımıza önemli katkı sağlayacaktır. Cari işlemler dengesindeki iyileşme eğiliminin sürdürülebilmesi için hizmetler ticareti yoluyla elde edeceğimiz gelirlerin artırılması, bu yöndeki potansiyelin daha etkin kullanılmasına yönelik uygulamaların hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, turizm gelirlerimizdeki artış, cari işlemler açığının kapatılmasına katkı vermeye devam etmektedir. 2024'ün ^ ? 36 Numaralı Dokümanın Sonu ? ^ Görevli Stenograf: BÜŞRA YAĞMUR DUTLU Görevli Uzman Stenograf: ÖZLEM ŞENCAN GÖNÜLTAŞ 15.11.2024 14:45 ilk dokuz ayında yüzde 6,5 artışla 46,9 milyar dolar turizm geliri elde edilmiş, yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 8,72 artışla 49 milyon 181 kişi olmuştur. Yıl sonunda 61 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm geliri hedefinin yakalanacağına inancımız tamdır.

Harcamalarda ortaya konulan ihtiyatlı duruş, kamu maliyesinde birçok gelişmiş ülkeden daha iyi bütçe performansı gösterilmesini sağlamıştır. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2020 ve 2022 yıllarında pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeye göre sınırlı kalarak yüzde 3,5 ve yüzde 1 aralığında gerçekleşmiştir. 2023 yılında ise depremlerin yol açtığı hasarın onarımına yönelik 960 milyar liralık harcama bütçeye önemli bir yük getirmiş ve bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,2 olmuştur. 2024 yılında da 1 trilyon 28 milyar lira tutarında deprem harcaması yapılacağı, bütçe açığının millî gelire oranının da yüzde 4,9 olacağı tahmin edilmektedir. 2025 yılı bütçesinde ise deprem harcamaları için 584 milyar lira kaynak ayrılırken bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3,1 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak önceliğimiz depremin yaralarının bir an önce sarılması, bu amaçla gerekli bütün adımların hızla atılmasıdır.

Bununla birlikte, kamu tasarrufu ve mali disipline ilişkin atılacak ilave adımlar şüphesiz enflasyon mücadelesine destek olacaktır. Ayrıca, ekonomik güvenliği esas alarak dijital ekonominin sunduğu fırsatlardan daha fazla yararlanılması, gelirlerin toplanmasında ve işlemlerin yapılmasında ileri teknolojinin kullanılması vatandaşlarımızın memnuniyetini artıracaktır.

Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; Türkiye, hane halkı ve reel kesim borçluluğunda düşük bir riskliliğe sahiptir. Uluslararası Ödemeler Bankası veri tabanına göre 2024 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’nin hane halkı kredilerinin gayrisafi hasılaya oranı yüzde 10,5 seviyesiyle hem gelişmekte olan ülkelerin hem de raporlanan ülke ortalamalarının oldukça altındadır. AB tanımlı genel yönetim borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2023 yılında yüzde 29,3’le yüzde 60 olan Maastricht Kriterlerinin oldukça altında gerçekleşmiş, 2024 yılının ikinci çeyreği itibarıyla da yüzde 26,1 olmuştur; aynı dönemde bu oran AB ülkelerinde ortalama yüzde 82 olarak gerçekleşmiştir.

Bankacılık sektörümüz de sağlam bir bünyeye sahiptir. 2023’e göre sektörün aktif büyüklüğü 2024 Eylül ayı itibarıyla yüzde 29,6 oranında artış göstermiştir; aynı dönemde yüzde 18,20 olan sermaye yeterlilik oranı sektörün stoklara karşı güçlü olduğunu göstermekte, kredilerin takibe düşme oranı ise Eylül 2024 itibarıyla yüzde 1,71’le oldukça düşük bir riskliliğe işaret etmektedir. 17 Aralık 2021’de yüzde 69 olan yabancı paranın toplam mevduata oranı 1 Kasım haftası itibarıyla yüzde 36,6’ya gerilemiştir, aynı hafta Merkez Bankası toplam rezervleri de 159 milyar 619 milyon dolara yükselmiştir.

Bu olumlu gelişmeler aynı zamanda ülke risk primini düşürmüş ve dış borçlanma maliyetlerimizde önemli iyileşmeler sağlanmıştır. Makroekonomik göstergelerdeki iyileşmenin etkisiyle yatırımcıların Türkiye ekonomisine duyduğu güven de artmıştır. Dezenflasyon sürecinin devam etmesi, cari açıktaki olumlu görünümün sürmesi ve rezervlerimizin güçlenmesiyle birlikte Türkiye’nin kredi notu da artmıştır.

Ekonomide güven ve öngörülebilirlik en önemli unsurlardan biriyken ekonomik kuruluşlara yönelik haksız saldırılar kurumlarımızı yıpratmaya yöneliktir. Ekonomik kurumların verileri üzerinden itibarsızlaştırılması yalnızca bu kurumların değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin itibarına da zarar verecektir. Bu yüzden, başta TÜİK olmak üzere uluslararası standartlarda veri üreten ekonomik kurumlarımızı itibarsızlaştırmak yerine, şeffaflığı ve güvenilirliği artırmak için kurumları desteklemek ve daha iyiye yönlendirmek gerekmektedir. ^ ? 37 Numaralı Dokümanın Sonu ? ^ Görevli Stenograf: AYDIN AKALAN Görevli Uzman Stenograf: ÖZLEM ŞENCAN GÖNÜLTAŞ 15.11.2024 14:50 Biz millî kurumlarımıza ve hazırladıkları verilere güveniyoruz ve karalama girişimlerinin doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu kapsamda benzer faaliyet yürütmek üzere oluşturulan özel kuruluşların yanıltıcı bilgi vermelerinin önlenmesi için verilerinin hangi bilimsel tabana dayandığı ve kullanılan dataların sağlıklı olup olmadığı yönüyle değerlendirilmesi suretiyle denetlenmelerini ve bunu mümkün kılacak mekanizmaların oluşturulmasını da bir zaruret olarak değerlendiriyoruz.

Değerli milletvekilleri, ekonomi her zaman öncelikli konulardan biri olarak gündemde ilk sıralarda yer almıştır. Vatandaşlarımızın gündelik hayatı yanında yarını planlayabilmesi de ekonomik gelişmelerle yakından ilişkilidir. Siyasetimizin esası toplumsal beklentileri karşılamak ve vatandaşlarımızın refahını artırmak doğrultusunda politika üretmektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun, devam edin.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Bu doğrultuda uygulanan ekonomi programına ve ekonomi yönetimine güveniyoruz. Doğru politikalarla Türkiye ekonomisinin önüne koyulan engellilerin teker teker kaldırılacağına inanıyoruz. Atılan olumlu adımların kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini değerlendiriyoruz. Hiç kimse ülkemizi kötü gösteren, karamsar tablolar çizen bir art niyetliliğe umut bağlamamalıdır zira Türkiye hepimizindir. Ekonomik huzur ve diriliş her insanımızın hakkıdır. Hayat pahalılığı kaderimiz değildir ve bitecektir. İstikrar, kararlılık, sabır ve millî birlikle her meselenin üstesinden inşallah gelinecektir.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle güçlenen Türkiye, sosyal ve ekonomik sorunlara, terör ve bölücülük melanetine son verecek, Türk ve Türkiye Yüzyılı inşa edilecektir. Cumhur İttifakı bu birikime, inanca, iradeye, azim ve kararlılığa sahiptir.

Bu düşüncelerle 2025 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.