KOMİSYON KONUŞMASI

ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, Sayın Bakanım, önce şu çok kısa şu dolaylı, dolaysız işini ben de bir söyleyeyim. Ben o konuya girmedim esasında, bana biraz yüzeysel geldiği için o konuya çok fazla girmiyorum ama arkadaşların söylediği rakamlarda bir yanlışlık yok, daha doğrusu OECD ikisini de yapıyor, SGK'yi, primleri dışarı alarak da yapıyor içeri alarak da yapıyor. Aslında yani sosyal güvenlik primini siz tabii, doğrudan bir vergi olarak kabul ederseniz sizin oranlar olabilir ama genel uygulama bunun dışında oluyor. O zaman baktığımızda da yani şöyle işte, yüzde 60'a 34'lük biraz da mülkiyet geliyor. Şimdi, biz bunu Türkiye'deki politika dokümanlarında da yapıyoruz. Bakın, şu yıllık program, Cumhurbaşkanlığı yıllık programı. Buradaki uygulama ne veriyor mesela? Vasıtalı, vasıtasız, servet ve bunun içerisine sosyal güvenlik primini katmıyor; Türkiye'deki yaygın uygulama. Böyle baktığımızda da vasıtalı vergilerin yani mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin 2025 yılı için tahminde yüzde 64 payı, onu görmemiz lazım; bu böyle.

Şimdi, buradan yekûne gitmek istemiyorum ama enteresan bir olay geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Usta, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Önergeye geçiyorum.

Arkadaşlar da alınmasın çünkü onlar çok özverili çalışıyor Vergi Denetleme Kurulundaki, Gelir İdaresindeki arkadaşlar. Şimdi, bir kişi, ismini vermeyeceğim, ismini verirsem canına okuyabilirsiniz ama siz isterseniz size sonradan verebilirim. Şimdi, bu arkadaşa mektup geliyor, vergi dairesi, Gelir İdaresi Başkanlığı bakın, şöyle bir mesaj gönderiyor "Değerli mükellefimiz, Başkanlığımız verilerinden üzerinize kayıtlı birden fazla gayrimenkul bulunduğu anlaşılmış, bunun için de gelir vergisi beyannamesi vermediğiniz tespit edilmiştir. Gelin bunu verin." diyor. Şimdi, hemen bir hafta sonra aynı kişiye bir de şöyle bir görüşme mektubu geliyor. Görüşme mektubunda "sayın kiracı" diyor aynı kişiye. Şimdi, az önce "Ev sahibi, üzerinde birden fazla bir varlık var." diyordu, burada bu sefer "kiracı" diyor, "Sen kiracısın, kiralamış olduğunuz konutla ilgili görüşmede bulunmak üzere bilmem ne yapmak üzere gelin." diyor. Yani, şimdi, arkadaş defalarca mektup yazıyor, CİMER'e gidiyor "Ya, arkadaş, benim 1 tane konutum var İstanbul'da, çocuğum orada okuyor, çocuğum duruyor. Ne benim birden fazla vergi verecek bir evim var ne de bir yerin kiracısıyım." diyor ama kendisini anlatamıyor. Tabii, ben bundan yola çıkarak Gelir İdaresi hep kötü çalışıyordur demiyorum elbette ama bu tür olaylar da var, bunu bilmek lazım. Belki biraz böyle vatandaşın durumuna bir bakmak lazım.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tahakkuk olmuş mu?

ERHAN USTA (Samsun) - Çok kısa da Mevlüt Bey söylediği için, bu enflasyon muhasebesi meselesinde şöyle bir şey oldu. Bu enflasyon muhasebesini biz tabii, çok önemsedik, burada da çok tartıştık. Sayın Bakanım, şöyle bir durum oldu: Bu enflasyon muhasebesi başlamadan önce büyük firmalar, enflasyon muhasebesi... Tabii, onlar çok bilinçli, yeminli mali müşavir çalıştırıyorlar, danışmanlarla çalışıyorlar, kendi pozisyonlarını aldılar. Yani o değerlemeleri...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Başkanım, önergeye davet ediyorum.

ERHAN USTA (Samsun) - Bundan niye rahatsız oluyorsunuz?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tahakkuk olmuş mu onu sordum.

ERHAN USTA (Samsun) - Yok, yok, olmamış, adam gidiyor...

ORHAN YEGİN (Ankara) - O zaman yanlış bir mesaj gitmiş, ne var?

ERHAN USTA (Samsun) - Ya, ne mesajı? Hayır, hayır.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tahakkuk yok, borç yok, icra yok, bir şey yok.

ERHAN USTA (Samsun) - Ya, icra mı olsun bir de adama! Hayır, olacak zaten şimdi. Görüşmeye çağırmış, adam görüşmeye gitti. Yani seni hiç rahatsız etmiyor mu bir vatandaş olarak? Adama, bir mektup gönderiyorsun, bir diyorsun ki : "Kiracısın."

ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayır, tahakkuk olmuş mu?

ERHAN USTA (Samsun) - Ya, olacak işte, olmuyorsa da olacak, devlet bırakır mı parasını?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) - Devlet bırakır mı? Adamın yakasına yapışmış. Orhan, seninki laf mı ya, gözünü seveyim!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar...

Sayın Usta, açacağım mikrofonunuzu, sizden istirhamım şu: Biliyorsunuz, pek çok mesele var tartışmamız gereken ama önergede bir usul var, bir geleneğimiz var.

ERHAN USTA (Samsun) - Önerge zaten. Burada "Gelir İdaresinin parasını keselim." diyor.

(Gürültüler)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir müsaade edin.

Sayın Usta, açacağım mikrofonunuzu.

Şimdi, Sayın Usta, ya, sizden istirhamım, bu önergeyle alakalı gündeme getirelim; başka konulara da giriyoruz.

ERHAN USTA (Samsun) - Ağabey, önerge ya! Bu önerge değil mi?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, buranın da bir geleneği var biliyorsunuz, epey bir zamandır, bununla kısıtlı tutalım işi, oylamayı bitirip gidelim. Herkes yorgun, dört gündür yoğun çalışıyorsunuz hepiniz.

Buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) - Vallahi dün gece de 02.45'te çıktım ben yani burada bittikten sonra biz çalıştık. Emek veriyoruz, faydalı olmaya çalışıyoruz yani laf olsun diye falan da konuşmuyoruz. Arkadaş, hiç bir yerinde siyaset yok bunun. Yani şimdi, bak, burada şöyle bir sıkıntı var, bunu görmemiz lazım ama bunu birinin Sayın Bakana söylemesi lazım, belli ki söylenmiyor bunlar.

Şimdi, enflasyon muhasebesiyle büyük firmalar kendisini korudu. Ne yaptı? Varlıklarını daha önceden güncelledi, enflasyon muhasebesi başlamadan önce bir şekilde o işlemleri yaptı ama küçük firmalar bir şey yapmadı. Şimdi, sermayesi güçlü olanlar iki tarafta da hem sermaye hem varlığı güncellendiği için çok fazla kâr çıkmadı ama biraz borçla çalışan, sıkıntılı olan KOBİ'lere ciddi vergi çıktı. Ha, buna yapacak çok fazla bir şey yok ama bunu da bilmek lazım, bunu görmek lazım çünkü vergi silecek hâliniz yok "Vergi silemeyiz." dediniz ama vergi uzlaşmada çok silindi Sayın Bakanım, şimdi düzeltiyorsunuz. Ben uzlaşma konusunu kaç yıldır burada söylüyorum, bakın, dünya kadar benim konuşmam var, tutanaklardan çıkartılabilir. Çok memnun olduk, en azından işte, bir kısmı yapıldı ama o paralar uzlaşmalarda silindi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)