Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 20 .11.2024 |
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum. Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce, sabah, tartışma sırasında çok büyük bir özgüvenle ve sesinizi yükselterek "Ben bu Anayasa'ya bağlılık yemini ettim." dediniz. Gerçekten de Sayın Cumhurbaşkanı sizi İçişleri Bakanı olarak atadıktan sonra Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağınıza namusunuz ve şerefiniz üzerine yemin ettiniz.
Gerçekten, Anayasa'ya sadık mısınız Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Allah'a hamdolsun.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Şimdi ben size söyleyeceğim gerçekten sadık mısınız, öyle sözle olmuyor o iş.
Anayasa 127/3, son cümle aynen şöyle diyor: "Görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir." Sayın Bakan, sizin döneminizde görevden uzaklaştırılan ve yerine kayyum atanan hiç kimsenin göreviyle ilgili bir soruşturma var mıydı? Bu, nasıl Anayasa'ya sadakat Sayın Bakan?
Şimdi, başka bir şey söyleyeceğim, anlatacağım, siz hiç merak etmeyin. Bakın, Anayasa’nın 13'üncü maddesi temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasını düzenlemiş ve 13'üncü madde diyor ki: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlanabilir." Peki, Anayasa'da kendi göreviyle ilgili bir soruşturma dışında herhangi bir sınırlama var mı? Ancak bu koşullar altında birisini görevden uzaklaştırabilirsiniz. Sadece Anayasa’nın 127'nci maddesini değil, aynı zamanda Anayasa’nın 13'üncü maddesini de ihlal ediyorsunuz. Neyi ihlal ediyorsunuz? Temel bir anayasal hakkı ihlal ediyorsunuz. Anayasa 67'de düzenlenen seçme ve seçilme hakkını ihlal ediyorsunuz.
Sayın Bakan, şimdi, diyeceksiniz ki... Ya, işte, biraz önce eski Grup Başkan Vekilimiz, sözcümüz de söyledi, Saruhan Başkan dedi ki: "Darbeciler de bir sebep söylüyordu." Siz de söylüyorsunuz, diyorsunuz: "Evet, Anayasa’nın 127'nci maddesi öyle ama 5393 sayılı Belediyeler Kanunu'nun 45'inci maddesinin tanıdığı yetkiyle biz kayyum atıyoruz. Bizi Anayasa bağlamaz, Biz 5393 sayılı Kanun’un 45'inci maddesine göre atıyoruz." Tıpkı generaller de bunu yapıyordu Sayın Bakan. Bakın, 1924 Anayasası'nda askerlerin darbe yapmasına cevaz verecek bir düzenleme var mıydı? Yoktu. Ama askerler Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesine dayanarak 1960'ta darbe yaptılar. 1960 Anayasası'nda askerlerin darbe yapmasına olanak tanıyacak bir madde var mıydı? Yoktu. Türk Silahlı Kuvvetleri TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35'inci maddesine dayanarak bir askerî darbe yaptı. Onlar da "Biz bir kanunun arkasına sığınıyoruz." diyorlardı. Dolayısıyla 12 Eylüldeki askerî darbe, 27 Mayıstaki askerî darbe ile sizin 4 Kasımda, daha önceki tarihlerde yaptığınız darbeler arasında hiçbir fark yok. Siz de aynı şeyi yapıyorsunuz, siz de Anayasa yokmuş gibi davranıyorsunuz, Anayasa'ya bağlılık yemini etmiş gibi davranıyorsunuz ama sonuçta, Anayasa'ya aykırı hareket ediyorsunuz.
Şimdi, işlemin kendisi dışında fiilen yaptığınız şey de darbecilerden farksız Sayın Bakan. Bakın, binlerce asker ve polisle belediyelere el koyuyorsunuz. 4 Kasım sabahı ben Batman Belediyesinin önündeydim, onlarca zırhlı araç, TOMA'lar, kirpiler, yüzlerce asker -bakın, asker, sadece polis değil- ve yüzlerce polisle belediyenin etrafını kuşatmıştınız, demir bariyerlerle kapatmıştınız. Belediyenin sadece Eş Başkanları değil, başkan yardımcıları, meclis üyeleri, oradaki şube müdürleri, şefler, memurlar, işçiler; hiç kimsenin belediyeye girmesine izin vermediniz, gasbettiniz, darbe yaptınız ve belediyeleri gasbettiniz. Seçilmiş olan belediye başkanlarını görevden uzaklaştırıp onların yerine memurlarla bu belediyeleri yönetmek istiyorsunuz. Türkiye tarihinde topluca belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılıp yerlerine atanmış memurların veya askerlerin atanmasının örnekleri sadece darbelerdir Sayın Bakan. 1960 darbesinden sonra belediye başkanlarının hepsi görevden uzaklaştırılmış, onların yerine askerler belediye başkan vekili olarak görevlendirilmiştir. 12 Eylül askerî darbesinden sonra bütün belediye başkanları görevden uzaklaştırılmış, fiilen belediyeler lağvedilmiş ve onların yerine de askerler vekâleten görevlendirilmiştir. Siz de aynı şeyi yaptınız. 2016'dan beri 149 tane belediyeye topluca kayyum atadınız ve onların yerine, seçilmiş kişilerin yerine de atanmış memurları görevlendirdiniz, bir daha belediye meclislerinin toplanmasına da izin vermediniz. Sizin yaptığınızın da askerî darbelerden hiçbir farkı yok. Bir tane fark var Sayın Bakan; askerî darbeler döneminde kayyum görevlendirilmesi, daha doğrusu el konulması ile sizin yaptığınızın arasında bir tane fark var. O fark ne biliyor musunuz? Eğer Esenyurt'u saymazsanız -ki o da Kürtlerin çok yaşadığı bir ilçe ama ondan bağımsız olarak söylüyorum- Kürtlerin yaşadığı coğrafyada bunu yapıyorsunuz. 12 Eylülcüler, 1960 darbesini yapanlar Türkiye'nin her tarafına bunu yapmışlardı, bütün seçilmişleri görevden uzaklaştırıp yerlerine askerleri atamışlardı ama siz, açık bir Kürt düşmanlığı yapıyorsunuz. 2016'dan beri sadece Kürtlerin yaşadığı coğrafyada ve Kürtlerin seçtiği belediye eş başkanlarını görevden uzaklaştırıyorsunuz. Şimdi, "demokrasi" diyorsunuz, "protesto hakkı" diyorsunuz, bir sürü şeyden bahsediyorsunuz Sayın Bakan fakat fiilen bunların hiçbirine izin vermiyorsunuz. Bakın, bir valiyi, bir kaymakamı kayyum olarak görevlendirdikten sonra o vali ve kaymakamların yaptığı ilk şey ne biliyor musunuz Sayın Bakan? "Beni protesto edemezsiniz." diye karar alıyorlar yani sadece orayı gasbetmekle yetinmiyorlar ve diyorlar ki: "Siz beni protesto edemezsiniz." Protesto edenlere ne yapıldığını biliyor musunuz Sayın Bakan? Sizden rica ediyorum, bakarsanız sevinirim. Bakın, böyle, bu şekilde yüzlerini, gözlerini dağıtarak gözaltına alıyorsunuz, "Protesto edemezsiniz beni." diyorsunuz. Bakın, böyle, tıpkı İsrail'in Filistinlilere yaptığı gibi, gözaltına...
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Bakan...
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Bakıyorum.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Önemli değil Sayın Bakan, ben anlatıyorum, bürokratlarınız var. Başınızı eğiyorsunuz, inşallah utançtandır diyeyim.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Allah Allah! Ne alakası var, nota bakıyor ya! Ne utanacak!
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Neyse arkadaşlar...
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Sayın Başkan...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım...
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Şimdi, şöyle... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen arkadaşlar...
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Başkan, ben bir söz alabilir miyim?
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım, size en son söz vereceğiz.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Bakın, İsrail'in Filistinlilere yaptığından farkı yok. Bakın, gözaltına alınanların hepsi ters kelepçeyle yere yatırıldılar.
RUKEN KİLERCİ (Ağrı) - İyi olmuş.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Bunu İsrail yapıyor, dünyanın en büyük örneği budur. Bakın, insanları sürükleyerek gözaltına aldılar Sayın Bakan. Bu, benim yaşadığım, vekili olduğum şehirde oldu. Bu resimlerin hepsi onlara ait. Bakın, gözaltına alınmış gençlerin nasıl gözlerinin patlatıldığını gösteriyorum size.
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Sayın Başkan...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım, en sonunda söz vereceğiz, not alırsanız...
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Bakın, gazeteciler, vatandaşlar nasıl yerde sürükleniyorlar; durum bu. Şimdi, diyebilirsiniz ki Sayın Bakan: "Bunlar taş atıyorlardı, şunu atıyorlardı." Valilik de zaten açıklama yapıyor, şu kadar cam kırıldı, şu kadar durak kırıldı. Bakın, Sayın Bakan, bu camların hepsi onarılabilir, o otobüs duraklarının hepsi onarılabilir ama kardeşlikten, eşitlikten bahsettiğiniz yerde kırdığınız kalpleri onarmanız o kadar kolay olmaz. "Dünya için barış istiyoruz." diyor ya küçük ortağınız, "Bölge için barış istiyoruz." diyor ya, "Bu ülke içinde de barış istiyoruz." diyor. İşte, bu ülke içerisindeki barış bu şekilde olmaz Sayın Bakan. Şimdi, her seferinde diyorsunuz ki: "Terörle mücadele ediyoruz, terörden dolayı oluyor bu. Terörü finanse ediyorlar, oraya eleman kazandırıyorlar." Sayın Bakan, bir tane örnek gösterin ya. Bakın, 600 bin personeliniz olduğunu söylüyorsunuz gururla. 600 bin personelinizden bir örnek gösterin, deyin ki: "Şöyle, terörün finansmanı için şu işlemi yapmışlar, bir kuruş parayı şuraya havale etmişler, şurayı eleman göndermişler." Ahmet Türk bunun için mi yargılandı, bunun için mi aldınız görevden? Gülistan Sönük'ü bunun için mi...
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Urfa Birecik Belediye Başkanı niye istifa etti?
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - 4 Kasımda, 4 Kasımda...
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Birecik Belediye Başkanı niye istifa etti?
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Onu anlatırız Sayın Bakan.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Satın aldınız adamı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Adam muhasebeye ve insan kaynaklarına...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Satın aldınız adamı.
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Kim diyor bunu?
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Satın aldınız adamı.
İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - "Halk beni seçti." diyor...
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Sayın Bakan... Sayın Bakan, yeniden...
(Gürültüler)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakan, arkadaşlar, lütfen...
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Sayın Bakan...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Ama böyle bir usul yok Sayın Başkan.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Haklısınız.
Sayın Bakanım...
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Sayın Bakan, siz bu ülkedeki...
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sayın Bakan, siz sonunda cevap vereceksiniz.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Bakanım, rica edeceğim, şöyle ki aksi takdirde görüşmeler çok uzayacak.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Sayın Bakan, siz bu ülkedeki en üst düzey kamu yöneticileriden birisisiniz. Eğer bir konuşma karşısında sinirinizi kontrol edemiyor, dayanamıyorsanız, siz 600 bin kişilik personelin güvenliğini nasıl sağlayacaksınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Tiryaki, bir dakika uzatıyorum.
MEHMET RÜŞTÜ TİRYAKİ (Batman) - Bitiriyorum.
Sayın Başkanım, hem müdahale ediyorlar hem de "bir dakika" diyorsunuz.
Neyse, şimdi, Sayın Bakan, bakın, anlatırım nasıl zarara soktuklarını. Yani 8 milyon geliri olan bir belediyeyi kayyumlarınız 1 milyar lira borca sokuyorlar. 200 milyon geliri olan bir belediyeyi 3 milyar lira borca sokuyorlar; arkanızda kayyum var. Aylık 200-300 milyon lira geliri olan belediyeyi 4-4,5 milyar lira borçlandırdılar. Ortada hiçbir şey yok ve şimdi bu gasp öyle bir gasp ki kültürel soykırım yapıyorsunuz, Kürt diline düşmanlık yapıyorsunuz, halkın seçme seçilme hakkını engelliyorsunuz, gasbediyorsunuz ve sonra bize de "Anayasa'ya bağlılık yemini ettim. Ben bu Anayasa'ya uygun davranıyorum." diyorsunuz. Anayasa'yı açık biçimde yok sayan bir yaklaşımınız var. 5393 sayılı Kanun’un arkasına sığınarak halkın seçme ve seçilme hakkını gasbedemezsiniz, bunu çok açık söylüyorum. Bunu anlatmaya devam edeceğiz, arkadaşlarımız anlatmaya devam edecek, Mecliste anlatmaya devam edeceğiz. AKP bir gün iktidardan gidecek ve emin olun, akıllarda kalan en temel uygulamalardan biri ne olacak biliyor musunuz? "Kayyumcu bir partiydi." diyecekler.