| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Emniyet Genel Müdürlüğü c) Jandarma Genel Komutanlığı ç) Sahil Güvenlik Komutanlığı d) Göç İdaresi Başkanlığı e) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .11.2024 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli mensupları; hepinizi hürmetle selamlıyorum.
İçişleri Bakanlığımız, ülkemizde huzur ve güvenliğin sağlanması konusunda büyük bir inanç, azim ve fedakârlıkla görevini yerine getirmektedir. Güvenlik güçlerimiz, suç ve suçlularla mücadeleyi kararlılıkla ve başarıyla yürütmekte olup organize suç örgütlerine, çetelere, kaçakçılara, terör örgütlerine, kanun kaçaklarına, ahlâk kaçkınlarına göz açtırmama azmindedir. Kahraman güvenlik güçlerimizle iftihar ediyor, hepsine teşekkür ediyoruz. İçişleri Bakanımızın üstün gayretini takdirle karşılıyor ve destekliyoruz. Türk milleti, desteğiyle, dualarıyla güvenlik güçlerimizin her zaman arkasındadır. Onlar varsa güvendeyiz, onların fedakârlıklarıyla huzur buluyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaçakçılık faaliyetleri, hâkim suç ekonomilerine bağlı olarak bölgeden bölgeye farklılık gösterse de küresel düzeyde öne çıkan en önemli kaçakçılık suçları: Uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığıdır. Bugün dünyada ve ülkemizde tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok ve çeşitli uyuşturucu türü bulunmaktadır. Özellikle, son yıllarda geleneksel uyuşturucuların yanı sıra kimyasal yöntemlerle üretilen sentetik uyuşturucuların ortaya çıkışı sorunun karmaşıklığını daha da artırmıştır. Metamfematin ve fentanil gibi maddelerin yarattığı yeni tehditler, uyuşturucuyla mücadelenin çok boyutlu ve karmaşık bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Birleşmiş Milletlere göre pek çok terör örgütünün finans kaynakları arasında uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelir önemli bir yere sahiptir. Narkoterörizm olarak adlandırılan terör örgütleri ile uyuşturucu kaçakçılığı bağının oldukça kuvvetli olduğu bilinmektedir. Türkiye, coğrafi konumu sebebiyle kıtalar arası uyuşturucu ticaretinde geçiş güzergâhı olarak kullanılmaktadır. Ülkemizden geçen uyuşturucunun önemli bir kısmı PKK/KCK terör örgütünün finansmanında kullanılmaktadır.
Uyuşturucuyla mücadelede devletimiz önemli hizmetler yapmakta, etkili sonuçlar alınmaktadır. Güvenlik güçlerimizce Türkiye genelinde 2023 yılında yüzde 2,3 artışla 251.851 olaya müdahale edilmiştir, bu olaylarda 313.416 şüpheli yakalanmıştır. Bununla beraber, güvenlik birimlerinin uyuşturucuyla mücadele kapasitesi artırılmalıdır. Kurumlar arası iş birliğine dayalı, entegre sınır yönetimi anlayışı çerçevesinde teknolojik ve fiziki altyapının iyileştirilmesi yoluyla kara ve denizlerde sınır güvenliği artırılmalıdır.
Uyuşturucuyla mücadele üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Türkiye'de uyuşturucuya erişimin ve kullanımının yaygınlaştığı bilinmektedir. Uyuşturucuyla mücadele sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda toplumun sağlığını ve geleceğini yakından ilgilendiren bir konudur. Bu nedenle, sorunun tüm boyutlarıyla ele alınması ve bütüncül bir yaklaşımla mücadele edilmesi gerekmektedir. Eğitim, önleme, tedavi, rehabilitasyon ve sosyal uyum gibi farklı alanlarda yürütülen çalışmaların yanı sıra, ulusal ve uluslararası düzeyde iş birliğinin güçlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun yanında, şüphesiz ki en önemli unsur ailelerin bu mücadeleye destek olması, çocuklarına sahip çıkmasıdır. Uyuşturucu ve madde bağımlılığıyla mücadele etkinliği artırılarak sürdürülmeli, önleyici tedbirlere ağırlık verilmeli, ailelerle iş birliği içinde çocuklarımızın bu tehlikeye maruz kalmasının önüne geçilmelidir. Uyuşturucuyla mücadele konusunda halkı bilinçlendirme çalışmaları da sürdürülmelidir.
Siber suçlarla mücadele de son derece önemlidir. Siber suçlar hızla değişmekte ve karmaşıklaşmaktadır. Proaktif güvenlik bir zorunluluktur; sadece bugünün değil, geleceğin tehditlerini anlamak ve buna karşı hazırlıklı olmak büyük önem taşımaktadır. Dijital güvenlik yalnızca teknolojik bir önlem değil, aynı zamanda stratejik bir öncelik olarak ele alınmalıdır. Güçlü bir siber güvenlik kültürü sadece kriz anlarında değil, uzun vadede de vazgeçilmezdir. Siber güvenlik bir maliyet değil, stratejik bir yatırım olarak görülmelidir; siber güvenlik, güvenli ve bilinçli teknoloji kullanımı, siber saldırı konularında önleyici, bilinçlendirici faaliyet, içerik ve ürünler geliştirilmelidir.
Suçla mücadelede koruyucu ve önleyici güvenlik hizmetlerinin etkinliği daha da artırılmalı, toplum destekli kolluk yaklaşımı güçlendirilmeli, huzur toplantıları ve suç mağduru ziyaretleriyle vatandaşa ulaşma çalışmaları sürdürülmelidir. Güvenlik hizmetleri sunan kuruluşlar arasında iş birliği ve ortak bilgi sistemleri altyapısı geliştirilmeli, ulusal ve uluslararası kurumlar arasında iş birliği ve koordinasyon artırılmalı, suçluların soruşturulması ve aydınlatılması kapsamında bilgi teknolojileri daha da etkin kullanılmalı, analiz yöntemleri geliştirilmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, terör illetinin pek çok badire ve belasına yıllarca doğrudan muhatap kalmıştır. Türkiye, terörden en çok etkilenen ülkelerin başında gelmektedir. Terör örgütleri, millî devletimizi kundaklamak, millî varlığımızı dağıtmak amacıyla iç ve dış mihraklar tarafından alçakça kullanılmış, milletimizin huzur ve güvenliği tehdit edilmiştir. Bölücü terör sorunu ülkemize pek çok zaman, kaynak, insan ve enerji kaybettirmiştir.
Türkiye, devlet olmaktan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini savunmak amacıyla millî varlığını koruma görevini ne pahasına olursa olsun yerine getirmek mecburiyetindedir. Terörle mücadele bekamızla doğrudan ilgili, millî birlik ve bağımsızlığımızla yakından ilişkilidir. Aslında, bakarsanız, yürütülen terörle mücadele süreci partilerüstü bir mana ve muhtevayı taşımakta ve kapsamaktadır. Terör başka, siyaset başkadır; hem siyaset hem de terör aynı kalıba girmez. Terörün kökünü kazımak her şart ve durumda görevimizdir. Kahraman güvenlik güçlerimiz terörle amansız mücadeleyi başarıyla yürütmektedir. Terörle mücadele stratejisi neticesinde terör, kaynağında yok edilmekte olup mücavir topraklardan da tümüyle kazınacaktır.
Artık, yeni yüzyıl, terörün ve bölücülüğün kökünü kurutma yüzyılıdır; terörü hayatımızdan söküp çıkarmanın vakti gelmiştir. "Terörsüz Türkiye" hedefimizdir. Türkiye terörizm belasının üstesinden millî birlik ve dayanışma ruhuyla gelecektir. Terörün yaktığı ihanet ateşi ya sönecek ya da yakanları kavuracaktır.
Mahallî idareler, demokratik süreçlerin en önemli etapları arasındadır. Vatandaşlarımızın yaşadıkları köy ve beldelerden büyükşehirlere kadar ilk temas ve hizmet noktası belediyelerdir. Ancak hiçbir belediye yönetimi, millî iradenin takdir ve teveccühünü istismar ve inkâr yanlışına sapmamalıdır. Belediye başkanı seçilmek, erdem ve önemi bilinmesi gereken demokratik bir mükâfattır. Üstlendikleri emanete riayet ve sadakat göstererek hizmet eden belediye başkanları hürmetle yâd edilirken suç işleyenler adli ve idari tasarruflarla layık oldukları muameleyi kaçınılmaz şekilde görmektedir. Bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılarak yerlerine görevlendirme yapılmasına, seçilme hakkının engellendiği, millî iradenin yok sayıldığı, Anayasa'ya aykırı olduğu gibi söylemlerle tepki gösterilmektedir. Samimi olarak diyorum ki: Bu uygulamayı kişiye ve siyasi partisine bakmaksızın hukuk çerçevesinde objektif olarak değerlendirelim. Evrensel bir hukuk ilkesidir; görevi, unvanı, siyasi pozisyonu, makam ve konumu ne olursa olsun hiç kimse suç işleme özgürlüğüne sahip olamaz. Kanunların açıkça suç saydığı bir fiili işleyen kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmak durumundadır. Seçilmek hiç kimseye hukuken ayrıcalık sağlamaz. Seçimle işbaşına gelinmesi, seçilene suç işleme hak ve yetkisi vermez. Hukuk karşısında herkes bir ve eşittir. Seçilmiş olanların suç işleyip cezasız kalması hukuk ve demokrasinin gereği değil; tam aksine, hukuk ve demokrasinin katli demektir. Suç işlendiğine dair güçlü emareler varsa geçici tedbir kararı alınması yine hukukun meşru araçlarından biridir. Görevden geçici uzaklaştırma tedbiri idare hukukunda bir müessesedir. Kamu görevinden gelen, özellikle denetim elemanlığı yapan arkadaşlar iyi bilirler; suç işlendiğine dair güçlü emareler tespit edilen kamu görevlisi soruşturmanın selameti için görevden geçici süre uzaklaştırılır ve yerlerine görevlendirme yapılır. Amaç, suç işlenmesine devam edilmesinin, delillerin karartılmasının ve tahrip edilmesinin önlenmesidir. Belediye başkanları ve meclis üyelerinin görevlerinden uzaklaştırılmaları, yerlerine görevlendirme yapılması konusu Anayasa ve Belediye Kanunu'nda açık bir şekilde düzenlenmiştir. Anayasa’nın 127'nci maddesinde "...görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahallî idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir." hükmü bulunmaktadır. Belediye Kanunu'nun 45 ve 46'ncı maddelerinde belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması hâllerinde belediye başkanlığına büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından görevlendirme yapılması hükümleri yer almaktadır. Haklarında terör örgütüne üyelik, yardım ve yataklık iddiaları bulunanları görevden almayacaksınız da ne yapacaksınız? Terör örgütüne üye olduğu, yardım ve yataklık ettiği iddiasıyla görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarını sırf sandıktan çıktılar diye savunmak ve sahiplenmek arızalı bir siyasettir. Terörün göz ardı edildiği, terör suçlularının dokunulmaz olduğu bir demokratik hukuk düzeni dünyada yoktur. Aksine, İspanya örneğinde görüldüğü gibi, terör örgütüyle ilişkisi olan bir siyasi partinin kapatılması dahi demokrasi ve hukukun üstünlüğü için bir zorunluluktur. Ne demokrasi ne özgürlük ne de insan hak ve hukuku, terörün banisi ve bahanesi olamaz. Terör dilinin, bölücü dayatmanın, Kandil provokasyonunun, sokağı adres gösteren çağrıların sonucu olmayacaktır. Nitekim milletimiz buna itibar etmemektedir. Belediye başkanları ya görevlerini yapacaklar ya da Türk devletinin hukuk sınırları içinde aldığı meşru ve haklı tasarruflara katlanacaklardır. Yargı kararlarına riayet ve saygı şüphesiz mecburidir. Geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hukuki süreçlerin sonuçlanmasını sabırla beklemelidirler. Görevden uzaklaştırılanların belediye başkanı adaylığının neden kabul edildiği de sorgulanmaktadır. Haklarında kesinleşmiş hüküm bulunmayan kişiler adli sicil belgesi temiz çıktığı için seçime girebilmektedir ancak seçime girmelerinde yasal engel olmamasına rağmen haklarında terör suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturma devam edenler Anayasa ve Belediye Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca görevlerinden uzaklaştırılmaktadır. Aslında, Anayasa’nın ve Belediye Kanunu'nun ilgili hükümleri açık iken haklarında terör suçlarından dolayı soruşturma ve kovuşturma devam eden kişilerin aday olması ve aday gösterilmesi sorgulanmalıdır. Ayrıca, darbe dönemi ürünü olan Siyasi Partiler Kanunu ve seçim kanunları yeniden düzenlenmeli, milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyeliğine aday olabilme şartları tartışılarak objektif bir şekilde düzenlenmelidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye bulunduğu coğrafi konumu ve sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi nedeniyle düzensiz göç hareketlerine maruz kalmaktadır. Ülkemiz düzensiz göçmenler için hem transit hem de hedef ülke konumunu sürdürmektedir. Düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığıyla etkin bir mücadele yürütülmektedir. Bu mücadele de strateji, sorunu kaynağında çözme, etkili sınır güvenlik tedbirleri, ülke içerisinde yakalama ve etkin sınır dışı mekanizması ilkelerine dayanmaktadır. Göçün kaynağında durdurulması için etkili tedbirler alınmaktadır. Sınır boyunca güvenlik duvarları ve optik kuleler yapılmış, aydınlatma, sensör ve gece görüş kameralarıyla donatılmıştır.
CAVİT ARI (Antalya) - Duvarlarda sıkıntı yok Mustafa Bey, duvarlar çok sağlam.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sağlıklı geri gönderme mekanizmaları kurulmuştur.
CAVİT ARI (Antalya) - Sınır duvarlarından geçen yok zaten.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Ülkemizde yakalanan düzensiz göçmen sayısı 2023 yılında 254 bin, Eylül 2024 itibarıyla 160 bin düzeyine inmiştir.
Türkiye 2011 yılından itibaren Suriyeli göçmen akınına uğramış, çok sayıda sığınmacıdan dolayı yüksek ekonomik maliyet ve sosyal problemlerle karşı karşıya kalınmıştır. Mevcut yabancı nüfus sayısının ve belirli bölgelerde yoğunlaşmasının güvenlik açısından risk oluşturduğu görülmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi, sınırı aşan göçler konusunda en hazırlıklı partidir. Düzensiz göç ve sığınmacılara yönelik bakışı ve politikası açıktır. Türk milletinin mevcut nüfus dokusunun, toplumsal huzur ve güvenliğinin sağlam esaslara bağlanması vazgeçilmez amacımızdır. Türkiye'de bulunan yabancı sayısı yaklaşık 4 milyon 349 bin olup geçici koruma altındaki Suriyelilerin sayısı 2 milyon 936 bin, ikamet izniyle ülkemizde bulunan yabancıların sayısı 1 milyon 23 bin, uluslararası koruma başvurusu sahibi kişilerin sayısı 230 bin ve yakalanan düzensiz göçmen sayısı 160 bin civarındadır.
Türkiye hem terör koridorunu önlemek hem de göçü kaynağında durdurmak için Suriye'nin kuzeyine askerî harekâtlar yapmış ve güvenli bölge oluşturmuştur. Bu bölgede geçici koruma altındaki Suriyelilerin gönüllü geri dönüşünün desteklenmesi amacıyla AFAD koordinasyonunda yerel sivil toplum kuruluşları ve uluslararası yardım kuruluşlarıyla iş birliği içinde briket evler inşa edilmiştir. Bugüne kadar yaklaşık 729.761 Suriyeli sığınmacının ülkelerine dönmesi sağlanmıştır. Suriye'nin kuzeyine yapılacak yeni harekâtlarla bölgedeki terör yapılanmaları bertaraf edilerek güvenli bölge tamamlanacak, daha fazla sığınmacı bu bölgeye yerleştirilecektir. Elbette Türkiye göçmen kampı, sığınmacı merkezi değildir, kaldı ki de olmayacaktır. Ülkemizde misafir olan sığınmacıların bir an önce vatanlarına kavuşturulmaları için Suriye'de gerekli güven ve huzur ortamının sağlanması konusunda çalışmalar sürdürülmelidir.
Türkiye'de bulunan yabancı sayısı konusunda art niyetli olarak afaki, kafadan uydurma, uçuk rakamlar telaffuz edilmektedir. Suriyelilerin vatandaş yapıldığı ve oy kullandırıldığı gibi gerçek dışı beyanlarda bulunulmaktadır. Şubat 2023 depremlerinde Suriyelilerin yaklaşık yarısının -1 milyon 700 bin civarında kişinin- yaşadığı 11 ilde hayatını kaybeden 7.300 civarında Suriyeliden kaydı olmayan birkaç kişi olmuştur. Bu durum resmî sayıları teyit etmektedir. Geçici koruma altındaki Suriyeliler, ikamet izinliler ve uluslararası koruma altındakilerin tamamına yönelik adres tahkikatları yapılmaktadır. Adres bilgileri güncel olmadığı tespit edilenlerin adresleri güncellenmektedir. Dolayısıyla Türkiye'de ne olduğu net olarak bilinmektedir.
Türkiye'de doğan Suriyeli bebeklerin Türk vatandaşı olduğu yönündeki iddialar doğru değildir. Bizde doğuma dayalı vatandaş olma uygulaması yoktur. Türk vatandaşlığına geçen Suriyeli sayısı 238 bin düzeyindedir; bunlar Türkiye'ye önemli katkılarda bulunanlardır. Türkiye'nin yarınlarında hiçbir sığınmacı sorunu inşallah olmayacaktır. Her türlü sorunu millî, manevi, tarihî tecrübeyle çözecek tek irade Cumhur İttifakı'dır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin büyük kısmı deprem, sel, heyelan, çığ gibi doğal afet riski taşıyan alanlardan oluşmakta, bu durum sağlıklı bir afet ve risk planlamasını gerekli kılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak risk ve afet yönetimi politikamız, afete maruz kalmadan önce tüm boyutlarıyla önlem alınması, yer seçiminin jeolojik etütlerle belirlenmesi, riskli alanların dönüştürülmesi ve doğal afetlerin zararlarının en aza indirilebilmesi temeline dayanmaktadır. Afetler neticesinde yaşanan can ve mal kayıpları ülkemiz için ağır bir yük oluşturmaktadır. Söz konusu kayıpların en az seviyeye indirilebilmesi için risk azaltma faaliyetlerine öncelik veren, bütüncül bir afet yönetimi uygulaması elzemdir. Afet durumunda kurum ve kuruluşlar arasında kesintisiz iletişim sağlayacak haberleşme sistemi ülke geneline yaygınlaştırılmalıdır. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı afet öncesi, afet esnası ve afet sonrasına dair görevlerini layıkıyla yerine getirmektedir. Şubat 2023 depremlerinin etkisiyle büyük bir yıkım yaşayan deprem bölgesinin yeniden ihyası kapsamında başta konutlar olmak üzere, temel altyapı, hastane ve okul gibi kamu hizmetlerinin sunumuna yönelik ivedilikle başlatılan inşa işlerine devam edilmektedir. Türkiye, Avrupa'nın en büyük deprem gözlem ağına sahip ülkesi konumuna gelmiştir. Yıllık ortalama 25 bin deprem çözümlenmektedir.
Dünyada ve ülkemizde can ve mal kayıplarına sebep olan bir başka afet taşkınlar olup taşkınlara karşı taşkın koruma ve kontrol çalışmaları daha da önem kazanmıştır. Taşkın koruma ve kontrol çalışmaları kapsamında geliştirilmesi planlanan ve insan hayatını, ekosistemi ve altyapıyı koruma, maddi kayıpları azaltma gibi önemli avantajlara sahip olan erken uyarı sistemlerinin 25 havzada yaygınlaştırılması çalışmaları hızla tamamlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Başkanım, iki dakika ekliyorum.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Bakanım, son olarak 2 konuyu iletmek istiyorum. Birincisi: Emniyet teşkilatımızda özellikle müdürlerimizin emeklilik yaşının yükseltilmesine yönelik talep bulunmaktadır. Bu konuda bir çalışma yapılmasını biz de uygun görüyoruz.
İkinci konu olarak, Konya Özel Harekât Müdürlüğü uluslararası eğitim merkezi yatırım projesinin fizibilite raporu hazırlanmış, bu kapsamda ülkemizdeki ve yurt dışındaki eğitim merkezleri incelenmiştir. Uluslararası eğitim merkezi, farklı branşlarda uzmanlaşan özel harekâtçılar yetiştirme kabiliyetinin yanı sıra 9 ayrı dalda eğitim hizmetini sunabilecektir. Bu proje savunma ve güvenlik alanında ülkemizin gurur abidesi ve kaynağı olacaktır. Başta Türk Cumhuriyetleri ve İslam ülkeleri olmak üzere tüm dost ülkelerin özel güvenlik birimlerinin yetiştirileceği bir kampüs tasarlanmıştır. Savunma kapasitesinin geliştirilmesine yönelik ülkemizde örneği bulunmayan millî bir projedir. Hazineye de döviz getirisi olacaktır. Konya Özel Harekât Müdürlüğünün görev yapacağı Meram Dutlukır'da dünyada bir eşi olmayan yerleşkenin bu ayın başında açılışı yapılmıştır. Konyalı hayırsever iş adamları, büyükşehir ve ilçe belediyeleri ile odalar, dernekler, kurumlar, kuruluşlar maddi destek vererek yüreklerini ortaya koymuşlardır. Sayın Bakanım, Konyalıların sahiplendiği Konya Özel Harekât Müdürlüğü uluslararası eğitim merkezi yatırım projesinin yatırım programına alınması için desteğinizi bekliyoruz. Bu desteği vereceğinize de yürekten inanıyorum.
Bakanlık ve kurumlarımızın bütçelerinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.