KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar...

Sayın Bakan, öncelikle size şunu söylemek istiyorum: Sabah geldiniz, yanınızda Bakan Yardımcıları var, Komisyon Başkanımız var, milletvekili arkadaşlar var. Grup Başkan Vekilimiz ve bazı milletvekilleri olarak orada aslında... Sizin geldiğinizde "Merhaba arkadaşlar, Ali Mahir Bey, nasılsınız?" deyip bir selam vermenizi ve "Hayırdır?" diyerek beklentiyi almanızı ve "Sayın Bakan, bakın, Esenyurt'ta şöyle bir gelişme var, bu gelişmeyle ilgili duyguları sizinle paylaşmak için buradayız." cümlesini dinlemenizi tavsiye ederdim. Keşke böyle yapsaydınız çünkü siz geçen yıl Bakan olduğunuzda sizden önceki Bakanın gerek bu ülkede gerekse bu Komisyona, Genel Kurula geldiğinde estirdiği rüzgârdan zaten bu millet yeterince rahatsız olmuştu, bakın, herkes biliyor. Siz geçen yıl göreve geldiğinizde ve bu Komisyona geldiğinizde gerçekten büyük bir hoşgörüyle burada komisyon görüşmeleri yapıldı, size çok yakın ilgi gösterildi, sıcak ilgi gösterildi çünkü sizin farklı bir mizaçta olduğunuz kabul edildi ama bugünkü tavrınızla o anlayışı yıktınız Sayın Bakan, kusura bakmayın. Tanıdığınız insan, Ali Mahir Bey bizim Grup Başkanvekilimiz, keşke "Hayırdır Ali Mahir Bey?" diyerek söze başlamış olsanız yaşanmış olan o görüntüler olmazdı. O davranışın doğru olmadığını buradan söylemek istiyorum, kusura bakmayın.

Bu arada, Komisyon Başkanına biraz önce ilettim, buradan da iletmek istiyorum: Komisyon Başkanının kürsüde söylediği sözlerin de yine kendisine yakışmadığını, buradaki gelişmeleri yönlendirici tutum ve davranış içerisinde olduğunu, söylemleriyle olayı başka boyutlara taşımaya çalıştığını gördük. Bu tutum ve davranışı da Sayın Mehmet Muş'a yakışmadı. Bu sözleri yüzüne de söylediğim için -şimdi burada, kürsüde yok- burada da ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakan, bu yabancı meselesine ben her bakanlık görüşmesinde değinmek istiyorum çünkü ülkemizin geleceğiyle ilgili beka sorunu var ise işte o beka sorunlarından biri olduğunu hep ifade ederim. Şunu da söylemek istiyorum: Bakın, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde, sınır boylarında bizim askerimiz, jandarmamız gece gündüz, yirmi dört saat, yağmur çamur demeden, sıcak soğuk demeden nöbetlerde bekler. Binlerce askerimiz niye bekler? Bir tane yabancı unsur dışarıdan Türkiye'ye girmesin diye; hatta yine, suça karışmış birisi Türkiye'den dışarıya gitmesin diye bekler. Binlerce askerimiz orada nöbet tutar. Ben de onlardan birisiyim, o sınır boylarında asteğmen olarak görev yapmış birisiyim, orada yaşananları en iyi bilenlerdenim. Zaten hep söylüyorum, sorun sınır boylarında değil, sorun sınır kapılarında çünkü bizim sınır kapılarımızdan milyonlarca göçmen Türkiye'ye girdi, bunların çoğunluğu da Suriyeliler. Bakın arkadaşlar, özellikle MHP'li arkadaşlar, iktidardaki arkadaşlar; bakın, burası herkesin elini kolunu sallayarak geleceği bir ülke değil. Milyonlarca insan buraya geldi. Öyle iller var ki, öyle ilçeler var ki bugün özellikle Suriyeli nüfusu o bölge insanından daha fazla. Bunları nasıl görmüyorsunuz? Ben anlamıyorum. Oraların geleceğiyle ilgili hiç mi endişe hissetmiyoruz? En az 750 bin Suriyeli çocuğun Türkiye'de doğduğu söyleniyor. Ben soruyorum, sadece Suriyeli mi mesele? Afganlılar... Afganistan bize kaç kilometre Sayın Bakan? Bildiğim kadarıyla 1.900 kilometre. 1.900 kilometre uzaktan gelen ve yaşı 15-35 arası olan erkeklerin yanında kadın yok, çocuk yok; sınır kapılarına kadar nasıl geliyor, niye geliyor ve onlar bizim sınır kapımızdan nasıl geçiyor, niye geçiyor; ne iş yaparlar Türkiye'de? Hadi, Suriyeli gelmiş karısıyla çocuğuyla. Dolayısıyla bakın, bu konuyu ciddiye alın Sayın Bakanım. Yok efendim, sayı şuymuş da buymuş da, takip ediyormuş... İnanmıyoruz! Bugün hızlı bir şekilde bu sayı artıyor ve özellikle buradaki doğumlar var. Evet, bir kısmı, bugün, en az 250 bin ila 300 bini seçmen, onu da bir kenara koyduk. Bu önemli bir konu.

Sayın Bakan, Antalya da bir teleferik kazası yaşanmıştı. Bu teleferik kazasında haksız bir şekilde Belediye Başkanımız Mesut Kocagöz sanık sıfatıyla yargılanmakta. Bunu bir kenara koyuyorum, kendisinin suçsuz olduğuna sonuna kadar inanıyoruz. Bu arıza meydana geldiğinde, bu kaza meydana geldiğinde Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı olan yetkililer, helikopter kullanan pilotlarımız başta olmak üzere gerçekten fedakârca orada kurtarma çalışmalarında görev aldılar. Yine, Jandarma Genel Komutanlığına ait helikopterler gelerek zor koşullarda kurtarma operasyonuna katkıda bulundular ve çok sayıda vatandaşımızın kurtulmasını sağladılar. Yine AFAD'ımızın çalışanları, emekçileri bu kurtarmada yer aldılar ve yine, Antalya Büyükşehir Belediyemizin İtfaiye Daire Başkanı ve tüm personeliyle katkı koymak üzere gelen diğer belediye ekipleri de gerçekten fedakârca görev aldılar. Ben burada ismini saydığım tüm kurumlara teşekkürlerimi iletiyorum. Çok başarılı bir çalışma gösterdiler, fedakârlıkta bulundular, bunu da paylaşmak istiyorum.

Sayın Bakan, deprem ülkesiyiz ve maalesef, işte yakın tarihte önemli bir deprem yaşadık. Şimdi, o deprem anında şunu gördük: Bir deprem olduğunda, bir afet olduğunda kimse ne yapılacağını bilmiyor. Bir afet anında hangi kurumun yetkilileri, hangi kurumun personeli, hangi kurumun iş makinesi, çalışanı nereye gideceğini, nasıl gideceğini, hangi zaman süresi içerisinde nereye intikal edeceğini, nereye müracaat edeceğini bilmediğini gördük, bakın, o deprem anında bunu gördük. İnşallah aradan geçen bu zaman süresi içerisinde, başta AFAD olmak üzere tüm yetkililer, özellikle askeriyenin de bunun içerisine dâhil edilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum... Ciddi bir planlamayla hızlı müdahalenin nasıl olması gerektiğinin planlanması çok zorunlu. Aksi hâlde olumsuz sonuçlar yaşanmakta.

Bunun yanı sıra, sokak çeteleri aldı başını gidiyor Sayın Bakan. Gerçekten bu çok tehlikeli bir sürece gidiyor. Artık, sokakta kimsenin can güvenliği kalmadı, kimse "Artık rahatlıkla sokakta yürürüm." diyemiyor. Yani bir trafikte herkes "Aman ha, yan taraftan biri sataşsa sesini çıkarma, başına ne iş gelecek bilemezsin." noktasına gelmiş durumda.

Bu arada Sayın Bakan, bakın, özellikle polislerimizle ilgili bazı sıkıntılar var; bu intiharlar meselesi. 2024 yılında 67 polisin intihar ettiği bilinmekte. Bununla ilgili gerçekten bir inceleme yapılmalı. Ama mesele tek başına polis de değil, toplumda intiharla ilgili vakaların ciddi şekilde arttığını da ifade etmek istiyorum Sayın Bakanım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bu arada, 15 Temmuz gazilerine haksızlık yapıldığına dair iddialar var; 2.700 üzeri 15 Temmuz gazisinden 193'üne maaş bağlandığı, geri kalan 2 binin üzerindeki gazimize tek kuruş bağlanmadığı şeklinde iddialar var. 15 Temmuz gazileri bu anlamda bu durumdan rahatsızlar. Defalarca iktidar temsilcilerine durumlarını bildirdikleri hâlde bu konuda bir gelişme olmadığını da ifade ettiler.

İçişleri Bakanlığının başarılı olmasını bekliyoruz çünkü toplumun huzurunun Bakanlık personelinin, yetkililerinin, askerin, polisin, jandarmanın başarısıyla, kısacası tüm kademelerdeki başarıyla olacağını ama hukuku önceleyerek yapılan çalışmayla olacağını bir kez daha ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.