KOMİSYON KONUŞMASI

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; sözlerime uzun süredir dış politikada bilinçli bir şekilde ve ısrarla devam ettirilen hatalarla giriş yapmak istiyorum. Bu hataların başında şüphesiz Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyinin ve AİHM başta olmak üzere bağlı kuruluşların kararları ve sözleşmelerinden doğan sorumlulukların yerine getirilmemesi bulunmaktadır. Son dönemde iktidar partisinin ortağının Genel Başkanının dile getirdiği umut hakkının uygulanmaması da AİHM tarafından bir işkence türü olarak ifade edilmiş ve bir hak ihlali olarak karara bağlanmıştır. AİHM kararlarının Anayasa’nın 90'ıncı maddesi gereği bağlayıcı olduğunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Bildiğiniz gibi, AİHM'in umut hakkı kararı, doğrudan İmralı ada hapishanesinde tutulan Sayın Öcalan'a yönelik emsal bir karardır. Türkiye'nin taraf olduğu AİHM'in umut hakkı kararına rağmen uzun süredir bu kararın gereğini yerine getirmemesi hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alınmasının ayrı bir örneğini oluşturmaktadır. Bu kararın uygulanıp uygulanmamasının iki çerçevede öneminden bahsetmek istiyorum.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sürekli aynı şeyler... Ben bunu dinlemek istemiyorum.

SEVİLAY ÇELENK (Diyarbakır) - Çık o zaman!

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Çıkın dışarıya istemiyorsanız!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlarım, bir saniye...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - "Umut hakkı" demiş Bahçeli, o Bahçeli'yi bağlar, bizi bağlamaz!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlarım, bir saniye...

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Dinlemek istemiyorsanız kapı şu tarafta!

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bakın, birbirimizi salondan göndermek... Bu işleri yapmıyorduk bize ya, lütfen... Sayın Taş...

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Rahatsız oluyor Sayın Başkan, her gün aynı muhabbet.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Evet, rahatsız oluyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkeş Taş, sizden de rica ediyorum...

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Rahatsız oluyorsan dinleme.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne göz diken herkesten rahatsız oluyorum.

GÜLCAN KAÇMAZ SAYYİĞİT (Van) - Önce olayı anlayın, öyle yorum yapın.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkeş Taş, sizden de rica ediyorum, sizin milletvekiliniz de konuşacaktır, sizin de konuşmanız olacaktır, siz de orada görüşlerinizi lütfen dile getirin. Türkiye'yi kimseye...

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Görüşü dile getirmek değil bu Sayın Başkan...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkeş Taş, ben mevcut duruma göre hareket etmek zorundayım, yasalara aykırı bir şey söyledikleri zaman müdahale edeceğim.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Etmeye devam edin, vatansız kaldığımızda mevcut durumu...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türkeş Taş, teşekkür ediyorum.

Sayın Milletvekili, buyurun, devam edin.

Sürenizi ekleyeceğim.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Şimdi, bu umut hakkı kararının uygulanıp uygulanmamasının iki çerçevede öneminden bahsetmek istiyorum: Öncelikle, Sayın Öcalan'ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümdeki rolü bağlamında umut hakkının TBMM'de onaylanması ve ilgili kanunlarda düzenlenmesi oldukça önemlidir. Özellikle Orta Doğu'da ve dünyada yaşanan gerilim, çatışma ve buna bağlı gelişmeler... Kürt'ün de Türk'ün de onay vereceği onurlu bir barışın sağlanabilmesi hayati önem taşımaktadır. Buna yönelik en önemli adımı da AKP Hükûmetinin İmralı'ya yönelik tutumunun belirleyici olacağına inanıyoruz.

İkinci önem noktası ise AKP Hükûmetinin Avrupa Konseyi ve ona bağlı kurumların kararlarını dikkate almaması Türkiye'yi siyasi, ekonomik açıdan zor duruma sokmaktadır. Ne yazık ki umut hakkı başta olmak üzere, Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Kavala kararlarının uygulanmaması Türkiye'nin, kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyinden dışlanması noktasına ulaşmıştır. Sadece bu somut örnekten de görüldüğü gibi, Kürt meselesine yaklaşımınız doğrudan bütün Türkiye halklarına ağır maliyetlere sebep olmaktadır. Başta umut hakkı olmak üzere bütün AİHM kararlarının uygulanmasının Hükûmetin, yasamanın ve yargı kurumlarının başlıca sorumluluğu olduğu gibi, siyaseten de demokrasiyi savunan herkesin kazandığı ve gerçek anlamda bir normalleşme sürecinin oluşacağına inanıyoruz.

Dile getirmek istediğim bir husus ise Dışişleri Bakanlığının diplomasi faaliyetlerinde Hükûmetin Kürt meselesine yönelik tutumundan dolayı birçok kanalın kapatılmasıdır. Örneğin, Kuzeydoğu Suriye'ye yönelik askerî operasyonlar, evrensel insan haklarına aykırı bir şekilde yazılmış ve her muhalifi terörist hâline getiren Terörle Mücadele Kanunu, son 3 yerel seçimde YSK'nin onayladığı fakat sonrasında İçişleri Bakanlığının yetkisiyle BDP'nin ve HDP'nin kazandığı belediyelere siyasi kararla kayyımların atanması Türkiye'nin özellikle AB ülkeleriyle ticari ve siyasi ilişkilerini zora sokmaktadır. Son seçimde hem DEM PARTİ hem de CHP belediyelerine kayyım atamalarının temelsiz gerekçelerini içeride de dışarıda da rantçı, yandaş sermaye dışında kimseye inandıramazsınız. Bu söylediklerim çarpıtma veya hamaset değil, Avrupa Parlamentosu ve AB Komisyonu raporları, AKPM'nin Türkiye'yle ilgili kararlarına somut bir şekilde görebilirsiniz.

Biz kamuoyuna "Hükûmetin Kürt meselesine yönelik barışçıl olmayan politikası ülke ekonomisini çökertiyor." dediğimizde Dışişleri Bakanı olarak bunu doğrudan gören, tanık olan kişilerden birisiniz. Bakınız, bir raporda Türkiye'nin kırk yıllık savaşta 3 trilyon doları halkların cebinden savaşa harcadığı söyleniyor. Bu, sadece somut olarak çıkarabildiğimiz bir rakam; buna çözümün kırk yıl önce sağlandığını düşünürsek, ekonomik olarak kaçan fırsatları da eklediğimizde bu rakam daha da artacaktır. Bu ekonomik kayıp günbegün devam etmektedir. Irak Kürdistan bölgesinde, Kuzeydoğu Suriye'de bulundurulan askerlerin, devam ettirilen operasyonların maliyetini kalem kalem herkesten daha iyi biliyorsunuz. Hukuka uygun olmayan, çözümü demokratik yöntemlerle aramak yerine yasaları askıya alan, savaşı ön plana çıkaran bu yaklaşımın insan yaşamına kastettiğini, milyonlarca yurttaşın yoksulluğun da altında insanlık dışı koşullarda yaşadığını görmezden gelemeyecek bir duruma geldik.

Açlık sınırının altındaki nüfus her yıl daha da artmaktadır. Ekonomik göstergelere göre, özellikle OECD verilerine göre Türkiye son üç sıranın müdavimi olmuş durumda yani Kürtlere karşı hem sınır içerisinde hem de sınır dışında sürdürülen savaşla ülkenin refah düzeyinin ve toplumsal kalkınmaya yönelik kaynakların sürekli azalması arasındaki doğrudan ilişkiyi artık herkesin görmesi ve buna göre politikalarını gözden geçirmesi lazım.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Kürtlere karşı değil, PKK’ya karşı. Kürtlere karşı bir savaş yok orada; sınır içinde de yok, sınır dışında da yok; onu düzeltin.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Dile getirmek istediğim bir diğer konu ise giderek genişleyen İsrail-Filistin merkezli bölgesel savaş krizidir. Bu konuda bizden ilham almanızı gerektiren çok şey olduğunu düşünüyoruz. DEM PARTİ’nin, Filistin sorununa yönelik yaklaşımı bugün iktidar partisi dâhil tüm partilerden farklı, dar çıkar ve kaygılardan uzaktır. Biz, Filistin sorununun çözümünde ne Hamas’ın karşısına İsrail’i ne de İsrail’in karşısına Hamas’ı koymak zorunda değiliz, siyasetimizi bunlara göre de belirlemiyoruz. Bizler, Filistin halkının soykırıma uğramadığı koşulların oluşturulduğu, özgür ve eşit bir şekilde yaşamasından yanayız. Orta Doğu’da hiçbir halkı bir ötekine tercih etmeden ya da bir halkın özgür yaşam koşullarını başka bir halkın koşullarına tercih etmeden çözüme kavuşmasından yanayız.

AKP iktidarının özellikle son yıllarda izlediği politikanın çözümden uzak, dar grupların çıkarlarını gözeten bir pozisyonda olduğu somut verilerle mevcuttur. Bu verilerden en önemlisi şüphesiz İsrail’in Filistin halkına karşı savaşta kullandığı ticari ürünlerdir ve anlaşmalardır. AKP Grup Başkan Vekili Sayın Zengin geçtiğimiz hafta Azerbaycan’ın Bakü-Ceyhan Boru Hattı üzerinden sattığı petrolden Türkiye’nin varil başına 1,27 dolar para kazandığını söyledi; bu petrolün İsrail’e gitmediğini iddia etse de gerçeklerin öyle olmadığını sadece biz değil AKP seçmeni de artık biliyor. Bir yandan Filistin için gözyaşı dökerken, diğer taraftan cebinize bu savaş için gönderilen petrollerden dolar kazanmanın hiçbir etik açıklaması olamaz. Bu anlaşmanın AKP Hükûmetinden önce imzalandığını söyleyerek sorumluluktan kaçıyorsunuz. Anlaşmayı iptal etmek için ya da askıya almak için elinizden tutan mı var? Avrupa Konseyinde Kürtlere karşı her kararda yanında tuttuğunuz Azerbaycan’ı İsrail meselesinde mi yanınızda tutamıyorsunuz? Türkiye’yi, Türkiye’deki medyayı kontrol altında tutunca…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Öztürk, süreniz doldu. Şimdi, ilave bir dakika ekliyorum.

Buyurun lütfen.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sonuç itibarıyla, sarayın tahakkümü belki de en fazla dış politikada görünür bir hâldedir.

Kritik görüşmelerde Sayın Erdoğan’ın yanında Dışişleri Bakanlığından bir tek bürokrat bulunmuyor. Sayın Erdoğan yanında aile dostu kadrosundan sarayda konumlandırılmış bir tercümanla görüşmelere gidiyor. İktidar değiştiğinde... Sayın Erdoğan’ın devlet liderleriyle yaptığı görüşmelerin kayıtlarının Bakanlık arşivine girmediğinden eminiz. Şahsileştirilmiş bu dış politika tarzı kabile devletlerinin tarzıdır. Cumhurbaşkanlığına en yakın isimlerden birisi ve devlet adamı olarak dış politikaya ilişkin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Sayın Başkan, bir sürü müdahale oldu.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Kestim hepsini, kestim hepsini.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Son paragrafta…

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Öztürk, şöyle yapalım mı… Ben biliyorum bu işin nereye gideceğini. Bu konuda Grup Başkan Vekilleriyle toplantı yaptım, çok netiz.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Sayın Başkan…

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Öztürk, bir müsaade edin.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Buyurun.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - On bir dakikada anlatamadığınızı bir dakikada anlatamazsınız.

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Şimdi, bu laf ne demek Sayın Başkan? “On bir dakikada anlatamadınız.” ne demek?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ya, ilave bir dakika daha versem ne olacak?

BERDAN ÖZTÜRK (Diyarbakır) - Son paragrafa geçtik, onu bitireceğiz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.