Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 21 .11.2024 |
AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Sayın Bakan ve değerli heyetiniz; hoş geldiniz.
Şimdi, ben doğrudan sormak istiyorum bazı şeyleri, merak ettiğimiz ve burada göremediğimiz bazı konuları: Çok güzel bir motto tabii, "belirsizlik çağında kararlı ve güçlü bir politika ortaya koyma iddiası" kulağa gayet hoş geliyor fonetik olarak ama bunu uygulamada nasıl göreceğiz? Niye? Çünkü bir ateş hattından bahsediyoruz Orta Doğu'dan söz ederken ve bu yüzden de son günlerde ne duyuyoruz? Daha çok nasıl güçlenebilir Türkiye? İttifaklarını nasıl artırabilir? Yan yana gelişlerini nasıl çoğaltabilir? Sorunlarını nasıl çözebilir? Geleneksel güvenlik eksenli politikalarla mı devam edecek, yoksa farklı bir yöntem mi izleyecek? En çok merak edilen konuların başında bunlar geliyor. Peki, bu bağlamda Türkiye'yi hem iç hem dış siyaset açısından en çok ilgilendiren konulardan biri hangisi? Adını farklı tanımlasak da Kürt sorunu. Biz "Kürt sorunu" olarak tanımlıyoruz. Niye? Çünkü bir haklar ve özgürlükler meselesinden bahsediyoruz. Şimdi, haklar ve özgürlükler meselesinden bahsederken geriye de dönüp bakmak durumundayız. Niye bakmak durumundayız? Çünkü Kürt sorunu artık yalnızca Türkiye'nin sorunu değil, Kürt sorunu bölgesel bir sorun, Orta Doğu'da yayılan bu durum karşısında da bölgesel karakteri gittikçe güçlenen bir sorundan bahsediyoruz. Aynı zamanda, uluslararası bir soruna dönmüş vaziyette. Şimdi, 90'lardaki Kürt meselesindeki arayışlar ve çözüm yöntemleri ile bugünkü arayışlar ve çözüm yöntemleri arasında bu değişen parametreler dolayısıyla da farklı yaklaşımların gelişmesi gerekiyor. Ne yazık ki burada sizin sunumunuzda ve bu önümüze konulan kitapçıklarda bunu göremedik; görebilmeyi arzu ederdik. Neyi göremedik mesela? Türkiye pek çok çatışmalı bölgede ara buluculuk, kolaylaştırıcılık gibi roller üstleniyor ve biz bunları büyük memnuniyetle karşılıyoruz. Aynısını burada da uygulamasını bekliyoruz. Nerede uygulamasını bekliyoruz mesela? Kuzeydoğu Suriye'de uygulamasını bekliyoruz, Rojava'da uygulamasını bekliyoruz. Çünkü artık Türkiye'de iç siyaset tek başına iç siyaset olarak yani dış değişkenler görülmeden yapılamaz. İç ve dış siyaset yıllardır iç içe geçmiş vaziyette ve Suriye'deki savaştan bu yana da bunu daha çok konuşur, bunun etkilerini daha çok görür olduk. O nedenle, tekrar hatırlatıyorum, geçen yılki bütçede de burada hatırlatmıştım ama o günden bugüne değişen bir yaklaşım olmadı. Niye değişen bir yaklaşım olmadı diyorum? Çünkü hâlâ arayış sınır ötesi harekâtla, operasyonla ve oradan gelen diyalog çağrılarına güvenlik eksenli politikalarla yanıt verme arayışı olarak görünüyor. Bu nedenle değişen bir şey yok. Bakınız, Suriye Kürtleri Suriye muhalefeti içinde en güçlü ve en örgütlü toplumsal kesim. Şimdi, siz Suriye Kürtleriyle diyalog kurmadan Türkiye'deki Kürt meselesini ya da "Türk-Kürt tarihsel ittifakı" olarak tanımlanan ittifakı nasıl gerçekleştirebilirsiniz? Bu, neredeyse imkânsız hâle geldi yani Nusaybin ile Kamışlı'nın dostluğunu ve kardeşliğini görmeden, Nusaybin ile Kamışlı'nın dostluğu ve kardeşliği hakikatini görmeden, bu sahicilikle yaklaşmadan biz Kürt-Türk ittifakını güçlendirme meselesini nasıl konuşabiliriz? Bakın, bir koşul siyaseti olarak söylemiyorum lütfen yanlış anlaşılmasın, bir tespitte bulunuyorum. Bunu 90'larda da gördük. Nasıl gördük? Körfez krizi zamanında gördük. Ne oldu? Bugünkü değişkenleri analiz ederek, tespit ederek riskler ve fırsatlar değerlendirmesi yapmazsak sorun daha geniş alanlara yayılır ve çoklu aktörlü bir mesele daha da çoklu aktörlü bir hâle dönüşür. O yüzden, biz DEM PARTİ olarak şunu görmek, şunu duymak isterdik doğrusu: Epeydir size çağrılar yapılıyor, Türkiye'ye, Dışişleri Bakanlığına; bu daha önce Türkiye'nin denemediği bir şey değil. Bunu geçen dönem yine burada kendim de ifade etmiştim, mesela, ben PYD Eş Başkanı Salih Müslim Türkiye'de Dışişleri Bakanlığının konuğu iken kendisiyle söyleşi yapmıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Doğan, teşekkür ediyorum.
AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Son bir dakikamı kullanabilir miyim?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Doğan, herkese aynı uygulamayı yapıyorum.
AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Ama sabah verdiniz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Kime verdim?
AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Sabah verdiniz buradayken.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Burada kayıtlarda...
AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Yalnızca selamlayayım, bir dakikadan az süre verin, yalnızca bitireyim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Doğan, 30 milletvekilimiz bekliyor, lütfen bu tartışmaya girmeyelim.
AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Ben tartışmaya girmiyorum.