Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 21 .11.2024 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Değerli hazırun, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğu Türkistan'da yaşayan Uygurların hiçbir özgürlüğü yok; eğitimde zorla Çin müfredatı okutuluyor, ana dilde eğitime dair hiçbir gelişme yoktur. Çin'in ülkedeki bütün ekonomik alanı hâkimiyet altına alması, Uygurların işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm edilmesine sebep oluyor. Tek arzuları kültürlerine ve dinlerine saygı gösterilen özerklik isteyen Uygurlar, sürekli olarak "terörist" ve "bölücü" olarak suçlanıyorlar. Çin'in Uygurlara bu şekilde davranmasının iki sebebi vardır: Birincisi, Sincan bölgesi tarih boyunca Çin'in rakipleri Rusya ve Hindistan'a karşı stratejik tampon bölgesidir. İkinci neden ise enerji ve madendir. Sincan'daki petrol ve doğal gaz rezervleri, Çin rezervlerinin dörtte 1'inden, kömür rezervlerinin üçte 1'inden fazladır; Çin'in eyaletleri arasında en geniş demir cevheri yatakları ve en yoğun berilyum ve tuz rezervleri bulunmaktadır. Bu sebepten dolayı Sincan halkı kültürel ve dinî olarak yok edilmek isteniyor; iktidardaki Çin Komünist Partisi tarafından hapse atılıp işkenceler yapılıyor, çoğunlukla da öldürülüyorlar. Çin Devlet Başkanı ve Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Şi Cinping yönetiminde Doğu Türkistan'da soykırım başladı, Doğu Türkistan'daki Türklere soykırım ve onları yok etme, devletin resmî politikası hâline geldi. Cinping'in "Uygur bölgesini yerden göğe kadar çelik kafeslerle koruyun. Türkleri soylarını kurtuncaya kadar kırın." sözleri, Doğu Türkistan'daki soydaşlarımıza uygulanan zulmün, soykırımın itirafıdır. Bu sözlerin tasdiki Jamestown Raporu'yla da belgelendi.
Ayrıyeten, Dışişleri eski Bakanımız Sayın Çavuşoğlu'nun " 'Tek Çin' politikasına en güçlü destek veren ülkelerden bir tanesiyiz, Çin'in güvenliğini kendi güvenliğimiz gibi görüyoruz." açıklamaları hâlâ hafızalarımızda. Sayın Bakanım, siz Doğu Türkistan meselesinde ne düşünüyorsunuz? Sayın Çavuşoğlu'nun açıklamalarındaki düşünce hâlen devam ediyor mu? Sayın Bakanım, size Doğu Türkistan Türklerinin lideri merhum İsa Yusuf Alptekin'in sözlerini hatırlatmak isterim: "Gönül arzu eder ki Doğu Türkistan davasına öncülük etme şerefi aziz Türkiye'mizin olsun."
Sayın hazırun, malumunuz, Irak'ta nüfus sayımı yapılmaktadır. Nüfus sayımı öncesinde PKK terör örgütü kontrolündeki Mahmur Kampı'ndaki kişilerin Kerkük şehrine yerleştirildiği ifade edilmektedir. Aynı şekilde Erbil ve Süleymaniye şehirlerinden de Kerkük'e yüzlerce ailenin getirildiği belirtilmektedir. Gelen ailelerin Kerküklü olmadıkları tespit edilmiştir. Buradaki amaç, Kerkük'ün gerçek kimliğini ve demografisini değiştirmek ve referandumun önünü açmaktır. Kerkük Türk yurdudur. Bakanlık nezdinde de gerekli girişimler yapılarak Kerkük'ün Türk kalması sağlanmalıdır. Irak petrol üretiminin yüzde 40'ı Kerkük'te gerçekleşmektedir. Dolayısıyla buradaki Türkmenlerin güvenliği hayati önem taşımaktadır.
Değerli hazırun, ülkemizin sınırları içinde ve dışında terörle mücadele çabaları kararlılıkla devam etmelidir. Ordumuzun Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirmiş olduğu operasyonlar tavizsiz şekilde devam etmelidir, terörü kökünden kurutmamız gerekmektedir. Irak'ın kuzeyindeki operasyonlar stratejik hedeflerine henüz tam olarak ulaşmamıştır ama zamanla ulaşacaktır. Bu nedenle, Türkiye'nin Irak'ın kuzeyinde devam eden terörle mücadele hedefleri tek tek imha edilmelidir. PKK terör örgütünün Suriye kanadı YPG'nin belirlenmiş sözde liderlerine ve Suriye'nin kuzeyindeki üyelerine yönelik hedef operasyonlarına aralıksız devam edilmelidir. PKK'nın sözde lider kadrolarının hedef alınmasına öncelik verilmelidir. PKK'nın son eylemlerine bakıldığında Suriye uyruklu eleman devşirdikleri görülmektedir. Bunlar PKK-YPG'nin Suriye'deki mevcut varlığının giderek artan bir güvenlik tehdidi hâline geldiğinin kanıtıdır.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri, Kıymetli Bakanım; geçen hafta bu salonda Hazine ve Maliye Bakanlığı görüşmelerinde bir DEM PARTİ'li kişi "Türkiye işgalcidir." dedi ve bunu bir yıl önce de söylemişti. Ben de bir yıl önceki konuşmamı Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun sözleriyle bitirmiştim, yine tekrarlıyorum: "Kan dökmeyi seven bir millet değiliz. ancak söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz."
Teşekkür ediyorum.