Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Türk Akreditasyon Kurumu ç)Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 21 .11.2024 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenterler Asamblesinde iki yıldan fazla görev yaptım. Oradaki gözlemimde Türk dili konuşan ülkelerin ortak dilinin İngilizce olması beni şaşırtmıştı. Yirmi iki yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde o bölgeye önemli destekler sağlandı, hatta bu TÜRKPA gibi diğer kuruluşlarda da en büyük katılımcı Türkiye ama nedense hâlâ ortak dil İngilizce ve Türkiye'nin bu konuda dünya üzerindeki çıkarları doğrultusunda Türk dili konuşan ülkelerin yeterli desteğini de sağlayamıyoruz. "Terör örgütü" diye andığımız bazı örgütlerin o bölgelerde faaliyetleri sürdüğü gibi Kıbrıs'ın da tanınması konusunda herhangi bir girişim yok. Ticari anlamda ilişkilerimiz iyi, siyasi anlamda neden süreç aşılamıyor ve bu konuda Türkiye'nin tezlerinin savunmaları neden sağlanamıyor? Orada bir müzeye gidiyorsunuz, gezerken yerel dilin dışında Rusça dil olarak tabelada yer alıyor, Türkçe yok. Oysa Türkiye'den çok yurttaş da oraya gidiyor. Ortak dil olarak Türkçenin de orada değer bulmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Bu konuda çalışmalarınız var mı veya bu konuda önümüzdeki süreçte bir gelişme bekleyelim mi?
Şimdi, bir de Somali'ye Oruç Reis'i gönderiyoruz. Biliyorsunuz mavi vatan dedik, Türkiye çevresindeki denizlerden doğal gaz arıyoruz, petrol arıyoruz dedik ama soluğu Somali'de altık. Uzun süreçte buralarda doğal gaz ve petrol araştırması yapılacak ama Somali, benim izlediğim kadarıyla korsanlarıyla başı belada olan bir bölgede. Denizde bu araştırma yapılırken orada bu güvenlik nasıl sağlanacak? Oradan çıkan gazın bölgeye satılması, petrolün satılması, Türkiye'nin gelir sağlaması hoşumuza gider de astarı yüzünden pahalıya gelir mi? Dışişlerinin bu konuda düşüncesi ne? Çünkü daha önce Sudan'a gidildi "Tarım yapacağız." dendi, gittiler, geldiler, heyetler, harcamalar derken Cumhurbaşkanımız bir gece kararnameyle "Sudan'la ilgili kurulan şirketi feshettim." dedi. Şimdi, Somali yerine niye Türki Cumhuriyetlere gidip doğal gaz, petrol aramıyoruz da daha Somali'de korsanların olduğu bölgede böyle arayışlar içindeyiz?
Size ben bir soru önergesi verdim, Türkiye dışında yaşayan yurttaşlarımızın sayısı istemiştim, dedim ki: T.C. pasaportu taşıyan kaç çalışan ya da yerleşen kişi mevcuttur yurt dışında? Sorumuza cevaben "Yurt dışında çalışma ve yerleşime durumu kaydı vatandaşlarımızın kendi beyanlarına dayandığı için tespit edilemiyor." dediniz. Bu, tespit edemediğiniz hâlde Yüksek Seçim Kurulu nasıl oluyor da oralardan seçmen tespit ediyor? Yani Dışişleri Bakanlığı verilerinde sağlanamayanları Yüksek Seçim Kurulunun sağlıyor olması ilginç. Çünkü anladığım kadarıyla yurt dışıyla ilgili verileri Yüksek Seçim Kuruluna siz veriyorsunuz. Biz milletvekili olarak sorduğumuzda ise "Net şekilde böyle bir tespitimiz yok." diyorsunuz. O zaman yurt dışından gelen bu oyların güvenilirliği veya bu oyların Türkiye'de değerlendirilmesiyle ilgili bir yerde de soru işaretleri ortaya çıkıyor. Yurt dışında şu anda pasaportumuzu taşıyan ne kadar yurttaş var; ne kadar mal edinimleri oldu, yurt dışında farklı ülkelerde ne kadar mal ve taşınmaza sahipler? Yurt dışında vatandaş olarak bulunanları ülkemizden mülk edinenlerle mukayese ettiğimizde dengeler eşit mi? Yani, ortak bir anlaşma var mı?
Aktif diplomatik pasaport sayısı -kırmızı, yeşil ya da diğer pasaportlar- şu anda ne kadar?
Vize başvurularının olumsuz sonuçlanması yalnızca göçmenlere mi yönelik yoksa Türkiye'nin siyasal dokusuyla ilgili de ülkelerin Türkiye'ye olumsuz yaklaşımının etkisi var mı?
Ülkemiz yurt dışı ülkelerle ilişkilerin yanı sıra, çevremizdeki diğer ülkelerle "sıfır sorun" dış politika noktasından kaçıncı evreye evrildiğini bilmediğim kadar politika değişkenliği yaratılıyor. Burada Türkiye'nin fayda ve menfaatleri bu kadar değişkenlikle olumlu mu gelişiyor yoksa Türkiye bundan kaybediyor mu? Bütünüyle baktığımız zaman yurt dışı ülke ilişkilerinin Türkiye açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bir de sizin bazı değerlendirmelerinizde üçüncü dünya savaşına yönelik de yaklaşımlarınız var. Türkiye bu tür bir algıyı ve anlayışı kaldırabilecek ekonomik yapıya sahip olmadığı hâlde bunu niye kullanma ihtiyacı duyuyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.