KOMİSYON KONUŞMASI

SURURİ ÇORABATIR (Antalya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Değerli Komisyon üyeleri, bürokratlarımız, basınımızın temsilcileri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Sayın Bakanı hep beraber dikkatle izledik, dinledik. Turizm sektörüne verdiğiniz katkılardan dolayı size ve ekibinize teşekkür ederim. Rakamlarınıza baktığımızda turizm sektörü büyük bir inanç ve heyecanla el ele vererek büyük bir başarıya imza atmıştır. Turizm yatırımcılarına, profesyonel yöneticilere, tur operatörlerine ve acentelere, havacılık ve taşımacılık sektörüne; yiyecek, içecek sektörüne, restoranlarımıza özellikle sektörümüzün emektar ve vefakâr çalışanlarına da teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Buradan çıkan başarı hikâyesinde hiçbir ayrım yapmadan tüm hükûmetlerin katkısı olmuştur. Dolayısıyla, bugün övündüğümüz başarıyı dönemselleştirmek gibi bir lüksümüz yoktur. Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; turizm ülkemizin en stratejik sektördür. Sayın Bakan konuşmasında, sunumunda daha çok kültür ağırlıklı konuşma yaptı, ben biraz turizmin ihtiyaçlarına da değinmek istiyorum, beklentilerle birlikte. Gelişmiş ülkeler için en başarılı rekabet edebildiğimiz sektör turizm sektörüdür. Ülkemizin ekonomiye direkt döviz girdisi ve cari açığa katkısı, ihracatı en fazla ithalatı en az alan sektördür. 60 milyar dolar geliri olan böyle bir sektörün Bakanlığının genel bütçedeki yeri kaçıncı sırada Değerli Komisyon üyeleri biliyor musunuz? Böyle önemli bir sektörün 17 Bakanlık arasındaki bütçesi 15'inci sırada. Geçen yıl da söylemiştim Sayın Bakan. Bu bütçeyle, bu büyüklükteki kültür ve turizmi günümüz ekonomik şartlarında yönetmekte hakikaten çok zorlanırsınız. Sektörün bazı sorunlarını da artık görmezden gelemeyiz inancındayım. Şimdi, sizlerle bazı tespitlerimi önerimle birlikte paylaşmak isterim: Ülkemizde dünyada eşi benzeri olmayan bir vergilendirme yöntemi uygulanıyor. Vergiden vergi alınan tek ülkeyiz. Bu yöntem içerisinde de en çok üzerine yüklenilen sektör ne yazık ki turizm sektörüdür. Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; bu maliyet ve vergi yükleriyle sektörün rakipleriyle rekabetini ve devamlılığını sağlamakta önümüzdeki yıllarda güçlük çekeriz. Şimdi, bakalım sektörün üzerinde ne gibi yükler var; öncelikle, içeceklerdeki, transfer araçlarının yakıtlarındaki ve transfer için satın alınan araçlardaki ÖTV sektörün üzerindeki ön önemli vergi yüküdür ve yine, yakın zamanlarda değişen, yüzde 8'den yüzde 10'a çıkan KDV oranı önemli bir yüktür ama vergilerin arasında en ağır olanı biraz sonra söyleyeceğim konaklama vergisidir. Değerli Komisyon üyeleri, konaklama vergisi direkt cirodan alınıyor ve Avrupa ülkelerinde, Japonya'da ve Amerika'da "şehir vergisi", "turizm vergisi", "otel vergisi" gibi farklı isimlerde uygulanan, konaklama bedeli üzerinden alınan dolaylı vergidir. Uygulamanın amacı, turizmin altyapısını güçlendirmek, çevre koruma projelerine kaynak sağlamak ve turistlerin kullandığı kamu hizmetlerine katkıda bulunmaktır ama ne yazık ki bizde bu böyle uygulanmıyor. Uygulama genellikle turizm şehirlerindeki yerel yönetimler tarafından belirlenir ama bizde konaklama vergisinin adı, açıklanmamış bir ek KDV uygulamasına dönüşmüştür. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre 2024'ün ilk on ayında konaklama tesislerinden 10,6 milyar TL konaklama vergisi tahakkuk ettirilmiştir. Bu dönemde en çok konaklama vergisi ödenen yerler 3,28 milyar TL'yle Antalya, 3,25 milyar TL'yle İstanbul'dur ve bu vergi biraz önce de söyledim, cirodan alınıyor. Antalya'yı örnek alacak olursak; yerel nüfusumuzun 8-10 katı fazlasıyla, 20 milyona yakın ziyaretçi geliyor ve siz bu kentin belediye başkanısınız ve şehrinize gelen misafirlere biraz önce belirttiğim gibi ulaşım, şebeke suyu, kanalizasyon, temizlik, katı atık toplama gibi en temel hizmetleri sunmak zorundasınız ama İller Bankası 2,5 milyonluk nüfusa göre Antalya'ya para yolluyor. Şunu sormak istiyorum: İller Bankasından şehrin nüfusuna göre gönderilen bu parayla bu hizmetlerin altından nasıl kalkacaksınız? Zaman zaman Sayın Bakan belediyelere master planı yapılması gerektiğini söylüyor, kendisi de çok iyi biliyor ki master plan bütçede gelir ve gideri ayarlamadıktan sonra uygulanamaz. Hazine ve Maliye Bakanlığı 2025 bütçesinde konaklama sektöründen 20 milyar TL tahsilat öngörüyor. Sayın Bakan, "Tahsilatı Maliye Bakanlığı yapıyor, genel bütçeye aktarılıyor." diyebilirsiniz ama bu gelirin bir kısmını turizm yörelerinin altyapılarında kullandırılması hizmet için önemli ve elzemdir. Bugün hâlâ merkezî ve yerel yönetimlerle çatışma içinde olmak turizmde bindiğimiz dalı kesmektir ve yerel yönetimlerle yapılacak iş birliği inanılmaz bir sinerji oluşturacaktır. Turizm geliştirme payına da değinmek istiyorum. Yine, turizm geliştirme payını otelcilerimiz ciro üzerinden ödüyor, zarar etseniz de fark etmiyor, bu parayı ödeyeceksiniz; nitekim ödüyoruz da. Şimdi Komisyon üyelerine sormak istiyorum: Zarar ettiğinizde gelir vergisi ödeniyor mu? TGA payını ödemek zorundasınız. TGA asli görevini yerine getirmekte birçok önemli işler yapıyor, çok güzel yollar katedildi, biraz önce sunumunuzda izledik ama tanıtım sadece coğrafi güzellikler, deniz, kumsal, gastronomi, kültürel ve arkeolojik mirastan oluşmuyor; o ülkenin ulusal ve uluslararası hukuka bağlılığına, demokrasisine, adalet, huzur ve asayişin seviyesini de bağlıdır ve artık ziyaretçiler ülke seçiminde bu kriterleri daha da öne çıkarıyorlar. Yani ülkemizin imajını etkileyecek başta demokrasi, özgürlükler, hukuk kuralları konusunda yapılan yanlış uygulamalar yüzlerce milyon lirayla yaptığımız tanıtım bütçesini boşa çıkarma noktasına getirebilir. Reklam filmlerini ve sosyal medya tanıtımlarını TGA sayfasından zaman zaman inceliyorum. Tanıtım filmleri çekildiğini siz de söylediniz; bunların bir bölümü ürün, bir bölümü destinasyon odaklı. Özellikle, destinasyon odaklı tanıtım filmlerinde bazı bölgelerin "Neden hâlâ bizim tanıtımımız yapılmıyor?" şeklindeki haklı sitemleriyle ve istekleriyle karşılaşıyoruz; mesela, Trabzon'u, Ordu'yu, Elâzığ'ı örnek verebiliriz. Ürün çeşitliği tamam ama sağlık, spor, inanç ve kış turizmine yönelik çalışmalarda da geç kaldığımızı, daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu arada, sağlık turizminde sahiplik sorunu var, bu alanda yasa dışılık artıyor, kamuoyunda "Her sağlık çalışanı her yerde bu işi yapabilir." diye bir algı oluşturuluyor, kaldı ki sağlık çalışanı bile olmayan kişiler bu sektöre uluslararası alanda çok zarar veriyor. Sağlık Bakanlığının bu konuya açıklık getirmesi gerekiyor ve bu konuda tespit ve kontrol edilemeyen önemli bir gelir var. Turizm Geliştirme Ajansıyla ilgili sektörün beklentisi, harcama kalemlerine ilişkin açıklayıcı bilgilerin paylaşılması ki -geçen hafta, Komisyonda Sayıştayla ilgili olan sorularımızı biz Sayın Bakan Yardımcısına aktardık- Sayıştay denetimiyle ilgili beklentiler, Sayıştayın denetim şirketleri tarafından hazırlanan raporunun daha detaylı incelenmesi ve sektörle paylaşması ve ayrıca, Sayıştayın istediği zaman da TGA'yı denetleyebilmesi önemli olacaktır. Mesela, birlikte reklamı nasıl yapıyorsunuz, özel proje giderleri nasıl; bunları merak ediyoruz. Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; sektörün ödediği diğer vergiler: Damga vergisi; eğlence vergisi ki eğlence vergisini turizm sektöründen başka bir yerde, fabrikada ya da bir otomotiv fabrikasında duydunuz mu? Yok, eğlence vergisini sadece oteller ödüyor ve çevre temizlik vergisi, katı atık bedeli, ilan ve reklam vergisi, emlak vergisi, gelir vergisi, kurumlar vergisi, asgari kurumlar vergisi, telif hakları ki bunu da sadece turizmciler ödüyor; bunların üzerine, kapasite artışıyla yatak başına Bakanlığa ödenen ciddi rakamlar var -bunun sebebini yakından biliyorum, yatak kapasitesinin artışıyla ilgili olduğunu da biliyorum- ecrimisil ödemelerini unutmamak lazım, iller arasında büyük farklılıklar vardır ve çok yüksek ecrimisil bedelleri ödüyor turizmci arkadaşlarımız ve bir de MUÇEV'in girdiği yerler var, o bedeller daha da fazla; tahsisli arazide yer alan işletmelerin devri hâlinde alınan bedeller, Bakanlığın son dönemde çıkardığı sertifika alma zorunlulukları ve bunun için yapılan düzenli ödemeler; bunun yanında, ödemeler aksadığında cezai işlemler var. Değerli Komisyon üyeleri, gördüğünüz gibi say say bitmiyor, öde öde bitmiyor! Bu maliyet, enflasyon ve vergi yüküyle nasıl bir fiyatlama yapıp rakip ülkelerle nasıl rekabet edecek turizmciler? Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; sektörün hak kullanımında eşitlik istediğimiz bir başka meselesi ki -Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine burada teşekkür etmek istiyorum, bahsedeceğim konuda anlayışla destek verdiler- sektörün ihracatçı statüsüne tam kavuşmamış olması önemli bir ayrıştırmadır. İhracatçı firmalara kurumlar vergisi yüzde 5 indirimli uygulanıyor ve Cumhurbaşkanlığı kararıyla yıllık 750 bin doların üzerinde döviz getirisi olan işletmelerin ihracatçı sayılacağı hüküm altına alınmıştır ama bizim yabancılara düzenlediğimiz faturalar ihracatçı işlemi olarak kabul görülmemektedir. Sayın Bakan, bu konuda turizmcilere hakikaten haksızlık yapıldığı inancındayım. Geçen hafta Hazine Maliye Bakanımıza burada konuyu anlattım ama kendisi bu konuda çok mesafeli, cevabını bekliyoruz; oysa burada turizmciler bir hakkın tesliminden başka bir şey istemiyor. Bu konuda himayenizdeki sektöre Bakanlar Kurulunda desteğinizi rica edeceğim. Turizmi mutlaka siyaset üstü stratejik bir üst sektör olarak görmeliyiz, sektöre durmadan gelirinden yararlanacağımız bir sektör olarak davranmak... Turizm sektörüne biraz nefes aldırmamız lazım. Bu konular Maliye Bakanlığını ilgilendiriyor diye düşünebilirsiniz ama size hatırlatmak isterim: Turizm Bakanlığının çıkardığı yönetmelikte "Turizm yatırım ve turizm işletme belgesi sahipleri Bakanlığın teşvik ve himayesi altındadır. Bakanlık, diğer kamu kuruluşları nezdinde sorunların prensipler düzeyinde çözümü konusunda girişimlerde bulunur." denilmektedir yani sektör, sizin Bakanlığın himayesindedir ve Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik, Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdindeki sorunların çözümünde başvurulacak yer sizin Bakanlığınızdır yani turizm sektörünün tüm sorunlarına, beklentilerine hakikaten daha fazla destek vermenizi rica edeceğiz. Biraz önce turizme ilişkin paylaştığınız rakamlarda kurumlar arasında zaman zaman farklılıklar olmaktadır; TÜİK'te, işte, Antalya veri rakamlarında, İstanbul veri rakamlarında, Odalar ve Borsalar Birliği, Dünya Turizm Örgütüyle ilgili ama benim burada kafama takılan bir soru var, onu sormak istiyorum: Turizm gelirlerinin hesabında net hata noksan payının bir etkisi var mıdır; bu, onun içine giriyor mu girmiyor mu? Bunun cevabını sonra sizden alacağımı tahmin ediyorum. Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri; rakiplerimiz bu sektörü daha verimli değerlendiriyor yani toplam ziyaretçi sayısı ve geliriyle daha fazla oyalanmamak lazım. Kişi sayısı ve geliri öne çıkardığınızda, bu defa ortalama kalış süreci ve gece başına harcama gibi birçok kriter karşımıza çıkıyor. Ülkemizde ziyaretçi sayısında hâlâ 4-5'inci sıralarda gidip geliyoruz, gelirde ise 7'nci sıradayız. Turist sayısında 11'inci sırada bulunan Birleşik Arap Emirlikleri gelirde 6'ncı sırada yani gelirde bizi geçmiş durumdalar. Rekabetin çok sertleşeceği önümüzdeki yıllar için yeni bir vizyon ortaya koymalıyız. Şu anda rakiplerimiz İtalya, Fransa, ve İspanya, bu rakiplerle mukayese edilmek önemli ama önümüzde uluslararası ölçekte yeni rakipler, yeni yatırım trendleri ortaya çıkıyor, uçuş mesafesi itibarıyla bize yakın sayılabilecek bölgelerde yeni destinasyonlar inşa ediliyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Suudi Arabistan gibi ülkeleri mercek altına almakta fayda var ve Körfez ülkelerinin büyük yatırım bütçeleri, yatırım geri dönüş hızı oraları cazip hâle getiriyor. Ülkemizde de yeni turizm merkezlerinin oluşturulmasına çalışmamız lazım. Sayın Bakan, Sayın Komisyon üyeleri; sektörün istihdam konusunda her geçen gün ihtiyacı artmaktadır. SGK verilerine göre 1 milyon 600 bine yakın işçi çalıştırıyoruz yani çok ciddi personel eksiği ve eğitimiyle karşı karşıyayız. "Turizm eğitimine yönelik radikal adımlar atıyoruz." diye sunumunuzda söylediniz, Millî Eğitim Bakanlığıyla liselerle ilgili diye ama bu okullarda hem eğitmen hem yönetici sorunu hem de müfredat sorunu hâlâ devam ediyor. Bugüne kadar bu programa kaç kişi katıldı, onu merak ediyoruz; okullarda kaç öğrenci yetiştirildi, istihdamı sağlandı mı? Bunları gençlerimize anlatabilirsek turizm meslek liselerinin de cazibesini artıracağımız inancındayım. Sektör yatırımcıları çalışanlarına lojman ya da kira desteği sağlasa bile personel istihdamında konaklamalar çok önem taşımaktadır. Özellikle personel lojmanı konusunda Bakanlığınızın arazi tahsisi uygulamasını başlattığını biliyoruz fakat arazi tahsis bedelleri piyasanın çok çok üzerinde çünkü ihaleyle veriyorsunuz, ihaleye de insanlar girince bu rakamlar yukarıya çıkıyor. İşletme sahipleri TL bazında sürekli artan gider fiyatları, artan enflasyonla baş başa kalmış, baskı altında kalan kur nedeniyle fiyatlarını belirlemekte ve sözleşme imzalamakta zorluk çekiyor. Fiyatlar bazında o yapılan oransal artışlar dış rekabeti zorlaştırdığı gibi iç pazarda da kayıplara neden olmaya başladı. Turizm sektöründe yatırım teşvik belgelerine göre daha düşük oranda kurumlar vergisi ödemesi gerekirken yeni getirilen bir düzenlemeyle asgari kurumlar vergisiyle bu oran da artırılmaktadır. Asgari kurumlar vergisi uygulamasıyla birçok indirim ve istisna dikkate alınmaksızın oluşan kazanç üzerinden yüzde 10 oranında asgari kurumlar vergisi alınacaktır. Tabii ki işletmeler kazançları üzerinden kurumlar vergisi ödeyecek, buna bir itirazımız yok ama devletin bir bakanlığı yatırımları daha cazip hâle getirirken, vergisel avantaj sunarken bir bakanlığı da bunu kısıtlayıcı önlemler getiriyor. 31 Ağustosa kadar Türkiye'den Yunan adalarına giden 255 bine yakın Türk ki bugüne kadar toplamda 372 bin turistin gittiği açıklandı; bu, özellikle Ege Bölgesi'nde iç turizm odaklı çalışan esnafı çok olumsuz etkiledi ve bununla ilgili zaten siz de çalışma yapıyorsunuz -orada vizeyi kaldırmalarıyla- yani oradaki esnaf etkilendi ve iç pazarda bir düşme oldu. Turizm sektöründe belgelendirme konusunda bazı sorunlar yaşandığını biz de gözlemliyoruz; basit turizm belgesi başvurularında turizm belgeli tesislerde istenen belgeler yerel yönetimlerle karşı karşıya getirmektedir işletmeleri. İşletmelerin bazılarının bilgisi var, bazılarının yok; pek çoğu için imar planı değişikliği gerektiriyor. En azından bu belgelerin temini için gerekli süreyi uzatmak gerekiyor -ama "koşulları sağlandığı takdirde" diyeceksiniz, biliyorum vereceğiniz cevabı- çünkü bu nedenle çok sayıda işletme kapanıyor, faaliyetlerine son vermek zorunda kalıyor. Bunun çözümünde bir planınız var mı, onu sormak isterim; iptale gerekçe olan 2634 sayılı Yasa'nın 34'üncü maddesinde bir değişiklik yapmayı düşünür müsünüz? Kazıların hızlandırılması konusunu ve eserlerin korunması konusunu biraz önce siz de söylediniz, arkeolojik kazılar için mali desteği artırdığınızı ve kazı sürelerini birkaç aydan bir yıla kadar uzattığınızı söylüyorsunuz. Mevcutların hızlanması ve kazıların başlaması önemli. Acaba Bakanlığınızın kazı potansiyelinde kaç bölgeniz olduğuna dair bir envanter ve buna göre bir plan çıkarıldı mı? Göreve başladığınızdaki kazı sayısı ile sonradan başlanılan ve programa alınan yerlere ilişkin verileri bizlerle paylaşır mısınız? Bu konuya ilişkin bir endişemi dile getirmek istiyorum -malum, ülkemiz bu anlamda çok zengin- hızla çıkardığınız bu eserleri korumayı ve teşhir etmeyi de aynı hızlılıkla yapabilecek misiniz? Yani yeni müze ve ören yerlerimizin halkın ziyaretine açılacağına dair müjdeleri bekliyoruz sizden; aksi hâlde toprağın altında kendini korumaya almış bu binlerce alan ve eserin tahribatı söz konusu olacaktır. Değerli Komisyon üyeleri, bu aralar konserlerden çok bahsediliyor ve özellikle Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimiz nezdinde sabah akşam bütün televizyon kanallarında bu konserler tartışılır hâle geldi ancak Kültür ve Turizm Bakanlığımızın düzenlediği Kültür Yolu festivalleri de var -Burada harcama kalemlerini elimde belgeleri olmadığı için söylemek istemiyorum- ve elbette ki bu festivallerin ülke ve şehirlere katkısı yadsınamaz ama bu konuda daha şeffaf ve hesap verilebilir bir açıklama yapılması gerektiğini düşünüyorum. Mesela, bu festivallerde aynı şekilde, sanatçıların yani konsere giden sanatçılarımızın -ki ha belediyelere gitmiş ha Kültür Yolu Festivali'ne gitmiş- seçim kriterleri ve yapılan ödemeler önemli; Bakanlığınız bu ödemeleri tümüyle hangi genel müdürlüğün bütçesinden gerçekleştiriyor yani döner sermayeden mi, telif hakları fonlarından mı yararlanıyor? Devlet Tiyatroları gibi sanat kurumlarımızda da hemen her yıl tekrarlanan, muhasebe odaklı işlemlerde sorunlar yaşandığını görüyoruz. Bu kurumlarımızı sadece sanatsal değil, idari ve insan açığı açısından iyileştirmeye dönük bir planlamanız var mı? Konuşmanızda Kapadokya Alanı'ndan bahsettiniz, bu sınırlar içinde kalan aykırı yapılardan bahsettiniz ama yıkım kararı alınmış, hâlâ yıkılmayan bazı yapıların olduğunu biz biliyoruz; bunların önemli bir nedeni var mı, bunu programa alacak mısınız? Sayın Bakan, RTÜK konusuna ayrıca değinmek istiyorum çünkü aynı fiiller için farklı uygulamalar, farklı cezai işlemeler yapılıyor. Bu hususta bazı televizyon kanallarının kayrıldığını görüyoruz. Bu tavır, kurumun tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Bu konuda daha adil olması gerekmez mi? Verilen cezalar medyanın özgür çalışmasını engelliyor. Cezalarda orantısızlık, medya kuruluşlarının faaliyetlerini sürdürmesini engelliyor. Kapatma kararları demokratik toplum üzerinde medya çeşitliliğini tehdit ediyor. RTÜK'ün tarafsız, şeffaf ve özgür şekilde davranması gerekiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğüyle ilgili; gelir ve harcamaları düzenli olarak kamuoyuyla paylaşılmalı, bağımsız denetim mekanizmaları güçlendirilmeli, tarihî restorasyonlarda daha uzman ekiplerle çalışılmalı ve estetik değere öncelik verilmeli ve vakıf kaynakları tüm gruplara eşit dağıtılmalı, siyasi davranılmamalı, taraflı ideolojik gruplara ve Hükûmet yanlısı kurumlara öncelik verilmemeli. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Çorabatır, lütfen tamamlayalım. SURURİ ÇORABATIR (Antalya) - Bitiriyorum Sayın Başkan. Vakıfların gelirleri eğitim, sağlık, sosyal yardım gibi projelerde kamu yararı hizmetinde kullanılmalı. İklim değişikliğinin etkilerini önümüzdeki günlerde, yıllarda göreceğiz; bunu bütün bakanlıkların bütçelerinde söylüyorum. Turistlerin kararları bundan sonra artık iklim değişikliğiyle ilgili alınacak tedbirler düzeyinde olacak. Su tüketiminde, katı atık payında, sera gazında, Yeşil Dönüşüm'de bizim mutlaka yeni finansman yöntemlerini geliştirmemiz lazım. Son olarak; büyük şehirlerde tiyatrolara olan talebi söylediniz ama tiyatrolara talepte ne yazık ki arz-talep dengesizliği yaşanıyor, bilet bulamıyorlar; tabii, oraya girişleri olmuyor... Biletler on-line satışlara çıkıyor ve hemen -bize gelen bilgiler doğrultusunda söylüyorum- on-line satışa çıkar çıkmaz da bitiyor. Sanatseverlerin bir bölümü bu konuda mutsuzlar ve bu konuyla ilgili çözüm bekliyorlar. Bütçenizin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Teşekkür ediyorum.