KOMİSYON KONUŞMASI

CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı denilince aklımıza tüm kültürel birikimin, varlıklarımızın korunması, yaşatılması, sahiplenilmesi, desteklenmesi gelmesi gerekirken ancak maalesef bizler, bütün işlerinizde olduğu gibi bu kurumu da bir şirket gibi yönettiğinize, kültürel varlıklarımıza birer ticari meta gibi baktığınıza, yine kültürel mirasımızı nasıl hor kullandığınıza, nasıl yok ettiğinize, tahrip ve tahrif ettiğinize, asimile etmeye çalıştığınıza tanık oluyoruz. Bu ülke kültürel birikim, kültürel varlık, turizm konusunda tam bir derya deniz ancak Bakanlık ve bağlı kuruluşları bunları kurutmak, fakirleştirmek için elinden geleni yapıyor, çoğu zaman da hiç ilgisi olmayan işlerle uğraşıyor. Mesela, Sayın Bakanım, Alevilik inancıyla ilgili kurumun sizin Bakanlıkta ne işi var? Alevilik bir turizm işi midir, Alevilik kültür, sanat işi midir ki Turizm ve Kültür Bakanlığına bağlıyorsunuz? Bu kurum ilk kurulduğunda cemevlerinin ihtiyaçlarının karşılanacağı, birçok kurumun imar sorunuyla ilgili çözüm üretileceği dillendirilmişti yetkililer tarafından ancak -Bakanlığınız bünyesinde Alevi toplumunun bütün karşı çıkmalarına rağmen Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığını kurdunuz- cemevlerine bir kayyım atama makamı olarak kurulan bu kurum, Başkanlık Alevilere dair asimilasyon çalışmalarının karargâhı hâline gelmiş vaziyettedir; amacınız tamamen asimilasyondur, biz öyle düşünüyoruz ve kendinizin, iktidarınızın ihtiyacına göre bir Alevilik yaratmak istiyorsunuz. Cumhurbaşkanı kararıyla, bir gece kararnamesiyle Türk-İslamcı, ülkücü kimliğiyle bilinen, Alevi asimilasyon çalışmalarında görev alan Alirıza Özdemir atandı bu kuruma ve bu atamayla esasında Alevi kurumlarının Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kurulma aşamasındaki itirazlarında ne kadar haklı olduklarını, asimilasyon merkezi olacağına dair endişelerinin resmen teyit edildiğini, bu yönde politikaların her geçen gün artarak devam ettiğini görmüştük o dönemlerde. Bu kişi Hacı Bektaş Dergâhı olmak üzere Alevi kurumlarının içerisinde eşit yurttaşlık mücadelesi talebi olan tüm kurumları, kesimleri bölücülükle suçlamaktadır; Alevilerin demokratik hak taleplerinin tamamını yabancı istihbaratın bir oyunu olarak ifade etmektedir ve geçmişte de özellikle Alevi asimilasyonuna katkı sunacak birçok kitabı da vardı bu şahsın ve cemevlerinde de bu yönde çalışmaları vardı. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı tüm cemevlerini gezerek kendilerine biat etmeleri şartıyla kadrolu maaş vadedip yola ikrar verenleri devletin kaymakamlıklarını, valiliklerini il il gezdirerek, kullanarak yoldan çıkarmaya çalışmaktadır. Alevi pirlerini devlet memuru hâline getirerek inancının yok edilmesi istenmektedir hâlbuki Alevilikte hizmet Hak içindir; dedelerin, anaların, babaların, pirlerin kesinlikle parayla pulla işleri olmaz, taliplilerin hakkullahlarıyla geçimlerini sağlarlar. Ama yeni de bir tanım da getirildi "cemevi uzmanı" diye dedelere oradaki hizmet eden veya şu anki Daire Başkanlığı içerisinde hizmet eden kişilere "cemevi uzmanı" diye bir yeni tanım da konuldu oysaki Alevi inancında asla yeri olmayan vaatlerle Alevi inanç hizmetleri sunan pirleri camide önlerine konulan hutbeyi okuyan Diyanet imamına çevirmek isteyenlere Aleviler asla rızalık vermeyecektir, vermediler de. Alirıza Bey, Alevileri Türklük üzerinden tanımlıyor; "Alevilik sadece Türklüktür." diyorsanız "72 millete aynı nazarla bakarız."ı hiç anlamamış, Aleviliği de hiç bilmiyorsunuz demektir ya da çok kötü, gerçekten kötü içerikli projelerin içindesiniz demektir hâlbuki Alevilik Türklüktür, Alevilik Kürtlüktür, Alevilik Araptır, Alevilik Farstır, Alevilik Arnavuttur, Alevilik Romandır, kısacası Alevilik insandır. Bu kurumun o kadar tartışmalı işleri var ki Sayın Bakanım, insanların rızası olmadan topladığınız vergilerle finanse ettiğiniz bu kurumun harcamaları, ihaleleri soru işaretleriyle dolu. Bakınız, yaz aylarında Macaristan'da yapılan Büyük Hun Kurultayı'na katılındı; Allah rızası için Alevilikle ne ilgisi var Hun Kurultayı'nın? Hacı Bektaş'ta yaptığınız Gençlik Kampı vardı ve özellikle kamuoyunda çok tartışmalara yol açtı, ülkücü işaretlerle kamuoyuna servis edildi. Bunun amacı neydi? Yine bu yıl özellikle Aleviliğe alternatif yapmaya çalıştığınız Hacı Bektaş etkinliklerinin bütçesi ne kadardı? Bu yıl içinde PANO firmasına ihale edilen faaliyetlerin bütçesine bir bakınız lütfen; kısaca birkaç tane örnek vermek isterim: Kamuoyuna da yansıyan bazı bilgilere göre Kerbela ziyareti programına 2 milyon TL, Avrupa'daki canlarla buluşmalar için yine aynı şekilde 2 milyon lira, Şah İsmail Sempozyumu, İran'da Erdebil Tekkesi ziyareti 3,5 milyon TL, Dersim'de yaptığınız sempozyum için 890 bin TL, Sücaaddin Veli Kültür ve Turizm Derneğinin organizasyona 1 milyon TL ayrılmış. Bu ihaleleri alan firmanın kimler olduğu, Daire Başkan Yardımcıları Hasan Ali Uzun'un bu organizasyon ve derneklerle bağının ne olduğu gerçekten izaha muhtaçtır. Başkan, aynı şekilde 8'inci Uluslararası 28'inci Ulusal Seyit Sücaaddin Veli Anma Etkinliği'ne de Başkanlık bütçesinden 1 milyon TL'ye yakın para aktarılmıştı. Yine Başkanlık tarafından da Sinan Dede Türbesi'ne ki biz aşure lokmalarını hak lokması olarak biliriz, canların verdiği rızalık lokmaları, 230 bin TL para aktarılmış. Başka garip şeyler de oluyor bu Başkanlıkta -ne ilgisi varsa- bir bina tahsis edildi. Tahsis edilirken çok yararlı işler yapılacağı dillendirildi. Özellikle Başkanlığın birimlerinin içerisinde Kapadokya Alan Başkanlığına ile Çanakkale Alan Başkanlığına birer oda tahsis edilmiş durumdadır. Yine, Bakan yardımcılarına, onların danışmanlarına tek kişilik konforlu odalar tahsis edildi. Başka neler yapılıyor bu Başkanlıkta? Bu kurumun tartışmalı bir çalışması ise -özellikle Alevi kamuoyunda çok tartışıldı- Alevi ansiklopedisi hazırlama girişimidir; birçok Sünni akademisyenin, ilahiyatçıların çoğunlukta olduğu hatta Ali Rıza Özdemir'in eşini de koordinatör olarak atadığı bir kurum bu. Bir diğeri ise para ödüllü olan nefesler, duaz imamlar, deyiş ve muharremiye ses yarışmasıdır. Bunlarla resmen Alevi toplumuna hakaret ediliyor Sayın Bakanım. Fakir fukaranın alın terinden aldığınız vergileri aktardığınız bu kurumun yaptığı sempozyumlara, çalıştaylara, yayın faaliyetlerine, toplu ziyaretlere, eğitimlere milyonlar harcıyorsunuz. Bu Başkanlık eşe dosta para aktarmak için mi kuruldu? Alevilikte her lokma kutsaldır. Aleviler bu kurumu da haram bütçeyi de kesinlikle kabul etmiyor. Sizin bu bütçeniz Alevileri asimile etme bütçesidir diyoruz, bu bütçe zararlı, bu bütçe gerçekten hastalıklıdır. Bu kurumu da bu zihniyeti de asla kabul etmeyeceğiz. Başta Hacı Bektaş Veli Dergâhı olmak üzere Alevi inancında önemli kutsal mekân ve yerlere el konulmuş, bazıları müze statüsünde, bazılarında hoparlör takılmış ezan okunuyor, bazılarında cem ibadeti yapmak yasaktır, bazıları da maalesef hâlen davalıktır. Tek cümleyle söylersek Alevilerin kutsal dergâhlarını, mekânlarını geri verin; coğrafyasını, inancını, kültürünü tahrip etmekten lütfen vazgeçin. Sayın Bakanım, yine Bakanlığınıza bağlı bu ismi zikredilenler hakkında defalarca sizlere soru önergeleri de verdik. Neydi bu soru önergelerimiz? Burada kısaca birer cümleyle tekrar sormak isterim: Her yıl 16, 17, 18 Ağustosta Alevi kurumları ve Hacıbektaş Belediyesinin ortaklaşa düzenlediği Hacı Bektaş Veli anma etkinliklerine bu sene, Bakanlığınıza bağlı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, geleneği yok sayarak aynı tarihte yasakçı anlayışla alternatif etkinlik düzenledi -ki siz de oradaydınız, gerginlikler de çok oldu- bunun sebebi nedir? Her sene bu sıkıntıları yaşıyoruz. Bakanlığınıza bağlı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı neden Hacı Bektaş Veli anma etkinliklerinde yereldeki kurumlara alternatif etkinlik düzenlemekte; amacınız tam olarak nedir? Hacıbektaş ilçesinde düzenlenen etkinlikte daha evvel özellikle aslan ile ceylan resminin deforme edilmiş ve bu semboller neden çıkarılmış? Bununla ne hedeflenmektedir? Hacı Bektaş Veli Dergâhı özellikle Turizm Bakanlığına bağlı bir müze statüsündedir. Bunu müze statüsünden çıkarıp Alevilere, Alevi toplumuna, Alevi halkına, ocaklarımıza vermeyi düşünüyor musunuz? 20 Nisan 2024 tarihli 32523 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Cemevlerinin Aydınlatma Giderlerinin Ödenmesine Dair Yönetmelik'in -biraz önce siz de 829 cemevinin elektriğinin ödendiğini söylediniz- 5'inci maddesi uyarınca cemevlerinin elektrik faturalarının Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden ödeneceği hükmü altına alınmıştı. Alınan bu kararla temelde yine ne olduğu belli olmayan bürokratik bir süreç yaratılmak isteniyor ancak tüm bunlara rağmen milyonlarca Alevinin ibadethaneleri olan cemevleri tanınmamaktadır. Cemevlerinin elektriğinin ödenmesi için bu asimilasyon kurumuna dilekçe verilmesini isteyen il kültür müdürlükleri var -ki bunların birinde ben de bir cemevi başkanlığı yürütüyorum- bize de geldiler; özellikle kaymakamlıklar ödeyebilir bu elektrik faturalarını, il kültür müdürlükleri ödeyebilir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun, bir dakika ek süre veriyorum. CELAL FIRAT (İstanbul) - Niye illa bu kurumun baz alınmasını arzuluyorsunuz? Yine, aynı şekilde, özellikle Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı para ödüllü Alevi-Bektaşi Deyiş, Nefesler, Semah, Duaz-ı İmam ve Muharremiyye Güzel Okuma Ses Yarışması düzenlediğini kamuoyuna duyurdu. Nefeslerimiz bizim için çok kutsaldır. Yine, aynı şekilde, bu şahıs, cemevlerine mescit ve Alevi dedelerine eğitim verilmesiyle ilgili çok tartışmalı sözler söylüyor; bu da gerçekten çok yoğun bir şekilde tartışma konusu. Bu anlamıyla, Sayın Bakanım, bu meselelerin hepsi uzun yıllardır özellikle Alevi toplumunun talepleri, çok nettir. İnancımızı tanımlamayın, bir yerin ibadethane olup olmadığını o inancın mensupları kararı verir. Biz de gelin, diyalogla bu meseleleri çözelim diyorum, saygılar sunuyorum.