Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Kültür ve Turizm Bakanlığı b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Vakıflar Genel Müdürlüğü d) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu e) Atatürk Araştırma Merkezi f) Atatürk Kültür Merkezi g) Türk Dil Kurumu ğ) Türk Tarih Kurumu h) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ı) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü i) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı j) Kapadokya Alan Başkanlığı k) Uludağ Alan Başkanlığı l) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu m) Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 22 .11.2024 |
CAVİT ARI (Antalya) - Evet, Sayın Komisyon Başkanımızın Antalya'yla ilgili düşüncelerinden dolayı kendisine teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Tabii, Antalya turizmin başkenti ancak bir taraftan da tarımın başkenti. Antalya'da tarım ile turizm iç içe girmiş durumda çünkü turizm ne kadar büyük olursa, turizm ne kadar gelişmiş olursa tarım da o kadar büyümekte, sonuçta üreticilerimizin ürünleri daha iyi değerlenmekte. Bu anlamda hem tarımı hem turizmi birlikte değerlendirmek istiyorum. Ayrıca kültürün de en önemli bölgelerinden biri ve özellikle tarihî değerler yönüyle de Antalya gerçekten çok önemli bir şehrimiz.
Sayın Bakan, siz genel idarenin bir parçası, Turizm ve Kültür Bakanısınız. Sizin görevleriniz var, yetkileriniz var, Bakanlık olarak devletin genel bütçesinden aldığınız payla Bakanlığınızı idare ediyorsunuz ve önemli bir bütçeniz var, her ne kadar biz tam anlamıyla yeterli görmesek de sonuçta ciddi bir bütçeyi yönetiyorsunuz. Bu anlamda da sizin özellikle Antalya'ya çok önemli katkılarınızın olması gerekir. Bunu, şunun için söylüyorum: Siz, aynı zamanda Antalyalısınız, hemşehrimizsiniz. Sonuçta bu Bakanlıklar kimseye kaim değil yani hiçbir makam kimseye kalmamıştır, bu Bakanlık da bir gün gelip bitecek, sizi de ömür boyu Bakan olarak göremeyeceğiz. Antalya sokaklarına döndüğünüzde sadece otelinizi işleten bir eski Bakan olarak değil de Antalya'ya hizmet etmiş, Antalya'ya eşit muamele etmiş, Antalya'ya gerçekten katkısı olmuş bir Bakan olarak anılmanızı isteriz şahsen. Çünkü siz turizmin içinden gelen, bir iş adamı kimliğiyle gelip turizme tarafsız bakmaya gayret gösterirken Bakanlıktaki süreniz uzadıkça siyasi kimliğe bürünmeye başladınız.
Sayın Bakan, şimdi, belediyeler belli bir bütçeyi yönetir. Belediyenin gücü bellidir, ekonomik gücü bellidir. Bu koşullar içerisinde hizmet üretmeye gayret gösterir. İşte, yakın bir tarihte yerel seçimler yapıldı. Siz de Antalya Büyükşehir Belediyesini partinizin kazanabilmesi için çok gayret gösterdiniz ama sizin de gücünüz yetmedi çünkü Antalya halkı, Antalya'nın Cumhuriyet Halk Partili bir anlayışla yönetilmesini istedi. Şimdi, bu süreç içerisinde şunu söyleyeyim: Sizin de ifade ettiğiniz gibi, gerçekten Antalya yerli ve yabancı turist olarak dünyada bir şehre belki de en çok turist gelen 5'inci şehir. Son dönemlerde 16 milyon turist gelmekte, keşke daha fazla olsa. En az 4 milyon yerli turistle beraber ortalama 20 milyon turisti ağırlayan bir bölge. Şimdi, siz, Turizm Bakanı olarak, Antalyalı olarak şehriniz bu kadar yoğun turist ağırlarken o kente katkı koymayı öncelikle Bakan olarak değil, bir hemşehri olarak desteklemeniz gerekirdi. Bu anlamda da bakın, Serik'te yapılan arıtma tesisinin yirmi yıl süreyle, Kemer'de yapılan arıtma tesisinin atık su gelirlerine yirmi yedi yıl süreyle -tabiri caizse- el koyarak yapıyorsunuz. Tekrar söylüyorum: Ben olsam sizin yerinize bu yapılan tesislere... Diyelim ki: Örneğin, Maliye Bakanlığı "Ya, Sayın Bakan, bunun parasını alacaksınız." dese siz, bir Antalyalı olarak "Bir dakika arkadaşlar, ben Antalyalıyım, Antalya halkının cebinden çıkan bu parayı ben Turizm Bakanlığına geri ödetmem, ödetemem." demeniz lazımdı. Yani Antalyalılık bunu gerektirirdi. Tabii ki bütün şehirlere eşit hizmet gerekir, ayrı mesele ama özelde, Antalya bazında baktığımızda, Türkiye'nin turizm başkenti olarak baktığımızda, herkes "Bu parayı alacağız." dese de sizin "Vermeyeceğim." demeniz lazımdı ama geldiniz, bu paranın üstüne çöktünüz Sayın Bakan ve bunu da övünerek anlatıyorsunuz; üstelik, size bunu hatırlatan Büyükşehir Belediye Başkanına maalesef ayar vermeye çalışıyorsunuz. Yani sizin, Antalya halkının bu parasına bu kadar süreyle el koymaya hakkınız yoktu; bu parayı sizin almanızı Antalya halkı hak etmiyor Sayın Bakan.
Bu yetmemiş gibi, bakın, 16 Mart 2024 tarihinde, Kemer Çamyuva Atık Su Arıtma Tesisi daha tamamlanmadan, alelacele, seçime iki hafta kala koştur koştur gittiniz, orada açılış yapmaya kalkıştınız ama hani, kokusu sonradan çıkar ya, işte daha yakın tarihe kadar buranın kokusu devam etti yani göstermelik açılış da buranın ne faaliyete geçmesine ne de aktif bir şekilde çalışmasına yetmedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi mimarları, mühendisleri, teknik adamları daha burada bir inceleme, değerlendirme yapmadı ama siz, Bakanlık parasını aldığınız Belediyeyle ortak iş yaptınız ama hiçbir yerde "Bu projeyi biz Antalya Büyükşehir Belediyesiyle birlikte yapıyoruz." diyemediniz. Yani Antalya Büyükşehir Belediyesinin adını anmaktan niye bu kadar korkuyorsunuz ya da niye imtina ediyorsunuz? Bir Antalyalı olarak tekrar size soruyorum Sayın Bakan.
Geçtiğimiz yıl hatalı bir şekilde iptal ettirildi 60'ıncı Altın Portakal, bu yıl sizi göremedik Sayın Bakanım.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET ERSOY - Davet edilmedim.
CAVİT ARI (Antalya) - Sizi göremedik, geçen yıl da göremedik. Bir önceki dönemde yani yine CHP'li belediye döneminde 1,5 milyon, 1,5 milyon, son dönemde 2 milyon; geçen yıl da 2 milyon da olsa bir katkıda bulunmadınız ancak daha önceki yani 2009-2014 döneminde yapılan Altın Portakal Film Festivali'ne Bakanlık olarak ortalama 7-8 milyon destek verildi.
Sayın Bakan, tekrar söylüyorum: Siz bir Antalyalısınız, biz sizi öyle kabul ediyoruz, siz kendinizi nasıl kabul ediyorsunuz bilmiyorum. Antalya'nın en önemli kültür faaliyetlerinden biri Altın Portakal'dır ve siz bir Antalyalı olarak bu etkinliğe yine sahip çıkmadınız, çok ayıp ettiniz; söyleyeyim size.
Şimdi, turizm dediğimizde turizmi doğasıyla, çevresiyle, otelleriyle gerçekten önemsiyoruz, her tarafının daha düzgün olması gerektiğini savunuyoruz. Kaliteli otellerimiz var, daha da fazlası yapılıyor. İşte, özellikle Belek Kadriye bölgesinde imar uygulamalarında yaşanan tüm yanlışlıklara yargılama süreci devam ederken tahsis ettirdiğiniz alana yapılan otel de dâhil -kimin hüneri olduğunu siz de biliyorsunuz- sonuçta bu kadar otelimiz var. Bu otellerin sağlıklı, düzgün çalışabilmesi için iyi yetişmiş, sosyal güvenceye sahip, iyi bir geliri olan personele ihtiyaç var Sayın Bakan, siz de bunu biliyorsunuz. O nedenle, kış ayları için sezonluk işçileri yani süreli işçileri askıya almak yerine sözleşme bitiminde sezon sonu iş akitlerinin en azından feshedilmesi ve bu nedenle de işsizlik sigortasından yararlanma talepleri var. İş eğitimi kasım, aralık, ocak, şubat, mart aylarında yapılırsa en azından daha yetişkin personelin sezonda çalışması sağlanır. Ayrıca da yetişkin personelin sektörden uzaklaştığı görülüyor; bunların sektörden uzaklaşmasının önüne geçilmesi sağlanılmalı. Özellikle kadın emekçilerin yine yoğun çalıştığı bir sektör. Özellikle kadın emekçilerin kreş, etüt, lojman, mesai desteklemeleriyle sektörde kalmalarının sağlanması gerekiyor.
Sayın Bakan, son olarak şunu söyleyeyim: Bakın, örnekleri Antalya'da da var, kendi ilçemde de var, Korkuteli'de; siz İbradılısınız, ben de Korkuteliliyim. Restorasyonlarınızı beğenmiyorum Sayın Bakan, açık söylüyorum. Restorasyonlarınız, yapılan, restore edilen tarihî eserin kimliğini değiştiriyor, görüntüsünü değiştiriyor, yeni bir eser ortaya çıkarıyorsunuz. Ha, amacınız eseri yenilemek, yeni bir eser yapmaksa ona bir şey diyemem ama sekiz yüz yıllık, bin yıllık tarihî eserleri tarihî eser olmaktan çıkardığınızı ifade etmek istiyorum. Bu doğru bir uygulama değil, işi bilene yaptırın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, mikrofon kapandı; açayım bir dakika.
CAVİT ARI (Antalya) - Tamam Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakika ekledim, buyurun.
CAVİT ARI (Antalya) - İş, bilene yaptırılsın, bunlar bizim ortak değerlerimiz.
Son olarak, Bakanlığınızın bünyesinde bulunan Vakıflar İdaresine ve size seslenmek istiyorum Sayın Bakan: Yine, Antalyalı olarak, Antalyalı bir Bakan olarak Antalya'nın en önemli değerlerinden olan Narenciye Araştırma Enstitüsü ile Narenciyenin hemen bitişiğinde ortak duvar kullanan Karakaş Narenciye Bahçesi var Sayın Bakanım. Antalya'da "narenciye bölgesi" diye adını veren 2 bahçe ancak dıştan baktığınızda burası tek bahçe olarak gözüküyor. Narenciye yani BATEM'e ait olan yer 203.713 metrekare, Vakıflar İdaresine ait olan Karakaş Vakfı Narenciye Bahçesi ise 60.815 metrekare. Burası Antalya'nın -tabiri caizse- akciğerleri, narenciye bahçesi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, teşekkür ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakan, Vakıflar İdaresi bu bahçeyi devamlı ihaleye çıkarıyor...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, bitti.
CAVİT ARI (Antalya) - Bitiyor Başkanım, çok önemli Antalyalılar için.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hepsi önemli.
CAVİT ARI (Antalya) - ...alanlar amacına uygun kullanamadığı için bu bahçe kurumaya terk ediliyor.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Defalarca söyledik, burayı ya tarım il müdürlüğüne ya Narenciyeye devredin -bedelli/bedelsiz- Antalya'nın bu en önemli değeri yok olmasın Sayın Bakan.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, teşekkür ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Aksi hâlde, bu da sizin hanenize bir eksi olarak yazar. Burası çok önemli Sayın Bakanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, Sayın Oluç bekliyor.
CAVİT ARI (Antalya) - Bir el atmanızı bekliyorum.
Teşekkür ediyorum.