KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, değerli bürokratlar; ben de hepinizi öncelikle saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Bakan, tarımın önemini burada tekraren anlatmaya gerek yok. Tarım, üretim olmazsa zaten yaşam olmaz. O nedenle de hepimiz açısından en önemli alanın, sektörün tarım olduğunu hepimiz biliyoruz. "Çiftçinin durumu nedir?" dersek, bugün ülkemizde çiftçinin durumunu, çiftçinin yaşadığı sorunları en iyi bilen... Çiftçinin içinde bulunduğu zor koşulları yaşayarak ayakta kalmaya çalışan kesim olduğunu da ifade etmek istiyorum.

Tarımla ilgili önerilerimizi bu salonda gerek sizin Bakanlığınıza gerekse diğer kanun çalışmalarında hep gündeme getirdik, önerilerimizi ve eleştirilerimizi defalarca yaptık. Ülkenin en önemli sorununun tarım planlaması olduğunu geçtiğimiz dönemlerde dile getirmiştik. Bu yıl ilk defa uzun yıllar sonra Tarım Bakanlığı tarafından bir planlama çalışması başlatıldığını öğrendik. Örneğin, Antalya'da, Antalya bölgesinde planlamaya gerçekten ihtiyaç var. Örneğin, Antalya narenciye bölgesidir. İlçelerimizin önemli bir kısmında narenciye dikili vaziyetteydi. Bundan yirmi beş yıl kadar önce o dönemin akımıyla narenciye bahçelerinin önemli bir kısmı kesildi, nara geçildi, nar belli bir süre sonra para etmez olunca bu sefer teşviklerle başlayan süreçte büyük muz seralarına dönüştü. Bununla beraber ayrıca yarattığı etkiler ortaya çıkmaya başladı. Özellikle su kaynaklarının büyük zarar gördüğü bir durumu Antalya'da yaşamaya başladık. Şimdi, ilave olarak birçok ilçemizde tropikal meyve ekimi sürecinin başladığını ifade etmek istiyorum. Neden? Belli tropikal meyveleri ekenlerin para kazanmaya başladığını gören bir çiftçi "Ben de ekerim." diyerek bu sürece dâhil oldu. Örneğin, bu işin merkezi Gazipaşa iken, işte, Alanya, Alanya'dan Manavgat, Serik'e doğru şimdi devam ediyor. Bu süreç bir müddet devam edecek, belki bundan sonra da yeni sorunlar ortaya çıkacak. Yani planlamaya gerçekten ihtiyaç olduğunu ifade etmek istiyorum.

Tarıma yapılacak en büyük destek: Birincisi, tarım alanlarının, tarım topraklarının korunması; ikincisi, su kaynaklarının korunması. Bununla beraber de özellikle tarımdan çekilen nüfusun tekrar tarıma kazandırılması gerekmekte.

Sayın Bakanım, bakın, son dönemlerde bir algı oluşturulmakta. Efendim, neymiş? "Çalışacak kimse yok, kırsalda genç yok, kadın yok; iyi ki yurt dışından gelen o yabancılar var, tarımda çalışacak insan bu sayede..." gibi algılarla kontrolsüz gelen bu yabancı göçünün, Suriyelilerin, Afganların özellikle gelişi neredeyse bu işin kamuflajı hâline getirilmiş durumda. Ya, bu ülkeye yabancı şurada on senedir varsa -cumhuriyetin ilanından bugüne kadar sayarsak- doksan yıldır bizim milletimiz, köylümüz tarımın içerisindeydi. Gelişen koşullar içerisinde kırsaldan nüfusun işte iktidarın çıkardığı çeşitli kanunlarla, ancak birçok yerde de örneğin okulların kapanması, sağlık ocaklarının kapanması gibi nedenlerle artık şehre doğru bir akının olduğu da bir gerçek. O nedenle, tarıma eğer destek vereceksek öncelikle gençlere kendi kırsalında destek verilmeli. Örneğin, geçtiğimiz süreçte Cumhuriyet Halk Partisinin en önemli tezlerinden biri olarak kadınlara sigorta desteği verilmeli, gençlere sigorta desteği verilmeli ve yine tarım destekleriyle kırsaldaki tarım faaliyetinde bulunacak nüfus sayısının artırılması gerekmekte. Bunun için de sadece Tarım Bakanının değil, Millî Eğitim Bakanının, Sağlık Bakanının, Kültür Bakanının, bütün bakanlıkların yani kısacası, devletin bu politikayı işlemesi ve desteklemesi gerekir çünkü oraların da eğitimi, sağlığı, her şeyi önemli.

Plansızlıktan bahsettik. İşte, günlük dikimler ve sonrasında sökümler. Bunlara bir örnek: Korkuteli'de daha önce büyük elma bahçeleri varken şimdi önemli bir kısmı kesildi, söküldü çünkü çiftçi elmadan para kazanamaz hâle geldi, armuda geçildi. Özellikle "karyağdı armudu" dediğimiz tescilli bir armut hâline getirildi Korkuteli'de, işari bir meyve "Ankara armudu" diye geçer. Gerçekten adı Ankara armudu ama Ankara'dan ve Türkiye'nin birçok yerinden daha fazla üretim alanı Korkuteli ilçemizde ama yine özellikle ticari nitelikte üreticimiz ürettiğinin karşılığını alamaz bir duruma gelince şimdi de o bahçelerde kesimler artmaya başladı. Bu konuda Bakanlık olarak bir tedbir alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakan, bir soru önergemiz vardı size, Tarım Bakanlığı olarak size. "Manavgat Oymapınar Barajı kime ait?" diye sormuştum çünkü burası 2005 yılında Seydişehir Alüminyum Tesisleri özelleştirilirken alüminyum tesisleri yanında bir de ikramiye niteliğinde Oymapınar Barajı o dönemde Seydişehir Alüminyum Tesislerini alan şirkete yanında verildi. Açılan davalarla iptal edildi. Sonra kanun çıkarıldı, kanun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Böyle bir süreç var. İşte, bildiğimiz bir şirket, Cengiz Holding tarafından Seydişehir Alüminyum Tesisleri satın alınınca burası da yanında gitti. Size sormuştum: "Oymapınar Barajı kime ait?" diye. Oymapınar Barajı devletin mi özel şirketin mi? Eğer özel şirketinse yani Cengiz Holdinge aitse hangi kanuni gerekçeye göre özel şirketin; eğer devlete aitse hangi gerekçeyle özel şirket tarafından orası kullanılmakta? Neden? Burası, bakın, hem tarımsal sulama açısından hem de Antalya'nın içme suyunun gelecekteki garantisi açısından çok önemli. Burası eğer devlete ait olan bir alansa hem sulamada hem de içme suyunda mutlaka Antalya'ya kazandırılması gerekir. Bu yetmezmiş gibi, bakın, bir de yüzer güneş enerjisi kurulmaya çalışılmakta Oymapınar Barajı üzerine.

Sayın Bakan, yani yüzer güneş enerjisi kurulmaya çalışılmakta. Oymapınar'da bununla ilgili bir mücadele veriyoruz, sizin de haberiniz olsun; böyle önemli bir kaynağa, böyle bir tesis kurulamaz.

Şimdi, su kaynakları

gerçekten çok önemli. Artık neredeyse kuraklığa doğru gidiyoruz ama şunu söyleyeyim: Sizler de su kaynaklarını yeterince korumuyorsunuz, koruyamıyorsunuz. Bakın, bir resim göstereceğim, burası Doyran Göleti. Bakın, sözde gölet ama artık toprak. Sayın Bakan, bundan bir sene, iki sene önce bu gölete düşseniz, Allah korusun, yüzme bilmeyen burada boğulurdu. Ancak şimdi göl sıfır yani toprak ortaya çıkmış vaziyette. Bu vaziyetteyken bir de bu gölete kaynak oluşturan su kaynakları üzerine HES kurulmaya çalışıldı, çok şükür ki verilen mücadeleyle bu iptal edildi. Yani göletlerin bu kadar kuruduğu bir yere HES’le ilgili nasıl bir müsaade edilir, bu süreç nasıl başlatılır, anlamış değiliz. Yani bu konularda daha hassas olmanız gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Sayın Bakan, Serik ile Manavgat arasında sınır olan Köprüçay Irmağı’nın denize deşarj noktasında kum yığınları birikmekte, geçimini balıkçılıkla sağlayan vatandaşlarımız için hayati tehlike oluşturmaktadır. Kış aylarında yağmurlarla birlikte sel tehlikesi oluşmakta, yılda üç dört kez Köprüçay Irmağı’nın bu anlamda temizlenmesi gerekmekte. Çözüm olarak da gerek Serik halkı, belediyemiz ve diğer kurumlar buraya bir mahmuzun yani bir mendireğin yapılması gerektiğini, aksi hâlde hem taşkınlara hem de oradaki balıkçıları gerçek anlamda bir tehlike beklediği şu resimde de görülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, çabuk kestiniz ya.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Alıp gitti bizi konuşma.

CAVİT ARI (Antalya) - Beş dakikaya mı ayarladınız, ne yaptınız?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bizi de sürükledi.

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakanım, Antalya, bildiğiniz üzere, özellikle kapalı tarım yapılan yani seracılığın en yaygın olduğu yer. Ancak maalesef, bu TARSİM, her sene Antalya’da gerek sel gerek dolu gibi afetlerde, bir önceki yılda da aşırı sıcaktan kaynaklı nedenlerle zarar gören ekim alanlarında yeterli ödemeyi yapamamıştı. Şimdi, bu yıl başka bir sorun ortaya çıktı. Bu sorun, Antalya bölgemizde örtü altı sebzecilikle uğraşan neredeyse bütün üreticilerimizi yakinen ilgilendirmekte. Konu da şu: Bu bölgelerde yeni bir imar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, niye kesiyorsunuz sesimi?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ben kesmiyorum yani akıcılıktan biz de anlamıyoruz nasıl zaman geçtiğini.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Sistem kesti.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sistem kesti, düzelttim sistemi şimdi.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Çok az kaldı Sayın Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Düzelttim sistemi.

Buyurun.

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakan, yapılan tapu güncellemeleriyle sınır kaymaları söz konusu birçok serada yani küçük bir tapu diğer taşınmaza kaymış, dolayısıyla da seranın bulunduğu yer bir başka kişinin ya da hazinenin ya da ormanın mülkiyetine geçmiş ya da sınırına geçmiş gibi bir durum ortaya çıkmış vaziyette. Önce vatandaş kendi mülkiyet sınırları içerisine yaptı bu serayı, bir başka yere hemen kaydırması takdir edersiniz ki mümkün değil. O nedenle, bu tapu güncellemeleri nedeniyle ortaya çıkan parsel kaymaları nedeniyle şimdi TARSİM tarafından sigorta yapılamamakta, bu da Antalya'mızda çok geniş ekim dikim alanlarında büyük risk oluşturmakta.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bu konuda acilen bir tedbir almanız gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Süremiz doldu mu Başkanım, bilmiyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Doldu da bir daha açtım.

CAVİT ARI (Antalya) - Aslında söyleyecek çok konu vardı ama son olarak şunu Antalya adına söyleyeyim: Sayın Bakan, Antalya’da BATEM yani Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü var. Bu müdürlüğün bulunduğu taşınmaz 205 dönüm. Hemen yanında da 62 dönümlük Karakaş Çiftliği var; burası da vakfa ait olan bir yer. Vakfa ait olan bu taşınmaz, BATEM’le birlikte dışarıdan baktığınızda bir bütün vaziyette ve burası "narenciye" diye anılan Antalya'nın merkezinde Antalya'nın akciğeri olarak geçen bir bölge.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, Antalya'yı bitiremeyiz. Toparlayalım lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım.

Şimdi, BATEM, gerçekten tarıma, narenciyeye çok önemli katkılar sunan Antalya'nın en önemli değerlerinden birisi kurum olarak ancak narenciye bahçesi olarak da Antalya'nın gerçekten en önemli değeri. Yan taraftaki vakıf ise ihaleyle burayı birilerine kiralamakta, alan kişiler düzenli bir şekilde buradan gelir elde edemediği için de düzenli bir şekilde gerekli bakımı yapamıyor, yapamadığı için de neredeyse artık kurumaya doğru gidiyor. Ben size yazılı müracaatta bulundum, dedim ki vakıflara müracaat edin Bakanlık olarak, Antalya adına, vakıflara ait olan bu yeri ister BATEM'e ister tarım il müdürlüğü bünyesine alarak kiralama mı yapacaksınız, tahsis mi alacaksınız, önemli olan o alanın kullanılması. Çok büyük masraflar da gideceğini tahmin etmiyorum. 63 dönümlük bu alanın kurtarılması adına böyle bir girişime ihtiyaç var yoksa bu narenciye bahçesi kuruyup gidecek.

Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, teşekkür ediyorum.