Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyonun çalışma takvimine, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine ve Komisyona davet edilecek kişi ve kurumların tespitine ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 27 .11.2024 |
İRFAN KARATUTLU (Kahramanmaraş) - Ben Komisyon dışı bir Vekilim, Doktor İrfan Karatutlu, Kahramanmaraş.
Şimdi, tıp eğitimiyle birlikte yaklaşık kırk yıldır bu işin içinde olarak benim kendi kanaatim, tabii ki hekimlerin yaşatmak üzerine kodlu bir eğitim aldığını düşünüyorum yani burada "öldürmek" kelimesine kırk yıldır hiç rastlamadım yani böyle düşünen, böyle tasavvur eden bir hekim arkadaşla hiç karşılaşmadım kırk yıldır; onu başta söylemek isterim.
Tabii, Halit Hocam "ahlaki norm" dedi. Doğrudur yani Cenab-ı Allah bile Kur'an'da dedi ki: "Çoğaltma isteğiniz kabirlere girinceye dek sürecek." Yani Tekasür suresinde bu var. Bunun denetimini de biz almalıyız, denetimi alacak kuruluş da Sağlık Bakanlığı. Yetki varsa sorumluluk vardır yani bu böyledir; bir yere geliyorsanız sorumlusunuzdur çünkü mevzuatı siz çıkarıyorsunuz ve denetimi de siz yapacaksınız. Ben, kendi hatırladığım kadarıyla, Sağlık Bakanlığında on beş yıl kadar başhekimlik, sağlık müdür yardımcılığı yaptım, tabip odası başkanlığı yaptım, on üç yıl da özel sektörde çalıştım, üç yıl da kendi muayenehanemi işlettim. Bu süreçte Sağlık Bakanlığı dönüşümle birlikte gerçekten müdahil olurdu. Nasıl olurdu? Diyelim ki bu işi kadın doğumcular eğer yozlaştırıyorsa hemen müdahil olurdu. Mesela, kendi branşım FTR'ye faturalar artarsa bir noktada dâhil olurdu onların yetkilerine; onun dışında, göze bir ara müdahil oldu. Fakat ilginçtir, bu yoğun bakım yataklarının artırılmasıyla birlikte olan mevzuat değişikliği, zannederim -ne zaman oldu bilmiyorum ama- bu yönetim tarzı değişikliği yani kamu hastane birliklerinin, halk sağlığının bölünmesiyle ve bu sözleşmeyle yapıldıktan sonra hem periferideki denetim mekanizması zayıfladı -ki ben Maraş için biliyorum, bize çay getiren, etrafı silen arkadaş şu an uzman olarak çalışıyor sendikacı olması nedeniyle- sendikanın bu işe iyi girmesi nedeniyle periferi denetimlerde bir yozlaşma olduğunu da düşünüyorum ama bunun yanında da Sağlık Bakanlığı yönetiminin de bu interaktif davranışlarının belki 2013, 2014, 2015'ten sonra esnediğini kendim düşünüyorum. Hani, Ahmet Kaya diyor ya: "Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta." Bizi neyle suçladılar? "Muayenehane açtınız ve bunu halka direttiniz, para istediniz." vesaire. Yani şimdi, bunu hastane sahibi "fark" adı altında isterse meşru kabul ettirilmeye çalışıldı ve hekimler burada da suçlandı. Aynı şekilde, bu noktada hekimlerin alanı daraltılarak sağlıkta dönüşümde bir yol açılmaya çalışıldı ama hekimlerin alanı daraltılarak -az önce arkadaşım dedi, bana da geldi az önce- 7 yataklı bir tıp merkezi 35 milyon lira... Niye bu açılmıyor? Yani bu niye taksi plakası gibi kapatılmaya çalışılıyor? Örneğin, ben dört yıldır devletle çalışmayan, devletten para almayan ikinci basamak fizik tedavi merkezi olabilmek için çaba sarf ettim. Kahramanmaraş'ta bununla ilgili herhangi bir müessese yok ama Sağlık Bakanlığından her sene ret geldi: "İzin vermiyoruz, izin vermiyoruz." Aslında alan açılsaydı, bu derece pahalı hâle gelmeseydi hastaneler, belki de iyi bir denetimle bu alan açılsaydı çok da rahat olurdu. Bu çerçevede, ben, Sağlık Bakanlığının bu tür kısıtlayıcı davranışlarının da mevzuat noktasında eleştirilmesi ve konuya dâhil edilmesi taraftarıyım.
Son cümle de şu: Biz bu işlemi her zaman yapıyoruz. Örneğin, kendi deprem bölgemde şu anda 50 müteahhit, mimar ve mühendis arkadaşım içeride yatıyor; onlara imar yetkisi veren, onlara zemin etüdü yapan, onlara kat yüksekliği veren belediyeden, kamu kuruluşlarından hiçbiri işin içinde değil. Biz de bu konuyu aynı bu şekilde devam ettirirsek yine bir yerlere varamayacağımızı düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.