KOMİSYON KONUŞMASI

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, teşekkür ederim ben de.

Ben de Sayın Bakana ve Adalet Bakanlığı bürokratlarına hoş geldiniz diyorum.

Tabii, ben de Sayın Bakanı dikkatle dinlemeye çalıştım ama daha çok HDK sözcümüz ve Meral Vekilimizin söyledikleri, genel çizdiği çerçevenin haricinde daha spesifik konulara da değinerek birkaç başlıkla konuşmamı tamamlayacağım.

Ben de elbette öncesinde bugün ölüm yıl dönümü olan sevgili ebedî Baro Başkanımız Tahir Elçi'yi anarak başlamak istiyorum ve yargılamanın bütün aşamasını, soruşturmadan tutun, karar verilinceye kadar bütün süreci takip eden birisi olarak, eski bir Baro Başkanı olarak, daha sonra bir avukat olarak ve aynı zamanda milletvekili olarak takip eden birisi olarak söylüyorum ki maalesef, Diyarbakır'da sevgili Tahir Elçi'nin yargılamasını yürüten mahkemenin tam da cezasızlık örneğini ortaya koyan bir pratik ortaya koyduğunu belirtmek gerekiyor. Tahir Elçi katledildi ama Tahir Elçi'yi katledenler maalesef beraat ettirildi. Cezasızlık dediğimiz husus tam da sevgili Tahir Elçi'nin dosyasında çok net bir şekilde ortaya konuldu.

Sayın Bakan, konuşması içerisinde ceza, adalet sisteminden bahsetti; ceza, adalet sistemindeki caydırıcılık hususundan bahsetti. Açıkçası, bugün "cezasızlık" kelimesini kullanmadı ama daha önce Sayın Bakan basına vermiş olduğu birkaç demeçte cezasızlığa özellikle dikkat çekmiş ve herkesin özellikle cezaevinde birkaç gün de olsa kalabileceğini öngören bir düzenleme noktasında çalışma yaptıklarından bahsetmişti. Tabii, bu cezasızlık meselesi, sanırım iktidar için, Bakanlık için herkesin birkaç gün de olsa cezaevinde kalabilmesi noktasında bir yaklaşım ortaya koyuyor Bakanlık açısından ama bizim açımızdan cezasızlık bu değil; bizim açımızdan, özellikle Kürt halkı için cezasızlık algısı, özellikle mağduru Kürt olan ama faili devlet görevlileri olan polis ya da askerlerin yargı makamlarınca korunması demektir. Bu, geçmiş yıllarda da yirmi iki yıllık AKP iktidarının öncesinde de var olan ama hâlâ devam ettirilen bir sistem dolayısıyla bu cezasızlığa ayrı bir başlık açarak, birkaç örnek de vererek devam edeceğim: Şimdi, özellikle 90'lı yıllarda gerçekleşen ağır insan hakkı ihlalleri var. Mesela, Lice katliamı davası, Vartinis davası, Sivas Madımak davası, Musa Anter davası gibi sembol dava dosyalarında dava konusu katliamların üzerinden otuz yıl geçmiş olması nedeniyle düşme kararları verildi. Bakın, burada otuz yıllık bir yargılamadan söz ediyoruz. Bir yargılamanın otuz yıla yayılmış olması ve otuz yıl sonra düşürülmesi aslında tam da cezasızlığın bir örneği.

Yine, aynı şekilde, Diyarbakır ve çevresinde zorla kaybedilen 12 kişiyle ilgili açılan JİTEM ana davası, Elâzığ'da yaşayan fabrika işçisi Ayten Öztürk'ün zorla kaybedilmesine ilişkin açılan dava, eski İçişleri Bakanı ve dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın yargılandığı, Ankara'da zorla kaybedilen 19 kişiyle ilgili açılan Ankara JİTEM davası, Cizre İlçe Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün yargılandığı, zorla kaybedilen 21 kişiyle ilgili açılan Cizre davası, Derik Jandarma Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil'in yargılandığı, Mardin Derik'te zorla kaybedilen 13 kişiyle ilgili açılan Derik davası, Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu'nun da yargılandığı, Mardin Kızıltepe'de zorla kaybedilen 22 kişiyle ilgili açılan Kızıltepe davası, Dargeçit'te zorla kaybedilen 8 kişiyle ilgili açılan Dargeçit davası, Diyarbakır Kulp'ta General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Tugayı tarafından zorla kaybedilen 11 kişiyle ilgili açılan Kulp davası ve Şırnak Görümlü'de 6 kişinin zorla kaybedilmesiyle açılan Görümlü davası çok benzer şekilde, otuz yıllık dava zaman aşımı sürelerinin dolması ya da beraat kararlarıyla, cezasızlıkla sonuçlandırıldı. Şimdi bu örnekleri niye veriyorum? Sayın Bakan, bunlar elbette AKP Hükûmeti döneminde mahkemeler tarafından ya zaman aşımıyla düşürülen ya da beraat kararlarıyla kapatılan dosyalar. Bizim açımızdan cezasızlık tam da budur. Siz, daha önce, bu noktada, cezasızlıkla mücadele noktasında bir düzenleme yapılacağından basına vermiş olduğunuz demeçte bahsetmiştiniz ama bizim açımızdan, Kürtler açısından özellikle cezasızlık noktasında ve gerçekten Kürt halkının... Özellikle Kürt halkı ve aynı şekilde yok sayılan, haklarından edilen bütün halklar için söylüyorum. Bu noktada cezasızlıkla ilgili bir çalışma yapılmak isteniyorsa burada kamu görevlisini koruyan ya da kamu görevlisine zırh tanıyan bu cezasızlıktan vazgeçilmeli ve hakikaten artık adil ve kamu görevlisi kişilerin korunmadığı, işkence ve kötü muameleye karışanların korunmadığı temel sistemin oturtulması gerekiyor. Burada, tabii, cezasızlıktan söz ederken Sayın Başkan, Meral Başkanım uzun uzun anlattı ama ben kayyum meselesinde daha çok aslında yine bir cezasızlıktan bahsedeceğim. Örneğin, son, Mardin, Batman, Halfeti'de yaşanan kayyum süreçlerinde, yaklaşık on günlük süreci Özgürlükçü Hukukçular Derneği takip etti ve bu süreci rapor altına aldı. 130 sayfalık bir rapordan söz ediyoruz. Eğer siz de uygun görürseniz ben konuşmamın sonunda bu raporu da Sayın Bakanınıza sunmak istiyorum ama bu rapordan da birkaç hususa değinmem gerekiyor. Mesela, toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale; bu, on günlük Halfeti, Mardin, Batman sürecinde Özgürlükçü Hukukçular Derneğinin yaptığı tespitlerden birincisi ve bu süreçte biber gazıyla, plastik mermiyle, tazyikli suyla, ters kelepçeyle, milliyetçi şarkı dinleterek, yemek ve su verilmeyerek, fiziksel şiddet, kuvvet kullanarak ve İstanbul Protokolü'ne uygun muayene edilmeyerek bu kayyum sürecinde yaklaşık 265 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan yaklaşık olarak 150 yurttaşa Batman'da, 8 yurttaşa Halfeti'de, 9 yurttaşaysa Mardin'de işkence ve gözaltı yapıldı. Dolayısıyla, bir cezasızlıktan söz ediyorsak, önce bunlar hakkında, 150 yurttaş Batman'da olmak üzere toplamda 167 kişi olacak şekilde, işkence ve kötü muameleye maruz kalan, Halfeti, Batman ve Mardin'de işkence ve kötü muameleye maruz kalan ve bunların faillerine yönelik olarak Sayın Bakanınız tarafından herhangi bir soruşturma başlatıldı mı, başlatılmadı mı ya da İçişleri Bakanlığınca başlatılan bir soruşturmanın bilgisi sizde var mı yok mu, bunu da sormak istiyorum. Batman'da 251 kişi gözaltına alındı, 37 tutuklama ve 15 adli kontrol kararı verildi. Halfeti'de 16 gözaltı oldu, 10'u tutuklandı. Mardin'de 30 gözaltı oldu, 10'u tutuklandı. Açıkçası, bu kayyum süreciyle birlikte, seçme ve seçilme hakkı, yerinden yönetim ilkesi ve özerk mahalli idari rejimine aykırılık ilkesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü, ifade özgürlüğü gibi Anayasa'da temel olarak güvence altına alınan haklar, masumiyet karinesi, işkence ve kötü muamele yasağı ihlalleri açıkça işlendi. Tabii, dediğim gibi, bu raporu sizlere sunacağız ve cezasızlık noktasında bir çalışma yapacaksanız bunu özellikle dikkate almanızı biz istiyoruz.

Yine, onun dışında, cezaevlerinde, hapishanelerde devam eden yoğun ihlaller var. Siz konuşmanız içerisinde yargıda birlikten söz ettiniz ama açıkçası biz yargıda bir birlikten söz edemiyoruz çünkü bugün, özellikle tarafı Kürt olan veya iktidara biat etmeyen kişiler olduğu zaman, maalesef, mahkemeler tarafından, delil aranmadan, açık bir savunmasına bakılmadan kimliğine doğrudan ceza verilen süreçlere şahitlik ediyoruz yani açıkçası, Kürt'sen, hak talep eden bir Alevi'ysen, özgürlük isteyen bir kadınsan en başta suçlu oluyorsun. Bugün hapishanede binlerce masum insan maalesef esir tutuluyor.

Yine, hasta tutsaklarla ilgili bir başlık açmak istiyorum ve hasta tutsaklarla ilgili açtığım başlıkta özellikle belirtmek istiyorum: İnfaz hâkimlikleri ve cezaevleri idareleri ve Adli Tıp Kurumu, Bakanlık, maalesef bu noktada artık ciddi manada mağduriyetlere ve cinayetlere sebep olan bir duruma gelmiş durumda. İnfaz hâkimlikleri kararlarını maalesef uygun vermiyor. İdare ve gözlem kurulları gibi kurullarımız var, bunlar âdeta korsan mahkemeler gibi hareket ediyor ve ciddi manada mağduriyetlerin yaşanmasına sebep oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Uçar, süreniz doldu, size ilave bir dakika süre vereceğim.

Buyurun lütfen.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Cezaevlerinde hasta mahpuslarla ilgili yoğun yaşanan ölümler var.

Açıkçası, konuşmam daha uzundu ama mecburi olarak kısa kesiyorum ve son olarak şunları paylaşayım Sayın Bakan sizlerle: Hatırlayacağınız üzere sizinle bir iletişimimiz olmuştu ve özellikle yaşı ileri olan hasta ve yaşlı tutsaklarla ilgili bir çalışma yapıp size sunma noktasında bir rapor hazırlamıştık. Raporumuzu sunmak üzere maalesef önceki iletişimi tekrar kuramadığımız için bu noktada raporumuzu sunamadık, birazdan onu da sunacağım ama açıkçası neden kuramadığımızın cevabını da merak ediyoruz çünkü sizler tarafından başlatılan bir iletişimdi ama sonra kesildi. Biz, özellikle, bugün, cezaevlerinde, hasta tutsakların yoğun bir şekilde haklarının ihlal edildiği bir süreçte -artık hakikati- hak ihlallerini önleyen bir düzenleme yapılması gerektiğini söylüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Son olarak -son cümlelerim Sayın Bakan- dönem ağır bir dönem, hak ihlallerinin, hukuksuzlukların yoğun bir şekilde yaşandığı bir dönem ve açıkçası bu tarz dönemlerde adaletten yana, hukuktan yana karar alanlar tarihe geçebilir. Bu noktada ben sizi şanslı olarak görüyorum çünkü yoğun hukuksuzlukların, yoğun adaletsizlerin yaşandığı bir dönemde adaletten, hukuktan yana tavır alanların hakikaten toplum nezdinde iyi bir yer edineceğini düşünüyorum.

Teşekkür ederiz.