Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
Konu | : | İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ve Sivas Milletvekili Hakan Aksu ile 79 Milletvekilinin Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2717) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .11.2024 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Şimdi, bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız fakat aynı zamanda da aylardır sağlıkla ilgili büyük skandalları tartışıyoruz, SGK'yle ilgili büyük skandalları tartışıyoruz. Bununla ilgili bir şey getirilmiyor. Yenidoğan çetesi ile ilgili ayrı bir komisyon kuruldu bu Mecliste, ben de o Komisyonun üyesiyim ve hepimiz kara kara düşünüyoruz, bu büyük skandallar nasıl olmuş, nasıl giderilir? Bunların giderilmesine yönelik bir şey getirilmemiş. Bakın, bu çok önemli, bebekler öldü bu ülkede, insanlar mağdur edildi ve yeni bir şey getirilmemiş. Bu son derece önemli, bunu önemli bir eksiklik olarak görüyorum.
İkincisi, şimdi bir yasa teklifi getirilmiş, Sağlık, Aile ve Çalışma Komisyonu Başkanlığı, Sağlık Komisyonu üyelerine bunu iki üç gün öncesinde iletiyor. Bu, çok büyük bir eksiklik; en azından bir iki hafta öncesinde iletmesi, bizim üzerinde ayrıntılı bir şekilde konuşmamız, tartışmamız, burada bulunan yetkililerin bağlı bulunduğu kurumlarla bu konuları ayrıntılı bir şekilde tartışmamız gerekiyordu ama maalesef bu ciddiyetsizlik hep devam ediyor, hep böyle. Önceki yasa teklifinde de böyle olmuştu, eleştirmiştik, yine aynı şey yapılıyor; iki üç gün öncesinden yasa teklifi milletvekillerine gönderiliyor. Bu, milletvekiline saygı duymamak anlamına gelir. Hoş bir durum değil; eleştiriyoruz, yine eleştiririz. Biz, buna rağmen bu teklifi inceledik ve üzerinde söyleyeceğimiz önemli şeyler var.
Şimdi, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği yasalarla ilgili yeni düzenlemeler getiriliyor ve fakat burada önemli tedirginlikler var ve Anayasa'nın tekrar çiğneneceğine dair bazı belirtiler var. Şimdi, mesela madde 1'de, 2'de 6'da, Kişisel Verileri Koruma Kanunu'yla ilgili meselelerden dolayı Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği yasalarla ilgili hususlar getiriliyor ve fakat burada yine Kişisel Verileri Koruma Kanunu'na dikkat edilmediğini gözlemliyoruz ve hatta kamu idaresi dışında da bazı özel şirketlerin kişisel verileri görebileceğini hissediyoruz, görüyoruz. Biz, bunu bütçede de gündeme getirdik; 85 milyonun kişisel verileri her tarafa dağılmış durumda, büyük bir skandal yaşandı bu ülkede. Şu anda da bunun bir başka şekilde önü de açılmış oluyor. Bu da son derece rahatsız edici bir husus. Bunu maddelerde de ayrıntılı bir şekilde tartışacağız.
Yine, madde 4'te de SGK'ye verilen bir yetki var fakat burada hani işler uzmanlığa göre biraz düşünülmeli, mesela Türk Eczacılar Birliği devre dışı duruma düşürülecek sanırım veyahut da yetkisi azaltacak. Her şey para değil, biraz uzmanlık ve nitelik konusuna da bakılması gerektiğini düşünüyorum.
Mesela, yine, madde 5'te, aile hekimleriyle ilgili hususlar var ve burada da yine tedirgin edici hususlar var. Şimdi, düşünün, vatandaş aile sağlık merkezine gidiyor, işte, 2 lira verirken şimdi 20 lira verecek. Emeklinin hâlini, yüzünü bir düşünün; birden 20 lira verecek, sonra bir de Cumhurbaşkanlığı kararıyla 10 katına kadar da artırılabilecek. Böyle bir yasa önümüzde arkadaşlar.
Şimdi, yani iktidar vekilleri yarın öbür gün emeklinin yüzüne nasıl bakabilecek? Şimdi, emekli zaten inim inim inliyor, hekime gidiyor, bir şekilde inliyor; eczaneye gidiyor, bir şekilde inliyor; ondan sonra 2 lira şimdi de 20 lira olacak; Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle de 200 lira olacak. Maşallah ya, emekliye verilen para ortada arkadaşlar, ne yapıyoruz Allah aşkına! Burada son derece önemli bir sıkıntı var.
Bir de sevklerle ilgili de bir sıkıntı var. Yani şimdi, aile sağlık merkezindeki hekime diyor ki: "Sana 20 lira veririz, ikinci, üçüncü basamağa sevk etme. Sevk edersen, bak, seni cezalandırırım, 10 liraya düşürürüm." Ya, şimdi, bakın, çoğumuz hekim. Şimdi, hekime diyor ki: "Bak, sevk edersen paranı düşürürüm." Hekim, şimdi, bilim ile para arasında kalıyor; vicdan-cüzdan, vicdan-cüzdan, bilim-cüzdan! Bu arada kalacak. Böyle bir şey olabilir mi? Bir kere bu yanlış. İkinci, üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde, evet, başvuru fazla ama bunu gidermek için birinci basamak sağlık hizmetine bu yapılır mı arkadaşlar? Burada oldukça rahatsız edici bir durum var yani bayağı bir sıkıntı olacak; ASM'lerde de bu sıkıntıyı hissedeceğiz, onu size söyleyeyim.
Yine, 12'nci maddeyle ilgili de önemli bir husus var. İşverenlere Hazineden SGK prim desteğinin devam etmesi var; 2008'den bu yana yapılan destek devam ediyor ancak imalat sanayisi dışında yüzde 5'ten 4'e düşürülüyor. Şimdi, ya, peşin parasını ödüyor adam, niye cezalandırıyorsun? Şimdi, adam parasını ödüyor, cezalandırılıyor, 5'ten 4'e düşüyor veyahut da büyük esnaf kayrılıyor. "Küçük esnaf, sen öde; büyük esnaf, seni iki üç yıl daha idare edeyim."
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - Ömer Faruk Bey, o tam öyle değil, kanunda görüşürüz onu. Burada şöyle; açıklansın, bilinsin diye söylüyorum, burada biz teşvik veriyoruz, bu teşviki 5'ten 4'e düşürüyoruz, imalat sanayisinde düşürmüyoruz; niye düşürmüyoruz? Çünkü imalat sanayisi sürükleyici ve istihdam yoğun bir endüstri dalı.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Efendim, yasayı siz ayrıntılı okumamışsınız sanırım ama bakın "2027'ye kadar süre veriyoruz." diyor. Burada bürokratlar da açıklar. "2027'ye kadar süre veriyoruz, ondan sonrası tekrar bakılacak." Yani "süresiz" demiyor, 2027'ye kadar bir süre veriyor efendim.
BAŞKAN VEDAT BİLGİN - "Süresiz" demiyor tabii, biliyorum o konuyu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Onun ayrıntısına bir bakın, bürokratlar da beni tasdik edecek.
Şimdi, burada, büyük esnaf kayırılıyor, küçük esnafın canına okunacak. Olayın özeti bu diye düşüyorum.
Aile hekimliğinde yine mesai sonrası alternatif tıp uygulamalarıyla ilgili paralı bir uygulama var. Bu da istismara açık diye düşünüyorum bir hekim olarak yani tam doğruluğu ispatlanmamış konularda "Mesai sonrası işlem yap, buradan para kazan." deniliyor. Şimdi, aile sağlığı merkezleriyle ilgili yönetmelik konusunda aile hekimlerinin önemli itirazları vardı. Oraya yönelik bir sus payı mı veriliyor diye düşünüyorum açıkçası; hani "Sana yönetmelikte aleyhine hususlar getirdik, yasayla da mesai sonrası işlemlerinden biraz para kazanırsın." Ama bunlar etik mi, tıbbi mi? Bunu sorgulamak... O yapılacak işlem, alternatif tıp işlemi ne derece bilimsel usullere uygun; bu istismar edilecek mi, edilmeyecek mi? Bir hekim olarak ben bundan rahatsızım, bunu söyleyeyim. Daha ayrıntısını yine konuşuruz.
Yine, 20'nci maddeye bakıyorum; o da beni rahatsız ediyor çünkü 20'nci maddede de üniversiteler borçlarını ödememiş yani "Borçlarını ödemedin, biz seni affediyoruz." deniliyor yani burası böyle hallediliveriliyor. Ardından, 21'inci maddede ise zamanında ödeyenler cezalandırılıyor. Yani, bakın, 20'nci maddede, üniversiteler parasını ödememiş, onu affediyoruz diye kesiyoruz; 21'inci maddeye geliyoruz, "Yüzde 5'lik meseleyi yüzde 4'e düşürüyorum." diyor. Aleyhe bir durum ve iki üç yıl sonra daha büyük işverende de yine aynı durum mevzubahis olacak.
Şimdi, yine, iş yeri hekimliği ve iş güvenliği meselesinde tabii ki Avrupa Birliği mevzuatına uygun olmasını ben de desteklerim ama esnafın da durumu var. Şimdi, küçük iş yerleri zaten yıllardır tedirgindi; sürekli bürokratlar, Bakanlık, iktidar uzatıyordu, süreleri uzatıyordu. Şimdi, küçük iş yerleriyle ilgili yeni bir yaklaşım getiriliyor; iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları sanırım baypas edilerek, OSGB'lere de yetki verilerek yeni bir sistem getiriliyor. Şimdi, burada etik olmayan hususlar da olabilir. Şimdi, iş yeri hekimi imtihanla kazanıyor bu yetkiyi, iş güvenliği uzmanı imtihanla kazanıyor. OSGB'ye de siz bu yetkiyi genişletiyorsunuz. Bunu özellikle bürokratlardan dinlemek isteriz; bu nasıl olacak, etik olacak mı? Çünkü siz, insanlara bir ehliyet veriyorsunuz, ehliyeti olmayana da yetki veriyorsunuz. Bu, gerçekten son derece rahatsız edici yani AB kriterlerine uyalım derken bilimin dışına çıkma ihtimali var arkadaşlar.
İş güvenliği meseleleriyle ilgili durumları, iş cinayetlerini yıllardır yakından takip eden bir insan hakları savunucusu olarak yine şunu söyleyeyim: Şimdi, bu sistem yürümüyor, bununla ilgili bir alternatif getirilmiyor. Biz yıllardır Mecliste bu konuyu söylüyoruz; iş yeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları maaşlarını patrondan almamalı, patrondan alınca, onun hatalarını, eksikliklerini görmüyor, yazmıyor, raporlamıyor ve Avrupa'da iş cinayetlerinde bu yüzden 1'inci sıradayız şu anda, hiç düşmüyoruz yıllardır -Sayın Bakan da bilir- biz buradan düşmüyoruz ve son derece üzücü hadiseler gelişiyor.
Şimdi, emekliler bu yasa teklifiyle zorlanacak; onu görüyoruz. ASM'lerde önemli tartışmalar olacak, raporlar ücretli hâle getirilecek yani "İkinci, üçüncü basamağa kimse gitmesin yeter ki, aile hekimi, sana rapordan ücret alma hakkı getireyim, sen raporu ver, aman ikinci, üçüncü basamağa kimse gitmesin." deniliyor. Buralarda, tamam, ikinci, üçüncü basamağa gitmenin önüne geçmeye çalışılıyor ama etik olmayan unsurlar olabilir.
Arkadaşlar, daha yeni biz yenidoğan çetesini konuştuk ya, bununla ilgili yeni bir komisyon kuruldu, dün birçok arkadaşımızla o Komisyondaydık. Bu işleri paraya dökersek altından kalkamayız arkadaşlar, çok istismara açık işler var buralarda. Bakın, ben şimdiden uyarayım: Yarın öbür gün büyük skandallar olduğu zaman uyarıldığınızı hatırlarsınız.
Şimdi, burada eleştirdiğimiz hususlar var ve olmayan konular hakkında da bir şeyler söylemek isterim. 2024 sonrası emekli olacakların aylıklarındaki yüzde 30'luk kaybı giderecek bir düzenleme yok, emekli aylıklarındaki adaletsizliği giderecek düzenleme yok, intibak düzenlemesi yok, en düşük emekli aylığının yükseltilmesi yok, emeklilik yaşındaki adaletsizliği giderecek düzenleme yok, aylık bağlama oranlarının yeniden düzenlenmesiyle emekli aylıklarının yükseltilmesi yok, BAĞKUR'luların yaşlılık aylığına esas prim gün sayılarını diğer sigortalılarla eşitlenmesi yok, işçilerin vergi yükünü azaltacak düzenlemeler yok, kamu görevlilerinin emekli aylıklarının ciddi biçimde düşmesine yol açan ilave ödemenin yaşlılık aylığında dikkate alınmaması uygulamasının değiştirilmesi ve böylece memur emeklilerinin emekli aylıklarının yükseltilmesi yok. Özetle, sosyal güvenlik ve emeklilik alanında yaşanan temel sorunların hiçbirine dönük esaslı çözümler yok, palyatif çözümler görüyoruz burada. Büyük bir ekonomik sıkıntı var; iktidar, birtakım palyatif yöntemlerle bir çare bulmaya çalışıyor ama yetersiz olduğunu görüyoruz.
Biz maddelerde de ayrıntılı bir şekilde incelemeler ve sunumlar yapacağız. Şu an için söyleyeceklerim bunlar.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.